• Sonuç bulunamadı

Jeoloji, jeomorfoloji ve hidrojeoloji

Belgede PROJE EKİBİ (sayfa 33-45)

Yönetici Özeti

2. Gediz-Bakırçay Havzalarının (İzmir) Yapısal Durumu

2.1.3. Jeoloji, jeomorfoloji ve hidrojeoloji

Gediz ve Bakırçay Havzaları, jeolojik, jeomorfolojik ve hidrojeolojik açıdan son derece önemli alanlardır. En yaşlı birimleri Gediz Havzası’nda Kemalpaşa’nın doğusunda Menderes Masifi’ne ait metamorfik kayalar (Menderes Metamorfitleri) oluşturmaktadır (Şekil 2.1.7). Menderes Metamorfitleri farklı evrelerinde sokulmuş, granitoid ve gabroik bileşimli kayalar tarafından kesilmektedir.

Minimum 8 km kalınlığa sahip bu meta kırıntılı seri kendi içerisinde, alttan üste doğru paragnays ve şist olmak üzere iki birime ayrılmaktadır (Dora et al., 2001).

Meta kırıntılı serinin alt birimini oluşturan paragnays birimi birbirine yanal ve düşey yönde geçişler sunan iki litolojiden oluşmaktadır. Baskın litoloji, litarenitik kumtaşlarından türeme, sillimanit (±ortopiroksen) içeren paragnayslardır. Paragnayslarla yanal ve düşey

yönde geçişler sunan sillimanit ve granatça zengin şistler diğer litolojiyi oluşturur. Birçok ara terim bulunmasına karşın çamurtaşı ve subarkozik kumtaşlarından türeme mika şist ve biyotit-albit şistler baskın şist türlerini oluşturmaktadır. Metamorfik örtü serisinin Mesozoyik birimleri ise metaçakıltaşı kanal dolguları ve bazik katkılar içeren, yaklaşık 200 m kalınlığındaki bir mika şist düzeyi ile başlamaktadır. Olasılı Geç Triyas yaşlı bu topluluğun Paleozoyik örtü serileriyle olan birincil dokanak ilişkisi bölgesel bir uyumsuzluk olarak yorumlanmaktadır (Konak ve ark., 1987; Erdoğan ve Güngör, 2004). Tümüyle kuvars çakıllarından yapılı metaçakıltaşları kalınlığı birkaç metreyi geçmeyen, alüminyumca zengin killerden türeme, disten-kloritoyid şist ara düzeyleri içermektedir.

Metaçakıltaşı şist ardalanması uyumlu ve geçişli bir dokanakla platform türü kalın karbonatlar tarafından üzerlenmektedir. Geçiş zonu pembe-sarı dolomit- kuvarsit-kalkşist ardalanması ile tanımlanmaktadır. Yaklaşık 50 m kalınlığındaki bu ardalanma gri renkli, masif dolomitlerle üzerlenmektedir. Olasılı Geç Triyas - Erken Jura yaşlı bu dolomitik karbonatların 150 m üzerinde mermerler içerisinde mercekler şeklinde, onlarca km yanal devamlılık sunabilen metaboksit düzeyi gözlenmektedir. Kalınlığı 1500 metreye ulaşabilen masif mermerlerde (Milas Formasyonu) metaboksitler birkaç kez tekrarlanmaktadır.

Metaboksit düzeyinin 50-400 m üzerinde korunmuş rudist fosilleri masifte yaygın olarak gözlenmektedir (DSİ, 2014).

Menderes Metamorfitleri üzerine bindirme fayları ile İzmir-Ankara Zonu kaya birimleri gelmektedir (Şekil 2.1.8).

“İzmir-Ankara Zonu” ofiyolit ve flişten oluşan dar ve uzun bir tektonik kuşak şeklindedir. İzmir-Ankara Zonuna ait bu kayalar İzmir’den Balıkesir’e kadar KD-GB doğrultusunda uzanan Geç Kretase-Paleosen yaşlı bir zondur (Erdoğan, 1990). Erdoğan (1990) tarafından Bornova Karmaşığı, Okay ve Siyako (1991) tarafından ise Bornova Fliş Zonu olarak adlandırılmıştır. Birim yoğun bir deformasyona uğramış ve kıvrımlı-kırıklı bir yapı kazanmıştır. Birim filiş türü türbiditik bir matriks ve bu matriks içinde yer alan çok sayıda neritik ve pelajik kireçtaşı blokları ile az orandaki radyolaryalı çört, serpantinit ve spilitik bloklardan oluşur.

