• Sonuç bulunamadı

4.3. İspanya’da Yerelleşme ve Kolluk

4.3.2. İspanya’da Yerelleşme

1970’lerde başlayıp 1980’lerde hızlanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler 20.

Yy’ye damgasını vurmuş, gerçekleşen yenilikler ve ortaya çıkan olanaklar tüm dünyada ülkeler arasındaki ilişkilerin daha da yoğunlaşmasına sebebiyet vermiştir. Bununla birlikte yaşanan ekonomik krizlerin etkisiyle üç kutuplu olduğu varsayılan dünya düzeni geri dönülemez şekilde tek kutuplu dünya düzenine doğru evrilmeye başlamıştır.

Dönüşümün anahtarı olarak geçen neoliberalist politikalar Avrupa’da başta Birleşik Krallık olmak üzere Fransa’da ve İspanya’da hem sağ hem de sol hükümetler döneminde birçok kamu hizmetinin yürütülmesinde uygulama alanı bulmuştur (Kaya, 2019:128-129).

1975 yılında General Franco’nun ölümü sonrasında gerçekleşen demokrasi ile bölgeler ve yerel birimlere otonomi verilerek federal devlet yapılanmasına bir adım daha yaklaşılmış, özerk topluluklar ve yerinden yönetimler gerçekleştirdikleri kamu politikalarıyla vatandaşların hayatına önemli derecede etki etmişlerdir (Navarro ve Criado, 2011:5-6). 20. Yy’de uzun yıllar boyunca General Franco yönetimi altında güçlü bir merkezi, otoriter ve bürokratik hükümet sistemi uygulanan İspanya’da Franco’nun hemen ardından çok kısa bir süre içerisinde kendi yasama, yürütme ve yargı organlarına sahip otonom özerk bölge yönetimlerine geçilmiştir (Alba ve Navarro, 2003:197).

158 Kamu sektörünün etkisiz ve verimsiz olduğuna dair neoliberal düşüncelerin artan popülerliğine rağmen Franco sonrası İspanya’sında halkın çoğunluğu tarafından kamu hizmetlerinin arttırılması istenmiştir. Böylece 1980’lerde İspanya’da refah devletinin inşası ve miras alınan yönetime YKY uygulamalarının yerleştirilmesine dair çalışmalar beraber ilerlemeye başlamıştır. Birbirinin zıttı olan bu iki anlayışın aynı anda yürütülmesi ise Sosyalist Parti tarafından üstlenilmiştir (Torres ve Pina, 2004:448). Bu başlık altında İspanya’da yerelleşme hareketlerinin incelenmesi öncelikle yerinden yönetimler devamında ise özelleştirme ilkesi üzerinden yapılmıştır.

İspanya’nın 1812 tarihli ilk anayasasına dayanan yerinden yönetim birimleri olan il ve belediyeler 1978 yılına kadar mevcudiyetini korumuştur. İllerin başında bulunan valiler Franco’nun ölümüne kadar zaman zaman kesintiye de uğrasa yerinden yönetimler üzerinde önemli denetim yetkileri olan, il genel meclisine başkanlık eden hatta belediye başkanlıklarına atamalar yapabilen “ulusal birlik ve bütünlüğün koruyucuları” olarak görev yapmışlardır (Keleş, 2020:84-87).

İspanya’da 20. Yy’nin son çeyreğine denk gelen Franco sonrası dönemde özerk topluluklara bölgesel yetki devri, refah devleti inşası ve kamuda modernizasyon gibi köklü değişiklikler meydana gelmiştir. (Alba ve Navarro, 2003:197). 1978 Anayasası ile özerk topluluklara geniş yetkiler tanınarak başta Bask, Katalonya ve Galiçya olmak üzere bölgelerin ayrılıkçı hareketleri engellenmeye çalışılmıştır (Arıbaş ve Kara, 2008:72).

