• Sonuç bulunamadı

I Dünya Savaşı ve Hükümet’in Tarımsal Faaliyetler Konusunda

1.2. II MEŞRUTİYET’TEN CUMHURİYET’E KONYA EKONOMİSİ

1.2.2. Tarım ve Tarıma Yönelik Yapılan Faaliyetler

1.2.2.1. İttihat ve Terakki Cemiyeti Konya Şubesi’nin Açılışı ve İttihatçıların

1.2.2.1.1. I Dünya Savaşı ve Hükümet’in Tarımsal Faaliyetler Konusunda

I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Osmanlı, Almanya safında savaşa girdi. Bu durum Konya ve çevresindeki ziraî gelişmeleri sekteye uğrattı. Nedeni de çiftçilikle uğraşanlardan bazılarının gönüllü, bazılarının da seferberlik çerçevesinde askere alınmalarıydı.

1915’te erkeklerin cepheye gitmeleriyle birlikte her alanda kadın işçiler kullanımı yaygınlaştı. Bu tarımda da oldu. Ev sahibi erkek tarımcının yerini ev kadını aldı. Genelde kadın işçilerden memnun olunsa da140, tarımda insan gücüne dayalı çiftçilik yapılamaz hale geldiğinden kadınlar ve diğer çalışan ihtiyarlar fazla verimli olamadılar. Hububat olgunlaşmış, şayet kaldırılmaz tarlada kalırsa halk ekmeksiz, hayvanlar arpasız kalacaktır. Bu durumun farkına varan Konya Vilâyeti 138 KVMZT, s. 5-6, m. 5-6, bkz. Ek: 10. 139 KVMZT, s. 5, m. 3, s. 7, m. 11-12, bkz. Ek: 10. 140

Meclis-i Umumisi aldığı kararla, memur ve cephe gerisindeki askerlerin bu durumdaki ahaliye yardım etme kararını aldı. Ayrıca Meclis, 1916 yılı için yapılacak hububat ekimiyle ilgili olarak, herkesin kendi tarlası dışında ekilmeyen arazilerin de ekimini temin için “İmece Usulü”yle her hanenin iki dönüm tarım yapmalarını emretti. Muhtarları da bu işin takibiyle görevlendirdi. Alınan karara göre ekim yapamayan mükellefler 35 kuruş vererek bu mükellefiyetlerini yerine getirmiş sayılacaklardı. Buna karşılık da muhtarlar kendilerine bir vesika örneği verecekler, böylece, vesikası olanların devletle olan diğer ilişkilerinde problem olmayacaktı. 9 Ağustos 1331 (22 Ağustos 1915) Konya Sungur Mahallesi Muhtarı’nın 1067 numaralı vesika örneğinde; “Meclis-i Umumi Vilâyet kararıyla imece usulüne iştirak etmeyen Tahir Efendi mükellefiyetini nakden 35 kuruş ödeyerek yerine getirmiştir.”141 denilmektedir.

Savaşla beraber gelişi güzel askeri celbler yapıldığından, Konya’daki işletmeler kadın ve çocukların elinde kaldığı için, 5 Eylül 1332 (18 Eylül 1916)de kabul edilen “Mükellefiyet-i Ziraiye Kanunu”yla çiftçi olup askeri hizmet dışında kalan erkekler, ziraatte çalışmakla mükellef tutuldular. Çiftçi olmayıp askeri hizmet dışında kalanları da mükellefiyete tabi tutmaya Hükümet yetkili kılındı. Ayrıca bu kanuna göre çıkarılan bir nizamname ile çiftçiler, sahip oldukları hayvanların her çifti için en az 45 dönüm (41 hektar) ve bu hayvanların dişilerinin her çifti için 35 dönüm (32 hektar) ziraat yapmaya mecbur tutuldular142.

Bununla da kalınmadı, kanun çerçevesinde 1917 yılı hasat ekim mevsiminde, her köy ve mahalde askerlik yaşı dışında kalanlara, tarımsal yükümlülükler getirildi. Köy ve mahalle muhtar heyetlerine, köy ve mahalle imamı ile köy ve mahallenin öğretmenleri de dahil edilerek bir komisyon oluşturuldu. Yerleşim birimlerinin tamamı, nahiye müdürleri, kaymakamlar ve vali tarafından sürekli denetlendi.

