• Sonuç bulunamadı

KÖSEDAĞ SAVAŞI VE MOĞOLLARIN ANADOLU’YU İSTİLASI

43 mücadelede tecrübelerinden faydalanılmak üzere devlete kazandırılan Harezmliler bu şekilde zararlı bir güruh haline dönüşmüştür.178 Tam bu dönemde Babailer İsyanı’nın patlak vermesi, isyanın çıkarılmasında iki tarafın bir ittifak yapmış olabileceğini de akla getirmektedir.179

1240 yılında ortaya çıkan Baba İshak (Baba Resul) ayaklanması180 ile Türkmenler başkaldırmış181 , bu olay onların yeni yurtları olan Anadolu’da geçim sıkıntısı çektiklerini ve Harezm askerlerinin yağma ve tahribi başta olmak üzere genel durumdan memnun olmadıklarını göstermesi bakımından önemliydi. 182 Devletin bu isyan harakatini bastırma konusunda güçlük çekmesi de Moğolları Anadolu’ya girme konusunda teşvik edecektir.183 1153 yılında Büyük Selçuklulara karşı çıkan Oğuz İsyanı nasıl bir süre sonra devleti Harezmşahlar karşısında çaresiz bırakmış idiyse, Babailer Ayaklanması da Türkiye Selçuklularını Moğollar karşısında zayıf duruma düşürmüştü.184

D. KÖSEDAĞ SAVAŞI VE MOĞOLLARIN ANADOLU’YU İSTİLASI

44 bakış açısını etkilediği gibi bunlara müdahale için de gerekçe oluşturmuştur.186 Bu arada Alâeddin Keykubat devrinden beri Erzurum’da Moğol istilasına karşı bekletilen birliklerin isyan hareketini bastırmak üzere geri çekilmesi Moğollar açısından bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirilecektir. Çünkü isyanı bastırmakta güçlük çeken II.

Gıyaseddin Keyhüsrev Erzurum’da bulunan askeri garnizonu yardıma çağırmış ancak ayaklanma bastırılmasına rağmen yerine gönderilmemişti. Dolayısıyla Moğol ordusu Anadolu’ya rahat bir şekilde girebilme imkânını elde etmişti.

a. Kösedağ Bozgunu ( Temmuz1243 )

Türkiye Selçuklu Devleti’nin en zayıf anını bekleyen Moğollar, Erzurum’da bulunan askeri birliklerin de batıya kaydırılması üzerine bölgeye Çurmağun Noyan’ın187 yerine atanmış olan Baycu Noyan komutasında bir orduyla harekete geçmiştir.188 Savunmasız durumda bulunan Erzurum 1242’de Moğol kuvvetleri tarafından yağmalanmıştır.189 Böylece Moğol istilasının ilk kurbanı serhat şehri Erzurum olmuştur.

Kış mevsiminin yaklaşması üzerine daha fazla eğlenmeden aldıkları esir ve ganimetlerle kışlakları olan Muğan’a dönmüşlerdir.190 Bu Selçukluların hazırlık yapması açısından büyük bir fırsattı. Vakit kaybetmeden Eyyubilere, Mardin Artuklularına, Çukurova’daki Ermeni Baronluğu’na ve Trabzon Rum Devleti’ne yardım çağrısında bulunulmuştur.191 Hatta Eyyubiler’in desteğini almak için daha önce Alaaddin Keykubat döneminde ilhak edilmiş olan Ahlat ve çevresi, Eyyubi Hanedanı’ndan Melik Gazi’ye verilmiştir. Bunun yanında on bin altın tenge ve yüzbin akçe gibi büyük miktarda hediye de

s.114; N. Kaymaz, Anadolu Selçuklularının İnhitatında İdare Mekanizmasının Rolü, s.85vd; C. Cahen, Osmanlılar Önce Anadolu, s.93vd; Osman Youlmaz, Geçmişten Günümüze Kanglı Türkleri, s.125.

186Muammer Gül, Orta Çağlarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu, s.105.