Tipik olarak deformasyon geçirmiş kumtaşı ve şeyl ardalanmalı, karakteristik olarak kahvemsi gri ayrışma rengi olan kumtaşları kuvvetli makaslama deformasyonu nedeniyle çok kırıklıdır. Tabakalanmanın gözlendiği yerlerde kalın orta tabakalıdır ve yer yer mavimsi gri renkli ve laminalı silisli şeyllerle arakatkılıdır. İstif içinde az miktarda çakıltaşı, kalsittürbidit ve tane akıntıları gözlenir.

33

İzmir Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Yerel Kalkınma Stratejisi

Şekil 2.1.7. Batı Anadolu’nun paleotektonik dönem birlikleri (Yılmaz, 2000)

Şekil 2.1.8. Batı Anadolu’daki temel fay sistemleri (Uzel et al., 2012)

İzmir Gediz-Bakırçay Havzalarının Yapısal Durumu Doğal Yapı

34

İzmir Ankara Zonu birimleri üzerine bu havzalarda uyum-suz olarak karasal ve gölsel istiflere ait Neojen sediman-ter, volkanik ve magmatik birimler gelmektedir. Neojen sedimanter birimler, Gediz Havzası sınırları içinde kara-sal-gölsel istifler ile simgelenir. Bu istifler Batı Anadolu’da Miyosen döneminde gelişen K-G çekme kuvvetleri et-kisinde gelişen büyük ölçekli normal faylar ve doğrultu atımlı faylarla denetlenen havzalarda çökelmiştir. Neojen volkanik birimler, Gediz ve Bakırçay Havzaları’nda gölsel tortullaşmaya eşlik etmiş volkanik çıkışlar şeklindedir.

Gediz Havzası’nın batı sınırı boyunca Yamanlar ve Yunt-dağı çevresinde de geniş alanlar kaplar. Değişik boyutlu kaldera yapılarının da gözlendiği stratovolkan tipinde gelişen Neojen volkanizması piroklastik malzeme, lav, dayk ve volkanoklastik istiflerden yapılıdır. Volkanizma-nın kuzeyden güneye doğru gençleştiği zon boyunca, kuzeydeki volkanizmayı Oligosen yaşlı ve kalkalkalen nitelikli Altıntepe volkanitleri oluşturur. Soma çevresin-de kalkalkalen karakterli ve yüksek potasyumlu Aydınlar volkaniti ile devam volkanik ürünler erken Miyosen yaşlı gölsel nitelikli Soma grubu ile örtülmektedir. Aliağa ve Foça çevresindeki volkanizma yer yer bazik karakterde (Samurlu volkanitleri, Hasanlar volkanitleri) yer yer ise asidik karakterde (Foça tüfü) olmak üzere erken-orta Mi-yosen süresince kalkalkalen niteliktedir. Orta MiMi-yosen’de alkalen nitelikteki bazik volkanitlerin faaliyete geçmesine karşın, bölge, daha sonra oldukça etkin asidik ve ortaç karakterdeki, yüksek potasyumlu volkanizma etkisi al-tında kalmıştır. Bu volkanik faaliyetler gölsel çökellerle (Aliağa formasyonu) yanal ve düşey yönde giriktir. Yüksek potasyumlu ve kalkalkalaen nitelikli Kılıçdağ volkanitleri volkanizmanın son ürünlerini oluşturur (Dönmez ve ark., 1998). Bölgedeki volkanik kayaçlar oldukça altere olmuş-tur. Yüksek alterasyonun gözlendiği bu kesimler metalik madenler (altın gibi) açısından oldukça zengindir. Ova-cık Altın Madeni Bergama ve Dikili ilçeleri arasında ka-lan Ovacık bölgesinde yer aka-lan ilk altın madenidir (Şekil 2.1.9). Bu maden sahasında yılda ortalama 160 bin ton cevher üretilmektedir.

