• Sonuç bulunamadı

İLHANLI- MEMLÛKLU MÜNASEBETLERİ

84 Abaka babası Hülegü Han döneminin siyasi ve ekonomik ilişkilerini devraldığı gibi devam ettirmiştir. Hülegü Han zamanında güneyde Memlûklu, Kuzeyde Altınordu ve doğuda Çağataylılar arasında sahip olduğu stratejik coğrafyayı koruma politikasını genel anlamda benimsemiş bir devlet görünümünde idi. Sözü edilen bu üç devlete karşı İlhanlılar ise Hırıstiyan dünyası, Bizans ve özellikle ticari anlamda Cenevizlilerle ittifak içerisindeydi. Bu siyasi durumdan rahatsız olduğu anlaşılan Abaka’nın bu devletlerle hesaplaşmaya başladığı görülmektedir.10 İlhanlılar için hayati önem taşıyan Azerbaycan ve Kafkaslar’dan Aladağlara kadar olan sahanın korunması için Abaka kardeşi Yeşmut’u görevlendirmişti. 11 Abaka’nın da iştirakıyla İlhanlı ordusu Altınordu kuvvetlerini Derbent’in kuzeyine püskürterek en azından kendi sınırlarını korumayı bilmiştir.12 Diğer tarafta ise Horasan’da Çağataylıları yenerek13 doğuda ülke sınırlarını belli bir süre koruma altına almıştır.14 Bu başarılarından sonra Abaka, dikkatini güneydeki Memlûklara çevirecektir.15

85 a. Papa’nın Ambargo Siyasetinin İlhanlılar Üzerindeki Tesirleri

Papalığın Memlûklulara karşı uygulamış olduğu ambargo,18 İlhanlıları ziyadesiyle memnun etmişti. Çünkü Asya kıtasının batıyla irtibatı büyük oranda İlhanlıların hâkim olduğu saha üzerinden gerçekleşmeye başlamıştı.19 Yani Tebriz-Ahlat-Erzurum ve Trabzon kervan yolu20 ile İskenderun’dan başlayıp Sivas-Erzincan-Erzurum-Ahlat-Tebriz güzergahının ticari yoğunluğu oldukça artmıştı.21 Diğer taraftan Papalığın uygulamaya koymuş olduğu bu ekonomik politika Mısır’a ihtiyaçlarını Anadolu’dan karşılama gerekliliğini ortaya çıkarmıştı.22 Memlûklar donanmaları için gerekli olan kereste ve zifti Antalya ve Alaiye limanlarından sağlıyor ve buralara baharat, keten, şeker vs. ihraç ediyordu.23

XIV. asrın ilk yarısında Antalya şehrine gelen seyyah İbn Batuta, bölgenin bağ ve bahçelerinin bolluğundan ve meyvelerinin kalitesinden bahsederken bunların kurutulup Mısır’a ihraç edildiğini de belirtmektedir.24 Sonuçta payitahtı Tebriz uluslararası bir ticaret merkezi haline gelmiş ve dolayısıyla İlhanlı devleti büyük ekonomik kazançlar sağlamaya başlamıştı.25 Nitekim İbn Batuta Tebriz şehrinden bahsederken, Kazan Çarşı’sından şimdiye kadar gördüğüm en güzel çarşı diye bahsetmektedir. Bunun yanında Amber ve Misk çarşıları da denilen Itır Pazarı’ndan söz ederken adeta büyülendiğini dile getirmektedir. Her bakımdan zengin olan bu şehirde tacirlerin çokluğu da dikkat çekmektedir.26 Tebriz şehrinin tacirler için bir cennet ve tatlı karlar diyarı olduğunu söyleyen Morco Polo’nun verdiği bilgilere göre başta Cenevizli

18Bu ambargoya göre; Avrupa Mısır’a demir ve kereste satmayacak, ordusu için kuzeyden köle sağlanmasına mani olunacak ve nihayet Hindistan’dan İskenderiye limanı aracılığıyla Avrupa’ya geçen mallardan alınan gümrük vergisinden mahrum etmek için İran Körfezi ve Suriye limanları arasındaki kervan yolları kullanılmalıydı. Geniş bilgi için bkz., Mustafa Akdağ, Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi (1243-1453), İstanbul 2010, s.309vd.

19C. Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu, s.316; Ahmet Tabakoğlu, Türkiye İktisat Tarihi, s.133vd.

20W. Heyd, Yakındoğu Ticaret Tarihi, s.557.

21M. Akdağ, Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi, s.310; Ahmet Tabakoğlu, Türkiye İktisat Tarihi, s.116.

22M. Akdağ, Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi, s.310.

23Bkz., Ahmet Tabakoğlu, Türkiye İktisat Tarihi, s.135.

