• Sonuç bulunamadı

Varsayımların sınanması amacıyla yapılan içerik analizi araştırmasından elde edilen bulgulara göre, KDK’nın faaliyetlerinin %89 gibi çok büyük bir oranının siyasal enformasyon odaklı yürütüldüğü, kültürel diplomasi faaliyetlerinin kamu diplomasisi faaliyetlerinin toplamının %11 gibi az bir oranını oluşturduğu belirlenmiştir. Bu bulgular, “kamu diplomasisi faaliyetleri ağırlıklı olarak siyasal enformasyon odaklı yürütülmektedir, kültürel diplomasiye gereken önem verilmemektedir” varsayımlarını doğrulamaktadır.

Bu sonuç, aynı zamanda, “KDK kültürel kodları kamu diplomasi faaliyetlerinde ne kadar kullanıyor? Kültürel diplomasi faaliyetlerinin kamu diplomasisi faaliyetlerinin toplamına yansıması nedir?” sorularının da cevabını vermektedir. Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü faaliyetleri çerçevesinde KDK’nın web sitesinden incelenen 104 adet faaliyete ilişkin genel bir değerlendirme yapılması gerekirse; faaliyetlerin %27’sinin üniversite programları, %53’nün siyasal iletişim faaliyetleri, % 27’sinin medya-tanıtım çalışmaları olarak yapıldığı görülmektedir. Faaliyetler, alt başlıklarına göre değerlendirildiğinde, kamu diplomasisinin anlatıldığı paneller, Türk dış politikasının tanıtıldığı tanıtım programları, gençlik programları, Türk iç ve dış politikasının anlatıldığı ülke toplantıları, gazeteci heyetleri programları, yabancı basını bilgilendirme programlarının hepsinin siyasal enformasyon amaçlı olduğu görülmüştür. Akil insanlar konferansları, küresel forum ve Avrupa toplantılarının ise Türkiye ve dünya siyasi ve sosyal gündemini oluşturan konuların tartışıldığı, görüş bildirildiği toplantılar olduğu belirlenmiştir. Araştırmadaki ilk soru olan “kamu diplomasisinde kültürel kodlar ne kadar kullanılıyor?” sorusunun cevabını, nicel araştırma sonuçlarına göre 104 faaliyet içinde “kültür ve tanıtım faaliyetleri” başlığı altında 6 adet faaliyet olarak görmekteyiz. Araştırmada etütler derinlemesine incelendiğinde, siyasal enformasyona yönelik çalışmalar dâhilinde kültürel diplomasi olarak değerlendirebileceğimiz faaliyetler ve söylemler tespit edilmiş, bu sebeple genel bulgulara kültürel diplomasinin oranı %11 olarak yansımıştır. Bu bulgu da kültürel diplomasiye az önem verilmektedir varsayımını desteklemektedir. Yıllar içinde yapılan faaliyetlerin sayısının arttığı görülse de içerik ve kapsam olarak farklılaştığı gözlenmemiştir. Sözgelimi; siyasal komünikasyon faaliyetlerinin sayısında istikrarlı bir artış gözlemlenirken, kültür ve tanıtım faaliyetlerinin içinde yer aldığı medya-tanıtım çalışmalarının toplamında artış olmadığı gibi tersine düşüş olduğu görülmüştür.

Faaliyetlerin %77 misil büyük bir çoğunluğu Türkiye’de, sadece ülke toplantıları farklı ülkelerde gerçekleştirilmiştir. Bu celselerin genel içeriğini, Türkiye’nin iç ve dış siyasalarının yanı sıra, dünya gündemini oluşturan özellikle Ortadoğu konusu oluşturmuştur.

Kamu diplomasisi, farklı toplumların kalplerinin ve zihinlerinin kazanılması ise daha fazla faaliyetin ülke dışına taşınması gerektiği söylenebilir. Kamu diplomasisi için önemli bir öğe olan aktörlere baktığımızda temel mesajların, akademisyenler, gazeteciler, KDK üyeleri, Başbakanlık ve Bakanlıklar tarafından verildiği görülmektedir. Kamu diplomasisinde dinamik olması beklenen sivil girişimlerin ise yetersiz olduğu göze çarpmaktadır.