Karakaya Kompleksi içerisine sokulan granitik granodi-yoritik bileşimindeki Kozak Pluton’u, Oligosen periyo-dunda Karakaya Kompleksi’ne ait yaslı kayalar içerisine sokulumuna başlamış, Miyosen periyodunda soğuma

evresini tamamlamıştır. Ovacık ve çevresindeki cevher-leşmenin de kökenini oluşturan bu magmatik etkinlik Batı Anadolu’da açılma tektoniğinin başlamasıyla ilişkili olarak gelişmiştir.

Gediz ve Bakırçay Havzalarında içerisinde yukarıda bahsedilen temel kayalarını Kuvaterner yaşlı bazaltlar ve alüvyonlar tarafından örtülmektedir. Hem Gediz hem de Bakırçay Havzaları sınırları içindeki en genç taneli birimleri Kuvaterner yaşlı alüvyon, yamaç molozu ve taraecalar simgeler. Gediz ve Bakırçay Nehirleri’nin ve bu nehre bağlı akarsu ve derelerin taşıdığı flüviyal çökeller oluşturmuştur. Gediz Nehri’nin İzmir Körfezi’ne döküldüğü Menemen Ovası’nda geniş alanlar kaplayan Gediz Deltası’na ait tortullar bulunmaktadır.

Çalışma alanında düzlük kesimlerinde Kuvaterner döne-mine ait birimler yüzeylemektedir. En belirgin morfolojik dolgu birimi Gediz ve Bakırçay Nehri Deltası’dır. Menemen İlçesi’nin güneydoğusunda ve Çiğli’nin kuzeyinde, gelişmiş olan alüvyon yelpazeleri genellikle kötü-çok kötü boylan-malı, çakıl/blok-egemen ve hemen tümüyle volkanik ve piroklastiklerden türemiş gereçten oluşmuştur. Bunların açıldığı kıyı kesimlerinde, doğal kıyının korunduğu yerler-de dalga süreçlerinin etkisiyle yeniyerler-den-işlenme, morfolo-ji, yapı ve dolgusu izlenebilmekte ve yer yer bataklık ve kumsal gelişimleri görülmektedir. Bölgede derin yarılmış dar vadilerin taban dolguları genellikle kaba taneli örgü-lü akarsu çökelleri ile karakterize olur. Bunlar orta-kötü boylanmış çakıllar ve yerel kaba kum merceklerinden oluşur. Aliağa’nın kuzeyindeki Güzelhisar Çayı ve Menemen boğazının her iki tarafında Gediz Nehri’nin kanallarının yanal göçü ile biçimlenmiş kumlu alanları oluşturur.

Akarsu kanalı çökelleri az çakıllı siltli kumlardır ve men-deresli tipte akarsulara aittir. Gediz Nehri boyunca ve deltası üzerinde en geniş alanları kaplar. En yaygın olarak Gediz Deltası üzerinde ve Menemen boğazı doğusunda Gediz Nehri boyunca izlenen taşkın ovası alanlarının çö-kelleri, ince kum ara katkılı siltlerden oluşur. Bu çökeller bol mika kırıntısı içerikleriyle karakteristiktir. Yerel olarak akarsu çevresi taşkın alanlarında gelişmiş olan bataklık alanları, asıl olarak eski lagün kalıntılarıdır. Bunların en eskisi Gediz Nehri Deltası üzerindeki Taşlı Tepe’nin (Orga-nize Deri Sanayii Bölgesi) doğusunda yer alır ve tümüyle kurutulmuştur.

Şekil 2.1.9. Ovacık altın madeninden bir görünüm

35

İzmir Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Yerel Kalkınma Stratejisi

Yapay drenaj kanallarında ve kuzey kesiminde yapılan arkeolojik kazılarda gözlenebilen çökelleri, çok az ince kum katmanı içeren koyu renkli, ender lamellibranşlı (acı su kökenli Ostrea edule) çamurlarıdır (DSİ, 2014).

Gediz Havzasında ve Kemalpaşa ilçesinin doğusunda yer alan Paleozoyik yaşlı şistlerden (Menderes Metamorfiklerine ait) sınırlı oranda su alınabilmektedir.

Özel İdare tarafından Paleozoyik birimlerde açılan kuyuların özgül debisi 0.009 ile 0.27 L/s/m arasında değişmekte olup oldukça düşük bir özgül debiye sahiptir.

