• Sonuç bulunamadı

4.6. Türkiye’de Ar-Ge’ye yönelik kamu teşvikleri ve politikalar

4.6.2. Ar-Ge faaliyetlerine yönelik teşvikler

İlaç sektöründeki araştırmalar kamu sağlığı açısından önemli role sahip olduğundan, bu tür araştırmalara en üst seviyede teşvik sağlanması ve yeterli koruma sağlanması gerekmektedir (Özkan, 2008). Günümüzde genel Ar-Ge harcamaları GSYİH’nın % 0,85’ine denk gelmektedir. Bu oranın 2023 yılında % 3’e çıkması beklenmektedir (2009 yılı OECD ortalaması % 2,34, AB ortalaması % 1,9). Araştırma faaliyetlerinin hedeflenen oranlara gelebilmesi için devletin uygun hibe mekanizmaları ya da özel sektörün finansmanı gerekmektedir (BCG, 2011: 48, 49; PWC, 2012a: 16, 57, 59). Başarılı Ar-Ge çalışmalarının artması için hibe kaynakları ve güçlü işbirlikleri ihtiyacı devam etmektedir (PWC, 2012a: 59). Üniversite, teknokentler ile endüstriyi bir araya getirecek bir yapılanma modeli geliştirilmeli, ortak dili kullanmaları sağlanarak iki tarafın güvenini arttıracak hak ve menfaatlerini

koruyacak girişimlerde bulunulmalı, ortak projeler üretilip bu projelere iç ve dış kaynak sağlamanın yolları aranmalıdır. (BCG, 2011: 45; BST, 2013: 11; DPT, 2001: 13).

18 Ekim 2011 Tarihli ve 28088 sayılı Resmi Gazete Bakanlar Kurulu Kararı Ekinde (s22) İyi Klinik Uygulamaları ile ilgili araştırma merkezleri kurulmasının destekleneceğinden bahsedilmektedir. Yeni ilaç geliştirilmesi amacıyla bilimsel çalışmaların destekleneceği ve bu kapsamda ilaç sanayinin teşvik edileceği belirtilmektedir (Kamu- üniversite- özel sektör işbirliği ve eşgüdümün sağlanması). Bu amaçla Sağlık Bakanlığı, TÜBİTAK, Üniversiteler, sağlık kuruluşları, Kalkınma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, özel Sektör ve meslek kuruluşlarına sorumluluk yüklemektedir. Türkiye’de Ar-Ge faaliyetlerini koordine eden en çok maddi destek sağlayan kurum TÜBİTAK’tır (PWC, 2012a: 59). Hali hazırda TÜBİTAK teşvik programlarında Ar-Ge’ye toplamda 10.000 üzerinde başvuru alınmıştır. 2000-2010 yılları arasında özel sektör tarafından geliştirilen projelere yönelik yaklaşık 2 Milyar ₺ nin ilaç SAnayine yatırılan miktarı 40 Milyon ₺ kadardır (% 2) (BCG, 2011: 48, 56). TÜBİTAK dışında BSTB, (DPT), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), KOSGEB, Türk Patent Enstitüsü Ar-Ge desteği vermektedir (BCG, 2011: 52).

Ar-Ge’ye yönelik 12/03/2008 tarih ve 26814 sayılı Resmi Gazete’de Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında 5746 nolu Kanun ile devlet Ar- Ge çalışmalarına farklı şekillerde destek vermektedir. Ar-Ge merkezlerinde kurulan şirketlere gelir vergisi stopajı teşviği (Ar-Ge’ye yönelik projelerde çalışan personelin elde ettikleri gelirin doktoralı olanlar için % 90’ı, diğerleri için % 80’i gelir vergisinden müstesna tutulmaktadır), sigorta primi desteği (5 yıl boyunca Ar-Ge personeline yönelik ödenecek olan sigorta primlerinin yarısı Maliye Bakanlığı bütçesinden karşılanmaktadır) ve damga vergisi istisnası verilmektedir. Teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren şirketlere pek çok hibe ve vergi teşviği sağlanmaktadır. Üniversite ile özel sektör işbirliği ile yapılan Ar-Ge projelerinin masraflarının % 75’ine kadar BSTB tarafından SAN-TEZ programı ile

desteklenmektedir. Teknoloji ile ilgi şirket kurmak isteyen girişimciler 100 bin ₺’ye kadar sermaye desteği alabililmektedirler. Destekler özel bir fon hesabında tutulmaktadır. Ayrıca DPT, üniversitelerde merkezi laboratuvar ve uzmanlık merkezlerinin kurulmasını destekler. 2010 yılı itibariyle Türkiye’de 57 üniversite laboratuvarının kurulmasına DPT destek olmuştur (BCG, 2011: 52; Deloitte, 2010; PWC, 2008, 2012a: 75).

