• Sonuç bulunamadı

İmam Yahya'nın İstanbul'a Temsilci Göndermesi ve Yemen Komisyonunun

Abdurrahman Şeref Efendi'nin başkanlığında toplanan komisyonda ilk olarak İzzet Paşa tarafından Yemen'in durumuna dair ve vilayetin zararlarının karşılanması yönünde alınması gereken tedbirler hakkında görüş ve önerileri içeren bir rapor sunulmuştur. Bu raporu değerlendiren komisyon üyeleri daha sonra bundan yola çıkarak hazırladıkları layihayı Sadaret'e sunmuşlardır. Bu nedenle öncelikle Erkân-ı Harbiye Reisi İzzet Paşa'nın Yemen

589 MMZC., 26 Mart 1325 ( 8 Nisan 1909), C. 2, İctima: 1, Devre:1, s. 693-694 590

Kamil Paşa Hükümetinin düşürülmesi üzerine II. Abdülhamid İttihatçıların adayı Hüseyin Hilmi Paşa'yı 14 Şubat 1909'da Sadrazam tayin etmiştir. Hüseyin Hilmi Paşa kurduğu yeni hükümetinde İttihatçılara daha çok yer vererek, İttihat-Terakki'nin hükümete yönelik desteğini tam olarak arkasına almaya çalışmış. Yeni kabine ayrıca İttihad-ı Anasır ilkesini gerçekleştirecek şekilde reformlar öngören bir program hazırlamış ve hazırlanan bu program 17 Şubat 1909'da Meclis'te kabul edilmiştir. Bayram Kodaman,“II: Meşrutiyet Dönemi ( 1908- 1914)”, Türkler, C.13, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s. 173

591 Ferid Paşa, 1906 yılındaki Yemen Teftiş Heyeti'nin başkanlığında yer almıştır. 592 Ahmet İzzet Paşa, a.g.e., s. 90; HHP, 16/ 1008-A (R.16 Mart 1325/M. 29 Mart 1909)

Komisyonu başkanlığına sunduğu 23 Mart 1909 tarihli takrirde yer alan önerileri zikretmek gerekir. İzzet Paşa yazısında ilk olarak Yemen'deki memurların idaresi için senevi olarak İstanbul'dan 180.000 lira gönderildiği gibi asker ve cephane nakliyatı için de ayrıca hatırı sayılır derecede harcama yapıldığından ve hatta istatistiklerle ispat olunacağı üzere Yemen'in muhafazası için gönderilen askerin senevi 5.000 kadarı küçük mahalli çarpışmalarda zayi olmakla beraber, daha büyük ihtilaller sırasında da bu zayiat miktarının daha da arttığından ve yalnızca 1320-1321 ihtilalleri sırasında dahi 50.000 kadar vatan evladının Yemen topraklarında feda edilmiş olduğundan bahsederek, Yemen'deki durumun vehametine dikkat çekmeye çalışmıştır. İzzet Paşa'ya göre Yemen'deki bu elim tablonun tesiriyle asker arasında firarlar arttığı gibi aileler dahi evlatlarını askere yollamak istemeyerek Osmanlı idaresinden nefret eder hale gelmişlerdi. Buna benzer bir vaka 5. Ordu'dan ve Trabzon Vilayeti'nden sevk edilmekte olan askerler arasında yaşanmıştı. Vapurdaki asker arasında birkaç defa ihtilal yaşanmış, hatta Trabzonlular geri dönmek istemişlerse de bunda muvaffak olamamışlardı. Bu cinsten hadiseler hemen her yerde yaşanmaktaydı. Yine 4. Ordu'dan dahi Yemen için efrad verilmeme kararı alınmıştı.593