Hem Bakırçay hem de Gediz Havzaları’nda yüzlek veren Geç Kretase-Paleosen yaşlı birim genelde türbiditik filiş matris ve kumtaşı-şeyl ardalanması şeklinde gözlenen İzmir-Ankara Zonuna ait kaya kütlesinin geçirgenliği oldukça düşük olup su verme açısından oldukça kısıtlıdır.

Birim içerisinde kumtaşları genel olarak akifer özelliği taşımakta ancak bu birimde porozite ve permeabilite değerinin düşük olması nedeniyle her iki havzada da yeraltı suyu sağlaması sınırlıdır. İzmir-Ankara Zonu içerisinde gri renkli allokton kireçtaşları yer almaktadır.

Bu allokton birimler Kemalpaşa ve çevresinde önemli akifer özelliği taşımaktadırlar. İzmir ve çevresinde yer alan allokton kireçtaşlarının 20 km uzunluğa ulaşan mega boyutlu kireçtaşı bloklarından oluşmaktadır (Erdoğan, 1990). Mega kireçtaşları, bol karstik yapısı ile havza ve çevresinde en önemli akifer kayasını oluşturmaktadır. Kemalpaşa ilçesinin güneyinde yer alan Nif Dağı kesimlerindeki hidrojeolojik çalışmalarda allokton kireçtaşlarının kırık sistemlerinin KD-GB yönlü uzandığı ve bu doğrultuyu kesin kırık sistemlerinden debileri 1-250 lt/sn arasında değişen kaynakların çıktığı vurgulanmaktadır (Şimşek et al., 2008). Kemalpaşa Ovası’nda yapılan ve derinliği 700 m’den fazla olan sondajlarla allokton kireçtaşları kesilmiş ve önemli oranda yeraltı suyu elde edilmiştir (Şimşek ve ark., 2009). Gediz ve Bakırçay Havzaları’nda yaygın bir şekilde bulunan volkanik birimler, genel olarak kırmızımsı andezitik lavlar, gri-bej tüf ve döküntü akmaları ile temsil edilir. Bu volkanik birimler soğuma çatlakları içermekte ve çatlakların dolgusuz olduğu kesimlerde yersel yeraltı suyu temin edilmektedir. Bu birimden yöredeki bazı kesimlerin (özellikle Dikili ve çevresindeki yerleşim yerleri)

suları çatlaklı volkanik birimlerden sağlanmaktadır (Şekil 2.1.10). DSİ tarafından birim içerisinde açılan kuyuların özgül debileri 0.12- 0.55 lt/sn/m olarak belirlenmiştir.

Menemen Ovasının doğusunda yer alan Çukurköy ve çevresinde yapılan DSİ hidrojeolojik etüt raporuna göre andezitlerin özgül verimi 0.42-2 lt/sn/m verilmiştir. Foça ve Dikili çevresinde volkanik birimlerde açılan kuyularda yersel ve sınırlı oranda yeraltı suyu sağlanabilmektedir.

Neojen yaşlı killi kireçtaşları Gediz ve Bakırçay Havzaları’nda karstik kaya özelliği göstermektedir.

Birim ağırlıklı olarak gri renkli kireçtaşı ve kiltaşı-marn ardalanmalı serilerden oluşmaktadır. Menemen ve Foça Ilıpınar kesimlerinde gözlenen birim içerisinde DSİ tarafından 65 -144 m arasında değişen sondajlar açılmıştır. Bu alandaki sondaj kuyularının özgül debisi 1.67 L/s/m olarak belirlenmiştir. Gediz ve Bakırçay ovalarını oluşturan taneli birimler yeraltı suyu açısından son derece önemlidir. Bu birimler Gediz ve Bakırçay Nehri akarsu yatağının çevresinde dar bir alanda gözlenirken, alanın batı kesimlerine doğru bir yelpaze şeklinde açılarak Ege Denizi ile sınırlandırılır. Gediz Havzası’nda taneli birimler kuzeyde Foça Ilıpınar kesimlerinden başlayıp, güneyde İzmir Karşıyaka kesimlerine kadar uzanır, güney kesimini de İzmir Körfezi ile sınırlandırmıştır.

