• Sonuç bulunamadı

Kamu diplomasisi bağlamında halkla ilişkiler ve uluslararası halkla ilişkiler temelli bir tahayyül geliştirmeye yönelik gayretler yeni olmakla birlikte diplomasi, kamu diplomasisi ve halkla birliktelikler arasındaki etkileşimleri ortaya çıkarmaya yönelik incelemelerin sayısı artış göstermektedir. İki platformun benzerliklerindeki temel vurgu ilişki yönetimidir. Eleştirmenler, halkla birliktelikler konseptinin bilgilerinin kamu diplomasisi akademisyenleri ve uygulayıcıları için faydalı olacağını belirtmişlerdir.

Bu niyetten yola çıkan L’Etang, halkla ilişkiler talimcilerinin diplomasi ve kamu diplomasisi nazariyatlarından faydalanabileceklerini ifade etmiştir. L’Etang, iki alanın olası ilişkisini incelediği araştırmada halkla ilişkilerin uluslararası ilişkileri inceleyerek kökenleri hakkında daha fazla bilgi sağlayabileceğini belirtmiştir. Yazar, halkla ilişkiler ve diplomasi alanlarındaki pratik benzerlikler tartışmasının, kısmen var olan akademik literatür ve kısmen de kaybettiği itibarı halkla ilişkilere sunacak diplomatik konuma duyulan özlemi açıklayan uygulamacı bakış açısına dayandığını belirtmiştir (L’Etang, 2002: 45).

L’Etang (2006: 616), “Public Relations as Diplomacy” isimli çalışmasında, halkla ilişkiler ve kamu diplomasisinin uygulamasında bazı ortak fonksiyonlar belirlemiş, bunları temsiliyet, diyalojik, danışma, bilgi toplama, kültürlerarası iletişim ve kamuoyu yönetimi olarak sıralayarak iki alanın benzer işlevleri yerine getirdiğini ifade etmiştir. Başka bir çalışmada ise L’Etang (Theaker, 2008: 18), diplomatların ve halkla ilişkiler uzmanlarının işlevlerini “temsil, diyalog, akıl hocalığı” işlevleri olmak üzere üç başlık altında incelemiş ve bunların ortak işlevler olduğunu öne sürmüştür.

Mevcut halkla ilişkiler literatüründe halkla ilişkiler ve diplomasi ile ilgili fonksiyonları izlemek mümkündür. Bunlar; retorik, hitabet, savunma, uzlaşma, barış, danışmanlık, istihbarat toplama. Burada üç temel misyon ortaya çıkmaktadır: Temsili (retorik, hitabet, savunuculuk), diyalojik (müzakere, barış), danışma (rehberlik).

İstihbarat toplama işlevi araştırma, çevre tarama ve sorun yönetimi işlevlerini desteklemektedir. Bu çok ilginç bir işlevdir çünkü gizlice yürütülmesi, askeri bir fonksiyonu çağrıştırır. Temsili işlevleri kendi çıkarını kabul, teşvik ve ikna stratejileri önerir.

Bununla birlikte, planlama ve izlenim yönetimi ve muhtemelen kendi konumunu korumak açısından sertlik derecesi süreçlerini ima etmektedir (L’Etang, 1996: 15). Toplumsal anlamda, halkla ilişkiler ve diplomasi arasında açık bir örtüşme olduğunu ifade eden yazar, her iki alanında güç, müzakere, baskı, yönlendirme, propaganda, kamular ve kamuoyu, sorun yönetimi ve lobicilik gibi kavramlarla anıldığını belirtmiştir. Her iki alanın “yorumlayıcı- sunumsal” ve “iletişim ve sorun alanlarını yönetme rolleri” ile ilgili benzerlikleri olduğuna dikkat çekmiştir (L’Etang, 2006: 386).

L’Etang’a göre (1996: 16), halkla ilişkiler ve diplomasi bağımlı olduğu kurumun ya da ülkenin itibarını korurken güven oluşturmaya, müzakere ve etki yönetimi stratejilerine dayanır. Benzerliğin medya değeri ve kullanımı için de geçerli olduğunu savunan yazar, diplomatların ve halkla ilişkiler uzmanlarının işlerinin büyük bölümünü medya ile yaptıklarını savunurken aynı zamanda her iki alanın uygulamacılarının medya yoluyla günlük konular hakkında uygun gündemler oluşturmaya çalıştıklarını belirtmiştir.