Genel düşüncelerin ve muhakemelerin oluşturulmasında akademisyenler ve gazeteciler kanaat alemdarları olarak etkili olabilirler ancak kamu diplomasisi daha fazla sivil inisiyatifi gerektirmektedir.

Bu etütte kamu diplomasisi faaliyetleri “siyasal enformasyon (bilgilendirme ve ikna)” ve “kültürel diplomasi (görüşme, programlar ve uluslararası medya ve yayınlar)” kategorileri çerçevesinde incelenmiştir.

Nosyon söylemlerinde Türkiye’nin yeni dış politikası, dış politikanın yeni aktörleri, son on yıllık başkalaşım süreci, en sık tekrarlanan söylemlerdir. Türkiye’nin ilişkileriyle ilgili olarak da en fazla Ortadoğu’daki destekleyici rolü hakkındaki görüşler tekrarlanmıştır. İkna odaklı söylemlerde; ekonomisi, demokrasisi güçlü Türkiye, Ortadoğu’da örnek ülke Türkiye söylemleri ağırlık kazanırken, Arap ve Müslüman Afrika ülkeleri ile ortak geçmişe sahip olduğu, bu ülkelerle unutulan ilişkilerin yeni baştan kurulacağı, Arap halkına destek olunacağı sıklıkla dile getirilmiştir.

Kültürel diplomaside diyalog kapsamında uluslararasında diyalog ortamı yaratabilecek değişim programları, bilimsel işbirlikleri, kültürel-sanatsal işbirlikleri, kültür-dil üniversiteleri gibi faaliyetler incelenmiştir.

Faaliyetlerin metinlerinde bunlara ilişkin genelde daha çok kültürler arası diyalog ve işbirliği, daha fazla akademik değişim programlarının oluşturulmasına yönelik temenniler, istekler olduğu görülmüştür. Konuyla ilgili hayata geçen çalışmalara ise başka kaynaklardan ulaşılmıştır. Projelere bakıldığında, insani yardım ve kalkınma projelerinin nispetlerinin bir hayli yüksek olduğu görülmüştür. Bu mevzuda yapılan diğer tetkikler, Türkiye’nin bu konuda karne notunun iyi olduğunu göstermektedir. Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nın kalkınma ve yardım projeleri, kamu diplomasisine iyi hizmet etmektedir.

Uluslararası medyada ve yayınlarda TRT’nin ve AA’nın uluslararası gelişimi sık sık dile getirilirken, Türk dizilerinin yabancı toplumlarda yarattığı olumlu algı değişikliğinin altı çizilmektedir. Bu kapsamda ayrıca hazırlanan belgesellerden bahsedilmektedir.

Tablolarda yer alan sayısal ve yüzdesel değerler de göstermektedir ki KDK, genel ve Türk kültürel yapısının unsurlarını, öğelerini dış politika ve siyasal değerler oranında yeterince kullanmamaktadır. Çok derin, geniş ve zengin bir yapıya, köke sahip Türk kültürünün kamu diplomasisi faaliyetleri çerçevesinde hak ettiği oranda yer bulamadığı görülmüştür.

SONUÇ

Kamu diplomasisi dünyanın geri kalanı için eski bir kavram olabilir, ancak Türkiye için epey yeni bir kavramdır. Türk dış politikasında kamu diplomasisi ağırlıklı olarak 2010 senesinden sonra örgütlü ve düzenli bir düzeyde gerçekleştirilmiştir. Türk kamu diplomasisi hem kültürel hem de politik alanda büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Daha önce de belirtildiği gibi, son dönemde ülkemiz savaş benzeri atmosferlerde yer almadığı için Türkiye’nin kamu diplomasisi karakteristik olarak proaktif olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu çerçevenin aksine, Türkiye’nin dış politika meseleleri, kamu diplomasisi mesajlarının çoğunun pratikte işlevsel olarak reaktif olmasını sağlamaktadır.

