• Sonuç bulunamadı

Bir sosyal kategori olarak kültür: "Kültür, bir halkın yaşam tarzının bütünü olarak ele alınır Bu kültür kavramının çoğulcu ve potansiyel olarak demokratik

KURAMSAL BİLGİLER VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

4. Bir sosyal kategori olarak kültür: "Kültür, bir halkın yaşam tarzının bütünü olarak ele alınır Bu kültür kavramının çoğulcu ve potansiyel olarak demokratik

tanımıdır" (Jenks, 1993: 11).

Kültür bir noktada toplumsal yaşamı düzenleyen, sosyal kurallardan, davranışlardan, tutumlardan, üretim araçlarından, ritüellerden, inanç ve değerlerden oluşmuş bir bütündür.

Kluckhohn "kültürü, en kısa tanımıyla yaşamın düzenlenmesi" olarak vermiştir (Şişman, 2007: 2). Bu açıdan bakıldığında kültür, toplum içerisinde yaşayan insanların içerisinde yaşadıkları dünyayı nasıl algıladıklarını, dünya üzerindeki varlıkları nasıl işlediklerini, nasıl üretim yaptıklarını, üretim araçlarını nasıl ürettiklerini, teknolojiyi nasıl kullandıklarını, toplumsal yaşam içerisinde etkileşime girebilmek için hangi eylemleri yaptıklarını, toplumsal yaşam için gerekli olan toplumsal kuralları nasıl geliştirdiklerini, sosyal, ekonomik, biyolojik, psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak için sosyal kurumları nasıl meydana getirdiklerini kapsayan geniş kapsamlı bir kavramdır.

16

Yaşamın düzenlenmesi kavramı, insanların yaşadıkları toplumda uyması gereken kuralları, toplumu geliştirmek için neler ürettiklerini ve bunları nasıl uyguladıklarını, yaşamın önceliklerinin neler olduğunu ifade etmektedir.

İnsanlar arası etkileşim kültürün farklı yönlerini ortaya çıkarmaktadır. Sorokin’e göre anlamlı etkileşimin kültürel yönü aşağıdakilerden oluşur (Sorokin, 1962:313):

1. Birey ve grupların etkileşimi ile sahiplenilen norm, değer ve anlamların toplamı, bireylerin "ideolojik" kültürünü oluşturur.

2. Norm ve değerlerle somutlaşan anlamlı eylem reaksiyonların toplamı, bireylerin "davranışsal" kültürünü oluşturur.

3. Diğer araçların tümü, maddi, biyofizik şeyler ve enerjiler üzerinden ideolojik kültürün ortaya çıkarıldığı, dışsallaştığı, sosyalleştiği ve somutlaştığı toplam bireylerin "maddi" kültürünü oluşturur.

Dolayısıyla bir birey ya da grubun toplam deneysel kültürü bu üç seviyeden oluşur: ideolojik, davranışsal ve maddi.

Herhangi bir kültür olgusu, ya salt ideolojik biçimde ya da ideolojik ve davranışsal, ideolojik ve maddi; ideolojik, davranışsal ve maddi biçimlerde ortaya çıkabilir. Salt ideolojik biçim, en az güçlü olarak kök salmış ve en yüzeyde kalmış olanıdır. Bir bireyin ya da grubun davranış ve maddi nesnelerinde kökleşince yalnızca bir ideoloji olarak temellenmiş olur. Bu davranışsal ve maddi bir gerçekleşme olarak yalnızca fikir ve anlamları değil, insanların açık davranış ve karşılıklı ilişkilerini fizik ve biyolojik nesne ve süreçleri de kalıplamakta bir etken haline gelir (Sorokin, 2008: 231).

Tylor’a göre, "kültür veya medeniyet bir kişinin toplumun üyesi olarak kazandığı bilgi, inanç, sanat, ahlak, hukuk, gelenek ve diğer herhangi kapasite veya alışkanlıklarını içeren karmaşık bir bütündür" (Tylor, 1871, Dijital çeviri: www.books.google.com.tr).