187 Çurmağun Noyan’ın felç olması nedeniyle yerine Baycu Noyan atanmıştır. [el-Evamirü’l-Ala’iyye, s.490; Kiragos, s.47.] David Bagişetsi Çurmağun Noyan’ın savaşlar sırasında sağır olduğunu, bu yüzden yerine Baycu Noyan’ın atandığını kaydetmektedir. Bkz., A. G. Galstyan, Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar, 182; Müverrih Vardan, “Türk Fütühatı Tarihi, s.228; R. Grousset, Bozkır İmparatorluğu, s.272. Ayrıca Çurmağun Noyan hakkında geniş bilgi için bkz., Enver Konukçu, “Moğol Sünit Boyundan Ötegdai’li Çormahan: Cengiz, Ögedey ve Töregene Hatun Döneminin (1206-1246) Büyük Hanı”, Gülçin Çandarlıoğlu’na Armağan, İstanbul 2015, s.231vd.

188B. Spuler, İran Moğolları, s.46.

189 Erzurum’un işgali ve Moğolların şehirde yaptığı yağma ve katliam hakkında [bkz. el-Evamirü’l-Ala’iyye, s.4490vd; Ebu’l Farac Tarihi II, s.541;Müneccimbaşı II, s.87vd; Anonim Selçukname, s.43;

Vardan Arewelts’i, s.88.] Ebu’l Farac Erzurum şehrinin Çurmağun Noyan tarafından işgal edildiğini belirtmektedir. Tarih-i Muhtasari’d Düvel, s.19; Aknerli Grigor, s. .33; Kiragos, s.57vd; Ali Sevim- Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s.471.

190Selçukname, s.173vd.

45 gönderilmiştir. 192 Bunun üzerine Türkiye Selçuklularının bu yardım talebine Eyyubilerin Halep’teki kolundan olumlu yanıt gelecektir. Nitekim Nasihüddin el- Farisi komutasındaki 2 000 kişilik Haleb ordusu Selçukluların yardımına gelmişti.193

Baycu Noyan’ın Ermeni ve Gürcülerin de bulunduğu 80 000 kişilik bir kuvvetle harekete geçtiği haberinin alınması üzerine Selçuklu ordusu Sivas’ta kalıp savunmak yerine meydan savaşı yapmayı tercih ederek Erzincan’a hareket etti.194 Zara ve Suşehri arasındaki Kösedağ mevkiinde 3 Temmuz 1243 tarihinde iki ordu karşılaştı.195 Selçuklu ordusu sayı bakımından üstün olmasına ve uygun yer tutma avantajına rağmen bir çarpışmaya dahi giremeden dağıldı. 196 Sultan savaş alanını terk ederek canını kurtarmanın yolunu seçti.197 Bizanslı tarihçi Gıyaseddin Keyhüsrev’in İmparator İoannes’e haber göndererek Moğollara karşı birlikte hareket etmeyi teklif ettiğini belirtmektedir. Hatta Sultan ile İmparator, bu ittifak için bir araya gelerek birlikte hareket edeceklerine dair ittifak anlaşması da yapmışlardı. Ancak bu hiçbir zaman fiiliyatta gerçekleşme imkânı bulamayacaktır.198

b. Türkiye Selçuklularının Moğol Hakimiyeti Altına Girişi

Kösedağ Muharebesi’nde ağır bir yenilgi alan Türkiye Selçukluları Moğollara tabii hale geldiği gibi Anadolu kısa sürede Moğol hâkimiyeti altına girmiştir.199

191 Savaş hazırlıkları ve ittifak arayışları hakkında bkz., el-Evamirü’l-Ala’iyye, s.494vd; Selçukname, s.174vd.

192Bu konuda geniş bilgi için bkz., Tevarih-i Al-i Selçuk, s.670vd.

193Bkz., el- Ömeri, s.372; Ali Sevim-Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s.472.

194 Savaş meclisi ve alınan karar için bkz., el-Evamirü’l-Ala’iyye, s.496.

195 Ebu’l Farac Tarihi II, s.541; Tarih-i Muhtasari’d Düvel, s.19. Müneccimbaşı Kösedağ Savaşı’nın tarihini 3Temmuz olarak vermektedir. Bkz., Müneccimbaşı II, s.88.

196 Ayrıntılı bilgi için bkz., el-Evamirü’l-Ala’iyye s.499vd; Selçukname, s.177vd; Tevarih-i Al-i Selçuk, s.673vd.Ayrıca bkz., A. G. Galstyan, Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar, s.147,233; Ali Sevim- Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s.471vd.

