• Sonuç bulunamadı

3.2.1 İlk Radyo Yayınları ve Yükselişi

Radyo, her mekânda ve her durumda rahatlıkla dinlenebilme, küçük ve taşınabilir olma ve her şeyden önemlisi de ucuz olma gibi üstünlükleri ile kısa sürede döneminin en popüler kitle iletişim aracı olmuştur. Özellikle televizyonun kitleselleşmesine kadar en yaygın kitle iletişim aracı olan radyo toplumun tüm katmanlarına seslenebilme özelliğine sahiptir. Radyo dramatik yapısı ve anlık haber iletebilme özellikleri ile geniş halk kesimleri tarafından çok sevilmiş ve dünya tarihinde de önemli roller üstlenmiştir.

Hem radyo dinleyici kitlesinin aitlik duygusuna hem de radyonun gücüne temel bir örnek olması bakımından Orson Welles’in Amerikalıları dünyayıMarslıların istila ettiğine inandıran Dünyalar Savaşı önemlidir. 1938 yılında bir akşamüstü CBS Dünyalar Savaşı’nı yayınlamaktadır. CBS’nin yayını sürerken, NBC kötü bir kahve markasının reklamını girer ve

189

yaklaşık 6 milyon dinleyici bir anda (yeryüzüne gelen Marslıların tuhaf araçlarından indikleri sırada) CBS’ye geçer. Korkunç bir panik dalgası birden ABD’yi sarar, polis CBS stüdyolarını kuşatır, sokaklara çılgın bir kalabalık dalgası kaplar. Amerika sokakları yüzbinlerce kişilik yoğun bir göçe tanıklık eder. Kitleleri etkileme, yönlendirebilme ve ikna gücü açısından yalın bir örnek niteliğindeki bu olaya Hitler’in II. Dünya savaşında radyoyu propaganda amaçlı olarak başarıyla kullanması da eklenebilir.

Radyo, görüntü unsurunu barındırmaması sebebiyle şöhretin en önemli unsuru olan görsellik boyutunu eksik bırakmasına rağmen dramatizasyona açık yapısı ile bu dezavantajı avantaja çevirdiği durumlar olmuştur. Özellikle duygusal programlarla kısa sürede geniş bir hayran kitlesine ulaşan radyo şöhretleri, geçmişten günümüze etkisini sürdürmektedir. Yüzleri görülmese de pek çok radyo şöhreti ciddi bir hayran kitlesine sahiptir. “Radyo programcısı fiziksel ipucu vermemekle beraber, evin bireylerinden birisi gibidir. İsmi ve sesinin tonu dinleyicilerinin kafasında bir imge yaratır. Bu imgenin görsel malzemeyle de desteklenmesinin zorunlu hale gelmesi çeşitli radyo dergilerinin piyasaya çıkmasına neden olur. Radyo yıldızları da eksik olan görsel boyutu basında çıkan fotoğrafları aracılığıyla doldururlar. Radyonun en önemli özelliklerinden birisi, ‘kulakla görmeye’ imkan tanımasıdır. Radyo dinleyicisinin hayalgücünü, ‘insanları da sesleri kadar güzel tasavvur etmek için’ serbest bırakır.”190

3.2.2 Radyoda Yıldız Sisteminin Gelişimi

Amerika’da İlk radyo yayıncıları yıldız sisteminden faydalanarak işe başlamışlardır. John Reber’in film sektörünün can damarı olan yıldız sisteminin radyoda bir devrim yaratabileceğini ilk kavrayan kişi olduğu’ genel olarak kabul edilmiştir ve radyo yapımcılığı hareketinin Hollywood’a taşınmasındaki öncülüğüyle geniş çapta övgü toplamıştır. Kısa sürede pek çok ajans Los Angeles’ta ofis açmıştır. Hem ünlü varyete şovlarına hem de özellikle The Lux Radio Theatre gibi film uyarlama programlarına öncülük etmesi sayesinde gittikçe artan sayıda seçkin Hollywood yıldızı bu dönemde radyoya taşınmıştır. 191

Radyonun doğuş günlerinde şimdi de olduğu gibi, ünlü sanatçıların şarkıları, yayın akışının önemli bir kısmını oluşturmaktadır. 1940’larda radyoda şarkılarının yayınlanması, sanatçılar ve plak şirketleri için satışın garantilenmesi anlamına gelmektedir. Bu açıdan radyo önemli bir reklâm ortamı olarak kabul edilmektedir. Radyoda reklâmın önemli bir gelir haline gelmesi ile birlikte, radyo yıldızları daha fazla parlamaya başlamıştır. Amerika’da NBC radyosunda yayınlanan bazı programlar o kadar popülerdir ki, devlet adamlarının bile o saatte

190

Meltem Ahıska (2005), Radyo’nun Sihirli Kapısı, İstanbul: Metis Yayınları, s. 20.