Günümüzde Türk dış politikası platformunda en etkili kamu diplomasisi faaliyetleri Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Ofisi ve resmi kalkınma yardımına katılan ofisler tarafından yürütülmektedir. Bununla birlikte, son yıllarda STK’lar gibi diğer aktörler ve paydaşlar da kamu diplomasisi çarkına dâhil olmuştur. Türkiye’nin artan küresel görünürlüğü, stratejik iletişimde çeşitli roller üstlenerek daha profesyonel olarak koordine edilmiş kamu diplomasisi çabalarını gerektirmektedir. Bu bağlamda, tüm devlet kurumlarının kamu diplomasisi ve Türkiye’nin imajı ile ilgili faaliyetleri, Türkiye’nin dış politika önceliklerine ve ulus markasına bağlı tek bir strateji altında birleştirilmelidir. Türk dış politikası alanında kamu diplomasisi faaliyetlerinin eşgüdümlü şekilde koordine edilebilmesi maksadıyla kurulan Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nün temel amacı, “Türkiye’yi uluslararası arenada tanıtmak ve güvenilirliğini artırmak, kamu kurumları ve STK’lar arasında Türkiye’nin doğru ve etkili bir tanıtımını ve sunumunu sağlamak” olarak özetlenebilir. Bahse konu ofisin ikinci misyonu ise, ülkenin yeni dış politikasını oluşturmak ve yabancı kamuoyuna karşı yumuşak bir güç yaklaşımı oluşturmaktır. Ofisin vizyonu, Türk geleneklerini dikkate alarak çeşitli paydaşlar için stratejik iletişimi yöneterek ve kamu diplomasisi uygulamalarını koordine ederek Türkiye’nin yeni hikâyesini etkin bir şekilde paylaşmak, farklı sektörlerle iletişim kurmak ve çok taraflı iletişim temelinde faaliyetlerde bulunmaktır. Kamu Diplomasisi Ofisi’nin medya tanıtım faaliyetlerine ve Türkiye’nin yabancı kamuoyu algısını yönetmeye öncelik vermesi kamu diplomasisi alanında medya ilişkilerinin ele alınan ilk unsur olması bakımından önem arz etmektedir. Türk dış politikasının görünmez eli ve yumuşak güç boyutu olarak AK Parti dönemi dış politikasının önemli bir dış politika enstrümanı haline gelen dış yardımlar aracılığıyla “olumlu Türkiye” ve “büyük güç Türkiye” algısı üretilmek istenmiştir.

Bu bağlamda AK Parti hükümetleri döneminde faaliyetler, Türkiye’nin küresel aktör ve büyük güç olma iddiasını destekleyici bir unsur olarak lanse edilmiştir. Kamu diplomasisi ve halkla ilişkiler bağlantısına yönelik yer verilen görüşlere, ortaya atılan yaklaşımlara ve modelleme çalışmalarına bakıldığında iki alan arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır.

Uluslararası yazında bu erişime yönelik geliştirilen yaklaşımların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Yerli literatürde ise halen halkla ilişkiler ile kamu diplomasisi arasında doğrudan bağ kuran çalışmaların sayısı oldukça kısıtlıdır. Kamu diplomasisi ve halkla ilişkiler arasında bulunan bu bağlantı, iki platformun uygulamalarının birbirine transferini mümkün kılmaktadır.