Signitzer ve Coombs (1992: 139), kamu diplomasisi ve halkla mensubiyetler uygulayıcılarının, aynı amacın peşinde olduklarını; örgütlerinin ya da müşterilerinin çıkarı için kamuoyunu etkilemeye çalıştıklarını belirtmişlerdir. Signitzer ve Wamser, 2006’da halkla ilişkiler ve kamu diplomasisi arasındaki benzerliklere yönelik yaptıkları araştırmada kamu diplomasisini “hükümetlerin halkla ilişkileri faaliyeti” olarak tanımlamışlardır. Hem halkla ilişkilerin hem de kamu diplomasisinin, organizasyonların ve hükümetlerin stratejik iletişim fonksiyonları olduğunu ifade etmişlerdir. İki plâtformda da çalışanların sınır genişletici rolünde bulundukları ve bir ayaklarının kurumun içindeyken öbürünün kurumun dışında yer aldığını belirtmişlerdir. Signitzer ve Wamser’e izafeten kamu diplomasisi çalışmalarında çoğunlukla halkla ilişkiler programları uygulanmaktadır. Signitzer ve Wamser, her iki alanın ilişkisini kısaca çeşitli, birleşik ve birbirine geçmiş olarak niteleyerek hükümet dışı aktörlerin artmasıyla bu iki alan arasında koordinasyonu sağlamaya yönelik teorilerin, modellerin ortaya çıkacağını belirtmişlerdir. Halkla ilişkiler teorileri ve kamu diplomasisi arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmaya yönelik bir diğer çalışmada Seong-Hun Yun, Washington’daki yabancı kamu diplomatlarının kamu diplomasisi yönetimi ve davranışını incelemiştir. İki platformun uygunluğuna yönelik halkla ilişkiler literatüründen iki model belirleyen araştırmacı, sonuç olarak halkla mensubiyetler çerçevesinin kamu diplomasisine, davranış ve mükemmelliğin kavramsallaştırılması ve ölçülmesi için transfer edilebileceğini belirtmiştir.

Benzer biçimde, Yun ve Toth, kamu diplomasisinin sosyolojik globalizasyonu ile birlikte ülkelerarası nüfus hareketlerinin arttığı, hükümetler için sadece dış kamular değil aynı zamanda ülke içinde yaşayan yabancı kamuların da kamu diplomasisinin hedef kitlesi haline geldiğini belirtmişlerdir. Bu gelişme kamu diplomasisini kamusal işlerin bir parçası haline getirmiştir. Hükümet halkla ilişkilerinin de kamusal işlerin bir parçası olduğunu belirten araştırmacılar aynı şekilde kamusal işleri gerçekleştirmek için bu iç yabancı kamularla iletişim kurulması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bu noktada kamu diplomasisinin ve halkla ilişkilerin yakınlaştığını, aynı iletişim siyasalarını ve uygulayımbilimlerini aynı operasyon alanlarında yürüttüklerini belirtmişlerdir (Yun ve Toth, 2009: 501).

Günümüzde kamu diplomasisi ve halkla ilişkiler kampanyalarının her ikisinde sadece süreçte az bir farkın bulunduğunu belirten Pigman ve Deos, her iki alanda aynı olguların; araştırma, mesaj, amaçlara ulaşılması için taktiklerin düzenlenmesi, kampanya stratejilerinin ve taktiklerinin başarısının analiz edilmesi, ölçümlenme yapılması gibi gerekliliklerin söz konusu olduğunu belirtmişlerdir (Pigman ve Deos, 2008: 90). Potter (2009: xi), hükümetlerin yürüttüğü kamu diplomasi faaliyetlerinin basit anlamda uluslararası halkla ilişkiler olduğunu belirtmiş, özel şirketler ile hükümetlerin yürüttüğü halkla ilişkiler faaliyetleri arasında farkın ölçek olduğunu belirterek, her iki alanın da farkındalık oluşturma, tutum değişikliğini güçlendirme ve davranış değişikliği yaratma gibi benzer iletişim amaçlarına hizmet ettiğini belirtmiştir. Szondi, uluslararası halkla ilişkiler danışmanlarının hükümetler adına ülkelerin ekonomik ve politik çıkarlarının yurt dışında geliştirilmesine yönelik kamu diplomasisi kampanyalarına dâhil olduklarını vurgulamış, hükümetlerin halkla ilişkiler danışmanlarından ve ajanslarından kamu diplomasisi kampanyaları kapsamında stratejik tavsiye, medya ilişkileri, medya izleme, kamusal ilişkiler, lobicilik, etkinlik yönetimi, online halkla ilişkiler, konu ve kriz yönetimi gibi konularda hizmet aldıklarını belirtmiştir (Szondi, 2009: 297). Freitag, uluslararası halkla ilişkileri, kamu diplomasisi konsepti kapsamında incelemiş ve kamu diplomasisini Grunig ve Hunt’un dört modeline uygulamıştır.

