• Sonuç bulunamadı

İHANLILARIN YENİ ANADOLU POLİTİKAS

88 ve nihayet uzun süre ülkesinden ayrı kalan askerin yıpranmış olması da Sultan’ın bu kararı almasında etkili olmuştur.44

89 tutuklanması için Kongurtay’ı görevlendirmişti. Muineddin Süleyman Pervane izlediği yanlış siyasetin kurbanı olarak Aladağ’da bulunan İlhan Abaka’nın huzuruna çıkartılacaktır. Kurultayda emirler Pervane’nin üç günah işlediği konusunda hemfikirdiler. Birincisi Bunduktar’ın (Baybars) geldiğini haber vermeyişi, ikincisi düşmandan kaçışı ve üçüncüsü de hemen kulluğa gelmemesiydi. Bu yüzden gözetim altında tutulması gerektiğini söylediler.53 Tudavun Noyan ile Taku Ağa’nın kadınları, çocukları ve adamları her gün Abaka’nın yanına gelip Pervanenin öldürülmesi konusunda ısrar ediyorlardı. 54 Abaka ise Pervane’nin ihanet edemeyeceğini düşünüyordu. Ancak Sultan Baybars ile yazışmalarını gösteren mektupların ortaya çıkmasıyla idamını onaylamıştır.55 Anonim Selçukname’nin verdiği bilgiye göre de Pervane öldürülen askerlerin ailelerine teslim edilmiş ve onlar tarafından linç edilerek öldürülmüştür. 56 Burada toplanan kurultayın verdiği karar gereğince Pervane yanındakilerle birlikte57 öldürülecektir (2 Ağustos 1277).58

c. Abaka’nın Anadolu Politikası ve Van Gölü Havzası’ndaki Tasarrufları 1277’deki Elbistan hezimeti İlhanlı devletinin Anadolu siyaseti konusunda önemli bir kırılmaya sebep olmuştur.59 Her şeyden evvel artık Anadolu bütünüyle Moğol tahakkümü altına alınmıştır. Anadolu’da görevlendirilen Moğol idarecilerinin keyfi davranışları, isyan hareketleri gibi olaylar Anadolu’nun sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan gerilemesine sebep olmuştur. 1318’e kadar Selçuklu hanedanlığı gölge halinde yaşamını sürdürse de fiilen bir devletten söz edilemezdi. Bu siyasi ortam İlhanlı

53Bkz., Camiü’t- Tevarih, s.114.

54el-Evamirü’l- Ala’iyye, s.624; Selçukname, s.241.

55Bkz., el-Evamirü’l- Ala’iyye, s.625vd; Selçukname, s.241.

56Bkz., Anonim Selçukname, s.49.

57Pervane ile birlikte katlolunanlar arasında Seyfeddin Belaküş Çavış, Menkurs Çaşnigir ve Seyfeddin İbni Eksi gibi kişiler de vardı. Bkz., Baypars Tarihi II, s.93.

58Bkz., Aksarayi, s.90; Tevarih-i Al-i Selçuk, s.820; Müneccimbaşı II, 117; El- Ömeri, s.402; Tarih-i Güzide (Farsça trc.), s.592; Tarih-i Güzide (İng. trc.), s.143; King Hetum, History of the Tatars, chapter 34. Ayrıca bkz. H. Oktay, Ermeni Kaynaklarında Türkler ve Moğollar, s.237; E. Merçil, Müslüman-Türk Devletleri Tarihi, s.161; Ali Sevim- Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s.484; J. A. Boyle,

“Dynastic and Political History of the İlkhans”, s.361; Süleymen Pervane hakkında geniş bilgi için bkz., J. H. Kramers, “Muinid-dün Süleyman Prvane”, İA VIII, s.556vd. Aksarayi Pervane’nin yanında bulunan bilge kişilerden işittiklerini şu şekilde anlatır: “Pervane ve yanındakiler Aladağ’a giderken Erzincan civarında O’nu teselli etmeye çalışmışlar ve sağ salim bir şekilde tekrar ülkesine döneceğini söylediklerinde Pervane, artık Horasanlıların (Moğollar) bu ülkeye sahip olacağını bundan kurtuluşun imkânsız olduğu ifade etmiştir. Ayrıca kaçma şansının olmasına rağmen bunu reddettiğini ve bunu yaparsa Moğolların halkı katletmek için geleceğini söyleyerek kaderine teslim olduğunu belirtmektedir.

