• Sonuç bulunamadı

Bu kısımda inovasyon kavramı, önemi, inovasyon süreci, inovasyon kavramına benzer kavramlar, inovasyon türlerinin sınıflandırılması ve turizm işletmelerinde inovasyon uygulamaları anlatılacaktır. İnovasyon ve inovasyon çeşitlerine yönelik olarak turizm alanındaki çalışmalara yer verilerek bu çalışmalar incelenecektir.

İnovasyon kavramı TDK’da (2018) “yenileşim” olarak tanımlanmaktadır. Yenileşim kavramı ise, değişen koşullara uyabilmek için toplumsal, kültürel ve yönetimsel ortamlarda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması, yenilik, inovasyon (TDK 2018) olarak açıklanmaktadır. Yenileşim kavramının çok sık kullanılmadığı, onun yerine “yenilikçilik” kavramının Türkçe literatürde daha geniş yer bulduğu görülmüştür. Ancak; bu çalışmada yenileşim ve yenilikçilik kavramları yerine daha çok bilinen ve sık kullanılan bir kavram olmasından dolayı “inovasyon” kavramı kullanılacaktır. Ayrıca; genellikle yenilik kavramının da inovasyonun ifade ettiği anlamların tamamını kapsamadığı için inovasyon yerine kullanılamayacağı kabul

edilmektedir. Çünkü her yeni olan bir inovasyon olarak değerlendirilememektedir. İnovasyonun temel dinamiğinde sadece yeni olan değil, ekonomik ve sosyal bir katma değere dönüşen veya dönüştürülen yenilikler bulunmaktadır (Uzkurt, 2010:37). Peter Drucker’a göre ise, bir yöneticinin düşebileceği en büyük tuzaklardan biri inovasyonla (innovation) yeniliğin (novelty) birbiriyle karıştırılmasıdır. İnovasyon, “yenilikten farklı olarak, değer yaratır” (Elçi, 2007:2). Bunun dışında inovasyon ile karıştırılabilecek başka kavramlar da mevcuttur. İnovasyon kavramına benzer birden fazla kavram bulunmaktadır. Buluş ya da icat, yaratıcılık, Ar-Ge benzer kavramlara örnek verilebilir. Bu kavramlar genellikle birbirlerinin yerine sıklıkla yanlış şekilde kullanılabilmektedirler. Aşağıda her bir kavramın tanımına ve içeriğine yer verilerek ilgili kavramlar arasındaki ayrım netleştirilmeye çalışılacaktır.

İnovasyon kavramı genelde buluş ya da icat kavramlarıyla karıştırılmaktadır. Aslında bu kavramlar yakın ilişkili olmasına rağmen birbirlerinden farklıdır. Basit tanımıyla icat etmek; muhakkak keşfedilmemiş yeni bir şeyler oluşturmak, yeni bir fikrin oluşturulmasıdır. İnovasyon ise keşfedilmemiş olanı icat etmeyi değil; henüz yapılmamış bir şeyi yapmak ya da yapılmış olanı farklılaştırmaktır. İnovasyon için buluşlardan yararlanılabilir fakat buluşlar her zaman inovasyon olarak karşımıza çıkmaz. Çünkü inovasyon ticari bir başarı gerektirir. Buluş ise ticarileştirilemediği sürece inovasyon olmaz. Buluşun inovasyon olabilmesi için katma değer oluşturması gerekmektedir (Elçi, 2007).

Güleş ve Bülbül’e (2004:125) göre; “İcat ve keşifler, genellikle yenilik sürecinin kaynağını oluşturan, planlanması ve öngörülmesi zor, yaratıcı süreçlerin bir sonucudur ve yeni bir şeyin bulunmasını ifade eder. Üniversite, hükümet ve endüstriyel laboratuarlarda modern bilimin kurallarını izleyen araştırmacılar ya da kendi olanaklarıyla çalışma yapan kişiler bu süreçte önemli rol oynar. Bu noktada yeni bir fikrin, ürünün ya da sürecin kabulünü kapsayan yenilik tanımı, icattan çok daha geniş bir kavramı ifade eder” (Cengiz, 2012:24).

Harrison ve Enz’e (2005:287) göre inovasyon, “icat ve ticarileşmenin bileşenidir ve yenilikçi bir işletme bir fikri müşterilerin istediği bir ürün ve hizmete dönüştürmeyi bilmelidir” (Tekin ve Durna, 2012:94).

