• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KURAMSAL ÇERÇEVE

1.3. Çokkültürlü Eğitim ve Almanya

1.3.2. Kültürlerarası Eğitim

Çokkültürlü ortamın gereği olarak o toplumda ideal eğitim modeli de kültürlerarası eğitim olacaktır. Kültürlerarası eğitim farklı kültürlerin bir arada bulunduğu ve tanındığı bir zeminde kendini sunabilecektir. Bununla ilgili olarak Eisenchlas ve Trevaskes (2007), öğrencilerin ihtiyacı olan kültürlerarası yeteneği geliştirmek için yerel ve uluslararası öğrencilerin öncelikle kültürlerarası iletişime ihtiyaç duyduklarını vurgulamaktadır. Kültürlerarası eğitim sadece yerleşik göçmenlerin bulunduğu yerlere özgü olarak görülmemelidir. Günümüzde uluslar arası öğrencilerin sayısı gitgide artmaktadır ve kültürlerarası eğitim, bu öğrencileri de kapsamaktadır. Kültürlerarası eğitim için öncelikle öğrenciler arasında kültürlerarası iletişim sağlanacaktır ve böylelikle kültürlerarası etkileşim gerçekleşecektir. Eğitimde gerçekleştirilecek etkinliklerin uluslar arası hale getirilmesi ile bunu sağlayabilmek mümkün olacaktır. Bunun gerçekleşmemesi durumunda okulda sosyal anlaşma söz konusu olamayacaktır. Bu da sınıf etkileşimini engelleyebilmekte, öfke yaratabilmekte, basmakalıp düşünceler oluşturabilmektedir. Oysaki kültürel yetenek, yapılandırılmış öğrenme çevresinde gelişebilmektedir. Kültürel yetenek ise bireyin diğer kültür ve kendi kültürü arasında arabuluculuk yapabilmesidir. Bunun içinde öğretim programlarının uluslar arası hale getirilmesi, pratikte de her kültüre, medeniyete ait öğretilerin paylaşılması esastır. Çokkültürlü ortamda gerçekleşen eğitim Carignan’a göre üç başlık altında tartışılabilir. Bunlar geleneksel, liberal, eleştirel veya radikal platformdur. Liberal platform içinde yer alan çokkültürlü eğitim tartışmaları kültürel çoğulculuğu öngörürür. Bu eğitim modeli öğretim programlarını, öğretme stillerini, öğrenme stratejilerini okul ve aile arasındaki iletişimi kapsar. Kültürel farklılıklarda işbirliğini amaçlayan eğitim modelinde altı çizilecek hususlar; dinler farklılığı, iki dilli eğitim, ırkçılığın tipolojisi ve yabancı düşmanlığıdır. Dolayısıyla çokkültürlü bir ortamda uygulanan eğitim modeli kültürlerarası eğitimdir.

67

Çokkültürlü Eğitim Kültürlerarası Eğitim

Kültürlerarası eğitim iletişimde alternatif yollar keşfettiği gibi, öğrencilere farklılığı hoşgörüyü, özgürlüğü, demokrasiyi ve karşılıklı dayanışmayı tanıtır. Dolayısıyla kültürlerarası eğitim çoğulcu toplumda birlikte yaşamanın daha uygun yollarını öğretme teşebbüsüdür. Etkileşime girilen insanlarla kültürel geçişlerin kabulünü hızlandırır. Kültürlerarası eğitimde kültürlerarası yeteneğe sahip bir öğretmen basmakalıp yargılardan, önyargı ve ayrımcılıktan, ırkçı tavır ve etnosentrik tavırlardan uzak durur. Bununla birlikte halen ayrımcılık yapan göçmenlere dair önyargıları olan öğretmenler mevcuttur. Onlar, göçmen çocukların yavaş öğrendiklerini, zayıf başarıya sahip olduklarını, öğrenimi tamamlayamayacaklarını, akademik anlamda yetersiz oldukları kanaatine sahiptir (Carignan vd., 2005). Dolayısıyla kültürlerarası eğitim için öğretmenlerin de kültürlerarası duyarlılığa sahip olmaları gerekmektedir. Özellikle eğitim yaklaşımı içinde kültürel görecelilik felsefesini benimsemiş olmaları kültürlerarası eğitim verebilmede yeterlilik için ön koşuldur. Bu felsefede her kültürün biricik olduğunu benimsemek, bunu korumak ve diğer kültürlerin değerleriyle karşılaştırmamak ön plandadır. Bu nedenle öğretmenler kültürel pratikleri gözden geçirmeli; fakat asla kültürel pratiklerin geçerliliğini eleştirmemelidir. Öğretim aşamasında herhangi bir etnik grubun gelenek, miras, tarih ve estetik görünümlerine fazla vurgu yapmamalıdır. Çünkü bu durum öğrenciler arasında rekabete dayalı bir ortamın oluşması sonucunu doğurabilir (Bullivant, 1993).

