• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM: ARAŞTIRMANIN BULGULARI

4.2. Kültürel Etkileşim

Genel olarak Türkiye’de özelde de Konya’da farklı kültürlerin bir arada yaşadığı gözlemlenmektedir. Bu anlamda bu tema çerçevesinde Konya’da birlikte yaşayan Türk-Kürt unsurlarının kültürel olarak karşılıklı etkileşimlerinin olup olmadığı incelenmiştir. Aygün’ünde ifade ettiği gibi günümüzde küreselleşmenin etkisiyle birlikte kültürler karşı karşıya gelmekte, iletilmekte ve iç içe geçmektedir. (Aygün, 2013). Küreselleşme ile birlikte gündelik hayat sürecinde farklı kültüre sahip insanlar aynı mekânda aynı ritüelleri gerçekleştirmektedirler. Bu süreç içerisinde farklı kültürler kendi aralarında etkileşime geçerek karşılıklı bir kültürleşmenin meydana gelmesini sağlamaktadırlar. Bu çerçeveden baktığımız zaman Konya’da birlikte yaşayan Türk-Kürt unsurları arasında da etkileşimlerin olduğu gözlenmektedir. Özellikle bu kültürler arasındaki etkileşimler, insanların ortak mekânlarda yaşamaları ve karşılıklı evliliklerin olması neticesinde oluştuğu görülmektedir. Bu tema çerçevesinde görüşmecilere Türk-Kürt kültürleri arasında etkileşimlerin oluşup oluşmadığı; örf, adet ve geleneklerde bir benzerliğin olup olmadığı sorulmuştur. Çoğu görüşmeci tarafında kültürler arasında etkileşimlerin

kesinlikle olduğu ifade edilirken örf, adet ve geleneklerde benzerlikler olmakla beraber farklılıkların olduğu da vurgulamıştır. Bu çerçevede görüşülen Hakan B. bu durumu şu şekilde açıklamıştır:

“Konya’da Türkler-Kürtler birlikte yaşıyorlar. Aslında geleneksel olarak iç içe geçmişlerdir. Yani konuştuğumuz dil içerisinde ister istemez Türkçe kelimeler kullanıyoruz. Bu arada iç içe geçişler vardır. İnsanlar birbirleriyle yaşadıkça bu etkileşim ister istemez oluyor. Yani Türk-Kürt bağlamında etkileşim kesinlikle var. Aslında kız alıp verilmiş, ortaklaşa işler yapılmıştır. Bu anlamda kültürlerde iç içe geçişler vardır. Bir anlamda Türklerin ve Kürtlerin örf, adet ve gelenekleri bir yandan benzerken bir yandan da kendilerine özgü adetleri ve gelenekleri vardır. Bunlar daha derin köklü şeylerdir. Daha çok yüzeysel olarak benzerlikler vardır. Kültürel farklılıklar da elbette vardır. Mesela doğuda et kültürü çok yoğundur. Gerçi Konya'da da öyledir. Ama Muğla'da bakarsan bu tür şeyler yoktur. Yani onlar yeşilliğe önem verirler. Yani bu kültürler arasında farklar vardır. Doğunun yemek kültürü daha farklıdır. Doğu misafirlik anlamında daha misafirperverdir. Bunlar hepsi birer farklılıktır” (Hakan B, 43, Lisans, Kürt).

Hakan B’ye benzer bir açıklamayı da Abdullah H. yapmıştır. Abdullah H’ye göre Türk-Kürt kültürü karşılıklı olarak iç içe geçmiştir. Örf, adet ve geleneklerde önemsiz farlılıklar olmakla birlikte genellikle iki kültürün benzerlik gösterdiğini ifade ederek günümüzde geleneksel değerlerin karma bir yapıda olduğunu vurgulamıştır.

“Her yerde değil. Ama İç Anadolu'da ve Ege tarafında Kürtler ve Türkler iç içe geçmiş vaziyettedir. Çünkü birbirinden kız almışlar ve kız vermişler. Şuan bacanağımın kızı bir Kürt’le evlidir. Kürtlerin örf ve adetleri ile Türklerin örf ve adetleri çoktan birbirine geçmiş durumdadır. Tabi bazı yerlerde örf ve adetlerden dolayı ufak farklılıklar var. Ama genel anlamıyla birbirine benziyor. Yani aslında örf ve adetler şuan ki haliyle karma bir yapıdadır. Yani kısacası buket oldu. Farklılık olarak sorarsan Kürtlerde misafirlikte bayanlar farklı bir yerde oturur erkekler farklı bir yerde oturur. Ama bizde evde hepsi

bir arada oturuyor. Onların bu kültürü benim hoşuma gidiyor” (Abdullah H, 58, Lisans, Türk).