Menemen Ovası’nda, Dikili ve Bergama Ovası’nda yaygın olarak gözlenen ve serbest/yarı basınçlı akifer özelliği taşıyan birim çakıl, kum, silt ve kil karışımından oluşan ve oldukça heterojen bir yapıya sahiptir (DSİ, 1981;

Murathan, 1998). İzmir kentinin su ihtiyacının yaklaşık

%9’u Menemen Ovası’ndan karşılanmaktadır. Menemen İlçesinin kuzey kesimlerinde Aliağa rafineri yeraltı suyu işletme kuyuları da (17324 ve 17325) 60 lt/s debili sular çekilmekte ve bu kesimlerin özgül verimi 27 lt/s/m olarak belirlenmiştir (DSİ, 1973). Menemen ovasında yeraltı suyu işletmesi yapılan taneli birimlerin özgül debisi 0.55 ile 62 L/s/m arasında değişmektedir. Gediz Havzası’nda 2014 yılında DSİ tarafından Kemalpaşa ve Menemen ile ilgili detaylı hidrojeolojik araştırmalar yapılmıştır.

Ancak, aynı çalışma Bakırçay Ovası için yapılmamıştır. Bu eksikliğin giderilmesi Bakırçay’ın hidrojeolojik özelliğinin belirlenmesi ve su kaynaklarının sürdürülebilirliği için son derece önemlidir.

Şekil 2.1.10. Dikili’ye su sağlayan bazı kuyulardan görünüm

İzmir Gediz-Bakırçay Havzalarının Yapısal Durumu Doğal Yapı

36

2.1.4. Toprak

Bir havzanın oluşum şekli ve jeolojisi, o havzanın toprak ve su kalitesi ile doğrudan ilişkilidir. Bakırçay Havzası jeolojik yapısında volkanizma ürünleri önemli yer tutmaktadır. Volkanizma ürünleri kayaçlar, üzerinde oluşan toprakların da fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirlemektedir. Toprak verimliliği ve bu topraklarda yetişebilecek ürün deseni çeşitliliği ise toprak özellikleri doğrudan ilişkilidir. Bakırçay Havzası toprakları volkanik kayaçların ayrışması ile oluşmuş kireç içeriği fakir, düz-düze yakın eğimli bölümlerinde killi ve eğimli dağlık-tepelik arazilerinde ise sığ topraklı kireçsiz kahverengi yada kireçsiz kahverengi orman topraklarından oluşmuştur. Kireçli topraklar, eğimli olmalarına rağmen gerek su gerek organik madde tutabilme kapasitesi daha yüksek topraklardır. Kireç içeriği daha yüksek olan kestane rengi topraklar, kahverengi orman toprakları ve rendzina büyük toprak grubu topraklar hem doğal bitki örtüsü hem de tarımsal bitki örtüsü için daha verimlidirler. Gediz ve Bakırçay Havzaları’nda bulunan büyük toprak gruplarının genel özellikleri aşağıda verilmektedir (Anonim 2013).

Alüvyal Topraklar (A): Yüzey sularının tabanlarında veya etki sahalarında, akarsular tarafından taşınarak yığılmış bulunan genç sedimentler üzerinde yer alan; düz, düze yakın eğimli, (A)C profilli azonal genç topraklardır.

Çok eski zaman diliminden bu güne kadar gelen ve istiflenen, sedimentasyonun şiddetine göre farklı toprak özelliklerinden oluşmuş tabakalara sahiptir. Üst toprak alt toprağa belirsiz olarak geçer. Yıllara bağlı olarak hafif kireç yıkanmasıyla karşılaşılabilir. İklim, drenaj ve kullanım şekline göre organik madde miktarları geniş bir değişiklik gösterir.

Kestane Renkli Topraklar (C): ABC veya A(B)C profiline sahip, kalsifikasyon sonucu oluşmuş zonal topraklardır.

Kalsifikasyon nedeniyle profilde kalsiyum zengin olup baz saturasyonu yüksektir. A horizonu nispeten kalın (30-50 cm) granüler yapıdadır. Orta derecede organik madde içerikli ve dağılabilir kıvamdadır. Koyu kahverengidir.

Organik madde mineral madde ile iyice karışmıştır.