Bu yönüyle kültür, bir kişinin ait olduğu toplumda kazandığı maddi ve manevi özelliklerin tümünü kapsamaktadır. Yani kültür, insanın toplumsal yaşamını devam

17

ettirebilmesi için geliştirdiği teknolojiden, ihtiyaçlarını karşılamak için sosyal kurumlardan, sosyal düzeni sağlamak için örf, adet ve hukuk kurallarından, gelenek ve göreneklerden oluşmuş bir bütündür.

Kaplan’a göre "kültür, musiki, resim, dans, mimari gibi sanatları aile ve hukuk sistemleri, çalışma tarzını, üretim, tüketim, ulaşım şekillerini içermektedir. Fertleri aşan, fertlere şekil, yön ve şahsiyet veren bir varlıktır. Alman filozof Hegel, buna "objektif geist" = "maddeleşmiş ruh" adını vermektedir" (Kaplan, 2005: 26).

Sapir’e göre "kültür, insanın, hayatında maddi ve manevi olarak sosyal biçimde kalıtsal olarak alınan unsurları ortaya çıkarmada kullanılır. Bu açıdan bakıldığında kültür, geçmiş kuşaklardan miras olarak alınan maddi ve manevi özelliklerin neler olduğunu ortaya çıkarmak için kullanılmaktadır" (Sapir, 1924: http://www.jstor.org /stable/2764185).

Güvenç; kültürü, bilim alanında, beşeri alanda, estetik alanda ve maddi ve biyolojik alanda olmak üzere dört farklı anlamda kullanmıştır (Güvenç, 1984: 98).

a) Bilim alandaki kültür : Uygarlık.

b) Beşeri alandaki kültür : Eğitim sürecinin ürünü. c) Estetik alandaki kültür : Güzel sanatlar.

d) Maddi (teknolojik) ve biyolojik alandaki kültür: Üretme, tarım, ekin, çoğaltma ve yetiştirmedir.

Kültür, aynı zamanda bir milletin yaşam tarzını, atalarından kazandığı deneyimleri, inançları, düşünme tarzını, toplumun bir üyesi olarak kendini hissetme becerileri, toplumsal yaşam içerisinde gerçekleştirdiği davranışları, davranışları yönlendirecek sosyal normları, kuralları, atalarından miras yoluyla kazandığı, örfleri, adetleri, gelenekleri kapsayan geniş anlamlı bir kavramdır.

Geertz, kültürün farklı boyutlarına değinerek kültürü: 1. Bir halkın toplam yaşam tarzı;

2. Bir bireyin kendi grubundan kazandığı sosyal miras; 3. Bir düşünme, hissetme ve inanış tarzı;

4. Davranıştan soyutlanma;

18 6. Öğrenilmiş davranış;

7. Davranışın yönetimi için bir mekanizma;

8. Hem dış çevre hem de diğer insanlar için uyum amacı ile bir grup teknik olarak tanımlamıştır (Geertz,1973: 4).

Bir başka ifade ile kültür, bir toplum içerisinde yaşayan üyelerin çeşitli ortamlarda nasıl davrandıklarını, nasıl tepki gösterdiklerini, nasıl düşündüklerini, sosyal olgu ve olayları nasıl algıladıklarını, varlığını hiç sorgulamadan kapalı olarak kabul ettiklerini ve kendi aralarında paylaştıkları varsayımların bir bütünüdür.

Schein kültürü, "bir grubun paylaştığı, varlığını sorgulamadığı ve sosyal grubun çeşitli ortamlara nasıl reaksiyon gösterdiği, nasıl düşündüğü ve nasıl algıladığını belirleyen kapalı varsayımların bir kümesi olarak" tanımlamaktadır. Sosyal normlar, grubun sahip olduğu varsayımların oldukça açık bir görünümüdür. Fakat bu normların arkasında, toplum üyelerinin sorgulamadan, incelemeden, yargılamadan kabul ettikleri kültürleri vardır (Schein, 1996: 236).