Küreselleşmenin etkisiyle kültürler arasındaki sınırlar ortadan kalkmıştır. Böylelikle küreselleşmenin sonucunda Aygün’ünde (2013) ifade ettiği gibi kültürler karşı karşıya gelmekte ve kültürel etkileşimlerin oluşmasıyla birlikte karşılıklı iç içe geçişler meydana gelmektedir. Gündelik hayat sürecinde tüketim kültürünün insanlara dayattığı yaşam koşulları insanları benzer şeyler yapmaya itmiştir. Bu durum sonucunda Süleyman G’ye göre kültürler etkileşimde bulunarak iç içe geçmiştir.

“Genel olarak Türk ve Kürt kültürü iç içe geçmiş durumda. Karşılıklı geçişler olmuştur. Özellikle bu büyük şehirlerde geçişler daha çok oluyor. Gelenekler ve kültürler genel olarak birbirine benziyor. Ama bazı yerlerde de farklılıklar var. Bunlar ufak detaylardır. Gün içerisinde aslında hepimiz aynı şeyleri yapıyoruz. Aynı sinemaya gidiyoruz. Aynı alışveriş mağazalarına gidiyoruz. Aynı stada gidiyoruz. Sabah 7'den çıkıyoruz evden akşam 5'te eve geliyoruz. Yani hayat aslında önümüze koyduğu şeylerden dolayı birbirimize benziyoruz. Yani bir düğünlerde biraz farklılıklar var. Ama daha çok benzerliklerimiz var. Kız istemede önce anne babaya soruluyor. Kürtlerde de bu böyledir. Türklerde de bu böyledir. Hani Kürtler de ailelerine çok saygılılar. Türklerde de aynı şekildedir. Örf, adet, gelenek ve göreneklerimiz yüzde seksen aynıdır”(Süleyman G, 37, İlkokul, Türk).

Buraya kadar baktığımız zaman araştırma alanında görüşülen kişilerin çoğu genel anlamda Türk-Kürt unsurlarının birlikte yaşadıkları bölgelerde karşılıklı etkileşimlerinin olduğunu belirterek kültürel olarak iç içe geçişlerin olduğunu ifade etmişlerdir. Bu geçişlerle birlikte iki kültür arasında kültürleşme meydana gelmiştir. Aydın’ında ifade ettiği gibi kültürleşme, karşılıklı olarak iki kültürün bir araya gelmesi sonucunda iki kültürel yapıda az çok bir değişimin vuku bulmasıdır (Aydın, 2013: 263-264). Görüşmecilere göre bu kültürlerin etkileşimi sonucunda kültürler arasında benzerlikler meydana gelmiştir. Aynı zamanda kültürler arasında her ne kadar da benzerlikler olduğu görülse de her iki kültürün yine de kendine has farklı

özelliklerinin olduğu da belirtilmiştir. Kültürel benzerliklerin özellikle karşılıklı evliliklerin olması ve aynı coğrafik bölgelerde birlikte yaşamanın oluşturduğu bir etkileşim sonucunda meydana geldiği dile getirilmektedir. Bu şekilde düşünen çoğu görüşmecinin aksini ifade eden Osman G’ ye göre Türk-Kürt kültürü arasında din dışında herhangi bir benzerlik görülmemektedir. Evlilikler vasıtasıyla kültürler arasında etkileşim meydana gelmişse de bu etkileşimin tek taraflı olarak gerçekleştiğini ifade etmiştir.

“Aralarında benzerlikler hiç yok. Türkler ile Kürtler arasındaki kültür bağı yok. Yani farklı kolların dil gruplarıdır. Örf, adet ve gelenekler arasındaki benzerliklerin birbiriyle hiçbir alakası yok. Karşılıklı etkileşim olmuşsa da zoraki asimilasyonla oluşmuştur. O benzerlikte zaten yapmacık bir benzerliktir. Etkileşim öyle insancıl bir anlamda oluşmamıştır. Tamamen baskı sistemi ile elde edilen bir etkileşim olmuştur. Eğer bugün ben Türkçe konuşuyorsam zorunlu olarak bu dili konuşuyorum. Çünkü şu an seninle anadilimde anlaşamıyorum. Bunun insancıl bir yanı yok. Allah beni nasıl gönderdiyse beni öyle kabul etmek zorundasın. Evlilikler yolu ile etkileşim olmuş olsa da bu tek taraflı bir etkileşimdir. Gelinim Türk’tür yani gelin geldiğinde doğrusu ırkı ile birlikte geliyor. Evi istila etmeye çalışıyor. Ben çocuklarıma Türkçe öğreteceğim diyor. Yarın derslerinde başarılı olsunlar diye kullandıkları mekanizma budur. Din dışında bizim hiçbir benzerliğimiz aslında yok olsa bile çıkara dayalıdır” (Osman G, 56, İlkokul, Kürt).