Kamu diplomasisine göre daha geniş ve köklü bir kuramsal yapıya sahip olan halkla ilişkilerin nazariyatları ve yöntemleri bu eksikliği doldurmaya aday görünmektedir. Halkla ilişkilerin güven esasına dayanan iletişim ve ilişki kurma anlayışı kamu diplomasisini siyasal ilişkilerin katı ve bürokratik sisteminden kurtararak daha toplumsal, sivil bir alana çekecektir. Uzun yıllar sert gücün ve siyasal propagandanın hizmetinde olan kamu diplomasisi bu şekilde daha sivil bir niteliğe ulaşacak ve sıklıkla karşılaştığı etik sorunlarla mücadele edebilme kapasitesine kavuşacaktır. Bu varsayımların ve değerlendirmelerin netleştirilmesi için iki alan üzerinde daha fazla çalışmaya ve araştırmaya ihtiyaç vardır. “Kurumlar ve hedef kitleleri arasındaki ilişkinin ve iletişimin yönetilmesi” olarak ifade edilen halkla ilişkiler, ülkelerin, kamu diplomasisinin stratejilerini, hedeflerini, mesajlarını, hedef kitle analizlerini ve uygulamalarını daha sistemli hale sokmasına yardımcı olabilecek özellikler taşımaktadır. Kamu diplomasisi uygulamaları, birçok ülke ve hükümet için halen belirsiz bir alan olarak görülmektedir. Bu belirsizlik nedeniyle kamu diplomasisi sistemlerinin ve uygulamalarının kurgusunda ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Kamu diplomasisinin, klasik diplomasiden farkları, sorumluluk alanları, aktörleri ve uygulamaları kafa karışıklığının yoğun olarak yaşandığı alanlar olarak ön plana çıkmaktadır. Kamu diplomasisine duyulan gereksinim, ülkelerin demokratikleşmeleri, liberal ekonomiyi içselleştirmeleri, kültürlerarası etkileşim seviyeleri ve sivil toplum kapasiteleri ile paralellik göstermektedir. Sınırlar genişledikçe ve belirsizleştikçe ülkelerin muhatap oldukları kitleler değişmekte, sayıları artmaktadır. Ülkelerin dış politika hedeflerinin gerçekleşmesi, bu alanlara ve kitlelere bağımlı hale gelmektedir. Bu alanları ve ilişkiyi başarıyla yöneten ülkeler uluslararası saygınlıklarını arttırırken, aynı zamanda dış politikalarını ve ekonomik hedeflerini gerçekleştirmek için uygun iklimler oluşturmakta ve dostluklar kurmaktadır.

Siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel etkileşim plâtformlarında ortaya çıkan kamu diplomasisi olgusu, hükümetlerin rutin dış politika eylemleri ve diplomatları tarafından gerçekleştirilemeyecek derecede geniş bir alanı kapsamaktadır.

Günümüzde ‘hükümetlerin halkla ilişkileri’ ya da ‘ulus devletlerin halkla ilişkileri’ olarak tanımlanan kamu diplomasisi, ülkelerin uluslararası hedef kitleleri ile iletişimlerinin yönetimi olarak tanımlanmaya adaydır.

Ülkelerin diğer ülke halklarıyla kurduğu bu iletişim, belirli politik görüşlerle yönetime gelen hükümetlerin diplomasi ve siyasal halkla ilişkiler çalışmalarından daha geniş bir alanı kapsamaktadır.

Kamu diplomasisinin çok aktörlü ve gündemli yapısı düşünüldüğünde kurulacak olan sistemlerin ve stratejilerin ülkelerin ortak kanaatlerine ve hedeflerine uygun olarak yapılandırılması gerekmektedir.

Modern halkla ilişkilerin çoğulcu anlayışı ve mütenazır telekomünikasyon yaklaşımı, başlangıcından bu yana siyasal iletişim faaliyetleriyle ve sert güç unsurlarıyla anılan kamu diplomasisine hak ettiği saygınlığı ve güveni kazandırmaya adaydır.

Bununla birlikte, kamu diplomasisine izafeten daha köklü bir kuramsal konstrüksiyona sahip olan halkla ilişler, kamu diplomasisinin esasında bir iletişim alanı olma iddiasını destekleyecek ve temellendirecektir.