Gelir vergisi stopajı teşviğinden yararlanabilecek işletmeler için öngörülen şartlar Ar-Ge Merkezlerinin öncelikle Ar-Ge Merkezi Belgesi almaları gerekmektedir. Ancak 5746 sayılı Kanun uyarınca ‘Ar-Ge Merkezi Belgesi’ alabilmek ve Ar-Ge Merkezi kurabilmek için asgari gerekliliklerinden birisi olan Ar-Ge merkezlerinde en az 50 tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanmak için Ar-Ge merkezlerinde en az 50 tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam edilmesi gerekmektedir.

Nisan 2008’de yürürlüğe girerek 31 Aralık 2023 tarihine kadar uygulanacak olan 5746 sayılı kanun bu bakımdan önemli bir adım teşkil etmiştir. Ancak, ilaç sektöründe Ar-Ge çalışmaları genelde 50’den çok daha az sayıda araştırmacı ile yürütebilmektedir. Bu nedenle sektördeki firmalar, 50 tam zaman eşdeğer Ar-Ge personel sayısını yüksek bulmaktadır. Bu sayının kanun düzenlemeleri ile düşürülmesini talep etmekte ve 50 personel için büyük bir sermaye gerekli olduğunu savunmaktadırlar. İlaç sanayindeki Ar-Ge çalışmalarının özellikleri dikkate alınarak bu sektöre özgü şartlara uygun olan şartlar altında Ar-Ge teşvikleri sağlamak çok büyük faydalar sağlayabilir (Deloitte, 2009, www.sanayi.gov.tr). 2012 yılında BSTB Bakanlığı tarafından Abdi İbrahim, Bilim İlaç, Zentiva, Deva Holding ve Mustafa Nevzat olmak üzere 5 ilaç firmasına Ar-Ge Merkezi kurma onayı verilmiştir. Bu firmaların net satışlar içerisindeki Ar-Ge giderleri payı % 4,07 olarak gerçekleşmiştir (BSTB, 2013a: 15).

23.12.2008 tarih ve 27089 sayılı Resmi Gazete’ deki Sağlık Bakanlığı Klinik Araştırmalar hakkında Yönetmelikte değişiklikler ile 11.03.2010 tarih ve 27518 sayılı Resmi Gazete’de ‘Klinik Araştırmalar Hakkında Klinik Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ ile uluslararası standartlara daha uyumlu hale getirilmiştir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birden fazla ülkede eş zamanlı olarak yürütülen klinik çalışmalarda uluslararası standartlar uygulanmaktadır (PWC, 2012a: 59, 60).

Diğer yandan Ar-Ge çalışmalarına yönelik olumlu atılımlar gerçekleşmektedir. Türkiye’de klinik araştırmaların geliştirilmesi ve dünya standartlarına ulaştırılması için gerekli altyapıyı kurmak üzere 2012 yılında 7. Çerçeve Programı kapsamında Avrupa Birliği projesi olan ECRIN-IA (European Clinical Research Infrastructure Network- Integrating Activity: Avrupa Ulusal Klinik Araştırma Altyapı Ağı) projesi ile Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde TUCRIN (Turkish Clinical Research Infrastructure Network) Türkiye Ulusal Klinik Araştırma Altyapı Ağı Uygulama ve Araştırma Merkezi) kurulmuştur. ECRIN üyeliği ile Avrupa ve dünyadaki araştırmalara katılım, Türkiye’ deki klinik araştırmalara Avrupa ve dünyadan ortakların bulunması, uluslararası ortamda deneyimli araştırmacıların yetişmesi, Avrupa Birliği ile bilimsel entegrasyonun gelişmesi desteklenmektedir. TUCRIN ile Sağlık Bakanlığı TİTCK arasında 3 Temmuz 2013 günü bir protokol imzalanmıştır. İşbirliği protokolünden Türkiye’de yapılan tüm klinik araştırmaların altyapısının oluşturulması, ulusal ve uluslararası işbirliklerin oluşması, yapılan çalışmaların dünya standartlarına çıkarılması ve Türkiye’de çok sayıda uluslararası klinik araştırma yapılması beklenmektedir. TUCRIN sayesinde tüm araştırmalar kayıt edilecek, kalite ve güvenirlik artacak, şeffaf bir ortam sağlanacak, finansman temini olacak, veri yönetimi, çalışmanın izlenmesi kolaylaşacak ve klinik araştırmaların incelenmesi, onaylanması hızlanacaktır. Klinik çalışmalar için sürdürülebilir bir alt yapı oluşması adına önem taşımaktadır (BSTB, 2013b: 57; TUCRIN Basın Bildirisi 2013;Tunçok, 2012).

Türkiye İlaç Sektörü’nün Ar-Ge yatırımlarını çekebilmesi için öncelikle Ar-Ge belirli alanlarda iddia sahibi olacak kadar gelişmesi gerekmektedir. Ar-Ge yaşam bilimleri alanında Türkiye, American Worldview kişi başı eğitimli (lisans, yüksek lisans, doktoralı) işgücü sıralamasında 48 ülke içerisinde 42. sırada yer almaktadır (PWC, 2012a: 58).