Bkz., Aksarayi, s.90vd.

90 nüfuzunun sirayet edemediği Anadolu’nun uc bölgelerinde kurulacak olan Türkmen beyliklerini adeta Moğol baskısından kaçan tüm çevrelerin sığınağı konumuna yükseltmiştir.60 Diğer taraftan 1277 Elbistan Muharebesi, İlhanlı-Memlûklu sınırlarında bir değişikliğe sebep olmamış ve iki devlet 1260 sonrası sınırlarına çekilmişlerdir.61

İlhanlıların Anadolu’yu artık doğrudan idare etmeye karar vermeleri ve bu arada güneyde Memlûkluların sürekli Anadolu’da çıkan Moğol karşıtı ayaklanmaları körüklemeleri, devletin merkezi Tebriz ile ülkenin batı ve güney bölgelerini birbirine bağlayan geçiş noktalarının daha iyi muhafaza edilmesinin gerekliliğini elzem kılmıştır.

Aynı zamanda kuzeyde Altınorda’nın devamlı Mısır ile birlikte hareket ederek Azerbaycan’a doğru yayılma siyaseti de buna ilave edilirse durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılmaktadır. Bu bağlamda sözü edilen üç coğrafyaya -Kafkasya, Anadolu, Suriye- aşagı yukarı eşit mesafede olan Van Gölü Havzası’nın önemi bir kez daha görülmektedir. Nitekim bu bölge üzerinden büyük orduların en kısa mesafede doğudan-batıya ya da kuzeyden-güneye sevki mümkün olabilmekteydi. Daha Hülegü’den itibaren bunu gören İlhanlılar bölgeye ayrı bir değer vermişlerdir. Ahlat şehri yörenin idari merkezi yapılmıştı.62 Aladağ ise hem İlhanlı hükümdarları ve ailelerinin yazı geçirdiği ve geniş toprakları buradan idare ettiği hem de kalabalık ordu mensupları ile çok sayıda Moğol Türk kabilelerinin yaylağı olma vasfını sürdürmüştür.63

İlhan Abaka Aladağ’da Muineddin Süleyman Pervane’nin idamını gerçekleştirdikten sonra Anadolu’nun yönetimi ile ilgili önemli kararları da burada aldı.

Kardeşi Kongurtay Anadolu’nun dirlik ve düzenini kendisi adına sağlayacaktı. Veziri Şemseddin Cüveyni ise Anadolu’nun gelirlerini Moğol mali sistemine göre yeniden tanzim edecekti.64 Bu yüzden Anadolu’nun doğu ve orta kesimleri devlet kontrolü açısından önemliydi. Bölgeyi daha yakından takip etmek gerekiyordu. Anadolu’nun her tarafına Moğol ve Doğutürk oymakları yerleştirildi. İlhanlılar tarafından Anadolu’nun

59Bu konu için bkz., F. Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s.44vd.

60Bkz., O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.523vd.

61B. Spuler, s.85; Muammer Gül, Orta Çağlarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu, s.113.

62F. Sümer, Kara Koyunlular, s.33.

63Marco Polo, Dünyanın Hikâye Edilişi, s.77vd.

64Reşidüddin, s.114; Z. Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, s.235vd. Ayrıca bkz. Z. Velidi Togan,

“Moğollar Devrinde Anadolu’nun İktisadi Vaziyeti”, s.18; F. Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s.45; Ali Sevim- Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, s.486.; Bu tarihlerden itibaren Anadolu’da Moğollara karşı başta Karamanlılar olmak üzere Türkmen direnişi başlayacaktır. Bkz., İbni Bibi, s.628vd; O. Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.575vd.