Kültürlerarası eğitimin Avrupa’da gündeme gelmediği ve göçmen çocukları için yabancılar pedagojisinin ön plana alındığı dönemlerde Avrupa’da göçmen çocukları toplum için bir risk faktörü olarak görülmüştür. Fakat kültürlerarası eğitimin gündeme gelmesiyle birlikte farklı kültürlerden gelen göçmen çocukları toplum için bir zenginlik kaynağı olarak görülmüştür (Portera, 2008:484). Çünkü kültürlerarası pedagoji- eğitim göçmenlerin kültürlerini eşit görme anlayışı içinde hareket eder. Bu pedagoji sadece göçmenlere değil toplumun tüm üyelerine yönelerek insanların kültürel bağlılıklarını avantaj olarak gören bir yönteme sahiptir.

Kültürlerarası eğitimin uygulandığı bir toplumsal düzlemde belli başlı uygulama alanları şöyle (Feyzioğlu, 1997:96) sıralanabilir:

68

*Kültürlerarası eğitimin uygulandığı bir toplumda amaç, öncelikle yabancıları tek yönlü olarak toplumsal ortama entegre etmek değil, yerlilerin de dahil olacağı karşılıklı entegrasyonun sağlanmasıdır.

*Göçmenlere ait farklı kültürlerin okul kitaplarında, derste ve okuldaki her tür uygulamada öğretilmesi söz konusudur.

*Farklı kültürlere ait bayramların, ritüellerin okul içinde o kültüre ait olmayanlarla birlikte kutlanması esastır.

*Kültürel etkinlikler düzenlenerek ev sahibi toplum ve yabancı ailelerin katılımı sağlanmaktadır.

*Yabancıların ana dili ders programına dahil edilmektedir. Bu dersler diğer yabancı ve ev sahibi öğrencilerin de katılımına açıktır.

*Kültürlerarası eğitimde ev sahibi toplumun öğrencileri de yabancılar gibi hedef kitlesine dâhil edilmektedir.

*Kültürlerarası eğitimde velilerin işbirliği ve ilişkilerinin yakınlığı da başlıca amaçlardan biridir.

*Kültürlerarası eğitimde derslerde, yabancı öğrencilerin dili ve kültürünün tüm öğrencilerin öğrenme ortamında aktarılması ve ders olarak işlenmesi yer alır.

*Bu eğitim modelinin olduğu okulların kütüphanelerinde tüm milletlere ait kitap ve sözlükler bulunmaktadır.

*Bu modelde aile okul- diyalogu son derece gelişmiştir. Veliler öğrencilerin okul hayatına daha fazla entegre olurlar. Tüm yabancı ve ev sahibi toplumun velilerinin katıldığı etkinlikler düzenlenerek kaynaşma sağlanmaktadır.

Kültürlerarası eğitimde bu uygulamalar sonunda en başta kazanılan olumlu nitelik yabancı düşmanlığı ve korkusunun ortadan kalkmasıdır. Bu sayede yine yabancı öğrencilerin başarısı ve motivasyonu da artacaktır. Çünkü kendi dilinin ve kendi kültürünün ders konusu olarak işlenmesi ve kabul görmesi yabancı öğrencinin sınıf içindeki imajını olumlu hale dönüştürecek ve öğrencinin kendine güvenini arttıracaktır. Öğrenciler birbirinin kültürlerini tanıyarak birbirlerine daha çok yakınlaşacaklardır.

69

Alred, vd. (2006), kültürlerarası eğitimin verildiği bir ortamda öğrencinin kültürlerarası vatandaşlık bilincine sahip olacağını vurgular. Bu eğitimde vatandaşlık eğitimi çok geniş bir perspektif almak zorundadır. Diğer insanların yaşam tarzlarını, kültürlerini, dillerini, dil oyunlarını içermelidir. Özellikle de dil eğitimi bunların başarılmasında öncelikli faktördür. Bu modelde verilen siyasal eğitimde demokratik bir süreç söz konusu olacağı gibi Avrupa Konseyi tarafından da belli stratejiler belirlenmiştir. Buna göre verilecek eğitimle, başkalarının kendisini ifade etmelerine izin verme, her tür

şiddet eyleminden kaçınma, ayrımcılığı azaltma, kucaklayıcı olma, grup çalışmaları organizasyonu, görev dağıtımı, güvenirlik sağlama, denge yaratma, çoğulculuğu tolere etme, hataları ve farklılıkları kabul etme, uzlaşı ve konsensüs bulma, çoğunluğun kararlarını kabul, teşviki arttırma, sorumluluk ve hak dengesi sağlama, vb. amaçlar belirlenmiştir.

Kültürlerarası eğitim daha önce bahsedilen çokkültürlü eğitim modelini ortaya koyan James Banks’in modeli dahilinde ABD’de etkilidir. Bununla birlikte Avustralya’da eğitim reformu çerçevesinde hazırlanan raporda uygulanma prensipleri ile ortaya konmuştur. Buna göre toplumun tüm fertleri eşit fırsat ve programa dahil edilecek, her birey kendi kültürünü yaşatacak ve başka kültürlerle tanıştırılacak, göçmenlerin ihtiyaçları tüm topluma açık program ve hizmetlerce giderilecek, göçmenlerin kendi işlerini kendileri yürütebileceği özgür bir ortam sağlanacaktır. Avustralya, kültürlerarası eğitim politikasını 1980 sonrası kabullenmiş ve bu süreç sonrası uygulama aşamasına geçirmeye başlamıştır (Nohl, 2009:47,48).