• Sonuç bulunamadı

Toplum kavramı, bir araya gelmiş çok sayıda insandan ya da onların toplamından çok daha fazlasını ifade eden bir bütünlüğe gönderme yapmaktadır. Bu bağlamda toplum, aralarında oldukça belirli ve devamlı ilişkilerin bulunduğu bireylerden oluşmaktadır. Nitekim topluma atfedilen biçimsel kategoriler de sonuçta insanlar arasındaki bu ilişkilerin biçiminden ve niteliğinden hareket edilerek oluşturulmuştur. Bu ilişkilerin biçimi ve niteliğini değerlendirirken dikkate almamız gereken temel unsurlardan birisi de bireyler arasındaki ilişkilerin değişen tarihsel- dönemsel koşullara bağlı olarak kurulmasını sağlayan iletişim araçlarıdır (Törenli, 2005:7).

Bu açıdan insanlık tarihi, toplumsal iletişim, yani sembolik içerik üretimi ve değişimi üzerine kuruludur. Matbaanın iletişim sürecinde merkezi bir konum edinmesinden bu yana toplumsal iletişim sürecinde içeriğin oluşturulması ve dolaşıma sokulması kurumsal bir yapıya bürünmüştür. Modern iletişim teknolojilerinin ortaya çıkmasına neden olan gelişmeler sonucunda, iletişimin nesnesi olan içerik ve enformasyon üretimi ölçek olarak genişlemiş, diğer hizmetler gibi pazarda karşılığı olan bir meta haline gelmiş, iletişimin teknolojik doğası modern dünyada sembolik üretim ve değişiminin doğasını değiştirmiştir. İletişim artık belirli araçlar dolayımıyla gerçekleştirilir hale gelmiştir (Timisi, 2003:9).

Toplumsal dönüşüm süreci içinde teknolojik gelişmeler ve üretim tekniklerinde meydana gelen değişimlerden iletişim ilişkileri de yapısal olarak etkilenmiştir. Kitle iletişiminin gelişiminin öncesi ve sonrasında birtakım köklü toplumsal değişmelerin ortaya çıkması bu bakımdan önemlidir (Önür, 2002:64). Bu bağlamda geçmişten günümüze medyanın tarihi incelendiği zaman teknolojik gelişmelerin kitle iletişiminde sahip olduğu önem daha net bir biçimde ortaya çıkmaktadır. İlkçağlardan bu yana sözden yazıya geçiş sonrasında kâğıt, matbaa, telefon, telgraf, radyo ve televizyondan sonra nihayet internet, uydu ve mobil telefon gibi birçok teknolojinin gelişmesiyle beraber dünyanın her tarafıyla iletişim kurmak ve bu iletişimi interaktif bir şekilde gerçekleştirmek mümkün hale gelmiştir (Yakın, 2006:7-8).

Altı çizilmesi gereken bir diğer nokta ise teknolojiyle desteklenen kitle iletişim araçlarından hedef kitlelere gönderilen mesajların oldukça güçlü bir etkileme potansiyeline sahip olmasıdır. Teknolojik gelişmeler sonucunda, geride bıraktığımız yüzyıl içerisinde radyonun yanı sıra sinema ve televizyonun da kitle iletişim sürecine katılmasıyla birlikte kitle iletişim araçlarıyla aktarılan mesajların etkileme güçleri daha da önemsenmiş, çoğu zaman bu teknolojilere eleştirel kuramcılar tarafından kültürel hegemonya araçları yakıştırması yapılmıştır (Dursun, 2010:243).

Öte taraftan, 1970’li yıllardan itibaren tüm dünyada iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler, kitle iletişim araçlarına yönelik tartışmalara yeni boyutlar

kazandırmıştır. Bilgisayar alt yapısıyla eş uyumlu yeni tür iletişim araçlarının gündelik yaşam içinde kullanılıyor hale gelmesi; enformasyonun toplanması, saklanması ve dolaşıma sokulmasında kitle iletişim araçlarının yarattığı alışkanlıkların değişmeye başladığı yolunda bir söylemi de beraberinde getirmiştir. “Enformasyon devrimi”, “küreselleşme” ya da “küresel köy” kavramları da bu süreçte oldukça sık kullanılan kavramlar haline gelmiştir. Ayrıca iletişim teknolojilerinde meydana gelen değişimler toplumda elde edilebilen enformasyon miktarını genişletmiş ve bununla birlikte toplumun bütününü değişime sokmaya başlamıştır. Bu araçların ortaya çıkması bir teknolojik devrim olarak yorumlanmış ve bu teknolojik devrimin toplumsal bir devrim yarattığı ileri sürülmüştür. Sözü edilen devrimin içeriği ise demokratikleşme, iletişim özgürlüğü, katılım ve ilerleme olarak tanımlanmaktadır (Timisi, 2003:9-10).