İzzet Paşa Yemen'de mevcut idare devam ettiği müddetce Yemen'in devlet için bir yük ve zarardan başka bir şey olmayacağını belirterek, düvel-i sâirenin müstemlekelerindeki idaresi ile Osmanlı Devleti'nin Yemen'deki idaresini ve durumunu kıyaslamıştır. Buna göre, Avrupa devletlerinin tebaaları, bilhassa ticaret vasıtasıyla müstemlekelerinden istifade ederler iken, Osmanlı Devleti için böyle bir istifade mümkün görünmüyordu. Çünkü Osmanlı tabiiyeti altındaki San'a, Hudeyde ve diğer mevkiler de sermayeleri hiçbir vakit 100 lirayı aşmayan, küçük tacir grupları vardı. Halbuki Yemen'in sahil kesimlerine yerleşmiş olan İtalyan, Yunan ticaret müesseseleri ve birçok Yunanlı, Hindu ve İngiliz himayesinde olan tüccarlar Yemen'deki ticaretten ve servetten kat kat kazanç elde etmekteydiler.594

Yemen'de verilecek imtiyaz meselesine gelince bu konuda da verilecek olan kapsamlı bir imtiyazın memleketin diğer kısımlarındakiler için misal teşkil edeceği veyahut bu yolda teşekkül edecek bir Devlet-i İmamiye'nin (İmamlar Devleti'nin) Arap İslam dünyasında bir merkez olması ihtimalinden söz edilebilirse de İzzet Paşa'ya göre, bu düşünce uzak bir ihtimaldir. Çünkü, Zeydiler ile diğer civar mezhep mensupları arasındaki husumet ve mezhepsel taassubun kısa zamanda ortadan kalkarak, barış ve ittihadın tesis edilebilmesi mümkün değildir. Bu sebeple öncelikle nifakın bertaraf edilmesi gereklidir.595

593 HHP., 15 / 1004, (Yemen Komisyonu azalarından Erkan-ı Harbiye Reisi Ahmet İzzet Paşa'nın Yemen

Komisyonu riyasetine sunduğu takrir sureti. 10 Mart 1325)

594 HHP., 15 / 1004, (Yemen Komisyonu azalarından Erkan-ı Harbiye Reisi Ahmet İzzet Paşa'nın Yemen

Komisyonu riyasetine sunduğu takrir sureti. 10 Mart 1325)

