• Sonuç bulunamadı

3.2. Şekil Bilgisi

3.2.5. İsimden İsim Yapım Ekleri

İsim kök ve gövdelerine gelerek yeni isimler türeten bağımlı biçim birimlerdir. İsim köklerine, isimden ve fiilden yapılmış isim gövdelerine gelerek türediği isimden farklı bir anlam ifade eden yeni bir sözcük oluştururlar. Bu yeni sözcükler sözlükte madde başı olma niteliğine sahiptir. Türkçede aynı türdeki sözcükten farklı türde bir sözcük türetiminde kullanılan eklerin işlevi fazla belirgin değilken aynı türdeki sözcükten yine aynı türde bir sözcük türeten eklerin işlevi oldukça açık ve belirgindir (Karaağaç, 2012). Bu nedenle isimden isim yapımında kullanılan yapım eklerinin işlevi kolaylıkla belirlenebilir durumdadır. Bu eklerden kullanım sıklığı oldukça yüksek olan bazılarını işlevlerine göre adlandırmak dahi mümkündür. Aşağıda bu çalışma kapsamında öğretim için seçilen isimden isim yapım ekleri ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.

3.2.5.1. +CA

Aslında eşitlik, benzerlik ve karşılaştırma görevinde bir ad çekimi eki olan +CA eki, kalıplaşma yoluyla sınıf değiştirerek zamanla bir yapım ekine de dönüşmüştür. Çekim eki olarak isimlere gibi, göre, ile, kadar, birlikte anlamlarını katar. Yapım eki görevinde ise isimlerden isim, sıfat ve zarf türetir. +CA’nın yapım eki olarak isim türetmedeki en yaygın işlevi millet, ulus, kavim veya halk adlarından dil veya lehçe adları türetmektir: Alman-ca, Azeri-ce, Çin-ce, İngiliz-ce, Kazak-ça, Rus-ça, Tuva-ca, Yakut-ça vb. Bu ek isimlere, sıfatlara veya sıfat olarak kullanılan kelimelere eklendiğinde yeni kelimeye “oldukça” anlamı katarak bunlardan benzerlik ve/veya azlık anlamı taşıyan küçültme sıfatları türetir.

45

Bu sıfatlar yerine göre zarf görevinde de kullanılır: aptal-ca (davranış), bol-ca (şerbet), büyük-çe (kap), çok-ça (müşteri), geniş-çe (sokak), iri-ce (elma), ufak-ça (çocuk), uzun-ca (yol vb). +CA eki sıfatlara ve sıfat görevindeki kelimelere eklendiğinde yeni kelimeye “olarak” anlamı katarak bunlardan pekiştirme işlevinde tarz zarfları yapar: açık-ça (söylemek), dost-ça, düşman-ca, epey-ce, geniş-çe, gizli-ce, güzel-ce, hoş-ça, iri-ce, kısa- ca, rahat-ça, sessiz-ce, usul-ca, uzun-ca, yavaş-ça vb. (Ergin, 2008, s. 167; Korkmaz, 2009, s. 36-39; Gülensoy, 2010, s. 522-523; Eker, 2011, s. 337; Karaağaç, 2012, s. 264- 265). Ayrıca bu ek bazı isimlere gelerek yeni kelimeye “gibi” anlamı veren sıfat ve zarflar da türetir: arkadaş-ça (sohbet/yaklaşmak), aslan-ca (savaşmak), çocuk-ça (hareket/davranmak), erkek-çe (konuşmak), insan-ca (yaşamak), kardeş-çe (davranmak) vb.