1978 Anayasasının kabulünden sonra yerinden yönetimlere dair yapılan bazı önemli düzenlemeler şu şekilde gerçekleşmiştir (Erbay ve Akgün , 2017:679-680; Keleş, 2020:88-89);

 2 Nisan 1985 Yerel Yönetimler Yasası; Belediyeler temel yerinden yönetim basamağı olarak tanımlanmış,

 28 Kasım 1986 Krallık Kararı; yerinden yönetimlerin teşkilatı, yapısı ve yönetimi düzenlenmiş,

 21 Nisan 1993 Subsidiarite ilkesi kabul edilmiş,

 Nisan 1999; yerinden yönetimlerin geliştirilmesine yönelik 6 kanun (Local Pact) kabul edilmiş,

 2001 Organik Yasa; yükseköğrenim yetkisi özerk topluluklara devredilmiş,

 2003; Sağlık alanı özerk topluluklara devredilmiştir.

159 Yukarıda bahsedilmiş süreçler sonrasında anayasal/yasal kapsamda ortaya çıkan ve Tablo 4.8’de ülke genelindeki sayıları belirtilmiş olan yerinden yönetimlerden en büyüğü özerk topluluklardır. Diğer anayasal yerel birimler olan belediye ve illere göre üstün yetkileri bulunan Özerk topluluklar, siyasal özerkliğe haiz ve aldıkları/uyguladıkları kararlar yasa gücüne eşittir. (Keleş, 2020:87).

Tablo 4.8. İspanya Yerinden Yönetim Birimleri

Yönetim Sayılar

Özerk Topluluklar 17

İller 50

Belediyeler 8097

Köy Birlikleri 3722

Büyükşehir Belediyeleri 2

Comarcas 45

Belediye Birlikleri 815

Kaynak: Toksöz vd. (2009:77).

Günümüz İspanya’sında özerk toplulukların üstleneceği yetkiler Anayasa Madde 148’de belirtilmektedir. Özerk topluluklar tarafından kabulü isteğe bağlı olan söz konusu yetkiler/yetki alanlarından bazıları şu şekildedir;

“Kendi özyönetim kurumlarının teşkilatlanması,

 Hidrolik projelerin, kanalların ve sulamanın planlanması, inşası ve işletmesi,

Ulusal ekonomik politika ve hedefler içinde Özerk Toplulukların ekonomik kalkınmasını teşvik;

Bina ve tesislerinin bakım ve korunması;

Bir kuruluş kanununun belirlediği şartlarda yerel kolluk güçleriyle ilgili koordinasyon.

Genel ekonomik planlamaya uygun tarım ve hayvan yetiştiriciliği” (Adalet Bakanlığı, 2011:569-570).

160 İspanyol idari örgütlenmesindeki diğer yerinden yönetim basamağını iller oluşturmaktadır. Merkezi devlet ile özerk toplulukların tüzel kişiliklerinden bağımsız kendi tüzel kişiliği olan iller (Esen, 2004:357), kamusal hizmetlerin yerine getirilmesinden sorumlu belediyeler topluluğu olarak nitelendirilmektedir (Keleş, 2020:95). İspanyol illeri, Türkiye’deki il özel idarelerinin görevlerine benzer şekilde tarım ve hayvancılık, köy yollarının yapılması, ormancılık, kültür, sağlık gibi alanlarda kamusal hizmetleri sağlamakta bunların yanında ihtiyaç duyulan konularda belediyelere teknik ve ekonomik yardım sağlamaktadırlar (Keleş, 2020:96). Franco döneminde merkez tarafından atanan valinin kontrolünde olan illerin artık kendi seçilmiş meclisi ve başkanı bulunmaktadır (Mateo, 1991:147).

Yerinden yönetimlerden sonuncusu olarak belediyeler aynı zamanda ilk kademe yerinden yönetim biçimidir. Anayasal garanti altındaki belediyeler büyüklüklerine ya da nüfusuna göre kasaba (pueblo) veya şehir (ciudade) olarak karakterize edilmektedir.

Belediyenin organları belediye meclisi, belediye başkanı, icra komitesi ve belediye başkan yardımcılarından müteşekkildir (Cools ve Verbeek, 2013:7-8). İspanya’nın temel yerinden yönetim birimi olarak belediyelerin sunabileceği hizmetler kısaca şu şekildedir;

“Şehircilik, mezarlıklar ve cenaze faaliyetleri,

 Kentsel estetik, içme suyu tedariki ve kanalizasyon işlemleri,

Yol altyapısı, kentsel toplu taşıma,

Yerel polis, sivil koruma, yangınların söndürülmesi ve önlenmesi,

Kamu sağlığının korunması, sosyal hizmet ve yardımlar,

Fuarlar, dükkânlar, pazarlar, loncalar ve gezici ticaret,

 Spor faaliyetleri ve spor tesislerinin işletilmesi, trafik ve otopark hizmetleri,

Zorunlu eğitimin takibi, eğitim öğretim binalarının bakımı” (Yerel Rejimler Temelleri Yasası’ndan akt. Gálvez Frutos, 2015:58).