197 Geniş bilgi için bkz., Aksarayi, s.35vd; Ebu’l Farac Tarihi II, s.541vd; Müneccimbaşı II, s.89; Anonim Selçukname, s.43; Hamdullah Müstevfi-i Kazvini, Tarih-i Güzide (Zikr-i Padişahan-i Selçukiyan), s.118vd; E. Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, s.152.Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev Ankara’ya doğru karısını ve oğullarını alarak kaçmıştır. [Bkz., Tarih-i Muhtasari’d Düvel, s.20.] Sultanın validesi, kız kardeşi, köle ve cariyeleri ise Kilikya Ermenilerine sığınmışlardır. Ancak Baron Konstantin sultanın haremini sırf Tatarlar (Moğollar) hoşnut olsun diye onlara teslim edecektir. Ebu’l Farac bu hareketin son derece menfur bir davranış olduğunu ve hiçbir hükümdara yakışmayacağını açık bir dille anlatmaktadır.

Bkz., Ebu’l Farac Tarihi II, s.543; El-Evamirü’l-Ala’iyye, s.500; Tevarih-i Al-i Selçuk, s.6677vd;

Kiragos, s.61; E. Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, s.153.

198Bu konuda geniş bilgi için bkz., Georgios Akropolites, Vekayiname, (nşr.,, Bilge Umar), İstanbul 2008, s.74vd.

199Bu konuda geniş bilgi için bkz., El-Evamirü’l-Ala’iyye, s.505vd; Ebu’l-Farac II, 541vd; B. Spuler, s.53; King Hetum, History of the Tatars (The Flower of Histories of the East), (nşr., Robert

46 Kösedağ yenilgisi üzerine Selçuklu veziri Mühezzibuddin Ali daha Baycu Noyan Muğan’a dönmeden huzuruna varıp Moğollara vergi vermeyi ve onlara tabii olmayı kabul etmiştir.200 Bu anlaşmaya göre Moğollar Selçukluların içişlerine karışmayacak karşılığında da yıllık 360.000 dinar para ile belirli bir miktarda köle, at, koyun ve değerli mallar Moğollara ödenecekti.201 Bu anlaşma ile Anadolu’nun ve dolayısıyla da Selçukluların Moğol tahribatından az da olsa kurtulması anlamına geliyordu. Ancak Selçuklu yöneticileri bunu değerlendiremediler. Devlet içindeki emirler arasındaki çekişmeler, Moğollara gerek kalmadan zaten ülkeyi iktisadi ve siyasi yönden zaafa uğratmıştı. Moğollara verilmesi gereken yıllık vergi ödenemeyince Anadolu’dan sorumlu olan Baycu Noyan’ın elçileri sık sık Selçuklu sarayına gelip gider olmuşlardır.

Dolayısıyla bir de bu elçilik heyetlerinin masrafları eklenince devlet hazinesi iflas etmiştir. Devlet hazinesinde para bulunmadığı için bu masraflar zengin emirler tarafından karşılanmış ve bunun karşılığında da bir takım yerlerin iktalarını elde etmişlerdir.202

Ağır bir anlaşma gibi görünmese de bundan böyle Selçuklu yöneticileri Moğollar tarafından Anadolu’da görevlendirilen komutanların kontrolü altına girmiştir.203 Bundan sonra ülke Kızılırmak sınır olmak üzere doğu ve batı diye iki merkezden yönetilmeye başlanmıştır. Her iki merkezin başında Selçuklu ailesinden birer kişi bulunduğu gibi birer de Moğol noyanı ve askeri birlikleri gölge gibi duruma hâkim olmuşlardır.204 Böylece Türkiye Selçuklu Devleti fiilen bağımsızlığını kaybetmiştir. Kösedeğ yenilgisi Anadolu’yu Moğolların yarı sömürgesi durumuna getirmiş ve özellikle Alâeddin Keykubat’ın Doğu Anadolu politikasının da sonunu getirmiştir. Çünkü Ahlat başta

Bedrosian), New Jersey 2004, Chapter 18; O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, 457vd; C. Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu, s.235vd; A. Yuvalı, İlhanlılar Tarihi, s.37vd.

200 Elçinin Baycu Noyan ile görüşmesi ve alınan kararlar için bkz., el-Evamirü’l-Ala’iyye, s.505vd;

Selçukname, s.180vd; Tevarih-i Al-i Selçuk, s.684vd; Müneccimbaşı II, s.90; Ali Sevim-Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s.473.

