• Sonuç bulunamadı

II Mes’ud’un İlhanlıların Yüksek Katına Gidişi

C. II MES’UD’UN İKTİDARA YÜRÜYÜŞÜ

2. II Mes’ud’un İlhanlıların Yüksek Katına Gidişi

Gurbet hayatı yaşadığı Kırım’da Selçuklu tahtına tekrar kavuşma iştiyakıyla 1278- 79’da vefat eden II. İzzeddin Keykâvus, ölmeden önce büyük oğlu II. Gıyaseddin Mes’ud’u kendisine veliahd olarak seçmiştir 82. Babasının bıraktığı yerden mücadeleyi

81 Bu sürecin muasır ve modern kaynaklarla desteklenen oldukça başarılı bir analizi için bkz.

Kaymaz, s. 123-179. Ayrıca bkz. Yuvalı, İlhanlılar, s. 101-111; Sevim-Meriç, s. 481-86.

46

devam ettirecek olan II. Mes’ud, 1280 yılında Karadeniz’i geçerek önce Sinop’a ve yukarıda ayrıntılarıyla açıkladığımız şekilde burada kendisi karşılayan Yavlak Arslan’ın da yanında yer aldığı bir heyetle Samsun tarikiyle Kayseri’ye gitmiştir. Küçük adımlarla iktidara yürümeye başlayan II. Mes’ud, emsalleri arasında en adaletlisi olarak kabul edilen İlhanlı Anadolu valilerinden Samagar Noyan’ın tavassutunu gördüğü bu şehirden yanında Yavlak Arslan da bulunduğu halde Erzincan tarikiyle asıl hedefine: Moğol hükümdarı Abaka Han’ın yanına gidecektir 83.

a. II. Mes’ud’un Devlet Yönetimde Görev Almaya Başlaması

İlhanlılar nezdinde oldukça iyi karşılanan II. Mes’ud’a, III. Gıyaseddin’e rağmen Anadolu’daki bir takım vilayetler tahsis edilmiştir ki, bunun daha önceki dönemlerde

83 İbn Bibi, II, s. 248; Aksarayî, s. 104; Anonim, s. 41. Son kronik II. Mes’ud’un, Abaka Han

değil de Ahmed Teküdar Han’ın yanına gittiğini rivayet ederek kronolojiyi karıştırmıştır. Abû’l-Farac ise (Tarih, II, s. 605), hâdisenin öznesini yanlışlıkla İzzeddin olarak zikretmiştir. Ayrıca bkz. Müneccimbaşı, II, s. 111. Turan’ın, Arap kroniği Baybars Mansûrî’den naklen verdiği bir rivayete göre II. Mes’ud, babasının ölümünden sonra Altın Orda hükümdarı Mengü Timur Han tarafından Moğol töresine göre üvey anası Orbay Hatun ile evlendirilmeye zorlanmış ve o bunu ahlak dışı bularak; önce Kayseri’ye kaçmış ve daha sonrada burada bulunan Moğol noyanları tarafından Abaka Han’a götürülmüştür. Han iltifatta bulunduğu bu müstakbel taht adayına Erzurum, Erzincan ve Sivas şehirlerini içine alan Doğu Anadolu bölgesini tahsis etmiştir. Bkz. Zübdatü’l-Fikre, British Museum Add. 23325, vr. 92a-93a’dan naklen Türkiye, s. 582, dipnot 49. Krş. Öden, a.g.m., s. 289, dipnot 12. Ayrıca bkz. Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 55. Bu çerçevede II. Mes’ud’un Muzaffereddin Yavlak Arslan ile birlikte Erzincan’a mı; yoksa Kayseri’ye mi gittiği belirsizlik arz etse de kanaatimiz onun önce Kayseri’ye uğradığıdır. Aksarayî’nin (s. 127): “Âdil bir emir ve mükemmel bir yargucu” olarak tavsif ettiği Samagar Noyan hakkında bkz. Yuvalı, İlhanlılar, s. 133-34; Ahmet Temir, “Anadolu’da İlhanlı Valilerinden Samagar Noyan”, Fuad Köprülü Armağanı, İstanbul 1953, s. 495-500. O ve ailesine Mevlevîlerin de sempati duyduğu görülmektedir. Zira Sultan Veled onu, karısını, kızını ve oğlu Arab Noyan’ı on üç beyitlik “Beyimiz bizi unutma” şeklinde Türkçe redifli bir kıt’ayla methetmektedir. Bkz. Divan, s. 306-307; tercüme, s. 74-75. Krş. Fuad Köprülü, Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar, İstanbul 1934, s. 171; Gölpınarlı, Mevlevîlik, s. 38, 61. Mevlevî Dede Eflâkî ise Arap Noyan’ın Ulu Ârif Çelebi’nin candan müritlerinden biri olduğunu nakletmektedir. Bkz. II, s. 181.

