• Sonuç bulunamadı

LOJİSTİĞİN KÜRESELLEŞMESİ

2.1. KÜRESELLEŞME KAVRAMI VE KÜRESELLEŞMENİN NEDENLERİ

2.1.4. Küreselleşmenin Boyutları

etmektedirler. Hatta 19. yüzyılda, günümüzde uygulanan sınır kontrollerinin aksine insanların pasaport dahi kullanmadıklarını, para ve mal hareketinin rahatlıkla gerçekleştirilebildiğini savunmaktadırlar.

Küreselleşme karşıtlarına göre, artan ekonomik ilişkiler daha eşitsiz ve hiyerarşik bir dünya ekonomisi yaratmıştır. Bu anlamda dünya, küresel bir uygarlık olmak yerine, yeni anlayışlar çerçevesinde bölünmeye doğru gitmekte; küreselleşme, bir bütünleşmeyi değil, farklı kültürler farklı uygarlıklar ya da bölgeler arasında çatışmaları beraberinde getirmektedir204.

2.1.3.3. Dönüşümcüler

Dönüşümcüler, küreselleşmeyi modern toplumları ve dünya düzenini yeniden şekillendiren hızlı sosyal, siyasal ve ekonomik değişmelerin arkasındaki ana siyasal güç olarak görmektedirler. Dönüşümcüler, ulusal hükümetlerin otoritelerini ve güçlerini yeniden yapılandırdığını kabul ettiği halde; hem aşırı küreselleşmecilerin “egemen ulus devletin sonunun geldiği” iddialarını hem de küreselleşme karşıtı kuşkucuların “hiçbir şey değişmedi” tezini reddetmektedirler205. Dönüşümcülere göre; dış ya da uluslararası ile iç işleri arasında açık bir ayrım söz konusu değildir. Karşılıklı alınıp satılan malların miktarı, 19. yüzyılla karşılaştırılamayacak kadar yüksek miktarlardadır. Dönüşümcüler, küreselleşme konusunda, küreselleşme karşıtlarından çok, aşırı küreselleşmecilere daha yakın durmaktadırlar206.

2.1.4. Küreselleşmenin Boyutları

Küreselleşme kavramı tanımlanırken özellikle ekonomik boyutları vurgulansa da, literatürde küreselleşmenin siyasal ve sosyokültürel boyutlarının vurgulandığı tanımlara da rastlanabilmektedir. Buradan hareketle; küreselleşmenin, sadece ekonomik değil, siyasal ve sosyokültürel boyutları da olan bir kavram olduğu

204 Bozkurt, a.g.m. 205 Esgin, a.g.m., s. 189. 206 Bozkurt, a.g.m.

söylenebilmektedir. Bu boyutlar birbirinden bağımsız düşünülemeyeceği gibi, her bir boyutun birbiriyle sürekli bir ilişki ve etkileşim halinde olduğu da göz ardı edilmemelidir. Çalışmanın bu bölümünde küreselleşmenin ekonomik, siyasal ve sosyokültürel boyutları hakkında kısaca bilgi verilecektir.

2.1.4.1. Küreselleşmenin Ekonomik Boyutu

Küreselleşmenin diğer boyutlarına göre en eski dönemlere dayanan ekonomik boyutu, en çok öne çıkan ve en çok tartışılan boyutudur207. Ekonomik küreselleşme; genel anlamda ülke ekonomilerinin dünya ekonomisiyle bütünleşmesini, yani dünyanın tek bir pazar olarak algılanmasını ifade etmektedir. Bir başka deyişle; ekonomik küreselleşme, ülkeler arasında mal, sermaye ve iş gücü akışkanlığının artması sonucu, ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin yaygınlaşması ve ülkelerin birbirleriyle yakınlaşması demektir. Ekonomik küreselleşme sürecinde, mal ve hizmetler ile uluslararası sermaye hareketleriyle ilgili sınır ötesi işlemler çeşitlenerek artmakta ve teknoloji dünya çapında çok daha hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Bu süreçte küresel düzeyde hizmet veren işletmeler önemli bir fonksiyon üstlenmektedir. Bilgi ve ulaşım teknolojisinde yaşanan hızlı gelişmeler, GATT, WTO ve IMF gibi uluslararası kuruluşların çabasıyla dünya ekonomisinde sağlanan liberalleşme hareketleri, ülkelerin hızlı ve sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirmede piyasa ekonomisinin önemini kavramaları, uluslararası işletmelerin sınır ötesi satış yapma ve maliyet avantajı yakalama amacıyla daha ucuza mal ve hizmet sağlamaları gibi faktörler, ekonomik gelişme için ortam hazırlamıştır. Emek, sermaye ve teknolojinin uluslararası alanda hareketlilik kazanması sonucu mal ve hizmet piyasalarının bütünleşmesi, ekonomik küreselleşmenin ortaya çıkışıyla sonuçlanmıştır208.