201 Moğollarla yapılan bu barışın ayrıntıları için bkz., el-Evamirü’l-Ala’iyye, s.505vd; O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.463vd; İlhan Erdem, Türkiye Selçuklu- İlhanlı İlişkileri (1258-1308), (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 1995, s.94vd; C. Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu, s.241.

202 İlhan Erdem, “Türkiye Selçuklu- İlhanlı İktisadi, Ticari İlişkileri ve Sonuçları”, s.50.

203 Anadolu artık Moğol hükümdarlarının hâkimiyeti altına girmiştir. Selçuklu hanedanından bazen bir kişi bazaen de iki şehzade ülkeyi yönetmek üzere atanmıştır. Anadolu’daki Moğol işgal kumandanları bütün memleketin amiri durumuna gelmişlerdir. Bir taraftan Selçuk ümerasını beslemek, diğer taraftan Moğol ordusunun ve ricalinin ihtiyaçlarını ve arzusunu tatmin etmek diğer taraftan Moğol ilhanına senelik vergisini hediyelerini göndermek mali sıkıntıları oldukça artırmaktaydı. Geniş bilgi için bkz., M.

Fuad Köprülü, Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu, s.80vd.

204 Z. Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, s.234.

47 olmak üzere Van Gölü Havzası ve Doğu Anadolu O’nun zamanında kontrol altına alınarak hem siyasi güvenlik hem de ticari ve ekonomik çıkarlar Selçuklular lehine çevrilmişti. Bunun neticesi olarak Yakındoğu’da büyük bir güç haline gelmişti.

Kösedağ bozgunu Selçuklu Türkiyesi için kelimenin tam manasıyla yıkıcı bir darbeydi. Bu darbeyle devletin yalnız fiziki yapısı sarsıntı ve çöküntüye uğramış olmuyor, aynı zamanda o günün Türkiyesi’nin ruhi yapısının da ağır bir yara almasına sebep oluyordu. Şimdi Anadolu’ya hâkim olan tek şey Moğolların saçtıkları ölüm korkusu idi. Ahali malını, mülkünü hatta ailesini terk ederek uzaklara kaçıyor veya kale duvarlarının yüksekliğinden ve kalınlığından medet umuyordu.205

Kösedağ bozgunu Anadolu’nun ticari ve ekonomik vaziyeti bağlamında da önemli bir dönüm noktası olmuştur. 1243’ten evvel Anadolu’nun yakın çevresi dışında Avrupa ve Uzakdoğu ile ticari bağları zayıftı. İlhanlı devletinin kurulması ile özellikle Anadolu’nun doğusu ile devletin merkezi Tebriz arasındaki kervan yolları canlanmaya başladı. Tebriz şehriyle başlıca iki liman bağlantılı idi. Bunlardan biri Kilikya’daki Ayas (Yumurtalık) limanı, diğeri de Karadeniz’deki Trabzon limanıydı. Her iki liman da İlhanlılara bağımlıydı ve Erzurum şehrinde birleşmekteydiler.206 Ticaret kervanları buradan Tebriz’e iki güzergâhı takip ederek ulaşmaktaydı. Bu yollardan biri Erzurum-Kars-Ani-Tebriz207 iken diğeri de Erzurum-Ahlat-Tebriz güzergahı idi.208

205 Bkz., Nejat Kaymaz, Anadolu Selçuklu Sultanlarından II. Gıyasü’d-din Keyhüsrev ve Devri, Ankara 2014, s.101.

206C. Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, s.313.

207 Bkz., İbn Havkal, s.267vd; Jean-Paul Roux, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, (nşr., Lale Arslan), İstanbul 2006, s.35. Bu güzergâh aslında X. Yüzyıldan itibaren önem kazanmıştı. Konumu sebebiyle Kars ve Ani, eski Roma ticaret kafilelerinin İran’a geçişlerine yol veriyor, aynı zamanda Ani, Kars ve Erzen üzerinden Karadeniz’de Trabzon ile İslam hilafet merkezi arasında irtibatı sağlıyordu. Bu durum Kars şehrinin iktisadi anlamda gelişmesinin de önünü açmış ve bir şehir durumuna getirmiştir. Nitekim Kars şehri X. Asra kadar bir kale görüntüsündeydi. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz., Mustafa Uyar, “İlhanlı (İran Moğolları) Devleti’nin Önemli Yaylak ve Kışlakları”, Erdoğan Merçil’e Armağan, İstanbul 2013, s.285-298.