91 idare işlerine tayin olunan noyan ve beyler görevlendirildikleri bölgelere kendi oymağı ile geliyor ve yerleşiyordu.65 Artık Abaka Han zamanının çoğunu Aladağ ve Arran’da geçirmeyi uygun buluyordu. Babası Hülegü zamanında Aladağ’da inşa edilen saraya rağmen kendisi de bir saray inşa ettirmişti.66 Bugün hala Aladağ yaylasında Abaka Ovası veya Abaka Düzlüğü diye halk arasında söylenen yer o dönemlerin bir hatırası olarak yaşatılmaktadır.67

d. Abaka Döneminde Van Eyaleti

Bilindiği üzere Cengiz Han’ın tarih sahnesine çıkışıyla birlikte Moğollar, devletin sivil ve idari teşkilatlarında Türklerden faydalanmışlardır.68 Cengiz Han’dan sonra kurulan şubelerin hemen hepsinde Türk unsurunun güçlendiği görülmektedir. 69 Hülegü’nün Ön Asya’ya gönderilişi sırasında da beraberinde çok sayıda Türk idareci, komutan ve asker mevcuttu. İlhanlı devleti yıkılıncaya kadar da Türkler devlet içinde daha da güçlenmişlerdir.70 İşte bu anlayışın bir sonucu olarak Abaka döneminde Van eyaletinin yönetim merkezi olan Ahlat’ta uzun yıllar Türk asıllı idarecilerin de görev yaptıkları bilinmektedir. 1273’lere kadar Ahlat’ın Şadi Aka ve Mahmud oğlu Hüsameddin Hasan Aka isimli şahıslar tarafından yönetildiği anlaşılmaktadır. 71 Kitabede geçen bir isim de Hasan Ali’dir. Bu kişi Ahlat hakimi olan Hasan Aka’nın yardımcısı ya da veziri görevini yürüten İlhanlı ümerasından biri olabilir.72 Yukarıda bahsi geçen 1275-76 depremi esnasında Ahlat’ta Uygur asıllı İnal oğlu Boğatay Aka isimli bir idareci bulunmaktaydı. Nitekim Ahlat’ta bulunan iki türbeden birinde 1281’de

65Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz., Z. Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, s.236vd.

66A. G. Galstyan, Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar s.52; Hasan-Rumlu, Hasan-ı Rumlu, (nşr., Mürsel Öztürk), Ankara 2006, s.138.

67 Süleyman Sabri Paşa, Van Tarihi ve Kürt Türkleri Hakkında İncelemeler, s.3; N. Durak, “İlhanlılar Döneminde Aladağ Çevresi”, s.247; M. Gül, Orta Çağlarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu, s.215vd.

Ayrıca bkz., Hüseyin Saraçoğlu, Doğu Anadolu Bölgesi, İstanbul 1988, (ekler-harita-1).

68 Bkz., Peter B. Golden, Türk Halkları Tarihine Giriş, s.301vd. Bu konuda geniş bilgi için bkz., Bahaeddin Ögel, Sino-Turcica Cengiz Han’ın Türk Müşavirleri, İstanbul 2002.

69Wilhelm Barthold, Türk-Moğol Ulusları Tarihi, (nşr., Hasan Eren), Ankara 2006, s.21vd.

70Bkz., Peter B. Golden, Türk Halkları Tarihine Giriş, s.302vd. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz., F.

Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s.15-24.

71 A. Şerif Beygu, Ahlat Kitabeleri, s.68.

72 Bkz., H.F.B.Lynch, Armenia Travels and Studies, s.292; Oktay Aslanapa, Anadolu’da İlk Türk Mimarisi Başlangıç ve Gelişimi, Ankara 1991, s.109; İ. Kafesoğlu, “Ahlat ve Çevresinde 1945’te Yapılan Tarihi ve Arkeolojik Tetkik Seyahat Raporu”, s.174vd.