Ekonomik küreselleşmenin etkisini gösterdiği iki alandan biri olan üretimin küreselleşmesi; ülke bazında etkinlik gösteren işletmelerin, özellikle maliyet avantajı

207 Ömer Köse, “Küreselleşme Sürecinde Devletin Yapısal ve İşlevsel Dönüşümü”, Sayıştay dergisi,

Sayı: 49, Nisan-Haziran, 2003, s. 10.

208 Cahit Aydemir ve Mehmet Kaya, “Küreselleşme Kavramı ve Ekonomik Yönü”, Elektronik Sosyal Bilimler dergisi, Cilt:6, Bahar, 2007, s.268.

sağlamak amacıyla, üretim etkinliklerini ham madde, ara malı, iş gücü ve dışsal maliyetlerin düşük olduğu diğer ülkelere ve kıtalara yaymalarını ifade etmektedir. Bir diğer ekonomik küreselleşeme alanı olan finansın küreselleşmesi ise; finansal etkinliklerin herhangi bir coğrafi sınır içerisinde kalmayıp, daha düşük risk ve daha yüksek kazanç sağlamak düşüncesiyle herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmadan sınır ötesi alanlara yayılmasıdır209.

2.1.4.2. Küreselleşmenin Siyasal Boyutu

Küreselleşmeye ilişkin yaklaşımlardan söz edilirken, küreselleşme ile ulus devletin birbirleri ile olan etkileşimlerine değinilmişti. Günümüz siyasal hayatında halen varlığını sürdüren ulus devlet; siyasal küreselleşme ile birlikte üstünlüğü kaybetmiş ve yetkilerini uluslar üstü kurumlara devretmeye başlamıştır. Ülkeler arasındaki ilişkilerin artmasıyla birlikte ülkelerin yaşadığı sorunlar, uluslararası bir boyut kazanmış ve bu sorunların çözümü uluslararası bir iş birliğini zorunlu hale getirmiştir. Diğer bir ifadeyle, uluslararası siyasal ve ekonomik oyuncular (aktörler) devlet egemenliğine ortak olmuş; ülkeler, demokrasi, insan hakları, özgürlükler temelinde ulusal ve uluslararası bazı konularda, dış dünyayı dikkate almak durumunda kalmıştır210.

2.1.4.3. Küreselleşmenin Sosyokültürel Boyutu

Küreselleşme ile birlikte ülkeler arasında artan ekonomik ve siyasal ilişkiler, teknolojide yaşanan gelişmeler; kültürler arası bir alışverişin doğmasına neden olmuş, ülkelerin birbirlerinin kültürlerini daha yakından tanımalarına imkan vermiştir. Bu alışveriş ve teknolojinin sunduğu imkanlar sayesinde toplumlar; çevre koruma, insan hakları, demokrasi gibi konularda ortak fikirler oluşturup, olumsuzluklara karşı ortak davranışlar geliştirmeye başlamışlardır. Sosyokültürel küreselleşme ile birlikte; herhangi bir ülkedeki, örneğin, çevre kirliliği sorunu sadece o ülkenin sorunu olarak görülmeyip, bütün bir insanlık için bir tehdit olarak algılanmaya başlanmıştır.

209 Aktan ve Şen, a.g.e., s. 13. 210 Aktan ve Şen, a.g.e., s.15.

Bütün bunların yanında, kültürel küreselleşme ile birlikte; tüm dünya, her geçen gün aynı yaşam biçimini paylaşan, aynı beklentilere sahip olan ve aynı tüketim kalıpları sergileyen bir pazar haline dönüşmektedir211.