Halkla ilişkilerin basın modeli ile kamu diplomasisinin propaganda modeli arasında, halkla ilişkilerin kamuyu bilgilendirme modeli ile kamu diplomasisinde kendini yorumlamaya yönelik tarzı, halkla ilişkilerin iki yönlü değişik modeli ile kamu diplomasisinde enformasyon yaklaşımı, son olarak da halkla ilişkilerin iki yönlü simetrik modelini ile kamu diplomasisinin diyalog modeli arasında benzerlikler olduğunu ileri sürmüştür (Freitag, 2009: 37).

Kamusal diplomasinin iki başkesiti vardır (Şekil 1). Bunlar, kamusal enformasyonu oluşturan unsurlar olarak kültürel diplomasi ve kültürel ilişkiler olarak tanımlanmıştır. Siyasal kavrayış, dışişleri bakanlıklarının ve büyükelçiliklerin siyasal sekreteryalarının yürüttükleri etütlerdir. Kültürel komünikasyon ise, genellikle dışişleri bakanlığı, yurtdışındaki kültürel kurumlar, “British Council” ya da “Goethe Institute” gibilerden yarı özerk kurumlar tarafından yürütülmektedir.

Kültürel diplomasinin amacı bir bütün olarak kültürel faaliyetleri kolaylaştırmaya yönelik bir bakış açısıyla, bir kültürün olumlu imajlarını oluşturmaktır. Kültürel ilişkilerin amacında ise bunun tersine bir imtiyaz arayışı yoktur, asıl amacı ulusal toplumlar arasında karşılıklı yarar çerçevesinde anlayış ve işbirliği sağlamaktır (Becerikli, 2005: 17). Peisert’in geliştirdiği kültürel iletişim modelinde ise kültürel değişim ve işbirliği, kendi kültürünü tek yönlü aktarma, enformasyon, öz tasvir olarak 4 başlık belirlenmiştir. Peisert’in geliştirdiği bu model ile Grunig ve Hunt’ın geliştirdikleri, halkla ilişkilerin tarihsel sürecini ve davranışını açıklayan halkla ilişkilerin dört modeli arasında ilişki kurulmuştur.

Signitzer ve Coombs’tan aktarıldığı şekliyle, Grunig ve Hunt’ın dört modeli ile Peisert’in dört modeli arasındaki ilişki şu şekilde özetlenmiştir (Becerikli, 2005: 19).

1. Basın Ajansı/Duyurma = Bir Kültürün Tek Yönlü Transferi * Her iki model tek yönlüdür.

* Propaganda-Agresif dil politikası vardır. * Dengesiz İlişkiler söz konusudur.

2. Kamusal Enformasyon = Öz Tasvir

* Her ikisinde de tek yönlü enformasyon ve çok az ikna çabası vardır. * Her ikisi de anlaşılmak arzusu taşır.

3. İki yönlü asimetrik = Enformasyon

* Amaç; sempati ve kabul oluşturmaktır.

* Dikkatli ve bilimsel bir planlama söz konusudur. * Taraflardan birinde davranış değişikliği yaratır. 4. İki yönlü simetrik = Değiş Tokuş ve İşbirliği

* Diyalog ve dengeli etkiler amaçlanır.

* Her iki tarafın davranışlarında da değişiklik vardır.

Basın ajansı/duyurum ve bir kültürün tek yönlü transferi, kamusal enformasyon ve öz tasvir, iki yönlü asimetrik ve enformasyon, iki yönlü simetrik ile değiş tokuş ve işbirliği modellemesi üzerinden bu ilişkiyi ortaya koyan araştırmacılar, ilk üç modelin tek yönlü iken son modelin çift yönlü olduğunu, iletişimin amacı yönünden ise ilk üç modelin asimetrik ve ikna temelli iken, son modelde diyalog, simetri ve dengeli bir etkinin söz konusu olduğunu belirtmişlerdir (www.todaie.gov.tr. E.T. 06.07.2016).