595 HHP., 15 / 1004, (Yemen Komisyonu azalarından Erkan-ı Harbiye Reisi Ahmet İzzet Paşa'nın Yemen

İzzet Paşa yaklaşan İmam Yahya'nın isyan tehlikesine hal çaresi bulabilmek amacıyla öncelikle Yemen iğtişaşlarının sebeplerinin tetkik edilmesini istemekteydi. Bunun için Yemen'de üzerinde durduğu hususların başında vergi tahsili gelmekteydi. İzzet Paşa, şimdiye kadar ahalinin bir taraftan vergiler altında ezilirken, diğer taraftan da tahsil memurları ile meşayihin suistimali dolayısıyla ezilmekte olduğundan bahsediyordu. Bundan başka, İmam'a da zekat adıyla bir hayli vergi verdikleri gibi şu son zamanlarda Osmanlı idaresi altında olan kısımlarda da zabıta kuvvetiyle cebren taleplerin karşılanması ahali arasında sefalet ve fakirliği arttırdığı gibi, müsademe ve muhaberelere de vesile olmaktaydı. Tüm bunlar ahalinin Osmanlı Devleti'ne olan kin ve garezini arttırmaktaydı. Ayrıca Yemen'de sıklıkla hüküm süren kuraklık ve kıtlık zamanlarında dahi Osmanlı Hükümeti'nin muavenet edeceği yerde vergileri tahsile devam etmesi de ahalinin şikayetlerini artırıyordu. Hükümetin bu tavrına rağmen, bu esnada İmam Yahya ise bir tarafından “mukaddemi” ismiyle birtakım sadat ve fukahadan kimseleri yanına alarak diğer taraftan da neşrettiği mektuplar ile Osmanlı memurlarının mezaliminden, dinsizliğinden ve ahlaksızlığından bahsederek halkı “din düşmanları” aleyhine gazaya teşvik ediyor ve bunları zahire vermek suretiyle de etkilemesi daha kolay oluyordu. Yine bunlara ilaveten İmam'a öteden beri hususi bağları bulunan Zû mehmed, Zû Hüseyin gibi bedevi kabileler, Haşed, Erheb gibi devlete merbutiyetleri pek de kuvvetli olmayan cihetlerden Havlan ve diğer taraflara çeteler dahi göndererek yerli halk ile beraber sürgün ve ihtilaller gerçekleştirmekteydiler. İşte İzzet Paşa'ya göre bu tablo Yemen ihtilallerinin tahsisattan kaynaklanan kısımlarını meydana getirmekteydi. Bunun için adil bir idare tesis edilerek, ahalinin mizacı ve ahvaliyle gayr-i mütenasip şekilde olan haksız maddi taleplerden vazgeçilip uygun bir şekilde vergilerin tahsili ile iğtişaşın önü alınması gerekliydi. İzzet Paşa, bilhassa da mal ve mülklerini, meskenlerini çıkan çatışmalarda kaybeden yerli halkın Hükümet'ten uzaklaşmaya başladığı fakat buna rağmen Ahmed Selami, Ahmed Rıza gibi bazı meşayihin ve öteden beri şekavette bulunan Mikdad ve Nasır Mebhut gibi servetli ve itibarlı şahısların yardımıyla ahali arasında İmam taraftarlarının eskiye oranla kıyas kabul etmeyecek bir derecede nüfuz kazandıkları bir ortamda, bahsettiği bu önerilerinin gerçekleşmesinin kolay olmayacağının da farkındaydı. Dolayısıyla bu nüfuz kırılmadıkça sadece adil bir idare tarzının uygulanmasıyla meselenin halli mümkün değildi. İzzet Paşa bu nüfuzun kırılması için mecburi olmadıkça askeri tedbirlere müracaat edilmesini de doğru bulmuyordu, bunun yerine İmam'ın şu sıralardaki müracaatından İstanbul Hükümeti olarak istifade edilerek, itilaf cihetine gidilmesi taraftarıydı. izzet Paşa, bu itilaf sırasında devletin ve vatanın hakiki menfaatlerinin feda edilmemesi esaslarına dikkat edilmek koşuluyla İmam'ın arzu ettiği imtiyaz ve taleplerden bir kısmının yerine getirilmesini de zaruri görmekteydi.596

Buna göre;

1. Genellikle cebelde ve Zeydilerin fazlaca ikamet ettiği cihetlerde, tafsilatı ulema arasında kararlaştırılacak bir tarzda hükkamın İmam'ın kendisi tarafından tayinine ve bunların bir şer-i şerif icra-yı ahkam etmelerine müsaade edilmelidir. Ayrıca imamlar ve sadata mahsus iken 1288'den beri Osmanlı Devleti tarafından tahsil edilmek istenilen arazi gelirleri tamamen kendisine terk edilmelidir. Bu kadarına razı edilemediği takdirde;

2. Bilad serratın Zeydilerle meskun olan cebel kısmı “Hacur”, şimdiye kadar İmam'ın

havza-i idaresinde bulunan mıntıkalar arasına dahil edilmelidir, bununla da kanaat etmediği halde nihayetinde;

3. Yalnızca San'a'da, Osmanlı Devleti tarafından münasip bulunacak bir ünvana sahip

büyük bir memur ve yeterli miktar asker bulunmalı ve İmam da arzu ettiği halde San'a'da ikamet etmeli ancak buna mukabil istihdam olunacak memur, zabıtan ve askerin idaresine kifayet edecek miktarda akçenin mahalli sadat ve meşayih vasıtasıyla tahsil ettirilerek Osmanlı Devleti'ne teslimi hususlarına dikkat edilmeliydi. Devlet-i Aliyye ve tebaa'i Osmaniye tarafından taraf-ı 'adiye ve Hudeydiye tesviye ve inşası ve maden taharrisiyle işletilmesi vesaire gibi bayındırlık çalışmaları vukuunda taraflarından hiçbir şekilde mümanaat edilmeyerek bilakis yardımda bulunmak ve askerlerimiz Haraz'da müttehaşed kalmakla beraber Haraz ile San'a arasındaki yol üzerinde ve Zeydi hududu ile Taiz ve Tihame arasında bazı hakim ve müstahkem noktaların askerimizin işgali altında kalmak müsaade ve şartı ile akd ve vifak çarelerine başvurulmalıdır.