Böylece ülkeler; siyasal gündemler ve ulusal menfaatler etrafında geliştirdikleri kamu diplomasisi yöntemlerini sivil alana taşıyabilecek, uluslararası kamularla güvene ve karşılıklı anlayışa dayanan bir ilişki kurabileceklerdir. Bu mensubiyetler, ülkeler için saygınlıklarını arttırmalarının, uluslararası dostluklar kurmalarının ve uzun vadede gerek ekonomik, gerek politik gerekse sosyal refahı arttırmalarının en muazzam yolu olarak görülmektedir. Değişen toplumsal-sivil hareketler, değişen, çeşitlenen aktörler ve uluslararası mensubiyetler, kamu diplomasisinin önemini her geçen gün arttırmaktadır. Kamu diplomasisi ve uluslararası halkla ilişkiler çalışmalarının birleştiği ortak paydaların başında da kültürel diplomasi gelmektedir. Uluslararasında diyalog, müzakere ve ortak çözümleniş arayan bir dış politika aracı olarak diplomasi, kültürle birleşince yumuşak gücün en sağlam kalesi haline gelebilmektedir. Kültür ve diplomasi konseptleri içeriklerinde taşıdıkları “olumlu” anlamla, kültürel diplomasiyi

oluşturarak, savaşların bitirilmesinde tek başına yeterli olmasalar bile uluslar arasında uzun vadeli ilişki yaratılmasında önemli rol oynayabilirler.

Önemli olan, siyasî bilgi etütleriyle kültürel diplomasinin birbiriyle entegrasyonunun sağlanması ve birbirleriyle koordineli gitmesi için çaba gösterilmesidir. Kamu diplomasisi, yapısı gereği devlet kurumları ile üniversiteler, medya kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, düşünce kuruluşları, vakıflar, yardım kuruluşları, sanatçılar, bilim insanları gibi sivil inisiyatifin entegre çalışmasını gerektirir.

Bu noktada koordinasyonu ve eşgüdümü sağlayacak KDK gibi kurumlara da büyük sorumluluk düşmektedir. Ancak gerçekçi bir kamu diplomasisi yaratılıp uygulanabilmesi için aktörlerin, devlet politikalarına uygun fakat hükümet odaklı olmayan bir yapıda olması gerekir. Kamu diplomasisi bir hükümetin politikası ya da politikalarını anlatma aracı değil, devlet politikası olup özellikle dış kamulara yönelik faaliyetleri içermelidir. Bu çalışmada kültürel diplomasi, KDK’nın faaliyetleri niteliksel ve niceliksel içerik araştırması çerçevesinde incelenmiş, etüt sonucunda KDK’nın, Türkiye’nin kamu diplomasisi faaliyetlerinde, kültür ve kültür öğelerini yeterince kullanmadığı, öne çıkarmakta eksik kaldığı buna karşın siyasal enformasyona daha ağırlık verildiği izlenmiştir. Faaliyetlerin yapısından ve içeriğinden görüldüğü üzere tanıtım, bilgilendirme ve ikna odaklı siyasal enformasyon değişik biçimlerde ama kendini tekrarlar şekilde birçok faaliyette ortaya çıkmaktadır. Etütlerde öne çıkan kültürel diplomasi öğelerine bakıldığında; özellikle kültürel diyalogların arttırılması ve işbirliklerin oluşturulması arzusu sıkça dile getirilmiştir. Kültürel işbirliklerinin önemi ortak geçmiş ve kültürün vurgulandığı özellikle Arap ve Afrika ülkeleriyle ilişkilerin iyileştirilmesinde ve artırılmasında daha çok öne çıkarılmaktadır. Benzer şekilde öğrenci-akademisyen transformasyon programlarının uygulanması, var olanların genişletilmesi üzerine istekler de kültürel diplomaside diyalog ortamının yaratılmasını sağlayacağı için önemlidir. Diğer yoğun istekler de dinler arası diyaloğun arttırılması, kültür ve dil enstitülerinin sayısının arttırılması üzerinedir. Kısaca kültürel diplomasi adına, uygulamadan daha çok temennilerle karşılaşılmıştır. Türkiye’de aslında kültürel diplomasi olarak sayabileceğimiz gerek devlet gerek sivil toplum örgütleri, gerekse özel kurumlar ve kuruluşlar aracılığıyla birbirinden bağımsız çok sayıda muazzam incelemeler yürütülmektedir. Katılım gerçekleştirilen fuarlar, festivaller, açılan sergiler, düzenlenen “Türk Günleri” takdir edilecek çalışmalardır ancak bunların birbirlerinden kopuk, farklı temalarda olmasının, bir ülke adına belli bir politika ve

