• Sonuç bulunamadı

3.6. Kamu Diplomasisinin Uygulanma Biçimleri

3.6.2. Kültürel Diplomasi

Kültürel diplomasi; kültürün bütün elementlerini kullanarak, diğer uluslar ve halklar arasında karşılıklı mantalite, ortak menfaat, işbirliği ve bir iletişim ortamı yaratmak amacıyla yapılan tüm girişimlerdir.

Kültürel diplomasi; film, dans, musiki, fotoğraf, heykel dâhil olmak üzere tüm sanat ürünleri, sergilemeler, panayırlar, üniversite ve dil eğitim programları, bilimsel-sanatsal-eğitim değişim programları, yurt dışında kurulacak kütüphaneler, popüler ve ulusal edebi eserlerin çevirileri, haber ve kültürel program yayınları, kalkınma yardım projeleri, fikirlere saygı, dinler arası diyalog, fikir ve sosyal politikaların tanıtımı, fikirlerin, değerlerin, geleneklerin ve kültüre ait diğer öğelerin değiş-tokuşu gibi çok sayıda faaliyeti içermektedir. Ne var ki bütün bu tetkikler, uluslararası alanda kalıcı bir barışı sağlamaya, diyalog ortamının oluşturulmasına ve ortak çıkarın korunabilmesine tek başına yetmez.

Kültürel diplomasinin bu görünümlerinin dış politika ve enformasyonla uyumlu işlemesi kamu diplomasisinin etkinliği adına önem taşır. Günümüz uluslararası sisteminde çok önemli bir yere sahip olan ve önemi gittikçe artan kültürel diplomasi barış içerisinde bir arada yaşayabilmenin yolunu açan önemli bir yumuşak güç unsurudur. Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın tanımına göre kültürel diplomasi, daha iyi bir uluslararası güven iklimi yaratılabilmesi ve resmi ilişkilerin anlaşılabilirliğinin sağlanması amacıyla, farklı ulusların halkları arasında doğrudan ve sürekli bir ilişki kurulmasıdır. Amerika Birleşik Devletleri tarafından geleneksel dış politikanın araçlarından birisi olarak kullanılmaya başlanılan kültürel diplomasi özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin Soğuk Savaş politikaları ile yakından ilgilidir. Soğuk Savaş yıllarında kültürel diplomasi, hem Sovyet hem de Amerikan politika yapıcılar tarafından ideolojik hedeflerin ve stratejilerin sunumunda etkin bir biçimde kullanılacaktır. Her iki ülke de Soğuk Savaş yıllarında taraftar kazanabilmek için siyasi kimliklerinden ziyade kültürel kimliklerini kullanmanın daha iyi sonuçlar üreteceğinin farkına varmışlardır. Bu nedenle her iki taraf da Soğuk Savaş yılları boyunca karşı tarafı zayıflatabilmek için yoğun bir psikolojik savaş ve kültürel çalışma gerçekleştirmiştir. Resmi diplomasinin azaldığı soğuk savaş yıllarında önemli bir rol oynayan kültürel diplomasi, zaman ve mekân kavramları değiştikçe, soğuk savaş sonrası ülkeler arası artan ticari, toplumsal, siyasi ve sivil ilişkiler, küreselleşmenin çeşitli boyutlarının etkisiyle çeşitlenmiş, kamu diplomasisine ve kültürel diplomasiye de farklı anlamlar yüklenmeye başlanmıştır. Bu yeni anlam kipinde kültürel diplomasi, mesajların pazarlanmasından çok ortaklık kurulumu, politik kampanyalardan çok kalıcı ilişkiler inşası, kısa süreli hedefler yerine uzun soluklu projeler yaratımı, kalplerin ve zihinlerin kazanımıyla güven oluşturma temeline dayalı bir faaliyet anlamını kazanmıştır (Melissen, 2007: 23).

Bu haliyle kültürel diplomasi, günümüzde farklı uluslara, farklı ulusların ve ülkelerin tanıtılması, onların zihinlerinde saygın ve olumlu bir algı yaratılması, kalplerin kazanılması için kullanılan bir araçtır.