3.2.5.2. +CI / +CU

Türkçenin en eski dönemlerinden beri kullanılan işlekliği oldukça yüksek olan +CI eki eklendiği sözcüğün ünlü ve ünsüz uyumuna bağlı olarak şekillenir. Bu ek isimlere gelerek ismin işaret ettiği nesneyi üreteni, yapanı, bunu meslek veya uğraşı olarak seçmiş olanları gösteren isimler türetir. Ek bu işlevinden ötürü genellikle meslek eki olarak adlandırılmaktadır. +CA ekinin başlıca işlevleri şu şekildedir:

➢ Adlara gelerek bir nesneyi, bir işi ya da bir sanatı kendisine meslek veya uğraşı olarak seçmiş olanları gösteren adlar türetir: aş-çı, balık-çı, boya-cı, beste-ci, cam- cı, çay-cı, çiçek-çi, çöp-çü, davul-cu, diş-çi, ecza-cı, fırın-cı, futbol-cu, gazete-ci, gemi-ci, iş-çi, süt-çü vb.

➢ İsimlere ve kimi sıfatlara gelerek bir şeyi alışkanlık haline getirmiş kişileri gösteren veya bir şeye düşkünlüğü belirten isim ve sıfatlar yapar: acele-ci, akşam-cı, çıkar- cı, dedikodu-cu, hile-ci, içki-ci, inat-çı, kin-ci, kumar-cı, kavga-cı, şaka-cı, şarap- çı, şüphe-ci, ucuz-cu, uyku-cu, yalan-cı vb.

➢ İsimlere gelerek bir görüşü, düşünceyi, inanışı benimseyenleri gösteren sıfatlar yapar: Atatürk-çü, cumhuriyet-çi, din-ci, geri-ci, ileri-ci, halk-çı, milliyet-çi, özgürlük-çü, ülkü-cü vb.

➢ Eklendiği kelimeye sahip olma anlamı katan isimler yapar: dava-cı, fırın-cı, han-cı, hamam-cı, miras-çı, yatırım-cı vb. (Ergin, 2008, s. 157-159; Korkmaz, 2009, s. 41- 42; Gülensoy, 2010, s. 522; Eker, 2011, s. 337; Karaağaç, 2012, s. 261-262).

46

3.2.5.3. +CIk / +CUk

Bu ek getirildiği kelimeye küçültme, pekiştirme, sevgi ve acıma anlamı katar. Oldukça işlek bir ek olup Türkçenin eski dönemlerinden beri kullanılmaktadır. Küçültme eki olarak da isimlendirilen bu ek eğer getirildiği kök –k ünsüzü ile bitiyorsa ses uyumsuzluğunu gidermek için bir kural olarak kelimenin son sesi olan –k düşer: küçük > küçü-cük, sıcak > sıca-cık, ufak > ufa-cık. Yine bir kural olarak tek heceli sıfatlara geldiğinde kök ile ek arasında ünlü türemesi olur: az > az-ı-cık, dar > dar-a-cık, genç > genc-e-cik vb. Bu ekin başlıca işlevleri şunlardır:

➢ Eklendiği kelimeye küçüklük anlamı katan ancak sevgi ve acıma anlamı silinmiş isimler türetir: beyin-cik, dere-cik, fidan-cık, kabar-cık, pamuk-çuk, tane-cik, tepe- cik vb.

➢ İsimlerden sevgi, acıma ve şefkat anlamı taşıyan küçültme adları türetir: anne-cik, Ayşe-cik, bebe-cik, kedi-cik, köpek-çik, yavru-cuk vb.

➢ Sıfatlara gelerek anlamca pekiştirilmiş küçültme veya abartma sıfatları yapar: alça-cık, az-ı-cık, ince-cik, kısa-cık, mini-cik, sıca-cık, yumuşa-cık vb. (Ergin, 2008,

s. 163-165; Korkmaz, 2009, s. 42-43; Gülensoy, 2010, s. 523-524; Eker, 2011, s. 337; Karaağaç, 2012, s. 266-267).

