• Sonuç bulunamadı

4.5. İlaç sektöründe verimlilik ve teşvikler

4.5.4. İlaç üretimini destekleyen politikalar ve Yeni Teşvik Sistemi

Sistemi

Türkiye’de üretim yapılabilmesi için daha öngörülebilir ve sürdürülebilir bir

ortama ihtiyaç bulunmaktadır. Türk İlaç Sektörü için istikrarlı, şeffaf ve rekabetçi yatırım ortamının eksikliği söz konusudur (BSTB, 2013b: 49). Arslanhan (2013a) kamu alımlarının sanayide nitelik dönüşümünü desteklemediğini belirtmektedir. Bu nedenle Türkiye’de kamu alımları kapsamında uygulanan politikaların üretim kapasitesinin kullanımını artırmaya yönelik olması gerektiği üzerine odaklanmaktadır. İhracatın artırılması için Ekonomi Bakanlığı’nın aktif rol oynaması gerekmektedir (BCG, 2011: 109). İthalatın azaltılması ve ihracatın artırılabilmesinin yolu ilaç sanayinin Türkiye’ye yapacağı yatırımlardan geçmektedir. Bu üretime dönük fabrika yatırımları ve Ar-Ge’ye dayalı yatırımlardır (Deloitte, 2009).

1954 yılında çıkarılan Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu ile ilaç sektöründeki yabancı yatırımların da Türkiye’ye gelmesi mümkün olmuştur (Deloitte, 2009). Deloitte (2010)’nin Türk sağlık sektörüne yönelik hazırladığı raporda, uluslararası firmaların 2004 yılından bu yana Türkiye’de yapılandıkları belirtilmektedir. Coğrafi

konumu, üretim ve yönetim süreçlerinde yüksek kaliteli insan kaynağı ve doymamış bir iç pazar firmaların Türkiye’de üretime yönelik yatırımlarını teşvik etmektedir İlaç sanayinde yabancı yatırımcıların Türkiye pazarına olan ilgisinin artması adına yeni teşvikler oluşturulmuştur. Bu teşvikler özellikle ilaç sanayine yönelik Ar-Ge mevzuatına yönelik yeni düzenlemeler, özel hukuka tabi olan yatırım sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla yetkili mahkemelerin aktif rol oynaması şeklinde olabilir (Deloitte, 2010; Gökyayla ve Süral, 2004).

Yabancı yatırımlar açısından bir ülkenin yatırım yeri olarak seçiminde göz önünde bulundurulan temel kriterler; genel ekonomik performans, hukuki alt yapı, ekonomik ve siyasi istikrar, şeffaflık düzeyi, pazar büyüklüğü, nitelikli işgücü, rekabet koşulları, sermaye piyasasının gelişmişliği, ticaret ve döviz rejimi, vergi oranları, fiziki alt yapı, hammadde durumu, stratejik ürün, yatırım maliyetleri, yabancı yatırımcıya yönelik usulen gerekliliklerin fazlalığı ve sağlanan teşviklerdir. Bu durumda yatırım ortamına ilişkin genel unsurlarda yapılacak iyileştirmelere ilave olarak yapılması gereken; Türk vergi ve teşvik sisteminin günün koşulları ve teşvik rekabeti bağlamında yeniden gözden geçirilerek yatırım stratejisinin tamamlayıcı parçaları olarak düzenlenmesini sağlamaktır. Bunlar vergisel teşvik araçları yatırım indirimi, gümrük muafiyeti, KDV istisnası, vergi resim ve harç istisnası, bazı harcamaların vergiden düşülmesi, zararın ileriye aktarılması, yeniden değerleme ve hızlandırılmış amortisman olarak sıralanabilir. Vergi sisteminin karmaşık olması ve vergi dairelerinin yapılandırmalarındaki olası gecikmeler yatırımcıların en çok şikayet ettiği temel sorunlar arasındadır ve yatırımcıların iş planları ve fizibilite çalışmaları açısından öngörülemez bir ortam yaratmaktadır. Ayrıca firma kuruluşu aşamasında karşılaşılan maliyet, Türkiye’de kişi başına gelirin %27,7’si ile en yüksek seviyededir (Gök, 2011).

Son zamanlardaki ilaç politikalarının da etkisi ile ilaç sanayinde üretim ve yatırım karar verme süreçleri uzamaktadır. Buna örnek olarak 2011 yılında 2004 yılına göre

Türkiye’de orijinal/referans ilaç üretiminin %34 oranında azalma gösterdiğini verebiliriz (Arslanhan, 2013a). Küresel rekabette yatırımcılar, ilaç sektörüne spesifik avantaj sağlayan teşvikler nedeniyle yatırımlarını gelişmekte olan diğer ülkelere kaydırmıştır (PWC, 2012a: 82).