24 Ebu Abdullah Muhammedİbn BattutaTanci, İbn Battuta Seyahatnamesi, (nşr., A. Sait Aykut), İstanbul 2013, s.274vd.

25 Marco Polo, Dünyanın Hikâye Edilişi, s.87vd; Z. Velidi Togan, “Moğollar Döneminde Anadolu’nun İktisadi Vaziyeti”, s.17.

26Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz., İbn Batuta, s.227.

86 tüccarlar olmak üzere kervanlarla Hindistan, Hürmüz, Bağdat ve Musul’dan Tebriz’e getirilen malları satın alıp Anadolu üzerinden kendi ülkelerine taşıyorlardı.27

Memlûklular ise kendisine karşı oluşturulan İlhanlı-Hırıstiyan dünyası ittifakının siyasi ve ekonomik zararlarını kırmak için harekete geçmişti. Evvela Ön Asya’da İlhanlılar ve Hırıstiyan dünyası ile bağları olan Kilikya Ermeni Krallığı’na ağır bir ceza kesti. Ermeni ordusunun büyük kayıp vermesinin yanında bir Ermeni prens öldürüldüğü gibi veliaht Leo da esir düştü (1265/66).28 Bir süre sonra 1268’de Sultan Baybars Antakya kontu VI. Bohemond’u mağlup ederek topraklarını ele geçirdi.29 1275’lerde Memlûklu ordusu tekrar Kilikya Ermeni Krallığının başkenti Sis’e girdi.30 İleri hareketine devam ederek Kayseri’ye kadar ilerledi. 31 Baybars’ın bu faaliyetleri Anadolu’da Moğol karşıtları tarafından büyük bir sevinçle karşılanmıştır.

b. Elbistan Muharebesi (15 Nisan 1277)

Sultan Baybars’ı böyle bir Anadolu seferine teşvik eden etkenlerin başında Muineddin Pervane ile bazı Selçuklu beylerinin davet mektupları gelmekteydi.32 Bunun yanı sıra Anadolu Türkmenlerinin yardımını alabileceği düşüncesi de Sultan Baybars’ı böyle bir sefere yöneltmişti.33 Kahire’den hareket eden Sultan Baybars, Halep’e ulaştı.

Burada ordunun toplanmasını bekledikten sonra Anteb’e doğru hareket etti. Kuzeye yönelen ordu Göksun civarına gelince Ermeniler, Kırşehir kışlağında bulunan Toku ve

27Marco Polo, Seyahatname I, (Tercüman), s.27vd; Bertold Spuler, İran Moğolları, s.474; Şerafettin Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri, s.187vd. Tebriz’in bu ticari merkez olma niteliği uzunca bir süre daha devam edecektir. Nitekim XV. asrın başında İspanya Kralı tarafından Timur’a gönderilen elçi Clavijo, Hindistan’dan pek çok kervanın buraya uğradığını ve bölgede bulunmayan baharatı getirdiğini belirtmektedir. Diğer taraftan şehre gelen çok sayıda ipeklilerin Anadolu, Suriye ve Kefe’ye gönderildiğini de ifade etmektedir. Geniş bilgi için bkz., Ruy Gonzales de Clavijo, Anadolu, Ortya Asya ve Timur, s.96vd.

28Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz., el- Ömeri, s.398; Ebu’l-Farac Tarihi II, s.586vd; Vardan Arewelts'i, s.99vd; Tarih-i Hetum, History of the Tatars, chapter 33; Muhtasari’d-Düvel, s.48; Aknerli Grigor, s.69vd; King Başkumandan Simbat, Simbat Vekayinamesi (951-1334), (nşr., Hrand D. Andreasyan), İstanbul 1946, s.79; Müverrih Vardan, “Türk Fütühatı Tarihi”, s.244; H. Oktay, Ermeni Kaynaklarına Göre Türkler ve Moğollar, s.186vd; H. Oktay, Ermeni Kaynaklarında Türkler ve Moğollar, s.235.

29Ebu’l-Farac Tarihi II, s.588vd; Tarih-i Muhtasari’d-Düvel, s.49.

30Başkumandan Simbat, s.80vd.

31B. Spuler, İran Moğolları, s.83vd.

32el-Ömeri, s.402; Baypars Tarihi II, (nşr., M. Şerefüddin Yaltkaya), Ankara 2000, s.49; E. Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, s.158; Ali Sevim- Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s.483.

Hatta Hatıroğlu Ziyaeddin ve Pervane’nin oğlu yanlarında yüz kişi ile birlikte Şam’a kadar gitmişler ve Sultan Baybars’tan Anadolu’ya bir sefer yapmasını istemişlerdir. Bkz., Camiü’t- Tevarih, s.112; Anonim Selçukname, s.48; M. Fuad Köprülü, “Baybars I.”, İA II, s.359.