İzzet Paşa takririnde ecnebiler ile Yemenliler arasındaki ilişkiden de bahsetmek gereği hissetmiştir. Paşa'nın tespitlerine bakılırsa, dini inançları gereği cebel ahalisinin ecnebiler ile muhabbetleri kesin değilse de, Tihame gibi özellikle geniş kasabalarda bulunan tüccarlar arasında ecnebilere büyük bir meyil bulunmaktaydı. Bundan dolayı Osmanlı Hükümeti, Yemen'de tekâlif tahsili dışında halkın gönlünü kazanmaya da ehemmiyet vermeli ve bunun için memleketin umranı gözetilmeli ve Yemen dahilinde ahaliden doğrudan doğruya alınan tekâlifin bir kısmı affedilmeli bir kısmı ise değiştirilip, indirime gidilmelidir. Yine İzzet Paşa Yemen'de eğitimin yaygınlaştırılmasını ve bu eğitim hizmetlerinin yalnızca ibtidai bir seviye ile sınırlı tutulmayıp, ahalinin idrak seviyeleri nispetinde fikri gelişimleri için coğrafya vs. gibi derslerin dahi gösterilmesinin gerekli olduğunu düşünmekteydi. Ayrıca idareyi sırf Türk memurlara teslim etmemeli ve Yemen'in halkı arasından seçilecek yerli memurlar da istihdam edilmelidir. Bunun yanında 50-60 kuruş maaş ile bir sene müddetle alınacak efrad ile hiç olmazsa piyade askerimizin mevcudunun yarısı yerlilerden terkib edilmelidir. Jandarma namıyla da başka bir müstakil kıtaat teşkil edilerek Asâkir-i Osmaniye'nin yükü

hafifletilmelidir. Bundan başka İmam Yahya'nın birtakım milisi dairelere taksim ederek ve bu dairelerde gençlere senevi birkaç hafta talim ettirilerek, gerekli görüldüğü takdirde de kendilerine devlet tarafından verilecek esliha ile techiz edilerek, bir ecnebi istilasına karşı muhafazaya hazır hale getirilmesi şeklinde tedbire başvurulmalıdır. İşte İzzet Paşa'ya göre İmam'a verilmesi teklif edilen imtiyazlar ve tazminat sırf böyle bir idare biçimini tesis edebilmek amacıyla yapılan bir tedbir olmalıdır. Aksi halde Yemen'in diğer taraflarında yine eski idare yöntemlerine devam edilirse, Hükümetimizin bu fedakarlıklardan bir istifade elde etmesi mümkün olamayacaktır.597