18 Ekim 2011 Tarihli ve 28088 sayılı Resmi Gazete Bakanlar Kurulu Kararı Ekinda yerli ilaç geliştirilmesi amacıyla bilimsel çalışmaların destekleneceği ve bu kapsamında ilaç sanayinin teşvik edilerek, bu amaçla yerli ilaç üretimini teşvik edecek yeni uygulamalara geliştirileceği ve yeni düzenlemelerin yapılacağı belirtilmektedir. Akdağ (2012), üretim teşviklerinin yerli sanayi katılımı ve Ar-Ge yönünde olacağını belirtmektedir. Fiyat ve Mevzuat Daire Başkanlığı, yerli üretimin desteklenmesi adına Türkiye’de üretimi gerçekleştirilebilen ilaçların eşdeğerinin ithal edilmeyeceği ve ruhsat verilmeyeceğine yönelik açıklamalarda bulunmuştur. Devlet, yerli ilaç sanayisinin yurt dışına açılmasını sağlayacak programı iyileştirmek, ihracatı artırmak adına stratejiler geliştirmektedir (SB: 2012a: 117). Türkiye, son dönemde üretim yapısı ve ihracat kompozisyonunda geçirdiği değişimle düşük teknolojili bir yapıdan orta teknolojili bir yapıya geçiş yapmıştır. Ancak önümüzdeki dönem hedeflerine ulaşabilmesi adına ihtiyacı olan yüksek teknoloji yetersiz seviyededir (Arslanhan 2013a).

İlaçta arazi, işçilik, enerji maliyetleri, vergi avantajları, mali teşvikler, lojistik unsurlar, işgücü kalitesi gibi üretime yönelik yatırımlar diğer sektörlerden pek farklı olmasa da 15. 06. 2012 tarihli Resmi Gazete’de 6322 sayılı kanun ile yürürlüğe giren ‘Yeni Teşvik Sistemi’ yatırım ortamının iyileştirilmesinde adına önemli bir belirleyici olmuştur. Stratejik ve teknolojik dönüşümü sağlayacak yatırım konuları ve vergi indirimleri, yatırıma destek miktarları dikkate alınmıştır. İlaç endüstrisi için asgari 100 Milyon ₺ ve üzerindeki yatırımlar Büyük Proje Yatırım Teşvikleri’nden yararlanabilecektir. Bu teşvik sistemi içerisinde devlet teşvikleri bölgelere göre farklı değerlerde olmak üzere vergi indirimi ya da muhafiyeti, yatırım yeri tahsisi, sigorta primi işveren desteği ve faiz desteğidir. Yeni Yatırım Teşvik Sistemi’nde ilaç

sanayinde ‘öncelikli yatırım konuları’ stratejik yatırımlar olarak belirlenmiştir. Biyoteknolojik, onkoloji ve kan ürünlerine yönelik üretimler öncelikli yatırım konuları kapsamında değerlendirmeye alınarak devlet tarafından desteklenmektedir Stratejik Yatırımlar kapsamında ilgili Yatırım Teşvik Sistemi’nde ilgili kararda Madde 8’de belirtilen kriterleri sağayan, ithalat bağımlılığı yüksek ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar stratejik yatırım olarak değerlendirilmektedir. Stratejik yatırımlar için gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi, faiz desteği, düşük maliyetli finansman, KDV iadesi, gelir vergisi stopaj desteği gibi desteklerden yararlanılabilmektedir (BCG 2011: 80,81,84; BSTB, 2013a: 23, 2013b: 32; Deloitte, 2009; PWC 2012a: 72, 73, 74, 18 Ekim 2012 Tarihli ve 28445 SAyılı Resmi Gazete Bakanlar Kurulu Kararı: 176).

Çokuluslu şirketlerin Türkiye’de klinik araştırmalara yönelik daha fazla yatırım yapmaları ve Türkiye’ye yönelmeleri sağlanmalıdır (BCG, 2011: 67). Tokgöz (2011), küresel bir oyuncu olma yolunda Ar-Ge yatırımlarının, yeşil alan yatırımı ‘greenfield investment’20

olarak tanımlanan sıfırdan yabancı yatırımları ve yeni teknolojileri çekebilen bir yapı kurulması gerektiğini belirtmektedir. Türkiye teşvik sistemlerinin cazibesi sayesinde yerli sermayeli firmaların yanı sıra çok uluslu firmaların da yoğun üretim yatırımı yaptığı bir üretim üssü haline getirilebilir.

İlaç hammaddelerine uygulanan % 18’lik KDV yerli ilaç üreticilerine ek mali yük getirmekteydi. Bu durum yerli üreticileri KDV alacaklı hale getirmekteydi. İadelerin gecikmesi ile üreticilerde finansman yükü oluşturmaktaydı. Bu yüzden yerli üretim yerine ürün ithalatı daha cazip gelmekte idi. Bu durumda yerli ilaç üreticilerin ve bağlı oldukları derneklerin üretim mali yükünü azaltmak için devletten beklentisi KDV’nin % 8’e çekilmesiydi (BCG, 2011: 79, 95) 2012 yılında KDV oranı % 8’e

20

Yeşil alan yatırımı (Greenfield investment), yabancı bir yatırımcının başka bir ülkede sıfırdan oluşturduğu operasyonel faaliyetleri içeren yatırımları ifade etmek için kullanılmaktadır.

düşürülmüştür. (Uzun yıllar boyunca üreticiler hammaddeyi % 18 KDV ile ithal edip, % 8 KDV ile ilaç satmışlardır ve bu durum ilaç sanayi üzerine bir kambur olarak değerlendirilmiştir.).