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

BİR HALKLA İLİŞKİLER FAALİYETİ OLARAK KAMU DİPLOMASİSİ: KAMU DİPLOMASİSİ KOORDİNATÖRLÜĞÜ

ÜZERİNDEN BİR DEĞERLENDİRME

Türkiye’de “kamu diplomasisi” kavramının kullanılması oldukça yeni olmakla birlikte, Başbakanlık bünyesinde 2010 yılında Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nün kurulmasından sonra yaygın bir şekilde tartışılmaya başlanmıştır. Türkiye’nin 2000-2010 dönemi ile birlikte izlediği aktif dış politikanın bir gereği olarak yabancı halklarla daha yoğun ve etkin bir iletişim ve ilişki kurulması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Ahmet Davutoğlu, bu gerekliliği şu şekilde belirtmiştir: Siyasi liderler ne kararlar alırsa alsınlar, diplomatlar bunları ne kadar başarılı uygulamaya geçirirlerse geçirsinler, eğer sağlıklı bir kamu diplomasisi gerçekleşmediyse bu kararların toplum katında itibar görmesi, hayata geçirilmesi mümkün değildir. Bu temel gerekliliklerden dolayı 30 Ocak 2010 tarihinde Başbakanlık Genelgesi ile KDK kurulmuş ve oluşturulan koordinatörlüğün kuruluş nedeni uluslararası toplumu etkilemenin ve yönlendirmenin bir aracı olarak resmi diplomasinin yanı sıra kamu diplomasisine olan ihtiyaç olarak belirtilmiştir. KDK’nın kurulma gerekliliği, özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ile uluslararası alanda ortaya çıkan fırsatların ve tehditlerin, kamu diplomasisi konusunda görevli kurumlar arasında daha etkin bir koordinasyonu, yakın işbirliğini ve hızlı karar alma süreçlerini zorunlu hale getirmesi olarak belirtilmiştir. İlgili genelgede, KDK’nın sekretarya hizmetlerinin Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirileceği belirtilirken, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının, sahip oldukları personel, mali kaynaklar, yurt dışı teşkilatları ve teknik ve bilimsel kapasiteleriyle KDK’nın faaliyetlerinin yürütülmesine yardımcı olacakları, Türkiye’nin kamu diplomasisi faaliyetlerinin gerçekleştirilebilmesi için hazırlanacak yıllık faaliyet planları çerçevesinde alâkalı kurum bütçelerine ödenek konulacağı yer almıştır (www.kdk.gov.tr, E.T. 04.07.2016).

Gerek misyonu gerekse vizyonu göz önünde bulundurulduğunda koordinatörlüğün kuruluş sebepleri, değişen küresel sistemin sadece ulusal değil uluslararası kamuları da ülkeler için muazzam bir öge olarak ortaya çıkarması, ülkelerin, kendilerini ve de stratejilerini doğru anlatabilmek için geleneksel diplomatik faaliyetlerin yanı sıra yeni enstrümanlara ihtiyaç duymaları olarak sıralanmaktadır. Hükümet kurumlarının yanı sıra diğer kurum ve sivil toplum organizasyonlarıyla birlikte yürütülmesi gerekliliği vurgulanan kamu diplomasisi

faaliyetleri diplomasi, dış yardımlar, bilim ve teknoloji, ekonomi, yüksek öğretim, turizm, kültür, sanat ve medya gibi geniş bir alana yayılmaktadır. Hem vizyonda hem de misyonda KDK’nın görevinin farklı kesimlerle diyaloğa geçme, faaliyetlerin çok-taraflı bir iletişim ekseninde sürdürme ve Türkiye’nin stratejik iletişimine ve etkin tanıtımına katkıda bulunma olarak belirtilmesi, kamu diplomasisi faaliyetlerinin aynı zamanda bir iletişim faaliyeti olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır.

Bu da, çalışmanın ana konseptini oluşturan ve iletişim yönetimi olarak tanımlanan halkla ilişkiler ile kamu diplomasisi arasındaki teorik ve pratik bağlantının bir tezahürü olarak gösterilebilir.