Paşa bilhassa tekâlifte indirime gidilmesi ve İmam Yahya'ya imtiyaz ile tazminat verilmesi yönündeki görüşlerine yönelik şiddetli eleştiriler alacağının farkında olduğu için, yöneltilebilecek eleştirilere yanıt olması niteliğinde de izahatta bulunmayı ihmal etmemiştir. Tekâlif meselesine dair olarak İzzet Paşa, Yemen'de vilayet dahilinde aşar, maarif vergisi ve buna benzer isimlerle toplanan dahili vergilerden hazineye giren akçe miktarının çok cüz'i olup, üstelik bu miktarın tahsili için gereken askeri sevkiyat masrafını dahi karşılayamaması nedeniyle, bu vergi çeşitlerinde yapılabilecek bir indirimin hazineye büyük kayıpları olmayacağını iddia etmekteydi. Paşa bunların yerine Hükümet olarak Yemen'in gelirinin büyük bir kısmını oluşturan sahil ve kara gümrüklerine ağırlık verilmesini istemekteydi. Her ne kadar son zamanlarda gümrük gelirleri de suiistimallerin etkisiyle gittikçe düşüş göstermiş, öyle ki Hudeyde gümrük geliri dahi 35.000 raddesine inmişse de; Hudeyde gümrüğünün geliri çok kolaylıkla kısa sürede sadece hüsn-ü niyet sahibi bir, iki yüksek rütbeli memurun sayesinde 100.000 liraya çıkarılabilirdi. Yine sahillerin muhafazasıyla yeteri kadar ilgilenildiği takdirde Moha, Luhayye, Midi, Cizan gibi iskelelerden elde edilebilecek hasılatın miktarında da artış yaşanacak ve böylece Osmanlı Devleti önemli bir gelir elde etmiş olacaktı. İzzet Paşa ikinci eleştiri konusu olan İmam'a verilecek imtiyazın diğer memleketler için dahi misal temsil edip edemeyeceği konusuna gelince bu konuda; zaten şu ana kadar memleketin bir çok yerinde Hicaz başta olmak üzere buna benzer örneklerin olduğundan bahsederek, Yemen'in su-i misal teşkil edeceği yönündeki iddialara yanıt vermeye çalışmıştır. zira Hicaz, tamamen tarz-ı idare-i umumiye'den hariç bir usul ve talimatlar ile idare edilmekteydi, yine doğrudan doğruya Osmanlı Devleti tebaası sayılan Irak bedevilerinin dahi kendi kendilerini müstakil bir surette idare etmekte oldukları ve hatta bazı şeyhlerin durumu daha da ileriye taşıyarak idam hükmünü verebilecek kadar salahiyetlerini genişlettikleri ve Necid'in de müstakil bir idare tarzına sahip olup, bazı vilayetlerin civarındaki birçok birliğin kaymakam vesaire gibi ünvanlara sahip şeyhler vasıtasıyla müstakilen idare edildiği herkes tarafından

597 HHP., 15 / 1004, (Yemen Komisyonu azalarından Erkan-ı Harbiye Reisi Ahmet İzzet Paşa'nın Yemen

biliniyordu. Yemen için düşünüldüğünde bu durumun bir “Adem-i Merkeziyetçiliğe” giden ilk adım sayılıp sayılamayacağı meselesinde de; İzzet Paşa, Yemen'de imtiyaz verilmesi lüzumlu olan kimselerin de zaten uzun süredir bilfiil bu imtiyazlara sahip olduklarını beyan ederek, verilecek imtiyazların zaten bunca zamandır uygulamada olduğunu, dolayısıyla Osmanlı için yeni bir durum olmayacağını iddia etmekteydi.

İzzet Paşa son olarak yapılması gerekenleri yedi madde halinde özetleyerek komisyona sunduğu yazısını noktalamıştır. Bunlar:

1. Sahiller sağlam tutularak, gümrük hasılatından devlet tarafından istifade edilmesi. 2. Tekâlif-i dahiliye'nin tenzili.

3. Yerli memurlar istihdam edilmesi.

4. Yemen ahalisi nazarında nüfuz kazanmış olan yerli ekâbire ve bilhassa Zeydi İmamı'na

salahiyet ve imtiyaz verilmesi.

5. Maarifin yaygınlaştırılması.

6. Teşebbüsat-ı nafia (bayındırlık hizmetleri) ile Osmanlı sermaye varidatının temini ve

Yemen ile aramızda ticari münasebat tesisi.

