• Sonuç bulunamadı

İzmir İktisat Kongresi’ne Katılan Konyalılar ve Etkinlikleri

1.2. II MEŞRUTİYET’TEN CUMHURİYET’E KONYA EKONOMİSİ

1.2.7. II Meşrutiyet Sonrası Konya Çarşısı, Ticareti, Gelir Giderleri ve Pazar

1.2.9.7. İzmir İktisat Kongresi’ne Katılan Konyalılar ve Etkinlikleri

1923 yılının hemen başlarında, “İzmir İktisat Kongresi’ne katılım çalışmaları Konya’da da başladı.

Kongreye, Konya merkezden murahhas (delege) olarak, Dakik (Un) Fabrikatörü Mehmet Emin Bey, Zahireci Beşrelizâde Mustafa Efendi, Ermenek ilçesi adına, Ermenekli Tüccar Mehmet Nuri Bey, Karaman’dan, hububat ve manifatura tüccarı Hacı Bekirzâde Mehmet Bey, Akşehir ilçesinden Alât-ı Ziraiye Fabrikası sahibi Hacı Yunus Bey katıldılar357.

Kongre, iktisat sergisine ise; Konya merkez ve civarındaki yünlerden örülmüş, kuşak, halı, kilim, seccade örnekleri ile Konya Millî Mensucat Şirketi de ürettiği siyah nakışlı beyaz keçe, değişik renk, desen, kalitede kumaşlar ve çok değişik halılarla katıldı. Kadınhanı ilçesi de her türlü hububat ürünlerinden örneklerin yanı sıra, yapağı, beyaz tiftik ve sarı tiftik sergiledi. Konyalı Mimar Muammer Sırrı Bey ise, yaptığı küçük fakat çok güzel bir ev maketiyle sergiye iştirak etmiştir358.

Kongre çalışmalarını yaparken Konya Ereğli’sinden Hacı Dervişağazâde Mustafa Efendi’den “100 lira gönderdim. Bize bugünü gösteren evlâdını bırakarak

355

Aralov, Bir Sovyet Diplomatının, s. 108. 356

Hasan Karaca - Mehmet Koç, Beyşehirli Gazilerin Millî Mücadele Hatıraları, Ed. Ahmet Atalay, Konya 2000, s. 87.

357

Babalık, 2 Şubat 1339 (2 Şubat 1923), S.1110, s.2; Ahmet Gündüz Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi

1923, Haberler, Belgeler, Yorumlar, Ankara 1981, s. 201.

358

cephede vatan için çarpışırken ölen evlatlarımızın ruhu için Mevlid-i Şerif kıraat edilsin” 359 diye ilginç bir teklifte bulundu.

İzmir İktisat Kongresi devam ettiği günlerde Konya’daki bir kısım fabrika, ticarethane sahibi, banka ve şirket gibi müesseselerden bazıları memur ve müstahdem temini hususunda İktisat Vekâleti Celilesi’ne müracaat ederek, iş arayanların kendilerine başvurmalarını istedi. İktisat Vekâleti Konya Valiliği’ne yazı yazarak; sanat, ticaret, ziraat ve başka meslekleri olup da boşta gezen veya iş arayanların isim ve adreslerini alarak bu işyerlerine yönlendirilmelerini, boşta gezmeyip kabiliyetlerine göre istihdam edilmelerini önerdi360.

İktisat Vekili Mehmut Esat Bey ise, 28 Şubat 1923 tarihli oturumda yaptığı konuşmada, Konya’da faaliyet gösteren şirketleri örnek gösterdi. Konuşmasında şunları söyledi: “İktisadî alanda başarılı olmak için kredi müesseseleri oluşturacağız. Bu müesseselerin ilki, Tüccar ve işçilerimizin katılacağı Ticaret bankaları, ikincisi ise, köylü ve çiftçilerimizin katılımlarıyla kuracağımız Köy Bankaları olacaktır. Bu konuda deneyimimiz vardır. Çünkü Konya’da bu türden çalışan şirketlerimiz ve bankalarımız halen mevcuttur. Ülkemiz adına çok güzel işler de yaptılar ve yapmaktalar. Bundan dolayı onları tebrik etmek lazım. Konyalıların yaptığı bu çalışmayı biz de örnek alıp tüm yurda yayacağız. Hattâ bu konuyla ilgili olarak TBMM’ye bir kanun teklifi de verildi”361 dedi.

Bu arada Hükümet, Konya’daki şirketlere bir yazı gönderdi. İlgili yazıda; Hükümete olan müracaatlarında, arzuhallerin üzerine pul yapıştırılmadığı için, gelen yazıların dikkate alınmadığı, böyle yazılar göndererek boş yere bakanlıkların oyalanmak istendiği, bundan böyle mutlaka gönderilecek olan yazılara pul yapıştırarak göndermeleri gerektiği duyuruldu362.

İzmir İktisat Kongresi’nde, Devlet ve ülke adına güzel kararlar alınmışsa da 1923’ün ikinci çeyreğinde Konya şehrinin görüntüsü şöyleydi:

1. Caddeleri harap, yol denilmeyecek bir haldedir. Yağmurlu havalarda diz boyu çamur olur ve yürümek mümkün değildir. Savaşın verdiği yıpranmışlık vardır.