Genel olarak kültürler arasında etkileşimlerin olduğu gözlenmiştir. Bu noktadan sonra toplumun bir parçası olan insanların kişisel olarak birbirinden etkilenip etkilenmediği veya birbirinden edindikleri herhangi bir alışkanlığın olup olmadığı sorulmuştur. Berry’ye göre kültürleşme sonucunda hem grupsal hem de bireysel değişimler meydana gelmektedir. Ona göre kültürleşmeyle birlikte grup düzeyinde sosyal yapılarda, kurumlarda ve kültürel pratiklerde değişim meydana gelmektedir. Bireysel düzeyde meydana gelen kültürleşme ise kişinin davranışlarının ve yeteneklerinin gelişmesine sebep olmaktadır (Aktaran: Furat ve Kahvecioğlu Ağbaba, 2019: 159). Böylelikle etkileşimin en küçük çapta meydana gelip gelmediği

araştırılmıştır. İki kesimden görüşmeciler bireysel olarak birbirinden etkilendiklerini ifade etmişlerdir. Bu anlamda Fatih Y. arkadaşından müzik yönünden etkilendiğini ifade etmiştir.

“Acıklı müzikleri çok severim. Mesela ben Kürt şarkılarından etkilendim. Kürtçe müzikler vardır. Anlamını bilmem, ne anlattığını da bilmem ama söyleyiş tarzı çok güzel, çok hoşuma gidiyor ya da kulağıma hoş gelmiştir. Bu yüzden dinliyorum. Geçen arkadaşımla birlikte bir müzik dinledik hoşuma gitti. Hala da dinliyorum. Hatta geçen yine bir parça dinledik. Çok hoşuma gitti. Sonradan o parçayı indirmek istedim bir türlü o parçayı bulamadım. Çok üzüldüm. Yani müzik yönünden etkilendim” (Fatih Y, 40, Lise, Türk).

Başka bir görüşmeci Nurettin Ç. genel olarak doğudaki misafirperverlik ve paylaşım kültüründen etkilediğini ifade etmektedir. Aynı zamanda Kürt arkadaşlarının kendisine değer verdiğini ve ikramda bulunduklarını ifade ederek bu yönlerinden etkilendiğini belirtmiştir.

“Evet, çok Kürt arkadaşlarım vardı. Şu anda da konuştuğum arkadaşlarım var. Hakikaten gözleri ve gönülleri bol olan insanlardır. Ne zaman gitsem illaki bir şey yedirmek, içirmek isterler. Bizzat ikram ediyorlar. Yani insanlara hürmet ediyorlar. Bu baya hoşuma gitti. Yani bu Kürtlerin çoğunda var. Ben Diyarbakır'da pazarda gezerdim. Bir tezgâhta bir şey aldığım zaman orada adam yemek yiyorsa zorla seni de çağırıyor abi gel birlikte yiyelim diye. Batıda selam veriyorsun adam selamını bile almıyor. Yani doğuda çoğunluk böyle adam bir şey yemek istiyorsa seninle paylaşmak istiyor” (Nurettin Ç, 59, Ölisans, Türk).

Kürt kesiminden görüşmeciler de karşılıklı olarak Türk arkadaşlarından etkilendiğini ifade etmişlerdir. Mesela Selami E. Konya’ya göç ettiğinde bir Türk arkadaşının kendisine yardımda bulunduğunu ve ticaret alanında esnaflarla tanıştırdığını belirterek yardımseverlik yönünden kendisinden etkilendiğini ifade etmiştir.

“Bu durum hemen hemen her tarafta oluyor. Ben kendimden konuşacaksam az önce buraya gelen Ahmet arkadaşımdan etkilendim. Ben buraya geldiğimde buraları bilmezdim. Ticarete de yeni başlamıştım. İşte burada Ahmet ile tanıştım. Beni diğer esnaflarla tanıştırdı. “İşte bu arkadaşımız iyi bir insandır yardımcı olun” şeklindeki tavrından etkilemiştim. Hani doğrusu ben de öyle olmak isterdim. Ama ben aynı şeyi buradaki bir akrabamdan bile göremedim. Yani Ahmet’le sadece bir nakliye işinden dolayı tanışmışlığımız vardı. Bana bu şekilde iyi davrandı” (Selami E, 46, Lise, Kürt).

Başka bir etkilenme örneğini ise Mustafa Z. vermiştir. İlk olarak etrafındaki çoğu arkadaşının Türk olduğunu belirterek onlardan dil yönünden etkilendiğini dile getirmiştir. İkincisi, yemek kültürü olarak da arkadaşlarından etkilendiğini ifade etmiştir.

“Çok fazla olmuştur. Çünkü benim etrafımda bulunan çoğu arkadaşım Türk’tür. Bu anlamda onların benden etkilendiği benim de onlardan etkilendiğim birçok nokta vardır. Mesela konuşma üslubu olarak çok etkilendim. Hep onların ortamında bulunduğum için Türkçem kırık değildir. Yine başka bir örnek olarak bizim kültürümüzde arabaşı çorbası yoktur. Ben bunu arkadaşımın evine giderken ondan öğrenmiştim. Yani bu anlamda şuan evimde bile bunu yapıyorum. Her ne kadar da benim geniş ailem yemese bile ben seve seve yiyorum. Yani bu etkilendiğim şeylerden bir tanesi diyebilirim”(Mustafa Z, 32, Y. Lisans, Kürt).