• Sonuç bulunamadı

Fransız teorisyen Guy Debord'un gösteri toplumu kavramı şöhret kültürünü ve ardındaki yapılanmayı en açık şekilde ortaya koyan kavramların başında gelmektedir. Debord’a göre toplum bir bütün olarak artık gösterinin bizatihi kendisi olmuş ve toplum her yönden gösteri tarafından kuşatılmıştır. Medyadan akademiye, tarihten bilgi ve kültüre, turizminden kente, gündelik hayatta kullandığımız dilden sanata, boş zamandan bilime, bilimsel bilgiden sosyolojiye, ideolojiden bireysel varlığımıza, her şey gösterinin bir parçası, daha doğrusu bir gösteridir ve ‘gösteri toplumu’nu beslemektedir. Ona göre, gösteri, “kendisini gerçekliğin tamamına nüfuz edecek kadar yaygınlaştırmıştır”, kendini küresel boyutta kaçınılmaz olarak sunan bir “bütünleşmiş gösteri” sürüp gitmektedir; artık “modern endüstrinin araçları ve çıkarları doğrultusunda değiştirilmemiş ve kirletilmemiş hiçbir şey kalmamıştır.” Günümüz toplumunda, gösteriden kaçılabilecek hiçbir an, bâkir kalmış bir alan yoktur.

Debord'a göre tüm iletişim araçları metayı ve tüketimi övmekte ve metaya duyulan isteği kamçılamaktadır. İnsan, her an harekete geçirilen arzularıyla baş başa bırakılmıştır. Örneğin, bir giyim tarzı bir filmde görülür, bir dergi çeşitli giyim alışkanlıklarının yaygınlaştığı gece kulüplerini över ve ‘gösteri toplumu’ her yönden gösteriyi beslemek için çalışır. Kendini gösterinin hizmetine adamış olan birey, toplumsal hayatta varoluşunu ispatlayabilmek için, görünen olana yüklenir ve tüketerek gösteriyi besler. Böylece “gösteri kendini tartışılamaz ve

159M. Bilal Arık (2003), “Medya ve Kültür Çalışmaları Kapsamında Kültürel Çalışmalar Ekolüne Bir Bakış”, Medyada Yeni Yaklaşımlar, Ed: Metin Işık, Konya: Eğitim Yayınevi, s.114.

erişilmez devasa bir olumluluk olarak sunar.” Debord metanın gündelik hayattaki egemenliğini şöyle açıklamaktadır: “Gösteri, metanın toplumsal yaşamı tümüyle işgal etmeyi başardığı andır” ve "görülen dünya, metanın dünyası" olmuştur. "Gösteri insanları ve silahlarını değil, metaları ve tutkuları över. Bu kör dövüşte her meta kendi tutkusunun peşinden giderek aslında bilinçsiz bir şekilde daha yüce bir şeyi gerçekleştirir: Metanın dünya haline gelmesini ki bu aynı zamanda dünyanın meta haline gelmesi demektir”.160

Gösteri toplumunun baş aktörleri şöhretlerdir. Endüstri tarafından yönlendirilen şöhretler insanların arzularını dolayımlayarak isteklerini metaya dönüştürmekte ve onları sistemle uyumlandırmaktadır. Dolayısıyla şöhret kültürü olmadan gösteri kültürünün varlığını sürdürebilmesi mümkün değildir. Debord, “gösteri günümüz toplumunun başlıca ürünüdür" diye belirtir. Debord, gösterinin işlevlerinden birinin “sistemin akılcılığı” bulanıklaştırıp gizlemek olduğunu ileri sürmüştür. Debord, metalarla bağlantılı gösterinin toplumun gerçek işleyişini gözden saklayan (akılcılığı da dâhil olmak üzere) bir tur afyon olduğunu söylemektedir. Gösteri, satın alınan mal ve hizmetlerin son kertede doyuruculuktan uzak olduğu gerçeğini gizlemeye de hizmet eder. Debord'un gözünde gösteri tüketicilik ve metalarla yakından ilişkilidir: “Gösterinin sergilediği dünya yaşanan tüm deneyimleri yöneten meta dünyasıdır.” Metalar ve onların çevresindeki gösteriler yalnızca ekonomiyi değil tüm toplumu da egemenliği altına almaya başlamıştır. Bunun sonucunda, Marx'ın yabancılaşmış üretimine, kitlelere dayatılan bir zorunluluk olarak yabancılaşmış tüketimi eklemek gerekir. Yani tüketim dışarıdan dayatılır ve İnsanlar tüketim sürecinde ya da tüketim aracılığıyla elde ettikleri mal ve hizmetlerde kendilerini ifade edemezler. Sonuç olarak Debord, “metanın, kendi oluşturduğu bir dünyada kendini sergilediği bir “gösteri toplumu”nun ortaya çıkışını görür.161