Durna’ya (2002:8) göre; “yaratıcılık, yeni fikirlerin oluşturulması ile ilgiliyken, inovasyon bu fikirleri ürün veya hizmete dönüştürme süreciyle ilgilidir. İnovasyonun

başlangıç noktası yaratıcılıktır. Yaratıcılık, yeni fikirler oluşturma ya da mevcut fikirlere yeni bakış açıları getirme yeteneğidir. Yeni fikirlerin oluşturulması için gerekli olan yetenekler ile bunları uygulamak için gerekli olan yetenekler birbirinden farklıdır. Yeni fikirlerin kullanılabilir hale getirilmesi için hem yaratıcı hem de yenilikçi personele ihtiyaç vardır. Yaratıcı fikirler uygulamaya konmadıkça işletme için hiçbir değer yaratmaz ve anlam ifade etmez. Bu bakımdan, işletmelerde inovasyon sürecinin, hem yaratıcılığı hem de yenilikçiliği kapsaması gerekmektedir” (Cengiz, 2012:24).

İnovasyon sistemleri 1990‟lı yıllara kadar Ar-Ge, üretim ve pazarlama arasındaki etkileşime dayanan bir özellik göstermekteydi. Başka bir ifadeyle inovasyon sistemleri Ar-Ge, üretim ve pazarlama departmanlarının etkileşiminden oluşan dışa kapalı bir sistem görünümündeydi. İnovasyonlar, işletme içerisindeki bu üç departmanın kendi aralarındaki faaliyetlere bağlı olarak gerçekleşiyordu. Ancak yenilik son yıllarda örgütün tüm düzeylerine yayılan bir faaliyet olarak görünmeye başladı (Cengiz, 2012:24).

Hall ve Williams’a (2008:21) göre; “her şeyden önce inovasyon bir ekonomik süreçtir. Sonunda bir ürün de olabilir, bir hizmet de, daha gelişmiş bir yönetim modeli de. İnovasyonda tesadüfe de yer yoktur. Öncelikle gerekli bilgi birikiminin oluşması gereklidir. AR-GE (Araştırma-Geliştirme) ile inovasyonu da karıştırmamak gerekir. Her araştırma, olumlu sonuç verse dahi, inovasyona yol açmaz. Ancak; AR- GE düzeyi yükselmeden inovasyonun gelişmesini de beklenmemektedir. İnovasyonun gelişmesi için araştırma önemlidir. Bilgi yaratma önemlidir. Teknik inovasyonda ise sanayinin katkısı gereklidir. Bundan böyle yeni bir terimi de kullanır olacaktır: AR-GE (Araştırma-Geliştirme)’nin yanında AR-İN (Araştırma-inovasyon). İnovasyon sonunda bir yenilik getirmeyebilir. Belki sadece bir değişimdir. Onun için “yenilikçilik” sözcüğü “inovasyon” un tam karşılığı değildir” (Üstel ve Kabatepe, 2006:9, akt., Cengiz, 2012:21,22; Vatan ve Zengin, 2014:513).

1990 sonrası tanımlamalarda inovasyon kavramı, tamamen yeni bir ürün, hizmet ya da süreci ifade ettiği gibi, işletme için yeni bir ürün, hizmet ya da süreç de yenilik olarak kabul edilmektedir. Ayrıca işletmelerin sadece başka işletmeleri değil, kendi kendilerini bile aşmalarıyla tanımlanan yeniliğin, günümüz pazarlarında bir süreç olarak zorunluluk haline geldiği (İrmiş ve Özdemir, 2011:139) vurgusu yapılmaktadır (Torun, 2016:9). Literatürde birçok farklı inovasyon tanımına