7. Osmanlı askerinin miktarının azaltılarak, yerlilerden istifade olunması ve milis

teşkilatıyla müdafaa-i mahalliyenin temini.598

Yemen Komisyonu üyeleri Yemen'de şimdiye kadar takip olunduğu halde hiçbir muvaffakıyet elde edemediğimiz idare tarzına bundan sonrada devam edildiği takdirde maddeten ve manen bir fayda sağlayabilmemizin mümkün olmayarak, beyhude yere uğraş verilmiş olacağının farkına varmışlardı. Bunun için öncelikli hedefleri Yemen'de sükûn ve asayişi iade ve bu havalide nüfuz kazanmış olan Seyyid Yahya b. Hamidüddin ile Osmanlı yönetiminin birbirine karşı vaziyetlerini tayin ve idame edecek birtakım ıslahat tedbirlerini belirlemek olmuştur. Islahat tedbirleri belirlenirken Komisyon üyeleri müstemleke sahibi bazı devletlerin müstemlekelerinin idaresinde uyguladıkları usul ve kanunların da incelenmesini uygun bulmaktaydı. Meselenin aciliyetinin de bilincinde olarak kısa süre içinde tespitlerini tamamlayan Komisyon üyelerinden, Erkânı Harbiye-i Umumiye Reisi İzzet Paşa, Harbiye Nezareti Piyade Dairesi Reisi Ferid Paşa, Evkâf Hümayun Müfettişi Hüseyin Hüsnü ve Maarif-i Umumiye Nazırı Abdurrahman Efendi'ler Yemen işine dair önerilerini 29 Mart 1909 tarihli bir yazı ile Hükümet'e sunmuşlardır.599

Üyeler tarafından üzerinde ittifak hâsıl edilerek kabulü uygun bulunan kararların ilki idari düzenlemeye ilişkin ifadeleri içermekteydi. Buna göre Zeydi cemaati İmamı Seyyid Yahya b.

598

HHP., 15 / 1004, (Yemen Komisyonu azalarından Erkan-ı Harbiye Reisi Ahmet İzzet Paşa'nın Yemen Komisyonu riyasetine sunduğu takrir sureti. 10 Mart 1325)

Hamidüddin Hazretleri arzu ettiği takdirde San'a'da ikâmet etmeye devam edebilecektir. Bunun yanında kumandanlık vazifesini de kendisinde toplamış olan Osmanlı Devleti'ne mensub bir vali ve maiyyeti de San'a'da bulundurulacaktı. Mezhep ihtilafı ya da diğer sebeplerden kaynaklı olarak İmam Yahya'nın nüfuz dairesine giremeyecek olan Hudeyde ve Taiz Sancakları eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya Valinin idaresinde bulunmalı, Asir Sancağı ise müstakil bir sancak şeklinde idare edilmelidir. Bunun dışında resmi kabul ve ziyaret merasimlerinde de protokol bakımından İmam Yahya Hazretleri Vali'ye önderlik edecektir. Valinin maiyetinde bulunacak heyet ile Elviye-i Selase'nin (San'a-Hudeyde-Taiz) tüm memurları eskiden olduğu gibi aynı şekilde Osmanlı Devleti tarafından atanmakla beraber, Vali'nin maiyetindeki mıntıkalardaki idari âmirler, katip ve tahsildarlar İmam Yahya tarafından tayin olunacaktır. Bu mıntıkalarda maarifin yaygınlaştırılması hususunda İmam ile istişare edilecek ve San'a'da mevcut olan mülkî ve askerî rüşdî, idadî mekteplerinin geliştirilmesine çalışılmalı ve gereken mahallerde mahallin ihtiyaçlarına, çağın gereklerine uygun eğitim kurumlarının açılmasına ihtimam olunmalıdır. Ayrıca Vali'nin maiyetindeki mıntıkalar dahilinde maden arama ve işletilmesi ile sedler inşa edilmesi tarzındaki Devlet tarafından üstlenilecek bayındırlık çalışmalarına İmam Hazretleri' de yardımcı olmalıdır.600 Kararda yer alan bir diğer düzenleme konusu adlî uygulamalara ilişkindir. Bu hususta,

San'a'da Padişahın kararıyla Osmanlı Devleti tarafından atanacak bir kadı bulundurulacak ve