Gösteri toplumu endüstri-sonrası toplumlarının imaj yoğunluğuna ve meta görselliğine doygun hale geldiği durumu tanımlar. Bu görsel imge üretimi o denli fazladır ki Debord’un gösteri olarak adlandırdığı durum toplumdaki bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerini anlatan bir ifade halini alır: “Gösteri bir imajlar toplamı değil, kişiler arasında var olan ve imajların dolayımından geçen bir toplumsal ilişkidir”. Gösteri toplumunda seri çoğaltım yoluyla elde edilen kültürel üretim özünde kapitalist tahakkümün estetize edilmiş seklidir. Kamusal alanda görüntü üretimi meta üretimiyle eşgüdümlü olarak yürütülür ve bu görüntülerin tüketimi aracılığıyla toplum egemen kapitalist aygıta tabii kılınır. Bu anlamda Debord’a göre gösteri, “sayıları giderek artan imaj-nesneleri doğrudan doğruya biçimlendiren ileri bir iktisadi sektör

160

Dilek Özhan Koçak (2006), “Gösteri başladı; sürüyor, sürecek”, Radikal Gazetesi, 13 Ekim 2006, (Erişim Tarihi, Ekim 2012).

161

olarak güncel toplumun esas üretimidir”162 Şöhretlerin toplumsal işlevlerine bakıldığında ağırlıklı olarak sermaye akışkanlığını hıuzlandırdıkları, insanların metalara dolayısıyla sisteme olan bağımlılıklarını pekiştirdikleri görülmektedir. Gösterinin iktisadi bir sektör olduğunu imleyen Debord, şöhretleri de bu bağlamın etkin aktörleri olarak görmektedir. Debord’a göre gösteri, uzlaştırma ve politik vasıfları kaldırma aracıdır. Toplumsal aktörleri uyuşturan ve -yaratıcı projelerle, ürünlerle onların insancıl güçlü vasıflarının her çeşidini- hayatın en önemli görevinden alıkoyan ‘sürekli bir afyon savaşı’dır. Gösteri kavramı, ayırma ve tembellik kavramlarıyla tamamıyla bağlantılıdır. Kişi, gösterileri itaatkar bir şekilde tüketirken, hayatını aktif bir şekilde sahnelemeye yabancılaşır. Bireyler, toplumsal hayatın gösterilerini, evlerinin mahrem dünyasında tembel ve hareketsiz bir şekilde izledikleri için, kapitalist topum, işçiyi ürününden, sanatı hayattan, tüketimi de insanların ihtiyaçlarından ve kendi yönlendirdikleri faaliyetlerden ayırmaktadır. Debord’un 60’lı ve 70’li yıllarda, gösteri toplumunu kuramlaştırmasından sonra, gösteri kültürü hayatın her alanına yayılmış ve “ekonomi eğlenceye dönüştürülmüştür.”163

Ekonominin eğlenceye dönüşmesinde şöhretler etkin rol oynamakta, hem bu süreci desteklemekte, hem de bu süreçten nemalanmaktadır. Bu yüzden gösteri toplumunun en gözde isimleri, hangi şöhretlerin hangi yollarla halka ulaşacağını belirleyen kültürel emprezaryolardır.

Guy Debord’a göre, endüstriyel kültür bir göstergeler kültürüdür ve şöhret kültürünün amacı halkı taklitçi tüketime itmektir. Debord’a göre modern toplumun temel bileşeni olan gösteri, mevcut üretim tarzının hem nedeni hem de sonucudur. Esasında gösteri modern zamanlardan çok önce de var olan bir olguydu. Antik Yunan’ın festivalleri, Roma’daki gladyatör dövüşleri, kanlı savaşlar hepsi birer gösteriydi. Hatta Machiavelli modern prense ve modern devletlerin krallarına toplumsal kontrolü sağlayabilmeleri ve yönetim için iktidar ve idare ritüelinin bir parçası olarak gösteriden faydalanmasını öğütler. Savaş, spor, din ve kamusal hayatın diğer sahaları propaganda ve gösteri için verimli alanları oluştururken, popüler eğlence biçimleri de köklerini bu gösterilerde bulur.164

Debord, tüketim ve gösteri ilişkisinin üzerinde ısrarla durur. Bu gösteri içinde, en soyut ve en algılanabilir duyu olan görme ‘güncel toplumun genelleştirilmiş soyutlamasına denk düşer’. Diyaloğun karşıtıdır ve temelinde iktidarın uzmanlaşması anlamına gelir. Debord’un tüketim kültürü karşısındaki karamsarlığı kitabın her satırında kendini gösterir. Gösterinin güdümündeki taklitçi tüketim, insanın her türlü özgürleşim olanağının önüne dikilmiştir.

162

Guy Debord (1996), Gösteri Toplumu ve Yorumlar, Çev: Ayşen Ekmekçi - Okşan Taşkent, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, s.40.

163

Douglas Kellner (2010), Medya Gösterisi, Çev: Zeynep Paşalı, İstanbul: Açılım Kitap, s.22-23.