A1 horizonunun pH’sı nötr ve alkalidir. B horizonunun rengi koyu kahverengi ve kırmızımsı kahverengi, yapısı prizmatik olup kil birikmesi gösterir. B horizonunun altında genellikle sertleşmiş halde bulunan kireç birikim horizonu yer alır. Bu topraklar orta derece kalkerli olup CaCO3 miktarı profilin aşağılarına inildikçe artış gösterir. Bulunduğu bölgelerde yağışa bağlı olarak kireç birikimi kahverengi topraklardan biraz daha derinde oluşabilir. Doğal vejetasyon otsu bitkiler, çalılar ve seyrek ağaçlardan ibarettir. Yılın birçok ayları kurak geçen yarı nemli ve yarı kurak iklimlerde olur. Ender hallerde bütün profil nemlilik gösterir. Ana madde kalkerden volkanik kayalara kadar değişen kireççe zengin materyaller, ayrışmış kalker, gnays, şist, bazalt ve diğer püskürüklerdir.

Kırmızı Kahverengi Akdeniz Toprakları (E): Bu toprak-lar Kırmızı Akdeniz ve Kahverengi Akdeniz topraktoprak-larının karışık halidir. ABC profiline sahip topraklardır. A1 horizonu iyi gelişmiş, orta derecede organik maddeye sahiptir. Organik madde mineral madde ile iyice karışmıştır. Zayıf bir A2 horizonu da görülebilir. Baz saturasyonu % 37 den fazladır ve bu miktar derinlik arttıkça daha da artar. Doğal vejetasyon; ot, makiler ve muhtelif orman ağaçlarıdır. Ana madde, esas olarak sert kalker, ayrıca hafif dağlık bölgelerde granit, kil taşı, kum taşı, muhtelif metamorfikler, kristal kayalar, filiş, kireçtaşı;

alçak yayla ve ovalarda bazik karakterli andezitik, dasidik ve bazaltik kayalar, granit, kil taşı, çimentolaşmış kum taşı ve konglomera, maralı depozitler, muhtelif sediment kayalar, çakıllı kumlu killi genç sedimentler ve kumlu kil taşlarıdır.

Kolüvyal Topraklar (K): Yüzey akışla veya yan derelerin kısa mesafelerden taşıyarak, eğimin azalmış olduğu yerlerde depo ettikleri materyallerin meydana getirdiği, genç (A) C profilli topraklardır. Yağışın şiddeti ve eğimin derecesine göre çeşitli kalınlıklardaki katmanları içerirler. Bu katmanlar alüvyal topraklar gibi birbirine paralel olmayıp dalgalıdır. Dik yamaçların eteklerinde ve vadi boğazlarında bulunanlar daha çok az topraklı kaba taş ve molozları içerir. Kolüvyal topraklar %2 den fazla olmak şartı ile mutlak bir eğime sahiptirler.

Kahverengi Orman Toprakları (M): İntrazonal toprak-ların kalsimorfik grubuna dahil olması sebebiyle karakteristik özelliği, yüksek derecede kireç içeriğine sahip ana madde üzerinde gelişmesidir. Bulunduğu bölgelerin zonal topraklarına göre çok zayıf gelişmiş horizonlara sahiptir. A(B)C horizonları mevcut, olup horizonlar birbirlerine az belirgin geçiş yaparlar. pH’sı genellikle alkali, nadiren nötr, toprak rengi kahverengidir.

Derinlik genellikle 50-90 cm arasındadır. Doğal vejetasyonu yaprağını döken ağaçlar ve çalılardır. Ana gözenekli yapıdadır. B horizonu zayıf gelişmiş kahverengi veya koyu kahverenginde, granüler veya yuvarlak köşeli blok yapıdadır. B horizonunun baz saturasyonu orta dereceden yavaşa kadar değişir (%60 dan az). Profilin aşağılarına gidildikçe pH 6.0 dan daha düşüktür.

Derinlikleri genel olarak 40-70 cm. arasındadır. Doğal vejetasyon esas olarak yaprağını döken orman ağaçlarıdır.