359

Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi, s. 235. 360

Babalık, 2 Şubat 1339 (2 Şubat 1923), S. 1110, s. 2. 361

Ökçün, Türkiye İktisat Kongresi, s. 321. 362

2. Hükümet Binası’ndan, İstasyona kadar giden yolun tek tarafında yaya kaldırımı vardır. Diğer cadde ve sokaklarda yaya kaldırımı yoktur.

3. Şehir sokaklarını geceleri birkaç noktaya takılan lüks lambaları aydınlatır. Bunların dışında aydınlatma vasıtası yoktur.

4. Belediye savaşlardan dolayı şehir su şebekesiyle ilgilenememiştir.

5. Halkın gezeceği; eğleneceği ve hava alabileceği park, bahçe, meydan, spor sahası, sinema ve tiyatro binası yoktur.

6. İtfaiye teşkilatı ve vasıtaları yoktur.

7. Şehrin genel temizliğini yapan 10 temizlikçi, 1 şehir bekçisi, 1 ahırcı vardır. Bunlar çarşı içi temizliğine bile yetişememektedirler. Çöplerin taşınabileceği 3 adet süpürge arabası ve 2 adet de el arabası vardır.

8. Belediye sağlık işlerinde, 1 doktor, 1 aşı memuru, 1 tane de hemşire vardır. Hayvan kesim mezbahası yoktur. Kesilen hayvanlar o zamanki Söylemezin Tekkesi yanındaki açık havada kesilmektedir ki, yazın fena koku yapmaktadır.

9. Belediye zabıta teşkilâtı yoktur. Bu birimde 1 müfettiş, 1 muavin, 7 kişiden oluşan zabıta memuru vardır. Daha da kötüsü Belediye Dairesi bile kiralıktır. 1923’te Belediye’nin yıllık geliri ise, 64.000 liradır363.

Ekonomik şartları ile fiziki görünümünün de belirtildiği gibi olan Konya’da 29 Ekim 1923’te, Cumhuriyet’in ilân edileceğini halka, Konya Milletvekili Mustafa Fevzi Karaağaç duyurdu. Böylece Konya, Türkiye’nin diğer şehirlerinde de olduğu gibi yeni bir döneme girdi.

363

İKİNCİ BÖLÜM

2. II. MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE ŞİRKETLEŞME FAALİYETLERİ

Osmanlı’da İkinci Meşrutiyet’e kadar şirket kurmak zordu. Çünkü sivil toplum kuruluşları ağır baskı altındaydılar. Bunun yanında sermayesi olup da Anadolu’da yaşayan tüccar ve esnaflar, küçük bir işletme açabilmek için Ticaret ve Ziraat Nezâreti’ne başvurarak Hükümet’ten izin almak zorundaydılar. Bu durum taşrada kurulacak şirket temsilcilerinin imtiyaz alabilmek için İstanbul’da birkaç ay kalmalarını gerektirmekteydi. Bu da ek masraf demekti. Ayrıca imtiyazı verecek veya kuruluş işlemlerini çabuklaştıracak memurlara rüşvet vermek de söz konusuydu1. Bunun da ötesinde 1882 tarihli anonim şirket iç tüzüğü artık ihtiyaca cevap veremediği gibi uygulamalarda problem yaşatmaktaydı.

Yukarıdaki durumlar sermaye birikimi ve şirketleşme açısından olumsuz manzaradır. Çünkü şirketin çalışma izninin alınabilmesi için resmi ve özel yapılan harcamalar, devletin kendilerine yapacağı yardımlardan oldukça fazlaya gelmekteydi2. Tüm bunlar göz önüne alındığında 1908’e kadar şirketleşme konusunda ilerleme kaydedildiği söylenemez.

II. Meşrutiyet’in ilânıyla birlikte ticari sahada yeni bir döneme girildi. O günün hükümeti her alanda yapılan sivil örgütlenmeye özel önem verdi. Bu örgütlenmeler içinde ekonomiyle alâkâlı olanlara ayrıcalıklı davranıldı. Dolayısıyla, millî ekonomi cereyanları filizlenmeye başladı. Küçük sermayesi olan vatandaşlar paralarını bir araya getirmek suretiyle değişik alanlarda farklı statülerde ve türlü isimler altında şirketler kurmaya başladılar3. Şirketlerin kurulmaya başlamasının başka bir sebebi de, II. Meşrutiyet’le birlikte yeni bir şirket nizamnamesinin hazırlanmasıdır. Yeni nizamname her şirkete uygulanabilecek statüdedir. Bundan dolayıdır ki, II. Meşrutiyet’ten sonra şirketleşmede gözle görülür artış kaydedilir. Bu çerçevede Anadolu’nun birçok şehrinde ticarî millî şirketler ve bankalar kuruldu4.

1

Ali Akyıldız, Osmanlı Dönemi Tahvil ve Hisse Senetleri “Ottoman Securites”, İstanbul 2001, s. 29. 2

Akyıldız, Tahvil ve Hisse Senetleri s. 33. 3

Hüseyin Avni Şanda, “Türkiye’de İlk Sermaye Şirketleri 1860-1918”, İstanbul Ticaret Odası

Mecmuası, C.84, Haziran-Temmuz 1967, No: 6-7, s.73.

4

Akyıldız, Tahvil ve Hisse Senetleri, s. 74; Zafer Toprak, Türkiye’de Milli İktisat 1908-1918, Ankara 1982, s. 67.