Gelinen nokta itibarıyla sadece teknolojik araçlar değil, araçların içeriği ve gönderdiği iletiler de gelişen teknoloji ile değişime uğramıştır. Gelişim ve değişim toplumsal yapıları etkilemiş, iletişim biçimlerini de köklü bir değişime zorunlu kılmıştır. Sözün yükseldiği toplumsal yapılardan sözün düşüşüne ve okuryazarlığın yükselişinden tekrar düşüşüne kadarki süreçlere tekrar bakıldığında bugün internetle birlikte el yazısı tekniğinin gözden düştüğünü ve bunun yerine elektronik olarak üretilmiş sözün ön plana çıktığını ileri sürebiliriz. Bununla birlikte tekniğin yardımı ile haber, bilgi, görüntü ve ses taşıyan araçlar, toplumun vazgeçilmezi ve kurumların üzerine inşa edildiği bir omurga haline gelmiştir (Ayhan, 2007:294).

Bunu biraz daha açmak gerekirse, teknolojiler biçimleri ya da doğaları ne olursa olsun (doğal dil, görsel dil, görsel-işitsel dil vb) anlam üretirler. Teknik düzenlenmeleriyle, getirdikleri kullanım çerçeveleriyle anlamın ve temsillerin oluşturulmasına katkıda bulunurlar. Toplumsal ilişkiler üzerinde de etkisiz oldukları söylenemez. Örneğin elektronik postadan çok kullanıcılı sanal dünyaya kadar, uzaktan erişim sağlayan teknik aygıtlar için de aynı durum geçerlidir. Cep telefonu ya da uzaktan erişim yollarıyla birlikte çalışabilmenin getirdiği bireysel ve toplumsal davranış değişikliklerini de bu çerçevede değerlendirmek gereklidir. Özel ve mesleki alanların dağılımının, aynı zamanda da toplumsal üretim bağıntılarının altüst

olduğunu anlayabiliriz. Günümüzde toplumsal ağ diye adlandırılan olgu da bu teknolojilerin kullanımıyla büyük ölçüde yeniden yapılandırılmaktadır (Bourse ve Yücel, 2012:110).

Bu çerçevede iletişim teknolojileri, kendilerinden önceki iletişim biçimlerine eklemlenerek ve hızlı toplumsal değişimlerle birleşerek kitle iletişimi dediğimiz toplumsal iletişim modelinin dönüşümünü hızlandırmıştır. Kitle iletişimi eski yerel, zaman-uzam bağımlı olanın yitimi ve yerine yeni bir zaman ve uzam kavramının geçmesine neden olmuştur (Aydoğan ve Başaran, 2012:217). Bununla birlikte aslında yeni teknolojinin sonuçlarından biri artık neyin kitle iletişimi olup neyin olmadığını söylemenin kolay olmamasıdır. Kitle iletişimi ve diğer iletişim biçimleri arasındaki sınır artık çok açık değildir (Severin ve Tankard, 1994:12).

Kısacası, iletişim sürecinde ve sürecin temel öğelerinde geçmişten günümüze yaşanan dönüşümde, teknolojinin büyük etkisinin olduğunu söylemek kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar teknolojiyle iletişim etkinlikleri yüz yüze olmaktan çok sanal bir biçime dönüşmüş olsa da; iletişim mevcut önemini yitirmemiş, aksine kat be kat artırmıştır. Gündelik yaşama dair her türlü olayda, olguda iletişime ilişkin temel yapılardan izler bulmak zor değildir. Bireyler arasında yaşanan ilişkiler, paylaşımlar, etkileşimler, değişimlerin her biri iletişim sonucunda olmaktadır. Dolayısıyla hayatımıza giren teknolojiyi ve teknolojinin ortaya koyduğu imkânları, bireyler arasındaki iletişimi ortadan kaldıran bir araç olarak değil, bu iletişime farklı bir boyut katan araçlar olarak değerlendirmekte yarar vardır (Dursun, 2010:240). Nitekim teknolojinin toplumsal hayatın ayrılmaz bir parçası olduğu günümüzde, yeni iletişim teknolojileri ya da yeni medya olgusu farklı yönleriyle tartışmaların ana ekseninde yerini bulmaktadır.