• Sonuç bulunamadı

İkinci Teklif: Londra Konferansı

MÜTAREKE DÖNEMİ VE İKİ AŞAMALI OYUNLAR

2.4. İkinci Teklif: Londra Konferansı

Müttefikler, Mondros ve Sevr’in hükümleri gereği, yurdu işgal etmeye başlayınca; Mustafa Kemal önderliğinde örgütlü ve organize bir hale gelen Milli Mücadele hareketi, bu antlaşmaların uygulanmasının önüne geçmeye çalışmıştır. Bu kapsamda yapılan ilk büyük mücadele; I. İnönü Muharebesi’dir. Bu muharebenin ardından toplanan Londra Konferansı’nın sonunda, 12 Mart 1921’de, Türk tarafına müttefikler tarafından ikinci barış teklifi yapılmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde daha organize ve örgütlü hale gelen Milli Mücadele hareketi; Sevr’i, tam bağımsızlık hedefine aykırı olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. Milli Mücadele hareketi, bu hedefine ulaşmak için kendisini savaş meydanlarında kanıtlayacak ve yeni barış görüşmelerinde Türk Devleti’ni temsil etme hakkına kavuşacaktır. Bu anlamdaki ilk cephenin; I. İnönü Muharebesi’nin, kazanılmasının ardından yeni bir sürece girilmiştir. İtilaf Devletleri Londra’da bir konferans yapılmasına karar vermişler ve bu konferansı, barış adına düzenlediklerini belirtmişlerdir.

Londra Konferansı, TBMM için çok yönlü bir sürecin yolunu açmıştır. Mustafa Kemal Paşa için TBMM’nin konferansa tek başına gitmesi Osmanlı Hükümeti’nin temsil niteliğini kaybetmesi anlamına gelmekteydi. I. İnönü Zaferi’nin ardından, müttefikler Sevr Antlaşması’nı yeniden gözden geçirmek için Londra’da düzenleyecekleri konferansa, İstanbul ve Ankara Hükümetleri’ni birlikte çağırma kararı almışlar ve bu kararı Osmanlı Hükümeti’ne bildirmişlerdir. Müttefiklerin bu kararı, Osmanlı Hükümeti ile TBMM arasında yeni bir siyasi çekişme sürecini de başlatmıştır. Sevr Antlaşması’nın bazı maddelerini değiştirmek ve bu şekilde kabul ettirmek amacıyla konferansa katılan devletler; İngiltere, Fransa, Yunanistan ve Japonya’dan oluşmaktaydı. Bununla birlikte, konferansa TBMM ve Osmanlı Hükümeti birlikte katılmışlardır.

Konferansın düzenlenmesinde başrol oynayan İngiltere; konferansa Ankara’yı da davet etmek suretiyle, Anadolu’da bir çeşit “böl-yönet” taktiği uygulamaya çalışmıştır. Bu politika gereği müttefikler, TBMM temsilcisi Bekir Sami Bey23 ile ikili anlaşmalar24 yapmıştır.

Bu anlaşmaları yapan temsilci heyeti daha ülkeye dönmeden, Yunan ordusunun yeniden saldırıya geçmesi, konferansın barışı tesis etmek için düzenlenmediğini ortaya koymuştur. Bir anlamda bu konferansın I.İnönü Muharebesi’nde yenilgiye uğrayan Yunan ordusuna zaman kazandırmak amacıyla düzenlendiğini göstermektedir. Buna rağmen Türk Kurtuluş Savaşı’nda II. İnönü Muharebesi olarak bilinen bu savaşta Türk ordusu Yunan ordusuna karşı büyük bir zafer kazanarak “yalnız düşmanı değil, bir ulusun makûs talihini” de yenmiştir (Atatürk, 2007: 460). Türk Ordusu’nun kazandığı bu savaş tam anlamıyla Türk Kurtuluş Savaşı’nın kırılma noktası olmuştur. Bu savaş ile Sevr Antlaşması’nın kabul edilemeyeceği tüm dünyaya bir kez daha duyurulmuştur.

Farklı emeller güden Londra Konferansı’nın katılımcı devletleri; TBMM Hükümeti tarafından, daha işin başında kuşkuyla karşılanmıştır. Bu devletlerin bir oyalama ve Yunanlılara zaman kazandırma hedefi güttüğüne inanan Ankara; Misak-ı Milli’yi dünya kamuoyuna duyurma amacı taşıdığından konferansa “doğrudan