Başbakanlık Kamu Diplomasisi eski koordinatörü İbrahim Kalın, kamu diplomasisinin, dünyanın önde gelen ülkeleri tarafından etkin bir siyasi iletişim dili olarak kullanıldığını vurgulayarak kamu diplomasisini, “bir ülkenin dünyayla paylaşmak istediği hikâyesinin tutarlı ve ikna edici bir biçimde ortaya koyma çabası” olarak tanımlamıştır. Kalın, Türkiye’nin uluslararası camiada tanıtımını yapmak, saygınlığını arttırmak için kurulan KDK’nın faaliyet alanlarını ise; “ülkelerin fikir önderleri ve politikacılarıyla bağlantı kurmak, düşünce kuruluşlarıyla kamuoyunu şekillendirmek adına lobi ve tanıtım faaliyetleri yapmak, Türkiye’yi anlatmaya yönelik diğer ülkelerle yapılan akademik toplantılar nezdinde siyasal iletişim faaliyetleri gerçekleştirmek, önde gelen akil adamlar ile yapılan toplantılar ve görüşmeler sayesinde Türkiye gündemine ve bağlantılı ülkenin gündemine bu kişileri taşımak, gazeteci heyetlerini, büyük edebiyat yazarlarını, dünyanın önde gelen senaristlerini Türkiye’de ağırlayarak tarih ve kültürel mirasın derinliğini yerinde yaşamalarında, eserlerine bu zenginliği yansıtabilmelerinde aracı olmak, Türkiye’de yerleşik basın temsilcileri ile görüşmeler gerçekleştirmek, akademik ve sosyal faaliyetler bağlamında özellikle yurtdışında Türkiye ile ilgili çalışan doktora ve master öğrencilerinin ülkemize gelmesinde imkân sağlamak” olarak sıralamıştır. Türkiye’nin küresel siyasette belirleyici aktör olmaya çalıştığı yeni hikâyesini dünya kamuoyuna etkin ve kapsamlı bir şekilde anlatmanın gerekliliği üzerinde duran Kalın, KDK’nın maksadını da açıklar şekilde, bu yolda dikkat edilmesi gereken hususları dünya kamuoyundaki algı farklılıklarını doğru kavrayıp kullanabilmek, bir ülkenin ve izlediği politikaların nasıl algılandığını, hangi anahtar kelimelerle ifade edildiğini ve bunların o ülkenin nesnel gerçekliğinden daha önemli olduğu şeklinde sıralayarak vurgulamıştır. Ayrıca kültür, sanat, felsefe, ekonomi, uluslararası ilişkiler ve diğer tüm aktörlerin kamu diplomasisi

çalışmalarının içerisinde yer alarak, Türkiye’nin reel politiği onu oyun kurucu bir pozisyona iterken, ‘ince güç’ anlayışı etrafında dünya kamuoyunda Türkiye ile ilgili oluşmuş negatif kalıp algıları yıkmak, tarihi bağlamdan yoksun, Türkiye’nin gerekçelerini ve pozisyonunu anlamadan yapılan yorumları ikna edici argümanlarla minimize etmek gerektiğini belirtmiştir. Kalın’a göre Türk kamu diplomasisi, Türkiye’nin yeni hikâyesinin etkin ve kapsamlı bir şekilde dünya kamuoyuna anlatılması faaliyetinden oluşmaktadır.

Bu etütlerin muhtevasını belirleyen etkenin, Türkiye’nin tarihinden ve coğrafyasından gelen birikim olduğu ifade edilirken, Türk dış politikasının derinlik kazanmasının, bu birikimi stratejik bir değer haline getirmesiyle doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çekilmekte adalet, paylaşım, meşruiyet, temsilde eşitlik, şeffaflık, hesap verebilirlik, farklılıklara saygı, erdemli toplum, din ve vicdan hürriyeti, insan onurunun korunması ve temel hakların ve hürriyetlerin anayasal güvence altına alınması, Türkiye’nin yeni toplumsal muhayyilesinin kurucu unsurları olarak sıralamaktadır. Türkiye’nin kamu diplomasisi amaçlarıyla dış politika amaçlarını örtüştüren bu bakış açısı Türkiye’yi hem doğuda hem de batıda bir cazibe merkezi haline getiren unsurlar arasında gösterilmektedir. KDK, belirtilen şekliyle, Türkiye’nin, kamu diplomasisi faaliyetlerine duyduğu gereksinimden yola çıkarak kuruluşlar arası koordinatörlüğün yanı sıra kamu diplomasisi alanında gündem ve ilgi oluşturacak çift yönlü ve kişilerarası komünikasyona olanak sunacak “Akil Adamlar Konferansları, Gazeteci Heyetleri Programı, Ülke Programları, Yabancı Basını Bilgilendirme, Tanıtım Faaliyetleri, Kamu Diplomasisi Panelleri, Dış Politika Çalıştayları, Avrupa Toplantıları” gibilerden etkinlikler ve faaliyetler gerçekleştirmektedir (www.kdk.gov.tr, E. T. 04.07.2016).