Köy ve mahallede oluşturulan komisyonlar, görevleri icabı, bir hafta içinde, kendi mahallerinde bulunan çift sürmeye elverişli çekim hayvanlarını, çift sürebilecek erkek ile bayan nüfusu, bölgelerinde nadasa bırakılmış tarlaları ve

141

Belge; Arif Nusret Turgut Özel Arşivi’nden temin edildi. 142

Zafer Toprak, İttihat Terakki ve Cihan Harbi “Savaş Ekonomisi ve Türkiye’de Devletçilik 1914-

ekilmiş arazileri kaydederek bölgeden sorumlu ziraat memuruna verdiler. Ayrıca Hükümet 100 tane ziraat memurunu bu görevle yükümlü kılarak Konya bölgesine gönderdi. Ziraat memurları görev alanlarındaki köy, mahalle ve arazileri sürekli denetleyerek, kusuru ve ihmali görülen çiftçiler ile ihtiyar heyetleri hakkında zabıt düzenleyerek, yetkili Nahiye Müdürü’ne teslim edecektir. Nahiye Müdürü, ilgili raporu 48 saat içinde bağlı olduğu kazaya gönderecek, Kaza İdare Meclisi de toplanarak, İdare-i Vilâyet Kanunu’nun 74. maddesine göre, çalışmaktan kaçanları, “Hükümet emrine karşı gelmekten” dolayı mahkum edeceklerdir143.

Devlet bölgede önlem almada bununla da yetinmedi, Konya Ziraat Mektepleri’nin öğrencileri ile tarım çiftliklerinde görevli memurları da, yöre ziraatçisine yardım etmeleri için görevlendirdi. Hattâ bunlar da yetersiz kalınca, 2 yıllık eğitim veren, İstanbul Halkalı Ziraat Mektebi’nin çok sayıda öğrencisini de ekim ve hasat mevsimlerinde Konya’ya getirerek vatandaşlara, makineleri çalıştırma konusunda yardım etmelerini sağladı. Dahası Devlet, kendine ait arazileri 40 yılda ödemek kaydıyla emeklilere ve isteklilere sattı. Hattâ bu toprakları alanlara Ziraat Bankası’ndan işletme kredileri verdi. Cepheye sevk yaşı geçmiş olanları üretken hale getirdi. Mükellefiyet-i Ziraiye Kanunu’na göre, tarım uğraşısı olmayan ve askere alınmayanlar bulundukları yörede en çok ekilen ürünleri yetiştirmekle yükümlü kılındılar. Kanuna ek olarak çıkarılan nizamnameyle de, kendi toprakları dışında, her çeşit erkek ve dişi hayvanları için ek araziler sürme zorunda bırakıldılar. Bu kanun bazı Devlet kurumları (Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, Donanma Cemiyeti, Hilal-i Ahmer Cemiyeti) ile imtiyazlı ve imtiyazsız cemiyet ve şirketleri de kapsadı. Köylüye tohumluğun yanı sıra, çift hayvanı olmayanlara hayvanları temin edildi. Amele taburlarından tarım kesimine istihdam sağlandı. Geniş arazisi olup da, sürdürecek gücü olmayan arazi ve çiftlik sahiplerine yardım etmek üzere, ihtiyaçları oranında “esir efrâd” ya da savaş tutsağı, iaşe ve iskânları çiftlik sahiplerine ait olmak kaydıyla verildi144. Üzüm bağları için ise, Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’ndan göz taşı ve kükürt getirilerek, Ziraat Bankası Konya Şubesi aracılığıyla dağıtıldı.