23 Bekir Sami Bey; Milli Mücadele’ye inanmış biri olmakla birlikte Moskova’da, Sovyet Rusya ile

barış görüşmelerini TBMM adına sürdüren bir diplomattı. Türk-Sovyet barış görüşmelerinin uzaması nedeniyle Bekir Sami Bey, Sovyet liderinin samimiyetinden şüphe duymuş ve görüşmelerin bir anlaşmayla sonuçlanmayacağı kanaatine varmıştır. Sovyetlerin otokratik bir azınlık tarafından yönetildiğine inanan Bekir Sami Bey bir an önce Londra Konferansı’nda katılımcı devletlerle anlaşma sağlamak yönündeki niyetini yaptığı ikili anlaşmalarla göstermiştir. Türkiye adına uzun süre Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Bekir Sami Bey Londra Konferansı’nda yaptığı ikili anlaşmaları TBMM’nin ve Mustafa Kemal Paşa’nın yoğun eleştirisine rağmen haklı göstermeye çalışmış ancak bunda başarılı olamamıştır. Bunun sonucunda Bekir Sami Bey TBMM’ye dilekçesini vererek istifa etmiştir. (Kara, 2009: 168)

24 Bekir Sami Bey’in Misak-ı Milli’nin ruhuna aykırı olarak TBMM’nin iznini almadan yapmış

olduğu anlaşmalar kendisine pahalıya mal olmuştur (Kara, 2009: 166). Bekir Sami Bey, Fransa ile yaptığı anlaşmada Kilikya Bölgesi’nde savaşa son vermeyi, esirlerin serbest bırakılmasını kabul etmiştir. Buna karşılık Fransa, Kilikya’dan çekilecek, Hatay’da özel bir yönetim kurulacak ve Kilikya’da kurulacak Polis Teşkilatı’nda Fransızlar da bulunacaktı. Bölgede herhangi bir ayrıcalık tanınırsa aynı ayrıcalık Fransa için de geçerli olacaktı (Ateş, 1985: 1175). Türk-İngiliz Anlaşması’na göre Türkiye bütün İngiliz esirlerini iade ederken İngiltere sadece Ermenilere ve İngilizlere zulüm ve kötü muamele etmemiş Türk esirlerini geri verecekti. Türk-İtalyan Anlaşması’na göre İtalya, İzmir ve Trakya’nın Konferansta TBMM’ne bırakılmasını savunma karşılığında; Burdur, Muğla, Isparta illerinin tamamında ve Afyonkarahisar, Kütahya, Aydın ve Konya illerinin daha sonra tespit edilecek bölgelerinde İktisadi ayrıcalıklar elde edecekti. Aynı zamanda bu anlaşmaya göre Ereğli madenleri de Türk-İtalyan şirketlerine devredilecekti (Gönlübol ve Sar, 1997: 28).

davet” koşuluyla katılma kararı almıştır. (Gönlübol ve Sar, 1997: 26) İtilaf Devletleri’nin Sevr’den sonra Türkiye’ye Londra Konferansı’nda temsil heyeti aracılığıyla yaptıkları ikinci barış teklifi, daha temsil heyeti yurda dönmeden ve tekliflerinin cevabını almayı beklemeden Yunanlılar bütün ordusuyla Türk ordusuna karşı taarruza geçmiştir. Bu durum da Yunan taarruzu Londra Konferansı’nın barış hedefinin bütün taraflar açısından terk edilmesine neden olmuştur. II. İnönü Zaferi’nin ardından yurda dönen temsil heyeti başkanı Bekir Sami Bey’in istifasının ardından dahi konferansta yaptığı ikili anlaşmaları savunmuş ve Avrupa temaslarının üzerinde bıraktığı etki ve intibaları içeren bir telgrafı Mustafa Kemal Paşa’ya göndermiştir. 12 Ağustos 1921 tarihli telgrafında TBMM Hükümeti’nin politikasını eleştiren Bekir Sami Bey şunları söylemiştir:

Daha fırsat eldeyken, akıllıca bir siyaset takip etmek, memleketi sürüklendiği bu çıkmazdan kurtarabilir. Olaylar bir bütün olarak incelenerek memleketi selamete çıkaracak bir tutumu benimsemek şarttır. Aksi takdirde tarih ve millet karşısında hiçbir sorumluluktan kurtulamayız. Milletin mutluluğu ve Müslümanlığın selameti adına isabetli bir tutumun benimsenmesini ve biran önce bildirilmesini rica ederim. (Atatürk, 2007: 468)

Bu sözleriyle barış umuduna ilişkin düşüncelerini ifade eden Bekir Sami Bey özetle; esaretten ve aşağılıktan kurtulmak için kendisinin Londra’da yaptığı ikili anlaşmalar çerçevesinde Milli Mücadele’nin sonlandırılmasını teklif etmiştir. Ancak bu düşünceler Mustafa Kemal Paşa tarafından tartışılması dahi gereksiz ve yararsız bulunarak reddedilmiştir (Atatürk, 2007: 467-470). Böylelikle, İtilaf Devletleri’nin ikinci barış teklifleri de bir sonuca ulaşmamıştır.