208 Bkz., Nuzhat-Al-Qulub, s.175. Geniş bilgi için bkz., Neslihan Durak, “İlhanlılar Döneminde Tebriz-Trabzon Hattında Ahlat’ın Yeri ve Önemi”, II. Uluslararası Ahlat-Avrasya Bilim, Kültür ve Sanat Sempozyumu (25-27 Eylül 2013 Ahlat- Bitlis), İstanbul 2014, s.280vd.

48 İKİNCİ BÖLÜM

İLHANLI DEVLETİ’NİN TEŞEKKÜLÜ VE VANGÖLÜ HAVZASI

A. BAYCU NOYAN’IN VANGÖLÜ HAVZASI’NDAKİ FAALİYETLERİ Büyük bir ganimet elde eden Baycu Noyan komutasındaki Moğol ordusu ileri hareketine devam ederek Sivas şehrini teslim almış ve yağmaladıktan sonra Kayseri üzerine yürümüştür. Kale görevlilerinden bir Ermeni’nin ihaneti neticesinde Kayseri şehrine giren Moğollar binlerce insanı katletmişlerdir.209 Kayseri’den geriye dönen Baycu Noyan Erzincan’da da benzer yağma ve katliamı yaparak210 kışlağı211 Muğan’a geri dönmüştür.212 Moğolların diğer bir kolu ise Van Gölü Havzası ile Harput, Amid (Diyarbekir), Malatya ve Halep’e kadar olan yöreleri yağmalamaktan geri durmamıştır.213

Kösedağ bozgunundan iki yıl sonra Moğollar Peznunik/Pznunik214 ( Van Gölü Havzası) sancağına bağlı Ahlat ile Amid (Diyarbekir) şehirlerini ele geçirdiler.215 Ahlat

209 Ebu’l Farac Sivas ve Kayseri şehrine giren Moğolların büyük bir katliam yaptıklarını, kadın ve kızların pek çoğunun Sivas’ta para karşılığında ancak serbest bırakıldığını kaydetmektedir. Özellikle Kayseri’de zenginlerin tüm mallarını yağmaladıklarını, onbinlerce kişiyi katlettiklerini, kadın ve kızların esir alınarak götürüldüğünü belirtir. Bkz., Ebu’l Farac Tarihi II, s.542; Tarih-i Muhtasari’d Düvel, s.20;

el-Evamirü’l-Ala’iyye, s.502vd; H. Oktay, Ermeni Kaynaklarında Türkler ve Moğollar, s.233; Ali Sevim- Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s.472.

210 Bkz., Ebu’l Farac Tarihi II, s.544; Tarih-i Muhtasari’d Düvel, s.21; Müverrih Vardan, “Türk Fütühatı Tarihi”, s.228. Kayseri, Sivas ve Erzincan’da yapılan katliamlar hakkında bkz., Aknerli Grigor, s. 35vd; Kiragos, s.61vd.

211Moğollar kış manasına gelen übül sözünden übül-ce-be ya da übül-çi-be gibi kışlamak ve kışladı anlamında kelimeleri kullanırlardı.[ Geniş bilgi için [bkz., Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş I, Ankara 2000, s.9vd.] Moğolların (İlhanlıların) Anadolu ve Azerbaycan’daki yaylak ve kışlakları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Mustafa Uyar, “İlhanlı (İran Moğolları) Devleti’nin Önemli Yaylak ve Kışlakları”, Erdoğan Merçil’e Armağan, İstanbul 2013, 244-257.

212 Bkz., Müneccimbaşı II, s.89vd; Kiragos, s.62.

213 Ebu’l Farac Tarihi II, s.544vd; Tarih-i Muhtasari’d Düvel, s.21; O. Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, s.200vd.

214 Van Gölü Havzası için kullanılmaktadır. Bkz., Urfalı Mateos, s.24. VII. asırdan kalma Khorenli Movses’e izafe edilen “Armenya Coğrafyası” adlı eserde Van Gölü ve çevresi için kullanılmaktadır.