47

uygulanan bir teamül olduğunu biliyoruz. Söz konusu vilayetlerin Baybars Mansûrî’nin kaydettiği Erzurum, Erzincan ve Sivas şehirlerine ilave olarak Amid (Diyarbakır), Harput (Elazığ) ve Malatya olduğunu; “Kaleleri ve bağlı yerleriyle birlikte her türlü vergiden muaf ve müsellem olarak, bütün gelirlerine (hiçbir gelirine: RKÜ) herhangi bir müdahale ve engellemede bulunmamak şartıyla” 84 ona verildiğini görmekteyiz. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, II. Mes’ud İlhanlıların takdirine mahzar olmuş ve Anadolu’nun belli bölgelerini de onlar adına yönetme hakkını elde etmiştir. Bu başlangıç İlhanlı tahtında meydana gelen değişiklikler ve amcazâdesi III. Gıyaseddin’in ihtiraslı tutumuyla birleşecek; II. Mes’ud 1284 yılında tek başına Selçuklu tahtına oturarak babasının yarım kalan amacını ondan farklı bir hareketle tamamlamış olacaktır.

b. Anadolu ve Orta Doğu’daki Gelişmeler

II. Mes’ud’un iktidarı arifesinde büyük bir tahribata maruz kalan Anadolu’da zuhur eden hâdiselerle bu olumsuz durumun başlıca müsebbibi olan ve söz konusu talihsiz ülkeyi en alt seviyedeki devlet yetkilisinden en üst seviyedeki hükümdarına kadar kendi insiyatifleri altına alan İlhanlı Devleti’nde vuku bulan hâdiseleri bir bütün halinde değerlendirmemiz gerekmektedir. Zira artık bir isimden ibaret kalan Selçuklu tahtındaki gelişmelerin İlhanlı saltanatında meydana gelen değişikliklerle sıkı sıkıya irtibatlı olduğunu görmekteyiz. Bu çerçevede Hatiroğlu isyanı (1276); bunu takiben Pervâne’nin el altından Anadolu’ya davet ettiği Memlûk hükümdarı Baybars’ın Elbistan’da Moğol kuvvetlerine indirdiği ağır darbe; İlhanlı hükümdarı Abaka Han’ın bu acı yenilginin intikamını almak amacıyla yaptığı kanlı tahribat (1277) ve nihayet bu tahribata tepki olarak Karamanoğulları’nın II. İzzeddin’in oğlu Siyâvuş’u merkeze alarak Moğollara ve onlara dayanan III. Gıyaseddin iktidarına karşı giriştikleri isyan hareketi gibi hâdiselerin öncelikle

84 İbn Bibi, II, s. 249. Bu ifadeden bahis mevzuu yerlerin hâkimiyetinin değil de sadece

vergilerinin tahsis edildiği manasını çıkmaktadır. Krş. Müneccimbaşı, II, s. 123; Cahen,

48

ve özellikle göz önüne alınması gerekmektedir. Bütün bu hareketler sonucunda, Türkiye Selçuklu Devleti’nin bir dönemine damgasını vuran ve bazı araştırmacılarla “işbirlikçi emîr” 85 olarak tabir ve tavsif edilen Pervâne Muîneddin, Memlûklerle iş birliği yaptığı kesinleşince 1277 Ağustos’unda idam edilecek; muasır kaynaklarda “Cimri” 86 sıfatıyla zikredilen Siyâvuş, Moğollara istinat eden III. Gıyaseddin’in girişimleriyle önce Karamanoğulları’nın desteğinden mahrum bırakılacak, 1279 yılında da tamamen ortadan kaldırılacaktır. Nihayet Pervâne’nin desteğinden mahrum kalan III. Gıyaseddin de bütün bu hâdiselerde İlhanlılara dayanması ve onların emirlerine râm olmasına rağmen II. Mes’ud’un faaliyetleriyle önce tahtını ve bir süre sonra da hayatını kaybedecektir.