3.2.5.4. +DAş

İsimlerden “ortaklık, birliktelik, beraberlik, eşitlik” bildiren isim ve sıfatlar türeten bir ek olup Türkçenin eski dönemlerinden beri kullanılarak işlekliğini muhafaza etmiştir. Bu ekin başlıca işlevi isimlerden eşlik, ortaklık, mensubiyet ve bağlılık ifade eden isimler yapmaktır: a-daş (<ad-daş), anlam-daş, arka-daş, çağ-daş, din-daş, duygu-daş, kardeş (<karın-daş), meslek-taş, ses-teş, sır-daş, soy-daş, yol-daş, yurt-taş vb. (Ergin, 2008, s. 167-168; Korkmaz, 2009, s. 46; Gülensoy, 2010, s. 524-525; Eker, 2011, s. 338; Karaağaç, 2012, s. 270).

47

3.2.5.5. +lI / +lU

Türkiye Türkçesinde her ada gelebilen isimden isim veya sıfat türeten işleklik derecesi çekim eklerine yakın olan en işlek isimden isim yapım eklerinden biridir. Asıl işlevi aslında sıfat olarak kullanılan vasıf isimleri yapmak olduğundan sıfat eki olarak da adlandırılır. Bu ekin başlıca işlevleri şunlardır:

➢ İsimlerden kimi zaman da sıfatlardan “sahip olma, üzerinde bulundurma, ilgili özelliği kendinde bulundurma, taşıma, ilgili veya yetkili olma” anlamlarında sıfatlar türetir: acı-lı, acık-lı, ağlamak-lı, akıl-lı, becerik-li, bilgi-li, boya-lı, buğu- lu, çocuk-lu, değer-li, ev-li, düzen-li, görev-li, güneş-li, hesap-lı, izin-li, korku-lu, merak-lı, sağlık-lı, olum-lu, öfke-li, şan-lı, şeker-li, tat-lı, verim-li vb.

➢ Soy, şehir, ülke ve kurum isimlerinden bir millete, kavme, hanedana, ülkeye, şehre, yere veya kuruluşa ait olma veya bunlarla bağlantılı olma anlamı veren sıfatlar türetir: Ankara-lı, Antalya-lı, Asya-lı, Avrupa-lı, batı-lı, Beşiktaş-lı, Bursa- lı, Çin-li, doğu-lu, Fener-li, Galatasaray-lı, Karaman-lı, köy-lü, lise-li, Mısır-lı, okul-lu, Osman-lı, parti-li, sendika-lı, şehir-li, üniversite-li vb.

➢ Bu ek sayı adlarına eklendiğinde ilgili sayıya “gruplanma, bir arada olma” anlamı katar: bir-li, iki-li, üç-lü, beş-li, on-lu, bin-li vb. (Ergin, 2008, s. 159-160; Korkmaz, 2009, s. 53-55; Gülensoy, 2010, s. 522; Eker, 2011, s. 339; Karaağaç, 2012, s. 258-260).

3.2.5.6. +lIk / +lUk

Bu ek Türkçenin en eski dönemlerinden beri kullanılan ve oldukça işlek olan genellikle isimlerden ve sıfatlardan kavram türetir. Ekin asıl işlevi eklendiği kelimeye “tahsis, bir şey için” anlamı veren adlar türetmek olup bunun yanında isimlerden yer, alet, topluluk isimleri, mücerret isim ve sıfatlar yapma işlevlerine de sahiptir. Genel oluş ve bulunuş bildiren bu ek kavram eki olarak da bilinir. Varlık adı olan kök ve gövdelere gelerek somut varlık adlarını soyutlaştırır. Bu ekin başlıca işlevleri şunlardır:

➢ Bu ek isimlerden tahsis işlevli ve bir şey için anlamlı isimler türetir: akşam-lık, bayram-lık, dolma-lık, gece-lik, gelin-lik, güneş-lik, hediye-lik, kış-lık, kira-lık, yaz- lık, mevsim-lik, ömür-lük, tohum-luk, yemek-lik. Türetilen bu adlardan bazıları sıfat

48

görevinde de kullanılır: bayramlık (elbise, şeker), dolmalık biber, hediyelik eşya, kışlık kazak, kiralık daire vb.