KDK’nın birimleri ise “Medya Çalışmaları Birimi, Siyasal İletişim Birimi, Kültürel Çalışmalar Birimi, Kurumsal Çalışmalar Birimi, Proje Geliştirme Birimi” olarak sıralanmaktadır. Genel olarak sıralanan etkinlikler ve birimler, kamu diplomasisi konseptinin Türkiye’de yerleşmesini, kamu diplomasisinin gerektirdiği kişilerarası ve toplumlararası ilişkilerin gerçekleştirilmesini, uluslararası gündemlerin, sorunların ve çözüm önerilerinin konuşulmasına uygun ortamlar yaratılmasını amaçlanmakta, bu etkinlikler ve konular dolayımında Türkiye’nin kamu diplomasisi ve dış politika perspektiflerinin ortaya konulması hedeflenmektedir (www.kdk.gov.tr, E.T. 04.07.2016). Koordinatörlüğün şu anki görünümü daha çok kamu diplomasisi olgusu ve Türkiye’deki gelişimi hakkında düşünce tartışmalarına atmosfer sağlamak, Türkiye’nin dış politikası ve uluslararası ilişkiler hususlarında öne çıkan

konularda türlü çevrelerden katılımcıların yer aldığı toplantılar düzenlemek, kamu diplomasisi ve Türk dış politikası konularında bilgilendirme ve haberdar etme olarak belirtilmektedir. Hem faaliyetlere hem de koordinatörlük hedeflerine bakıldığında kamu diplomasisi politikasının temelinde tanıtım ve bilgilendirme politikaları bulunurken kısıtlı da olsa görüş alışverişinde bulunmaya imkân verecek tertipler düzenlemektedir. Ancak, koordinatörlüğün yapısının ve faaliyetlerinin Türkiye’nin ihtiyacı olan Türk kamu diplomasisinin felsefesinin, stratejisinin, planlamasının oluşturulması, bunların, Türk dış politikası ile bağlantılarının kurulması ve bu politikaları destekler bir hüviyet kazanması, kamu diplomasisi kurumları ve faaliyetleri arasında koordinasyon sağlaması gibi unsurlara rastlanmadığı görülmektedir.

Bununla birlikte, kurumun vizyonunda “Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü bu farklı faaliyet kalemlerinin koordinasyonunu sağlayarak Türkiye’nin stratejik iletişimine ve etkin tanıtımına katkıda bulunur” ifadesi yer alırken Türkiye’nin stratejik iletişiminin olup olmadığı, varsa ne olduğu, kimin tarafından yürütüldüğü belirsizliğini korumaktadır.

Türkiye’nin kamu diplomasisi ve stratejik iletişiminin aynı unsurlardan oluştuğu dolayısıyla bunların birlikte yönetilmesi ve uygulanması gerektiği konusu önem taşımaktadır. Bu iki unsurun aynı şey olduğu aslında KDK’nın kamu diplomasisine yönelik geliştirdiği tanımda yer almaktadır (www.kdk.gov.tr, E.T. 12. 06. 2016): Stratejik bir iletişim aracı olarak kamu diplomasisi, "kamuoyunun anlaşılması, bilgilendirilmesi ve etkilenmesi" faaliyetlerinin toplamı olarak tanımlanmaktadır. Kamu diplomasisinin amacı propaganda değil, nesnel verilere ve gerçeklere dayalı stratejik bir iletişim dili inşa etmek ve farklı kesimlerin hizmetine sunmaktır.

Bu tanım, KDK’nın kamu diplomasisini stratejik bir iletişim aracı olarak gördüğünü ortaya koymaktadır. Bu açıdan tanım oldukça modern bir bakış açısını yansıtmaktadır.

Ancak, KDK’nın yapısı ve faaliyetleri Türkiye’nin stratejik iletişimini yönetecek ve uygulayacak bir kapasiteye sahip görünmemektedir.

KDK, Türkiye’de resmi alanda kurulan tek kamu diplomasisi kurumudur.

KDK, kamu diplomasisinin temellerinin atılması ve uygulanması anlamında muazzam olmakla birlikte, koordinatörlüğün profesyonel bir yapıya kavuşturulduğunu, stratejik kamu diplomasisi ve komünikasyonu anlamında planlama, koordinasyon yapan bir kurum olduğunu söylemek mümkün değildir.