191

programı dinleyebilmek için rahatsız edilmek istemedikleri söylenmektedir. Ticari rekabetin sonucu olarak Amerika’da başka bir radyo (CBS) de, NBC’de cumartesi gecesinin yıldızı olan Jack Benny’i büyük bir meblağ karşılığında transfer etmiştir.192

Kısa bir süre içinde popülerleşen radyo şöhretleri, hem kitleleri kanallara yönlendirmiş hem de yeni yeni parlayan reklam endüstrisinin önemli aktörlerinden biri haline gelmişlerdir.

Şöhretlerin toplumsal ve bireysel imgelemi dolduracak maddi bir varlığa, bir yüze ve bedene sahip olmadıkça etkisi sınırlı kalmaktadır. Radyo’nun gündüz izleyicisi olan kadınlar için hazırlanan ‘arkası yarın’ olarak nitelendirilen radyo oyunları Amerika’daki ticari yayıncılığın izlerini taşımaktadır. Kadınlara ve ev içi tüketime yönelik ürünlerin reklâmının yapıldığı bu programlarda orta sınıf Amerikan ahlaki değerleri yüceltilmiş, ailenin, ahlaki değerlerin ve Amerikalı olmanın önemi vurgulanmıştır. Radyo iki savaş arasındaki dönemde toplumun bilgi ve eğlence ihtiyacını büyük oranda karşılamıştır. Amerika’da ticari radyo yayıncılığının gelişmesine paralel olarak ‘radyo oyunları’ oldukça popüler olmuştur. Bu sesli diziler de, sinemaya benzer biçimde kendine göre bir yıldız sistemi oluşturmuşlardır. 1930’lu yıllarda Amerika’da radyo yayıncılığı, spikerler, kamu yetkilileri, yıldızlar, basın ve dinleyiciler arasındaki karmaşık bir pazarlığın merkezinde yer almıştır. 193

Radyo oyunları televizyonun kitleselleştiği 80’li yıllara gelinceye değin, döneminin en popüler yayınlarının başında gelmiş; adeta günümüzde dramaların oynadığı role benzer bir işlev yüklenmiştir. Sesli tiyatronun, ‘sesleri özel’ şöhretleri geniş bir hayran kitlesine sahip olmuşlar ve radyo oyunlarının yayınlandığı ülkelerin en önemli şöhret figürlerinin başında gelmişlerdir.

Radyo, yoksulların özellikle de eve bağlı yoksul kadınların hayatını, daha önce hiçbir şeyin yapmadığı kadar dönüştürmüştür. Dünyayı insanların oturma odalarına getirmiştir. Artık en yalnız kişi bile bir daha asla tam bir yalnızlık içinde olmayacaktır. Şarkı, oyun ya da sesle ifade edilen bütün bir seçenekler yelpazesi onların emrindedir. Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde henüz bilinmeyen bir aracın, ABD’de borsa krizinin gerçekleştiği yıl on milyon, 1939’da 27 milyonun üzerinde, 1950’de kırk milyonun üzerinde kişiyi kendine bağlamıştır. Radyonun her biri bir birey olarak kendisine hitap edildiğini hisseden sessiz milyonlara aynı anda seslenme özelliği, hem yöneticilerin hem de satıcıların hemen anladıkları gibi, onu propaganda ve reklamcılık için kavranamayacak kadar güçlü bir kitle enformasyon aracı haline getirmiştir. 194

Geniş halk kitlelerine tüketim toplumunun faydalarını vaaz eden radyo,

192Frédéric, Barbier ve Catherine Bertho Lavenir (2001), Medya Tarihi, Çev. Kerem Eksen, İstanbul: Okuyanus

Yayınları, s. 232-234.

193

Barbier, Lavenir, age., s. 230.

194

kısa sürede halkla ilişkiler ve reklamcılık alanlarının en etkin ortamlarından biri haline gelmiştir.

Radyo, televizyonun yaygınlaşmasına kadar geçen süreçte siyasi propaganda haber ve eğlence aracı olarak gündelik hayatta önemli bir rol üstlenmiştir. Radyonun popüler olduğu yıllarda, radyoya çıkmak şöhret olmak anlamına gelmektedir. Çoğu zaman sıradan halka kapalı olan bu alan, özellikle sanatsal değeri kabul edilmiş, belli estetik ve mesleki yetkinliklere sahip kişilere şöhret yolunu açmıştır. Özellikle televizyonun kitleselleşmesi radyonun gelişimini olumsuz bir şekilde etkilemiş ve etkinliğinin de görece azalmasına neden olmuştur.