[Bkz., M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi II, s.466.] Rene Grousset ise; Van Gölü’nün kuzey kıyısında bulunan Khlat (Ahlat) ve çevresi için Ortaçağ’da Pıznunik adı verildiğini belirtmektedir. Bkz., Rene Grousset, Ermenilerin Tarihi, s.28. Bölgeyle ilgili haritalar incelendiğinde IX. Yüzyılın sonlarından XI.

yüzyılın sonlarına kadar Van Gölü’nün, “Bznunik Gölü” olarak adlandırıldığı görülmektedir. Bkz., Robert H. Hewsen, Armenia (A Historical Atlas), s.111, 113, 117, 125.

215 el- Ömeri, s.372.

49 ve civarını Melik Eşref’in karısı iken bu şehre sahip olan Gürcü Prensesi Thamta’ya216 iade ettiler. 217 Thamta Celaleddin Harzemşah’ın Ahlat’ı ele geçirmesiyle esir edilmişti.218 Daha sonra Moğolların eline geçmiş ve Moğol Hakanı Ögeday’ın yanına gönderilmişti. Uzun zaman hakanın yanında kalan Thamta serbest bırakılmış ve hakan tarafından Ahlat ve civarının sahibi olduğuna dair kendisine emirname verilmiştir.219 Böylece Van Gölü Havzası Moğollara bağlı olmak koşuluyla Thamta tarafından idare edilmeye başlanmıştır. 220 Ebu’l Fida’ya göre 1243’te Türkiye Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev’in Moğollar karşısında aldığı yenilgi üzerine Ahlat ve çevresinin yönetimi Thamta’ya verilmiştir.221

Bu dönemde bölgenin sosyo-ekonomik durumunu olumsuz etkileyen bir takım olayların meydana geldiği bilinmektedir. 1247’de Ahlat merkezli olmak üzere meydana gelen deprem bölgede çok sayıda insanın ölümüne ve şehrin viraneye dönmesine sebep olmuştur.222 Yine Ermeni müverrih Vardan, muhtemelen Thamta’nın yönettiği 1252’li yıllarda, önce İran’da başlayıp yayılan çekirge, bölgede büyük tahribatlara sebep olduğundan bahsetmektedir.223 Bu Gürcü asıllı Eyyubi melikesinin Ahlat ve çevresini ne zamana kadar idare ettiği kesin olarak bilinmese de 1256’larda Moğollar tarafından Ermenistan hakemi olarak görevlendirilmiş Gülkan isminde bir şahsın bulunduğu, memleketi kötü idare ettiği ve aynı yıl öldüğü belirtilmektedir. Bunun üzerine yerine oğlu Mighan’ın atandığı görülmektedir.224 Diğer taraftan 1259 yılında Hülegü’nün Suriye seferine giderken bölgeyi işgal edip tam bir hâkimiyet sağladığı belirtilmektedir.225

216 Melike Tamta ve bölgedeki faaliyetleri hakkında geniş bilgi için bkz., Ahmet Demir, “Melike Tamta Döneminde Ahlat Eyyubileri”, II. Uluslararası Ahlat-Avrasya Bilim, Kültür ve Sanat Sempozyumu (25-27 Eylül Ahlat-Bitlis), İstanbul 2014, s.268-275.

217 Müverrih Vardan, “Türk Fütühatı Tarihi (889-1169)”, s.228; A. G. Galstyan, Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar, s.45; R. Grousset, Bozkır İmparatorluğu, s.299; O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.457vd.

218 Bu Gürcü prensesinin Celaleddin Harzemşah’ın Gürcistan seferi sonrasında barışın tesisi için babası tarafından Celaleddin’e verildiği hakkında bkz., Anonim Selçukname, s.34.

219 J. Curtin, The Mongols A History, s.179.

220 Bununla da yetinmeyen Tatarlar (Moğollar) Amid (Diyarbakır), Edes (Urfa), Nizip’e kadar olan yerlere hücum etmişlerdir. Ancak yaz sıcaklarının da etkisiyle çok kayıplar vermişlerdir. Daha sonra kışlakları Muğan’a geri dönmüşlerdir. Bkz., Kiragos, s.70vd.

221 V. Minorsky, Studies in Caucasian History, s.156.

222 Şerefname, s.405.

223 Müverrih Vardan, “Türk Fütühatı Tarihi, s.229.

224 Bkz., B. Spuler, İran Moğolları, s.385.

225 Nermin Tabak, Ahlat Türk Mimarisi, İstanbul 1972, s.9.

50 B. HÜLEGÜ’NÜN İRAN VE ANADOLU’DA HÂKİMİYETİNİ TESİSİ