rastlamak mümkündür. İnovasyon müşteri, işletme, çalışan ve genel ekonomi bakımından farklı bakış açılarıyla da açıklanabilmektedir. Akdoğan ve Karaarslan (2013:1), inovasyonu, yaşamın doğasında bulunan değişim kavramıyla ilişkili görmektedir. (TÜBİTAK, 2005:50), inovasyonu, işletme içi uygulamalarda, işyeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni veya önemli derecede iyileştirilmiş bir ürün (mal veya hizmet), veya süreç, yeni bir pazarlama yöntemi ya da yeni bir organizasyonel yöntemin gerçekleştirilmesi olarak tanımlarken, AB Green Paper (1995) belgesinde inovasyon; pazardaki ürün ve hizmetlerin yenilenmesi ve genişletilmesi, üretim, tedarik ve dağıtım ile ilgili yeni yöntemlerin kurulması, yönetimde, iş organizasyonunda, çalışma koşullarında ve işgücü becerilerinde değişikliklerin yapılması olarak ifade edilmiştir (European Comission, 1995). Drucker (1985:14) ise “yeni fikirlerin, süreçlerin, ürünlerin ve hizmetlerin üretilmesi, kabul görmesi ve uygulamaya alınması” olarak tanımlamaktadır (Torun, 2016:9). Demireli, (2014), inovasyonu tüketicilerde yeni ürün ve mal alma veya yeni ürünleri denemek istemesinin yanında tüketimin çağın getirdiği gerekliliklerden dolayı sadece temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik değil, bir statü, başarı, eğlence, haz şekline dönüştüğünü ileri sürmektedir (Çengel, 2016:26). Eraslan, Bulu ve Bakan’a (2008:10) göre inovasyon, kavram olarak, hem bir süreci (yenilemeyi- yenilenmeyi) hem de bir sonucu (yenilik) anlatır. OSLO Klavuzu’nda inovasyon, “yeni veya önemli ölçüde geliştirilmiş bir ürünün (mal veya hizmet) veya sürecin, yeni bir pazarlama yönteminin veya iş uygulamalarında yeni bir örgütsel yöntemin, iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde uygulanması” şeklinde tanımlanmıştır (www.oecd.org) Erişim tarihi:22.06.2018. Genel geçer bir ifade halini almış bu tanıma bakıldığında inovasyon kavramının; ürün veya süreç ile yeni pazarlama yöntemi veya örgütsel yöntemle bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır (Paksoy ve Ersoy, 2016:414).

İnovasyon tanımını çeşitli gruplar açısından sınıflandıracak olursak daha kaliteli ve daha yararlı ürünler yani daha iyi bir yaşam tarzı anlamında müşteri açısından; sürdürülebilir büyüme ve geliştirme ile yüksek kâr kazanımı anlamında işletme açısından; hem yüksek ücret almayı sağlayan hem de daha fazla zihinsel güç gerektiren yeni ve daha ilginç işler anlamında çalışanlar açısından; genel olarak daha yüksek üretkenlik, verimlilik ve kalkınma anlamında ise genel ekonomi açısından kullanıldığı söylenebilir (Ramadani ve Gerguri, 2011:269).

İnovasyon kavramının önemi macro bazda değerlendirildiğinde işletmelerin inovasyon faaliyetinde bulunmaları sadece o işletme için değil, genel olarak bir ülke ekonomisi için de son derece önem arz etmektedir. İnovasyonun, ekonomik büyüme, kalkınma ve rekabet gücü üzerindeki etkileri göz önüne alındığında, mikro ölçekte yenilik faaliyetlerinin nasıl yapıldığı ve ne gibi etkiler doğurduğunun anlaşılması çok büyük önem kazanmaktadır (Terzioğlu vd. 2008:378, akt., Torun, 2016:11). Mikro bazda işletmeler için önemi bulunan inovasyonun, işletmenin pazar payında artış, küresel iş gereklerine uyum, rekabet üstünlüğü, maliyet avantajı, işletmenin büyümesi, verimlilik artışı, karlılık seviyesinde artış gibi faydaları bulunmaktadır (Toraman vd. 2009:103). Birçok araştırmada işletmelerin müşteri istek ve beklentilerini, müşterilerin istediği kalitede ve zamanında üretim yaptıkları ölçüde kalıcı olabildikleri vurgulanmaktadır. Müşteri istek ve ihtiyaçlarını belirleyebilmenin en iyi yolu, müşteriyle uzun dönemli ilişkiler kurmakla sağlanabilmektedir (Aygen, 2006:88).

Turizmde sektöründe inovasyon faaliyetleri diğer sektörlere nazaran daha alt düzeydedir. Son yıllarda meydana gelen gelişmeler sonucunda inovasyon faaliyetleri turizm sektöründe de kabul görür hale gelmiştir (John Stanley Metcalfe ve Ian Miles, 1999, akt., Paksoy ve Ersoy, 2016:416). İşletme içerisinde uygulanacak olan inovasyon çalışmalarının etkin ve sorunsuz bir şekilde yapılması gerekmektedir. İnovasyon süreçlerinde performans değerlendirmesinin yapılması ve eksikliklerin tespiti önemlidir. Bu değerlendirmeler ve sonuç bildirimlerine istinaden düzenlemeler yapılmalıdır. Bu uygulamalar düzenli yapılmadığı zaman, yönetim ne kadar iyi olursa olsun, hatalar tekrar yaşanabilir ve işletmeye zaman kaybına yol açar (Ecevit, Satı ve Işık, 2011:541).