3.2.3 Türkiye’de Radyoculuğun Gelişimi ve Şöhretleri

Radyonun Türkiye serüvenine baktığımızda, başlangıçta radyonun tıpkı ilk ortaya çıktığında yazılı basının görmüş olduğu işlev gibi ‘ulusu kültürel olarak birleştirme’ işlevi yüklenmiştir. Çünkü radyo dinlemek gazete gibi okur yazar olmayı gerektirmemektedir ve göreli olarak ucuzdur. Böylelikle mümkün olduğunca geniş bir kitleye ulaşabilmektedir. Radyo yaygınlaşırken bir bakıma kendi kültürünü ve ikonlarını da yaratmıştır. Radyo sanatçıları dünyanın her yanında bütün ulusun hayran olduğu ‘star’ statüsüne kavuşmuşlardır. Türkiye’de Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk ya da HamiyetYüceses gibi ünlü isimlerin yanı sıra, ileride ‘Sanat Güneşi’ olarak nitelendirilecek olan Zeki Müren’in rahatsızlanan bir sanatçı yerine apar topar radyoya çağrılmış ve program biter bitmez de star haline gelmiştir. Spikerler de en az yorumcular kadar halkın sevgisini kazanmışlardır. Emel Gazimihal, Selahattin Küçük, Tarık Gürcan, Julide Gülizar, Ülkü Giray, Zafer Cilasun, program sunanlardan Baki Süha Edipoğlu, Orhan Boran, Eşref Şefik hemen akla gelenlerdir ve bu isimlerin televizyonun ilk yıllarında da yer almışlardır.195

80’lerin sonlarından itibaren Türkiye’de özel radyoların yayına başlaması, alıştığımız radyo şöhretlerinin önemli oranda değişmesine neden olmuştur. Yıllardır TRT tekelinde bulunan radyo yayınları, radyo şöhretlerinin de bu kültürün yörüngesinde oluşmasına neden olmuştur. Özel radyoların bir anda popülerleşmesiyle birlikte yeni radyo şöhretleri ardı ardına ve hızla ortaya çıkmıştır. Başlangıçta İstanbul merkezli gelişen özel radyoların ilk yıldızları daha sonra tam anlamıyla birer medya şöhreti haline gelmişlerdir. Okan Bayülgen, Meltem Cumbul, Yavuz Seçkin, Kadir Çöpdemir, Mustafa Sandal, Gökhan Özen gibi radyo ünlüleri, kısa sürede ekranlara da sıçrayarak hem müzik, hem de televizyon dünyasının en önemli şöhretlerinden olmuşlardır.

195Tuğrul Eryılmaz (2005), “Radyo ve Radyoculuk”, Radyo ve Radyoculuk, Der: Sevda Alankuş, İstanbul:

Bu noktada Beyazıt Öztürk ve Serdar Ortaç’ın radyo merkezli şöhret olma süreçleri, radyonun gücünü göstermesi açısından önemli örneklerdir. Eskişehir’de radyoculuğa başlayan Beyazıt Öztürk, özel radyoların hızla arttığı bir dönemde, ev arkadaşıyla birlikte Eskişehir’de bir radyoda çalışmaya başlamıştır. ‘R’ harfini telaffuz edememesi nedeniyle, radyodan veto yemiş ve sadece program hazırlamakla yetinmiştir. Sınırları aşarak sesini dinleyicilere ulaştıran Öztürk, esprili programlarıyla radyo dinleyicisinin dikkatini çekmiş ve ‘Genç Radyo’da program sunmaya başlamıştır. Öztürk Radyo Klas’tan gelen teklif üzerine İstanbul’a gelmiş ‘Gece Tavuğu“ adlı programıyla profesyonel radyo yayıncılığına başlamış ve radyo dünyasında yıldızı parlamıştır. Bdeyazıt Öztürk, 1990’larda radyoculukla başlayan, televizyon programları ve stand-up şovlarıyla devam eden kariyerine, dizileri, sinema filmlerini ve bir türkü albümünü eklemiştir. Öztürk, halen Kanal D’deki ‘Beyaz Show’ adlı programına devam etmekte ve ülkenin en başarılı talk showcularından biri olarak kabul edilmektedir. Aynı şekilde bugün müzik piyasasının sayılı isimlerinden Serdar Ortaç’ın da şarkıcılığa giden yoldaki ilk durağı radyo olmuştur. İlk olarak radyo programlarıyla dinleyicilerinin karşısına çıkan Serdar Ortaç’ın radyo macerası üniversitede okurken radyoda program yapmaya karar vermesiyle başlamıştır. Bugün Türkiye’nin ünlü bestecisi ve pop şarkıcısı olarak müzik piyasasının önemli isimleri arasında yer alan Ortaç, 1993 yılında İstanbul’da özel radyolarda program yapımcısı ve sunucusu olarak çalışmıştır. İstanbul FM’de ve Radyo Klas’ta ‘S.O.S’ adlı programında sanatçıları konuk eden Ortaç, programını dinleyen bir müzik şirketinin yapımcısı ile anlaşarak müzik dünyasına girmiş ve alanının en başarılı şarkıcılarından biri olmuştur. Yukarıdaki örneklerin yanı sıra pek çok radyo şöhreti da, radyonun azalan etkisine rağmen kitleleri peşlerinden sürüklemekte ve şöhret olma sürecinde bu büyülü aracın önemini hatırlatmaktadır.