164

Debord Gösteri Toplumu’ndan yaklaşık yirmi sene sonra yayınladığı Gösteri Toplumu Üzerine Yorumlar’da bu kez kitle iletişim araçlarının gösteriye dayalı toplumdaki rolüne daha fazla vurgu yapar: ‘Gösteri, yani dünyanın sahiplerinin yaptıkları şeyler hakkında yürütülen boştartışmalar da böylece bizzat gösteri tarafından düzenlenmiş olur. Gösterinin sahip olduğu büyük olanakların yaygın kullanımı hakkındahiçbir şey söylememek için ısrarla bu olanaklar üzerinde durulur. Genellikle gösteri kelimesinden ziyade medyatik kelimesi tercih edilir. Vebununla da basit bir araç kastedilmek istenir: yeni kitle iletişimi (daha önceden alınmış kararlara edilgen bir hayranlığın yaratıldığı, sonunda tekyanlı bir saflığa erişen iletişim) zenginliğini, kitle iletişim araçları sayesindetarafsız bir ‘profesyonellik’le yönetecek olan bir tür kamu hizmeti. İletilenemirlerdir ve bu emirleri verenler, aynı zamanda bu emirler hakkında nedüşündüklerini de mükemmel bir uyum içinde bizlere söylerler.”165

Debord, medya aracılığıyla kurulan ‘despotik gösteri iktidarı’ndan bahsederken, iktidar sahiplerinin bu gösteri aracılığıyla kendi istekleri doğrultusunda halkı manipüle ettiklerinin altını çizer. Şöhret kişilikleri de bu gösterinin temel bileşenini oluşturmaktadır.

Ünlü kimseler de medya gösterisi dünyasında üretilmekte ve kullanılmaktadır. Ünlüler medya kültürünün sembolleri, günlük hayatın tanrı ve tanrıçalarıdır. Ünlü olmak, medya gösterisi dünyasındaki spor, eğlence, moda veya politika alanında yıldız oyuncu olarak tanınmayı gerektirir. Ünlülerin, müşterilerinin görülmeye ve toplum tarafından olumlu şekilde anlaşılmaya devam ettiğini temin eden denetimcileri ve imaj danışmanları bulunmaktadır. Nitekim ünlüler, kendilerine ait Madonna, Micheal Jordan, Tom Cruise ya da Jennifer Lopez imaj ve ürünlerini beğendirmek için birer marka haline gelmişlerdir. Bir medya kültüründe ise ünlüler daima skandalın avı durumundadırlar. Bu yüzden de gösterilerin kaderini belirlemek ve sıklıkla gündeme gelmeyi sürdürmeyi ve olumlu imajlarını korumayı garantilemek için halkla ilişkiler düzeninin tamamını emirlerine amade kılmak zorundadırlar.166

Medya gösterisi, aslında baskın rol modeller, moda, görüntü ve kişilik sembolleri sunan bir şöhret kültürüdür. Gösteri dünyasında, şöhret, eğlenceden politikaya, spordan ticarete kadar bütün önemli sosyal alanları kuşatmıştır. Sürekli genişleyen halkla ilişkiler sanayi, belirli tipleri şöhret mevkiine yükselterek abartılı bir şekilde tanıtmakta ve sonu gelmeyen imaj savaşlarında onların olumlu görünümünü korumaktadır. Çünkü ünlüler için, olumsuz imajın tehlikelerine düşme, bu nedenle şöhretini kaybetme ya da olumsuz örnek haline gelme tehlikesi her zaman mevcuttur. Medya gösterisi; ekonomiden kültüre, günlük yaşamdan politika ve savaşa kadar hayatın her alanını istila etmektedir. Dahası gösteri kültürü, gelecekte

165

Debord, age., s.45.

166

medya gösterilerinin ve bir network gibi birbirine bağlı eğitlence toplumlarının oluşmasına yardım edecek olan sanal gerçekliğin yeni alanlarına doğru taşınmaktadır.167

“Medyatik bir statüye sahip olmanın, insanın gerçekte yapmaya muktedir olduğu herhangi bir şeyin değerinden çok daha önemli olduğu bir ortamda, bu statünün kolayca aktarılabilir olması, herkesin her yerde aynı şekilde meşhur olma hakkının olması doğaldır”168

diyen Debord, gösterinin dinsel yanılsamanın yeniden maddi yapılanması olduğunu ileri sürerek, şöhret kültürünün dinsel boyutunu vurgular. Gösterinin ancak kendisini destekleyen kesimleri ünlü kıldığını ifade eden Debord, artık herkesin ‘ünlü’ ve ‘sanatçı’ olduğunu Arthur Cravan’ın şu sözleriyle aktarmaktadır: “Çok yakında sokaklarda sadece sanatçıları göreceğiz ve artık sıradan insan bulmakta güçlük çekeceğiz.” Aslında bu Paris serserilerinin yaptığı eski bir şakanın yenilenmiş biçimidir: “Selam sanatçılar! Eğer yanıldıysak affola.”169

Debord’un gösteri kültürü kavramı şöhret kültürünü açımlayabilme adına pek çok veriyi bünyesinde barındırmaktadır. Şöhretlerin de toplumdaki gösteriyi besleyen en önemli suç ortakları oldukları imleyen Debord, bu sayede toplumsal iktidarın ve meta kültürün etkisini arttırdığını ileri sürmektedir.