Kültür, toplumsal yaşamımızın içerisinde gizli olarak bulunan sosyal hayatımızı düzenleyen, davranışlarımızı yönlendiren kurallardır. Bu kurallar, toplumu canlı tutan temel organizmalardır. Toplumun içerisinde davranışlarımızı yönlendiren sosyal kurallar, aynı zamanda kültür kalıbıdır; toplumların oluşumunu ve şekillenmesini sağlar. Diğer taraftan kültür, toplumun maddi ve manevi aktiviteleri sonucunda ürettiği ürünlerdir.

Peterson, kültürün iki farklı biçimde türetildiğini belirtmektedir. Birincisi, kültürü sosyal hayatımızın içine gömülü veya sosyal hayatımızı oluşturan davranışların kuralları olarak görür. Burada genetik kodlama yaşayan organizmaların türleri için ne ise, kültür de sosyal yapı için odur. Kültür canlıdır ve toplumların DNA’ları gibidir. Toplumların tanınmasına ve canlılığını sürdürmesine yardımcı olur. İkincisi, kültür grup aktivitelerinin sembolik ürünleridir. Bunlar sanatçıların, din adamlarının, bilim adamlarının, hukukçuların, lezzet ustalarının, halkın, medyanın vb. ürettikleridir. Bu açıdan kültür, insanların bilgi, güç, otorite, etki, erdem, güzellik gibi bilgilerin değişik formlarını kodlama ve iletmede kullandıkları sembolleri temsil eder (Peterson, 1990: 498).

19

Kültür, toplum içerisinde yaşayan insanların sosyal düzenlerini sağlamak amacıyla ortak bir davranış tarzı geliştirebilmek için geliştirdikleri ve düşüncelerinde oluşturdukları ortak davranış tarzını belirleme programıdır. Bu ortak program, toplumun üyelerinin ortak davranışlarda bulunmasını sağlarken, başka toplumların ortak davranışlarından da farklılaştırır. Yani her toplumun ortak davranış programlaması diğer toplumlarınkinden farklıdır.

Hofstede, "kültürü bir ortamdaki insanların ortak mantık programlaması olarak tanımlamaktadır." Bir grup, kabile, coğrafik bölge, ulusal azınlık veya bir ulusun kültüründen bahsedildiğinde bu insanların sahip oldukları ortak mantık programlamasına atıfta bulunulur; bu programlama diğer grup, kabile, bölge, azınlık veya çoğunluk veya uluslarınınkinden farklıdır (Hofstede, 1980: 43).

Mantık programlama, "bilgisayarların programlama tarzına benzer bir şekilde, insanların beraberinde taşıdıkları ve hayatları boyunca öğrenmiş oldukları düşünme, hissetme ve davranış kalıplarıdır. Bir kişinin mantık programlamasının kaynakları içinde yetiştiği ve hayat tecrübelerini kazandığı sosyal çevre içinde yatar. Bu programlama aile ile başlar, okulda, mahallede, gençlik gruplarında ve yaşam ortamında devam eder" (Hofstede ve Hofstede, 2005).

Mantık programlama üç kısımdan oluşmaktadır. Bunlar; insan doğası, kültür ve kişiliktir. Bu üç seviye aşağıdaki gibidir.

20

Şekil 1. Mantık Programlamanın Üç Seviyesi (Hofstede ve Hofstede, 2005’ten uyarlanmıştır).

İnsan Doğası: "Kişinin kalıtsal olarak doğuştan getirdiği korku, üzüntü, kızgınlık, sevgi, utanç gibi hislerden oluşur. Ancak kişinin bu hisleri toplum içerisinde nasıl hissettiği, nasıl algıladığı içerisinde yaşadığı kültür tarafından belirlenir" (Hofstede ve Hofstede, 2005).

Kişilik: "Bir bireyin diğer insanlarla paylaşmadığı, şahsına has mantık programlardır. Bunlar kısmen kalıtsal olarak alınmış, kısmen de öğrenilmişlerdir" (Hofstede ve Hofstede, 2005).