92 öldüğü tesbit edilen Boğatay Aka 73 ile eşi Şirin Hatun diğerinde ise 1279’da öldürüldüğü anlaşılan Boğatay Aka’nın oğlu Hasan Timur ile eşi Esen Tigin Hatun yatmaktadır. Bu iki idareci ile ilgili olarak “Emirü’l Kebir” ünvanı kullanılmaktadır ki bu da onların bölgenin mülki amiri olduklarını göstermektedir.74

e. Van Gölü Havzası’nda Meydana Gelen Diğer Gelişmeler

Van Gölü Havzası önce Celaleddin Harezmşah’ın faaliyetleri, ardından ilk Moğol akınları ve nihayet İlhanlı-Memlûklu mücadeleleri sebebiyle tahrip olmuş ve bölgede yaşayan nüfusun büyük bir kesimi çevreye dağılmıştır.75 Abaka döneminde Memlûklularla yapılan mücadelelerin genellikle Doğu Anadolu’da cereyan etmesi iki tarafın düşman askerini zor durumda bırakmak için Diyarbekir ve Ahlat’ta bütün ekili arazileri yaktırdıkları kaydedilmektedir.76 Van Gölü Havzası’nın aynı zamanda bir deprem kuşağı üzerinde oluşu ve bölgenin yükseltisi nedeniyle kış mevsiminin zaman zaman ağır geçmesi yöre insanının hayatını olumsuz etkilemekteydi. 1275-76’larda Erciş ve Ahlat şehirlerinde şiddetli bir zelzele meydana gelmiştir.77 Çok sayıda bina ve şehri çeviren surlar yerle bir olduğu gibi bölgede yaşayan ahalinin büyük kısmı da hayatını kaybetmiştir.78 Başkumandan Simbat, bu zelzelenin bir yıl sürdüğünü ve Erciş ile Ahlat şehirlerinin toprağa gömüldüğünü kaydetmektedir.79Aynı olaydan bahseden Baypars Tarihi, zelzelenin Diyarbekir, Meyyafarikin ve Mardin şehirlerinde de büyük can kayıplarına ve tahribata yol açtığını belirtmektedir.80 Ebu’l-Farac 1278’lerde Azerbaycan ile Büyük Ermenistan’dan (Doğu Anadolu) İskitlerin ülkesine (Kafkaslar) kadar olan yerlerde şiddetli bir kış yaşandığından bahsetmektedir. Bu şiddetli kışın buralarda oturan ahalinin davarlarına, koyunlarına ve atlarına büyük zarar verdiğini

73Türk kültüründe Aka/Ağa/Aga ünvanı büyük erkek kardeş demek olduğu gibi aynı zamanda itibarlı emirlere de verilen bir ünvandır. Bu unvan Anadolu’da Moğollar tarafından valiler için kullanılmıştır.

Geniş bilgi için bkz., Faruk Sümer, “Eski Türk Devletlerinde Ağa Ünvanı”, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı:38, İstanbul –Ekim 1985, s.58-66.

74Bkz., F. Sümer, Doğu Anadolu’da Türk Beylikleri, s.57vd.

75M. Akdağ, Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi, s.323.

76O. Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, s.143.

77Tarih-i Güzide (Farsça trc.), s.592; Tarih-i Güzide (İng. trc.), s.143; H. Oktay, Ermeni Kaynaklarında Türkler ve Moğollar, s.237.

78 Bkz., Ebu’l-Farac Tarihi II, s.595; Başkumandan Simbat Vekayinamesi, s.81; A. G. Galstyan, Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar, s.52; H. Oktay, Ermeni Kaynaklarına Göre Türkler ve Moğollar, s.222; F.

Sümer, “Ahlat Şehri ve Ahlatşahlar”, s.459.

79 Başkumandan Simbat Vekayinamesi, s.81.

80Baypars Tarihi II, s.66.

93 belirterek, belli bir süre bölgede gıda ürünlerinin nadirleştiğini ve dolayısıyla fiyatlarının arttığını anlatmaktadır.81 Aynı şekilde Gazan Han zamanında Ararat (Ağrı Dağı) bölgesinde yazıldığı tesbit edilen bir Ermeni yazmasında da soğuk kış şartlarının insanların yaşamını olumsuz etkilediği anlatılmaktadır.82

D. TRABZON-RUM DEVLETİYLE TİCARETİN GELİŞTİRİLMESİ