İllerden ve belediyelerden ayrı olarak ortaya çıkan son yerel örgütlenme birimleri ise mancomunidad (gönüllü belediye birlikleri), metropol belediyeler, comarcas (ilçeler) ve çekirdek yerinden yönetim birimleridir (Esen, 2004:357-358; Cools ve Verbeek, 2013:10-11; Toksöz vd., 2009:79);

161

 Mancomunidad: Küçük belediyelerin yüksek maliyet veya üst düzey teknik bilgi gerektiren hizmetleri birlikte yapmak maksadıyla oluşturdukları gönüllü belediye birlikleridir.

 Metropol belediyeler: Ortak ekonomik, sosyal bağ ve kentsel alanlara sahip belediyeleri bir araya getirmek maksadıyla oluşturulan büyükşehir belediyeleridir.

 Comarca: Bölgesel yönetimler tarafından belli coğrafyada belediyelerin bir araya getirilerek ortak çıkarın sağlanması amacıyla kurulan yerinden yönetim birimidir.

Çekirdek yerinden yönetim birimleri: bölgeler tarafından kurulan köy, mezra ya da mahallelerdir.

Anayasal güvenceye sahip il ve belediyenin aksine yukarıda bahsedilmiş bu diğer yerinden yönetim birimlerinin anayasal güvencesi bulunmamakta, isimleri ve yasal statüleri bölgeler tarafından düzenlenmektedir.(Cools ve Verbeek, 2013:11-12).

İspanya’da yerelleşme hareketlerinin yerinden yönetimler basamağından sonra incelenmiş olan ikinci ayağını özelleştirme oluşturmaktadır. 1979 yılında Birleşik Krallık’tan Fransa, İtalya, Almanya gibi Avrupa ülkelerinin yanı sıra Güney Amerika, Asya ve Afrika ülkelerine de sıçrayan özelleştirme olgusu İspanya’da da ciddi bir uygulama alanı bulmuştur. Hem ekonomi sektöründe hem de kilit ürün pazarlarında liberalleşme ve deregülasyon üzerine kurulu ekonomik yeniden yapılanma sürecinin bir parçası olarak 1985 ve 2005 yılları arasında 134 firma özelleştirilmiştir (Cabeza ve Silvia, 2007:392).

İspanyol Sosyalist İşçi Partisi (PSOE)’nin F.Gonzales liderliğinde 1982 yılından 1996 yılına kadar aralıksız devam ettirdiği iktidar yılları boyunca uyguladığı neoliberalist politikalarla birçok kamu iktisadi işletmesi özelleştirilmiştir (Kaya, 2019:131). 1988 yılına kadar PSOE tarafından yürütülen özelleştirme faaliyetleri herhangi bir ideolojik mantıktan ziyade devlete ait şirketlerin portföylerinde basitleştirme ve devletin kontrol etkililiğini arttırmayı hedeflerken, bu tarihten sonra AB gereklilikleri kapsamında gerçekleştirilmeye devam etmiştir. 1985-1990 yılları arasında araba üretim şirketi Seat’ın

%75’i Volkswagen’e, Enasa’nın %60’ı Fiat’a, Telefonica’nın %60’ı ve Repsol’ün %26’sı piyasaya satılmıştır (Heywood, 1995:134-136).

162 Doğu Avrupa ülkeleri dışında bir ülke tarafından yürütülen en geniş kapsamlı özelleştirmelerden olan İspanyol özelleştirme programı telekomünikasyon, enerji, ulaşım ve bankacılık gibi stratejik sektörler dâhil olmak üzere devlete ait şirketlerin hemen hemen tamamını kapsamıştır. 1985-1996 yılları arasında Sosyalist Parti, 1996-2003 yılları arasında Muhafazakâr Parti, sonrasında tekrar Sosyalist Parti tarafından devam ettirilen özelleştirmelerle söz konusu anlayışın ideolojiden bağımsız olduğu da ortaya koyulmuştur (Cabeza ve Silvia, 2007:394).