entegrasyon içinde olması gereken kamu diplomasi/kültürel diplomasi çalışmalarını yeterince desteklemediği düşünülmektedir.

Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı önderliğinde yapılan kalkınma ve insani yardım projelerinin, hedefteki halkların gönüllerinin kazanılması, zihinlerinde olumlu algıya sahip olunması konusunda Türkiye’nin en önemli kamu diplomasisi araçlarından olduğunu belirtmek gerekir.

TRT ve AA, Türkiye’nin yurtdışındaki temsili için muazzam araçlardır. Teknolojik iletişim araçlarının en yaygın etkileme araçları olduğunu düşünürsek, TRT’nin ve AA’nın faaliyet alanlarının daha da genişletilmesi gerektiği görülmektedir. Ayrıca Türkiye algısında önemli roller üstlenen dizilerin yarattığı etki aktif tutularak, kamu diplomasisi görevini bilinçli olarak yerine getirmesi hususunda ayrı bir çalışma yapılmasını gerektirmektedir. CNN gibi dünyanın çok sayıda ülkesine yayın yapan bir kuruluşun I-List Turkey gibi bir program yayınlaması, Türkiye’nin ticari, kültürel, siyasi, sosyal tanınırlığı için önemli çalışmalardır. Bu tür çalışmaların devamlılığı sağlanmalıdır. Kamu diplomasisinin önemini fark eden Türkiye, bu konudaki yol haritasını tam netleştirmemiş gibidir. Kamu diplomasisi taktiklerinin ve stratejilerinin gelişmesi için üniversitelerin KDK’ya araştırmalar, dersler, araştırma merkezleri, yayın ve projeler ile daha fazla destek vermesi önemlidir. Tüm yönetim, iletişim ve halkla ilişkiler süreçleri araştırma ile başlar. Farklı ülkeler/bölgeler için farklı araştırmalar, stratejiler, taktikler geliştirilip farklı kamu diplomasisi çalışmaları yürütülmelidir. UNESCO gibi çalışarak, Türkiye ve Türkî Cumhuriyetler adına uluslararası platformda ciddi ve başarılı kültürel çalışmalara imza atan “TÜRKSOY” gibi kurumlarla daha çok ortak proje üretilmelidir. Dil; kültürel diplomasinin temel kodlarından biridir. Türkçe’nin öğretilmesinde önemli adımlar atan, 2007’de kurulan Yunus Emre Vakfı’na bağlı “Yunus Emre” enstitülerinin sayısının dünyada artırılması, dil kurslarının açılması, Türkoloji kürsülerinin kurulması, Türkçe’nin seçmeli dersler arasına girmesi için çabalar sıklaştırılmalıdır. Türk dilinin yaygınlaştırılması, edebiyatının tanıtımı için Türk edebiyat eserlerinin farklı dillere çevrilmesi konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Türk Edebiyatının Dışa Açılımı (TEDA)” programının kapsamının içerik ve sayı olarak zenginleştirilmesi gerekir. Kültürel diyaloğun sağlanmasında eğitim değişim programları, gençlere yeni kültürler, toplumlar tanıma fırsatı sunar. Dolayısıyla, eğitim transformasyon programları hakkında çalışmaların genişletilmesine devam edilmelidir.

KAYNAKÇA

Abadan Nermin. Modern Toplumlarda Halkla Münasebetler, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara, 2002.