➢ İsimlerden tahsis işlevi ve bir şeyin toplu olarak konulduğu veya bulunduğu yer anlamında yer ve mekân adları türetir: ayakkabı-lık, askı-lık, çöp-lük, fidan-lık, kitap-lık, kömür-lük, mezar-lık, odun-luk, saman-lık vb.

➢ Bir nesnenin doğada bolca bulunduğu yer anlamında yer isimleri türetir: ağaç-lık, ayva-lık, badem-lik, bağ-lık, ceviz-lik, çam-lık, çimen-lik, dut-luk, kaya-lık, kum- luk, saz-lık, taş-lık, zeytin-lik vb.

➢ İsimlerden araç adları türetir: ağız-lık, baş-lık, biber-lik, bulaşık-lık, buz-luk, diz-lik, göz-lük, kalem-lik, kol-luk, kulak-lık, mum-luk, sabun-luk, sebze-lik, su-luk, tekme- lik, tuz-luk vb.

➢ Bir meslekle uğraşan kimseyi gösteren isimlerden meslek adı ve uğraşı alanını gösteren isimler türetir. Meslek ve düşkünlük ekiyle türetilen somut isim ve sıfatlar da bu ek yardımıyla soyut kavram haline getirilir: asker-lik, aşçı-lık, avukat-lık, bakkal-lık, balıkçı-lık, başkan-lık, dişçi-lik, doktor-luk, işçi-lik, kasap-lık, kitapçı- lık, mimar-lık, mühendis-lik, öğretmen-lik, vali-lik vb.

➢ İsimlerden siyasî, felsefî, dinî düşünüş ve inanışa bağlılığı bildiren isimler türetir: Atatürkçü-lük, Bektaşi-lik, devrimci-lik, Hristiyan-lık, ırkçı-lık, Mevlevi-lik, milliyetçi-lik, Müslüman-lık, sağcı-lık, solcu-luk, Türkçü-lük vb.

➢ Meslek isimlerinden rütbe ve makam bildiren isimler türetir: ağa-lık, albay-lık, bakan-lık, başkan-lık, başkomutan-lık, dekan-lık, genel müdür-lük, kaymakam-lık, muhtar-lık, müftü-lük, müsteşar-lık, rektör-lük, vali-lik vb.

➢ İsim ve sıfatlara gelerek onlara genelleştirme, yaygınlaştırma anlamı katarak soyut adlar türetir: ana-lık, ağabey-lik, arkadaş-lık, az-lık, baba-lık, bol-luk, büyük-lük, cimri-lik, çocuk-luk, deli-lik, dişi-lik, erkek-lik, genç-lik, insan-lık, iyi-lik, köle-lik, mutlu-luk, sıcak-lık, yavaş-lık, yüce-lik vb.

➢ Zaman gösteren isimlere gelerek “o zaman zarfı içinde olan” anlamında isim ve sıfatlar türetir: asır-lık (çınar), ay-lık (maaş), gün-lük (gazete, süt, yumurta), hafta- lık (dergi, rapor),üç gün-lük (dünya), yıl-lık, yüzyıl-lık vb.

➢ -lI ve –sIz sıfat ekleri ile elde edilen sıfatlara gelerek onları soyut birer kavrama dönüştürür: ahlaklı-lık, ahlaksız-lık, bağımlı-lık, bakımlı-lık, bakımsız-lık, becerikli- lik, belirsiz-lik, canlı-lık, dayanıklı-lık, duyarsız-lık, gerekli-lik, sessiz-lik, yaşlı-lık

49

vb. (Ergin, 2008, s. 155-157; Korkmaz, 2009, s. 55-58; Gülensoy, 2010, s. 521-522; Eker, 2011, s. 339; Karaağaç, 2012, s. 256-258).