33O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.561; J. A. Boyle, “Dynastic and Political History of the İlkhans”, s.361.

87 Tudavun noyanlara haber gönderdiler.34 Memlûk ordusunun Elbistan Ovası’na geleceği haberi üzerine bahsi geçen Moğol noyanları hazırlıklarını tamamlayıp Binboğa Dağları üzerinden Elbistan Ovası’na ulaştı. Bu arada Niğde’de bulunan Moğol kuvvetlerinin de bölgeye hareket etmesiyle yaklaşık 30.000 kişilik bir Moğol kuvveti Elbistan Ovası’nda toplanmış ve savaşa hazır hale gelmişti.35 Aksarayi Baybars’ın hızlı hareket ederek, Niğde kışlağında bulunan Baycu Noyan’ın kuvvetlerinin diğer Moğol birlikleriyle birleşmesine imkân tanımadığını belirtmetedir.36 Neticede iki taraf arasında Elbistan ovasında meydana gelen muharebede Moğollar ağır kayıplar verdiler.37

Moğol birlikleri içinde bulunan Selçuklu kuvvetleri ise savaşa girmemişti. Bu kuvvetlerin bir kısmı beyleriyle birlikte daha sonra Memlûklu ordusuna katılacaklardır.38 Buradan Kayseri’ye gelen Baybars,39 Moğolların korkusundan Tokat’a kaçmış olan Pervane’ye40 haber göndererek Kayseri’ye gelip tekrar görevini yapmasını söyledi.41 Ancak Pervane, Abaka ile Baybars’ı karşı karşıya getirme niyetinde olduğu için zaman kazanıyordu.42 Çünkü bunun sonu her halukârda yararına olacaktı. Bir yandan da İlhanlı hükümdarına olayı haber vermesi için Seyfeddin Erbeği’yi göndermişti.43 Bunun farkına varan Sultan Baybars kısa süre sonra Anadolu’dan ayrılmıştır. Diğer taraftan bölgenin harebeye dönmesiyle erzak kıtlığının baş göstermesi

34Mısır ordusunun yaklaştığı haberini Kilikya Ermeni Krali Leon vermişti. Bkz., Ebu’l-Farac Tarihi II, s.598; Tarih-i Muhtasari’d-Düvel, s.50. Arıca bkz., Müneccimbaşı II, s.116.

35el-Evamirü’l- Ala’iyye, s.615; Aksarayi, s.87.

36Aksarayi, s.87.

37 Anonim Selçukname, s.48. Savaş hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Baypars Tarihi II, s.84vd; İbni Tagrıberdi, s.54; Camiü’t- Tevarih, s.112; el-Evamirü’l- Ala’iyye, s.615vd; Aksarayi, s.88; Ebu’l-Farac Tarihi II, s.599;Tarih-i Muhtasari’d-Düvel, s.50; el- Ömeri, s.402; H. Oktay, Ermeni Kaynaklarında Türkler ve Moğollar, s.237; Muhtasari’d-Düvel, s.48; Aknerli Grigor, s.69vd; King Hetum, History of the Tatars, chapter 34; B. Spuler, İran Moğolları, s.85.

38Bu beyler hakkında bkz., Baypars Tarihi II, s.86; O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.562vd.

Moğol ordusu içerisinde bulunan 3000 Gürcü askerinin yaklaşık 2000’i ölürken diğerleri ise Gürcistan’a dönmüşlerdir. Moğol askerlerinden 5000 kişi savaş meydanında hayatını kaybetmişti. [Bkz., Ebu’l-Farac Tarihi II, s.599; Tarih-i Muhtasari’d-Düvel, s.50; Ali Sevim- Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s.483.]. Ancak Moğolların daha fazala kayıp verdiğine dair bilgiler de mevcuttur. Bkz., O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.562.

39 Baybars’ın Kayseri’de ki icraatları hakkında bkz., Baypars Tarihi II, s.87vd; İbni Tagrıberdi, s.55.

40Camiü’t- Tevarih, s.113; Anonim Selçukname, s.48.

41 Camiü’t- Tevarih, s.113; Tevarih-i Al-i Selçuk, s.817; E. Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, s.160.

42 Pervane Sultan’a haber gönderip Anadolu’dan ayrılmamasını istedi. Bir habere göre Sultan’ın Sivas’a gitme niyeti vardı. Ancak Sultan Baybars, Pervane’nin esas amacını bildiğinden Şam’a dönecektir.

Baypars Tarihi II, s.88vd; İbni Tagrıberdi, s.55.

43el-Evamirü’l-Ala’iyye, s.623.

88 ve nihayet uzun süre ülkesinden ayrı kalan askerin yıpranmış olması da Sultan’ın bu kararı almasında etkili olmuştur.44