Arslan Yusuf. ABD ve İngiltere’de Kamu Diplomasisi Uygulamalarının Karşılaştırmalı Analizi, Yüksek Lisans Tezi, T.C. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı, Bursa, 2014. Aryabaha Evans Phidelis. The Role of the Beijing Olympics in China’s Public Diplomacy and

Its Impact on Politics, Economics and Environment, Master Thesis, Faculty of Arts, University of Malta, 2010.

Asna M. Alâeddin. “Halkla İlişkiler”, Sevk ve İdare Dergisi, Sayı:66, 2003.

Asna M. Alâeddin. “Türkiye’de Kamu Kuruluşlarında Halkla İlişkiler”, AİD, Cilt:2, Sayı: 3, 2003.

Asna M. Alâeddin. “Yönetim Halk İlişkisi”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt:1, Sayı:3-4, 2001. Asna M. Alâeddin. Halkla İlişkiler, TODAİE Yayınları, Ankara, 2001.

Aşkun İnal Cem. “Kamu Kuruluşlarında Halkla İlişkiler”, A.Ü.İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt:7, Sayı:2, 2004.

Aykaç Burhan. “Propaganda ve Halkla İlişkiler”, Kooperatifçilik Dergisi, Sayı:90, 2001. Becerikli Yıldırım Sema. Uluslararası Halkla İlişkiler, Nobel Yayınları, Ankara, 2005.

Chitty Naren. “Australian Public Diplomacy,” Handbook of Public Diplomacy, Editors: Nancy Snow, Philip M. Taylor, Routledge, 2009.

Coombs W. Timothy. Holladay Sherry J. PR Strategy and Application, Wiley Blackwell, United Kingdom, 2010.

Coşkun Bezen Balamir. “Güvenlik Sorunları ve Kamu Diplomasisi”, Kamu Diplomasisi, Editörler: Abdullah Özkan, Tuğçe Ersoy Öztürk, TASAM Yayınları, İstanbul, 2012. Cowan Geoffrey. Arsenault Amelia. “Moving from Monologue to Dialogue to Collaboration:

The Three Layers of Public Diplomacy”, The ANNALS of the American Academy of Political and Social Science, Vol: 616.

Cull Nicholas J. “Public Diplomacy Before Gullion: the Evolution of a Phrase”, Handbook of Public Diplomacy, Editors: Nancy Snow, Philip M. Taylor, Routledge, New York, 2009.

Cull Nicholas J. “Public Diplomacy: Taxonomies and Histories”, The Annals of the American Academy of Political and Social Science, Vol.616, Public Diplomacy in a Changing World, March 2008.

Cull Nicholas J. “Speeding the Strange Death of American Public Diplomacy: The George H. W. Bush Administration and the U.S. Information Agency”, Diplomatic History, Vol. 34, No. 1, January 2010.

Cull Nicholas J. Public Diplomacy: Lessons from the Past, CPD Perspectives on Public Diplomacy, Los Angeles: Figueroa Press, 2009.

Çamlı İbrahim. Halkla İlişkilerde Araştırma Yöntemleri-Teknikleri, TODAİE Yayınları, Ankara, 2001.

Çoruh Selahattin. Propaganda, Reklâm, Halkla İlişkiler, Güven Matbaası, Ankara, 2004. Demir Vedat. Kamu Diplomasisi ve Yumuşak Güç, Beta Yayınları, İstanbul, Kasım 2012. Demirci Güler Filiz. “Türk Kamu Yönetiminin Evrimi”, Amme İdaresi Dergisi, 36/1, Ankara,

Doğan Erhan. “Kamu Diplomasisinin Sunduğu Fırsatlar ve Kısıtları Üzerine”, Kamu Diplomasisi, Editörler: Abdullah Özkan, Tuğçe Ersoy Öztürk, TASAM Yayınları, İstanbul, 2012.

Durgun Şenol. “Bir İletişim Faaliyeti Olarak Halkla İlişkiler”, G.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:8, Sayı:1, 2000.

Efegil Ertan. “Kamu Diplomasisine İlişkin Görüşler ve Türk Dış Politikasının Durumu: AK