3.2.5.7. +(I)ncI / +(U)ncU

Bu Türkçenin en eski ve işlek eklerinden biri olup sayı adlarından sıralama ve derecelendirme bildiren sayı adları yapar: bir-inci, iki-nci, üç-üncü, dörd-üncü, beş-inci, on-uncu, onsekiz-inci, yüz-üncü, bin-inci, yüzonbin-inci vb. Sayı adları dışında birkaç sözcükte de görülür: ilk-inci, orta-ncı, son-uncu (Ergin, 2008, s. 168-169; Korkmaz, 2009, s. 61; Gülensoy, 2010, s. 525; Eker, 2011, s. 340; Karaağaç, 2012, s. 268-269).

3.2.5.8. +sAl (< Fr. +Al)

Arapça +î nispet ekinin yerini tutmak üzere Latin kökenli Fr. +Al "nispet bildirme, ait olma" eki Türkçeye uyarlanırken heceleme sırasında (ulusal) +sAl biçiminde yanlış ayrılmasından oluşmuş bir ektir. Kökeni görüldüğü üzere yabancı olan ve yapma bir ek olan +sAl eki günümüz Türkiye Türkçesinde gittikçe yaygınlaşarak aitlik ve nispet sıfatları türeten yeni bir ek niteliği kazanmıştır. İsimden isim yapım eki kategorisinde değerlendirilen bu ek sınırlı sayıda örnekte fiil kök ve gövdelerinden sıfat türetebilmektedir.

➢ Adlardan bir şeyle ilgili olma anlamlı sıfatlar yapar: açı-sal, anlam-sal, anıt-sal, belge-sel, biçim-sel, bilim-sel, bitki-sel, birey-sel, bölge-sel, çevre-sel, duygu-sal, evren-sel, gelenek-sel, hayvan-sal, kimya-sal, kişi-sel, kurum-sal, kut-sal, küre-sel, örgüt-sel, para-sal, ruh-sal, sayı-sal, sorun-sal, tanrı-sal, tarih-sel, toplum-sal, yapı-sal, yaşam-sal, yöre-sel, yüzey-sel vb.

➢ Bazı fiillerden sıfat türetebilir: düşün-sel, gör-sel, işit-sel vb. (Korkmaz, 2009, s. 61-62; Karaağaç, 2012, s. 275).

3.2.5.9. +sIz / +sUz

+sIz / +sUz eki, sahip olma, kendinde bulundurma görevindeki sıfat türeten +lI / +lU ekinin karşıtı olup ismin gösterdiği şeyin kendinde bulunmadığını ifade eder. Bu ek adlardan yokluk, eksiklik anlam taşıyan sıfatlar türetir. Bu ekin başlıca işlevleri şunlardır:

50

➢ Ad kök veya gövdesine gelerek yeni kelimenin adın işaret ettiği varlık ya da niteliğe sahip olmadığını gösteren sıfatlar türetir: acı-sız, ağaç-sız, akıl-sız, baş-sız, bilgi-siz, can-sız, duygu-suz, düzen-siz, düşünce-siz, eş-siz, ev-siz, görgü-süz, güç- süz, korku-suz, ölüm-süz, soy-suz, şeker-siz, şekil-siz, tat-sız, tıraş-sız, tuz-suz, uyku- suz, yurt-suz vb.

➢ Eş anlamlı ikileme sıfatları kurar: ağrı-sız sızı-sız, ana-sız baba-sız, borç-suz harç- sız, dert-siz tasa-sız, ev-siz bark-sız, ip-siz sap-sız, iş-siz güç-süz, kayıt-sız şart-sız, para-sız pul-suz, senet-siz sepet-siz, ses-siz seda-sız, tat-sız tuz-suz, uç-suz bucak- sız vb.

➢ Fiilden hareket adları türeten –mA, -(I)m/(U)m ekleri ve –Ar sıfat fiil ekini almış isimlerden sonra gelerek yokluk anlamlı sıfatlar türetir: acıma-sız, anlam-sız, geçer-siz, olum-suz, sevim-siz, tutar-sız, verim-siz, yorum-suz vb. (Ergin, 2008, s. 160-161; Korkmaz, 2009, s. 64-65; Gülensoy, 2010, s. 522; Eker, 2011, s. 341; Karaağaç, 2012, s. 260-261).