Deibel ve Roberts, katı ve esnek kamu diplomasi yaklaşımlarında, katı yaklaşımı ikna ve propaganda kullanarak dış kamuların davranışlarını etkilemek olarak ifade ederlerken, esnek yaklaşımı uzun dönemli dış politika amaçlarına ulaşmak üzere uygulanan bilgi ve kültürel programlar olarak ifade ederek, kültür ve kültürel iletişimi kamu diplomasisinin önemli iki kolundan biri olduğunun altını çizmektedirler (Signitzer ve Wamser, 2009: 385).

Deibel ve Roberts gibi kamu diplomasisini iki yönden ele alan Signitzer ve Coombs’a göre de, dış işleri bakanlıkları ve büyükelçiliklerin yürüttüğü faaliyetler siyasal enformasyon kolunu oluştururken, kültürel bildirişim, kamu diplomasisinin diğer kolunu oluşturmaktadır. Signitzer ve Coombs, kamu diplomasisi ve halkla ilişkilerin bütünleşmesine özellikle kültürel iletişim bağlamında yaklaşmışlardır (Signitzer ve Coombs, 1992: 137-147).

Mitchell ise, Deibel ve Roberts’ın kültürel iletişim altındaki kültürel diplomasi ve kültürel ilişkilerinin amaçlarını ve fonksiyonlarını ayrı değerlendirmiştir. Kültürel diplomasiyi devletlerin kontrolünde olup, genelde devlete bağlı kurumların ya da kuruluşların gerçekleştirdiğini, kültürel ilişkilerde amacın tek taraflı bir amaç sağlamak yerine, ortak çıkarlar doğrultusunda uluslar, toplumlar arası mantalite ve konsorsiyum sağlamaya yönelik çalışmalar yürütmek olduğunu belirtmektedir. Mitchell, Signitzer ve Coombs, Deibel ve Roberts’ın kültürel diplomasi ve kültürel ilişkiler, kültürel iletişim olarak bahsettikleri kamu diplomasisinin ikinci kolu, bu çalışma kapsamında genel olarak kültürel diplomasi faaliyetleri adı altında değerlendirmiştir. Cull, kamu diplomasisi uygulama modellerini; “dinleme, savunma, kültürel diplomasi, değişim programları ve uluslararası yayıncılık” şeklinde beş temel başlık altında toplarken (Cull, 2008: 31-54), Peisert’in kültürel iletişim çalışmalarından yola çıkarak oluşturduğu hedefler matrisine göre birinci hedef, kültürün yurtdışına tek yönlü transferidir, ikinci destinasyon kendini tanımlama, diğerleri ise değiş tokuş, konsorsiyum ve enformasyondur.

Zaharna, gerek enformasyon ve ilişkisel kamu diplomasisi modelinde, gerek uluslararası halkla ilişkilerdeki farkındalık yaklaşımında, kültürün kamu diplomasisi ve halkla irtibatlar incelemelerindeki işlevlerini ortaya koymuştur. Zaharna, farkındalığı kültürlerarası ilişkilere uyarlarken; bireysel kültürü, bütün kültürleri kapsayan genel kültür/etkileşim ve kültürlerarası etkileşim düşünceleri çatısı altında irdelemiştir. Zaharna, mensubiyetsel kamu diplomasisi modelinde, kültürel ve eğitimsel değişim programları, kalkınma yardım projeleri, lider ziyaretleri, kültür ve dil enstitüleri, politik olmayan ağ toplulukları, kardeş şehir/ülke projelerinin yanı sıra; siyasal enformasyon modelinde; ikna, denetleme, ulus markalama, medya ilişkileri, uluslararası yayıncılık ve bilgilendirme kampanyalarını önermiştir. Deibel ve Roberts’ın “katı ve esnek” yaklaşımları, Signitzer ve Coombs’ta “siyasal enformasyon ve kültürel iletişim”, Zaharna’da “enformasyonel ve ilişkisel yaklaşımlar” şeklinde kendini göstermektedir.

Bahsi geçen yazarların anlatılarında, kültürel iletişim ve kültürel diplomasi uluslar arasında ortak payda yaratılabilmenin ve kamu diplomasisinin sürekliliğinin temel unsuru olarak ele alınmaktadır.