37

İzmir Gediz-Bakırçay Havzası Sürdürülebilir Yerel Kalkınma Stratejisi

Rendzina Toprakları (R): İntrazonal topraklar kalsimorfik gruba dahil olduğundan bütün özelliklerini yüksek derecede kirece sahip ana maddeden alır. Etrafındaki zonal topraklara göre horizon gelişimi çok zayıf olup A/C profillidirler. A horizonu iri granüler yapıda, koyu renkte ve alkali reaksiyona sahiptir. Alkali olmadığında nötrdür. Organik madde zengin kalker sebebiyle mineral maddeyle iyice karışmıştır. Organik madde miktarı ve toprak derinliği, kalkerli materyal üzerinde oluşmuş litosol ve regosollerden fazladır. CaCO3 bütün profile dağılmıştır. Baz saturasyonu bütün profilde yüksektir.

Doğal vejetasyon ot, çayır ve çalı-fundadır. Ana madde kalker, dolomit, marn ve tebeşirdir.

Kireçsiz Kahverengi Topraklar (U): A (B) C profilli topraklardır. Kahverengi veya açık kahverengi, dağılabilir üst toprağa ve soluk kırmızımsı kahverengi B horizonuna sahiptir. Genellikle yıkanma mevcut olup üst toprağa nazaran daha asidik bir karakter gösterir. Alt toprakta alkalilik hakimdir. Doğal vejetasyon ot ve ot-çalı karışığı olarak görülür. Ana madde çakıllı, kumlu, killi depozitlerde bilhassa parçalanmış kalkerli kumlu kil ve kumlu kil taşlarıdır.

Vertisol Topraklar (V): Ağır bünyeli, genellikle kurak mevsimlerde büzülen ve yağışlı mevsimlerde genişleyen, koyu renkli killi topraklardır. Bunlar derin ve geniş çatlaklara, gilgai mikrorölyef ve kayma yüzeylerine sahiptirler. Kil içerikleri % 40-60 hatta bazen% 80’dir.

Vertisoller, esas olarak toprak koşullarının üniform olduğu, geniş ve düz alanlarda görülür. Derin, genellikle koyu renkli, A/C profilli topraklardır ve temel özelliği, 5cm den daha geniş ve 50 cm den daha derin çatlakların oluşmasıdır. Profillerinde 60 derecelik kama şeklinde prizmatik yapı gösterir. Belirgin olarak yıkanma ve birikme horizonları yoktur. Çatlaklardan yüzey altına dökülen organik madde ve yüzey horizon parçaları, alt horizonların karışık yapıda olmasını sağlar. Kendine malçlama olarak tanımlanan bu olay vertisol toprakların bir diğer temel

özelliğini oluşturur. Çoğu vertisol toprağın ana maddesi taşınmış materyaldir. Bazıları bazalt veya kireçtaşının ayrışması sonucu yerinde oluşur. Bu grup topraklar İzmir ili Bergama ve Dikili sınırında bulunmaktadır.

Kırmızı Akdeniz Toprakları (T): ABC horizonlu koyu kırmızı renkli topraklardır. B horizonu bünyeseldir ve ped yüzeylerindeki kilin baz saturasyonu % 40 tan fazladır.

Renkleri, genellikle kırmızı ve yüksek kromaya sahiptir.

B horizonundaki dominant killer 2:1 tipindeki silikat killerdir. Toprak derinliği değişkendir. Doğal vejetasyon ot, makiler ve muhtelif orman ağaçlarıdır. Ana madde sert kalker, esas olarak kireçtaşı, dolomit, kalkerli kumtaşı, kalkerli kum ve çakıl, kalkerli kil taşı, mercan kireç kayası, kalkerli konglomera; kısmen de kil taşı ve volkanik kayalardır.

Regosol Topraklar (L): Bütün özelliklerini diğer oluşum faktörlerinden daha çok ana materyalden alan Azonal toprak sırasında dahil, A /C profilli genç topraklardır. Bu toprakların ana materyalleri kalkerli veya kalkersiz kumullardan oluşan kaba bünyeli veya yumuşak sedimentlerden yada bağıntısız sertleşmemiş depozitlerden ibarettir. A horizonu esas olarak mineraldir.

Zayıf teşekkül etmiş sığ ya da orta derin olup C horizonuna

Zayıf teşekkül etmiş sığ ya da orta derin olup C horizonuna

Belgede PROJE EKİBİ (sayfa 33-45)