c. Ülke Topraklarının Taksimi

Tarihî arka planını ortaya koyduğumuz şekilde Anadolu’ya gelir gelmez Yavlak Arslan gibi yerli ve Samagar Noyan gibi yabancı iki emîrin tavassutuyla Abaka Han’ın huzuruna çıkmayı başaran II. Mes’ud’un, İlhanlı merkezinde iyi karşılanmasının ve kendisine Anadolu’nun doğu vilayetlerinin tahsis edilmesinin altında yatan sebep ve saikleri daha net olarak anlamaktayız. Zira Memlûklerle yapılan mücadelelerde artık geleneksel hâle gelen mağlubiyetler, onlarla iş birliği içerisine giren bazı Selçuklu devlet adamlarının ortadan kaldırılması neticesinde Selçuklu idarî mekanizmasında meydana gelen boşluklar ve Türkmenlerin Moğol tahakkümüne yönelik ardı arkası kesilmeyen muhalif hareketleri göz önüne getirildiğinde Abaka’nın, Çobanoğulları gibi itaatkâr bir Türkmen beyliğine istinaden kendisine itaat arz eden tahtın yeni adayı II. Mes’ud’a niçin sıcak baktığı daha anlaşılır hâle gelmektedir. Kısaca ifade etmek gerekirse Abaka’nın bu tercihindeki amacı kısa vadede Anadolu’da suların durulmasını ve İlhanlı idaresinin oturmasını sağlamak, uzun vadede de vergi kaynaklarının daha düzenli olarak İlhanlı

85 Bkz. Nejat Kaymaz, 13. Yüzyılın İşbirlikçi Emîri Muînüddîn Süleyman, Kaynak yay., İstanbul

1999. Biz söz konusu eserin eski baskısını kullanmaya devam edeceğiz.

49

maliyesine intikalini gerçekleştirmektir. Her iki amaca ulaşıldığında da Memlûklerle süregelen mücadelelerde hem Anadolu kanadı İlhanlı safına kayıtsız şartsız iltihak edecek hem de Moğollar Anadolu halkının belini daha da bükecek ağır vergilerle desteklenen maliyeleri sayesinde Memlûklerin karşısına daha güçlü bir ordu ile çıkabileceklerdir 87.

III. Gıyaseddin, Moğolların hezimeti ile neticelenen Baybars’ın Anadolu seferinde iktidardadır; ancak Pervâne’nin İlhanlıların aleyhine neticelenen faaliyetlerinde payı veya ihmali olması sebebiyle hem onun desteğinden mahrum bırakılmış hem de tahtın yeni adayı II. Mes’ud karşısında artık gözden düşmüştür.

İlhanlı devletinin kurucusu Hülâgû Han’ın, Selçuklu tahtını ele geçirmek amacıyla birbirleriyle mücadele hâlinde olan iki kardeş: IV. Rükneddin Kılıç Arslan ile II. İzzeddin Keykâvus arasında bazı vergi mükellefiyetleri karşılığında Anadolu’yu taksim ettiğine daha önce temas etmiştik. Abaka Han’ın ölümü üzerine yerine geçen Ahmed Teküdar Han, 1259 yılında babası Hülâgû’nun yapmış olduğu taksimatın benzerini 1282 yılında bu defa mezkur Selçuklu hükümdarlarının çocukları: Mevcut hükümdar III. Gıyaseddin ile 1280 yılından itibaren İlhanlıların hizmetine girerek kendisine bir takım vilayetler tahsis edilen II. Mes’ud arasında gerçekleştirecektir 88. II. İzzeddin’in söz konusu taksimatın şartlarını yerine getirmeyerek mücadeleye devam etiğini ve bu sebeple tahtını kaybederek gurbet

87 Aksarayî (s. 115), ilerleyen yıllardaki durumu ifade ederken: “Tatarın masrafı için ayrılan çok miktarda vergiden halkta yakacak bir mum bile kalmadı” demekten kendini

alamayacaktır. Ayrıca Anadolu’da Moğol iktisadî sisteminin ciddî manada ilk defa Abaka Han tarafından vergilerin tanzimi amacıyla 1277’den itibaren bu ülkeye gönderilen Şemseddin Muhammed Cüveynî’nin şahsında tatbik edilebildiğini ifade etmemiz gerekmektedir. Geniş bilgi için bkz. Ahmed Zeki Validi (Togan), “Moğollar Devrinde Anadolu’nun İktisadî Vaziyeti”, THİTM, I (1931), s. 18; Abdülkadir Yuvalı, “İlhanlıların Anadolu Politikası ve Doğu Anadolu Şehirlerinin Vergi Potansiyeli”, XI. Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan

Bildiriler, II, TTK yay., Ankara 1994, s. 585.

88 Muasır kaynaklarımızdan Aksarayî (s. 108); muahhar kaynaklarımızdan Müneccimbaşı (II, s.

123) ve modern araştırmacılarımızdan Turan (Türkiye, s. 583) da meseleyi bu şekilde değerlendirmektedirler.

50

hayatına atıldığını tekrar hatırlatalım. Ancak oğlu ve veliahdı II. Mes’ud’un taksimat şartlarını yerine getirmeye çalıştığını görmekteyiz.