143

Toprak, İttihat Terakki ve Cihan Harbi, s. 88-89. 144

Ancak savaş bitecekmiş gibi görünmüyordu. Harp devam ettikçe ihtiyaçlar artıyor ve Hükümet’in doğrudan işe el koyması kaçınılmaz oluyordu. Özellikle 1916- 1917 yılı Redd-i Bedel Kanunu’nun da söz konusu olması, esaslı bir örgütlenmeyi, var olan imkânları tümüyle seferber etmeyi gerekli kılıyordu. Savaşla beraber köylü daha da üretken hale getirilmeli, bunun için ülkede seferber edilebilecek tüm güçlerden yararlanılmalıydı. Savaş ilerledikçe erkek nüfusun cepheye sevki nedeniyle emek arzı sınırlı kaldı. Kentlerde ve kırsal alanlarda erkek işgücü bulunamaması sonucu Osmanlı kadını çalışma yaşamına çekildi. Fabrikalardan, atölyelere, yol yapımından, sokak temizliğine kadar, savaş yıllarında Enver Paşa’nın girişimiyle kurulan, “Osmanlı Kadınlarını Çalıştırma Cemiyet-i İslâmiyyesi” işe yerleştirmede önemli rol oynadı. Hatta Devlet, bununla da yetinmeyip 1333 (1917) senesi Mükellefiyet-i Ziraiye Kanunu’na göre, Konya ve çevresindeki şirketlere, sermayeleri oranında ekim yapacaklarını, yaptığı düzenlemeyle birlikte, ekecekleri arazi miktarlarını da belirleyip zorunlu kıldı. Bu düzenlemeye göre mevcut şirketlerden; Tablo 10’da görülenler sermayeleri oranında belirtilen dönümde arazi ekeceklerdir145.

Konya’da 1917’de, “Ziraatle mükellef tutulan şirket ve müesseseler bunlardan ibaret olmayıp, belirtilen cetvelde ismi bulunmayanlarla ilgili olarak Nezâretler’den isimleri geldikçe onlar da mükellef tutulacaklardır. Bunların dışında 1000 lira sermayesi olan tüccarlar da kendilerine bildirilecek ve sermayeleri oranında tarla ekeceklerdir. Bunlardan başka sanayici, ticaret sahibi, mağaza, dükkân ve imalâthaneleri olanlar ile 8 saat iş başında bulunanların da askerlikleri tecil edilecek ve bunlar da en az 50, en çok 300 dönüm tarla ekeceklerdir. Mükellefiyetlerini yerine getirmeyenler ise hemen askere gideceklerdir”146

Savaştan dolayı olağanüstü bir durum söz konusudur. Hükümet olarak İttihat ve Terakki Fırkası, gayret göstermiş, gerekli harcamayı yapmış ve millete, bütün yiyeceğini hattâ giyeceğinin bir kısmını içeriden tedarik etmek zorunda olduğu için geçmişle birlikte geleceği de düşünmeye mecbur olmuştur. Vatandaşlara yetecek kadar tohumluk, usulü çerçevesinde ziraat alet ve edevâtı verildiği gibi, doğal afetlerin önünü almak için yüzbinlerce lira da sarfedilmiştir. Kadınlar, çocuklar çalıştırılmış, kanunlar, nizamlar tanzim edilmiştir. Ziraat Bankası’nın kredi muslukları halka açılmış ve netice olarak Hükümet rençberlere karşı olan vazifesini

145

Toprak, İttihat Terakki ve Cihan Harbi, s. 442-443-444, bkz. Ek: 11, Tablo: 10. 146

hiç olmazsa kısmen ifa etmiş147 olup Mükellefiyet-i Ziraiye Kanunu Muvakkatı Konya’da tesirini göstermiştir. 1917’de Konya merkezinde 7.843.315148, Ereğli’de 124.145, Akşehir’de 341.125, Ilgın’da 156.667, Beyşehir’de 168.534, Bozkır’da 132.241, Kadınhanı’nda 348.185, Sultaniye (Karapınar)’de 179.884, Seydişehir’de 172.953, Karaman’da 422.036 çiftçi dönümü arazi ekilmiştir149.

1916-1917 yılında mevsim şartları iyi geçmiş, bol yağmur yağmıştır. Konya Ovası’nın sulanan kesiminden 1’e 40, sulanmayan kıraç tarlalarından ise 1’e 20-25 nisbetinde mahsul kaldırılmıştır. Bu verim oranı buğdayda 304.225.660 kile, çavdarda 15.928.220 kile ve arpada ise 93.500.000 kile olmuş, kaldırılan buğdayın 15.908.195 kilesi öşür ve bir mislisi de “iaşe için” yöre halkı tarafından ayrılmıştır. Geriye kalan buğdayın 147.825.000 kilesi, Vilâyet halkına günlük 500 gramdan olmak üzere ekmeklik için ayrılmıştır. Arta kalan 90.000.000 kile buğday ise gelecek yıla devredilmiştir. Keza arpadan 43.100.000 kilesi hayvan yemi olarak ayrılmış olup, 30.400.000 kilesi de gelecek seneye devredilmiştir150.