atanan bu kadılar maiyetleri dahilinde yer alan mahallerdeki meselelerin çözümü esnasında Hanefi mezhebine göre hüküm vermek zorundaydılar. San'a dışındaki kazalarda görev yapan kadılar ile şahidü'l hükm İmam Yahya tarafından seçilmeli fakat memuriyetleri Yemen Valisi tarafından tasdik olunmalıdır. San'a kadısı; San'a'nın merkez ve havalisinde ortaya çıkan davaları araştırma ve halletme yetkisine sahip olabileceği gibi, mahkeme kararlarının tetkik ve temyizi gibi hususların da Dersaadet'e gönderilmesine gerek kalmadan şahidü'l-hükümlerle beraber bidayeten, temyizen ve istinafen kendisine havale edilen hükümleri de tetkik edebilir. (Merkez kadısının dahi İmam tarafından tayin edilmesi mümkün olduğu halde; bu uygulamanın Hicaz ve Mısır'a da sirayet edebileceği düşüncesiyle San'a da bulunan kadının İstanbul'dan tayin edilmesi münasip bulunmuştur.) Fakat imkan görülmezse San'a kadısının da İmam Yahya tarafından tayinine müsaade olunmalıdır.601

Askeri hususlarla alakalı olarak; San'a'da iki ile üç tabur piyade veya tabur topçu ile bölük süvari bulundurulmalı, ordunun büyük bir kısmı ise Menaha'da ikamet olunur ve Menaha ile San'a arasındaki münasip noktalarda istihkamlar inşa edilerek, yolun muhafazası sağlanmalıdır. Bundan başka Yemen'de tabur mevcutlarının bir kısmı yerliden olmak şartıyla

600 HHP, 16 / 1008- A ( 16 Mart 1325) 601 HHP, 16 / 1008- A ( 16 Mart 1325).

maaşlı-yerli taburların da teşkil edilmesi gerekir. Yemen'de bulunması lazım olan kuvve-i askeriyenin tayin ve tertibi işlerinin sorumluluğu Harbiye Nezareti'ne ait olmaya devam etmelidir. Bunun yanında Yemen'de İmam Hazretleri aleyhine vuku bulacak her türlü kıyam ve ihtilalin bastırılmasında bizzat İmam Yahya'nın kendisi herhangi bir yardım talebinde bulunduğu takdirde, belirlenen hududlar dahiline münhasır kalmak şartıyla Asâkir-i Osmaniye tarafından yardım edilebilecektir.602

Komisyon üyeleri Yemen'in mali durumuyla da ilgili olarak da, İmam Yahya'nın maiyetindeki mıntıkalarda tekâlif-i emiriye'nin İmam Yahya Hazretlerinin memurları tarafından tahsil olunmasını kabul etmekle beraber bunun yanında devletin mülki, askeri masraflarına karşılık olmak üzere senevi miktarı devlet tarafından belirlenecek bir meblağın belirli taksitler şeklinde devlete ödemesi uygun bulunmuştur.603

Toplanan bu Yemen komisyonunda Yemen Kıtası'nın geneline ait ıslahat teklifleri görüşülmüşse de şimdilik komisyon üyeleri yalnızca İmam Yahya b. Hamidüddin ile yapılacak itilafa yönelik görüşlerini beyan etmekle yetinmişler ve bu rapor ile Yemen'in Zeydiler'le meskun olan mıntıkaları dahilinde tesis olunacak idare hakkında karara varmışlardı.

1909 senesi itibariyle Osmanlı Devleti içeride yeni bir siyasi kriz ile karşı karşıya kalacaktır. Yemen Komisyonu raporunu henüz tamamlamıştı ki Osmanlı Devleti'nde II. Meşrutiyet devrinin önemli olaylarından birisi olan 31 Mart Vak'asının baş göstermesi Yemen Komisyonu'nun kararlarının uygulanmasını kısa sürelide olsa bir tarafa bıraktıracaktır. II. Meşrutiyetin ilan edildiği günlerde İttihat ve Terakki Cemiyeti, Sultan II. Abdülhamid'e yönelik muhalefetin ve Kanun-i Esâsi'nin uygulamaya konulmasının gerekli olduğunu savunan kimselerin toplandığı bir bakıma Saray muhalefet cephesinin çatısı gibi görünmüştür. Meşrutiyetin ilanı ve ardından yapılan seçimlerde kolay bir başarı kazanan Cemiyet'in siyasi bir fırka haline dönüşmek zarureti, tez zamanda Cemiyet'e karşı tavır almak gereğini duyan