• Sonuç bulunamadı

3.6. İşe Yabancılaşmayı Etkileyen Faktörler

3.6.4. İşe Yabancılaşmayı Etkileyen Çevresel Etmenler

Bireysel özellikleri, iş ile ilgili özellikler ve örgütsel yapı ile beraber kişilerin içinde bulundukları çevrenin şartları işe yabancılaşmalarını etkileyebilir.

Ekonomik durumun, teknolojinin, otomasyonun, toplum yapısının ve kültürel yapının, kişilerin işe yabancılaşmalarına farklı şekillerde neden olabileceği söylenebilir.

Sanayi devrimi ile birlikte emeğin yerini makineleşmenin alması ve sanayi toplumuna gelişmesi yabancılaşmanın nedeni olarak gösterilmektedir (Marcuse, 1990; Horton, 1964). Makine kullanımının yaygınlaşması ile birlikte üretimde insan gücüne daha az gereksinim duyulmaya başlanmasıyla, çalışanların işlerine yabancılaşmasının tetiklendiği öne sürülebilir. Kapitalizm ile ortaya çıkan özel mülkiyet, iş bölümü gibi toplumsal koşullarının sonucunda kişilerin emeklerine, ürünlerine ve işlerine yabancılaştıkları belirtilmektedir (Marx, 2013). Marx’a göre yabancılaşma kapitalist toplum düzenlerinin önlenemez bir sonucu olarak görülmektedir.

Metropolleşme, kentsel yaşamanın hız kazanması yabancılaşmaya neden olabilecek bir diğer unsurdur (Ergil, 1978). Kentleşme, kişileri kendi yanlızlığı içerisine çekerek, dostluk, samimiyet ve sosyal dayanışmayı etkisizleştirerek bireyi makineleştirmektedir. Kişiler, kentleşmenin bir sonucu olarak toplumdan tecrit olunca (yalıtılmışlık) güçsüzleşmekte ve yabancılaşmaktadırlar (Yeniçeri, 2009: 150).

Shepard (1977), teknolojinin gelişimi ile iş bölümünün değiştiğini ve değişen işbölümünün çalışanın yabancılaşmasına neden olduğunu ileri sürmektedir. Teknoloji çağında yaşayan insanın, işinden, kendinden, toplum ve doğa gerçeklerinden yabancılaştığı belirtilmektedir. Teknoloji, yaratıcı amaçlar ile kullanılabileceği gibi yıkıcı da olabileceği, kişinin kendini bulmasına ya da yabancılaşmasına neden olabileceği dolayısıyla teknolojinin yabancılaşmanın tek nedeni olamadığı belirtilmektedir (Pappenheim, 2002, 33-34). Teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı sektörlerde hızla değişen ve gelişen teknoloji kişilerin işe yabancılaşmalarına neden olabileceği söylenebilir. Çünkü, kişi yeni teknolojiye ayak uydurmakta yenilikleri işine adapte etmekte kendi yetenek ve becerileri ile ilgili

sorunlar yaşayabilir. Yaşanması muhtemel olan bu sorunlar çalışanların işten yabancılaşmalarına neden olabilir.

Kişilerin aileden aldıkları kendi kültürel yapıları ile örgüt içindeki ya da toplumdaki kültürel değerler birbirinden farklı olabilir. Böyle bir durumda kişi kültürel bir bocalama yaşayarak neye göre davranacağı konusunda belirsizlik hissedebilir dolayısıyla bu durum işe yabancılaşmalarına neden olabilir. İnsanın gerekliliklerine ve varlığını sürdürmesine uygun toplumsal niteliği insana kazandırması bakımından toplumsal karakter kavramı öne çıkmaktadır. Toplumsal karakter kavramı, kişilerin, eylemde bulunmak gerektiği için eylemde bulunmayı istemekte ve o kültürün isteklerine uygun eylemde bulunmaktan dolayı tatmin olmaktadır. Dolayısıyla toplumsal karakter toplum üyelerinin enerjilerini biçimlendirmektedir (Esin, 1982: 104).

İçinde yaşanılan toplumun sahip olduğu, değerler ve kültür, kişilerin iş yapış tarzlarını etkileyebilir. Hindu inancında iş, kişilerin yaşamının merkezi olarak kabul edilmesi, Japon iş etiğinde örgütün faydası için kişilerin kendini feda etmesi, Fransızlar’da ise memnuniyet vurgulanmaktadır. Dolayısı ile özerklik ihtiyacı, büyüme ihtiyacı ve kendini gerçekleştirme gibi kültürel değerler işe yabancılaşmanın ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmekte ve Batı kültürlerinde yapılan çalışmada, kültürel değişkenlerin işe yabancılaşma ile ilişki içinde olduğu belirtilmektedir (Sanari, 2013: 8-9).

Kişilerin işlerinden yabancılaşmalarına neden olan bir diğer faktör kitle iletişim araçları olarak gösterilebilir. Kitle iletişim araçları kişilerin gerçeklerden soyutlanmasına neden olmakta ve gerçek dünya ile sanal dünya arasında oluşan fark kişileri yabancılaştırmaktadır (Mercan, 2010: 109; Etzioni, 1968; Neal ve Retting, 1963). Alışkanlıklar, duygular ve düşünceler değişerek sanal yaşam, sanal davranış ve sanal kültür kavramları ortaya çıkmaya başlamış ve sosyal yaşantıdaki bu değişmeler, kişileri yanlızlığa sürüklemekte ve yabancılaştırmakta, özellikle sosyal ağlar, insanları esir alarak asosyal ve çevrelerine yabancılaşmış bireyler haline

getirmektedir (Karagülle ve Çaycı, 2014). Kişilerin, televizyon, cep telefonu, bilgisayar gibi kitle iletişim araçları ve internette sosyal ortamlarda fazla vakit geçirmelerinin işlerinden uzaklaşarak yabancılaşmalarına neden olabileceği söylenebilir.

Kişilerin işe yabancılaşmalarını etkileyen çeşitli etmenler bulunmaktadır. İşe yabancılaşmaya neden olan en önemli ve yaygın nedenler şu şekilde belirtilmektedir (Farahbod, Azadehdel, Chegini ve Ashraf, 2012: 8411-8412):

 Her kişi bir işi yerine getirebilmek için potansiyele sahiptir ve bu potansiyel onları çalışma konusunda motive etmektedir fakat bazı örgütlerde potansiyelleri ve becerileri ile uyumlu olmayan işler verilmektedir. Bu durum kişilerin işleri üzerindeki ilgilerini kaybederek işe yabancılaşmaları ile sonuçlanmaktadır.

 Her kişi bir iş ile meşgul olmaktadır ve öncelikli amacı yaşamındaki ihtiyaçlarını karşılamaktır. İşinden elde ettiği fayda ve gelir ihtiyaçlarını karşılamıyorsa, yetersiz ücret alıyorsa; özellikle, ücret konusunda adalet yerine eşitsizliğin olduğu örgütlerde kişi hakkının yendiğini, isteklerini gerçekleştiremediğini hissetmektedir.

 Eğer kişi işinde yerinde sayıyorsa yani ilerleme imkanlarına sahip değilse iş, kişi için rutin bir hale gelecek ve iş yeri kişi için kabus gibi bir yer olacaktır.  Geniş çapta bürokrasinin hakim olduğu örgütlerde üst düzey ve çalışanlar

arasındaki mesafe korunmaktadır. Bu durum çalışanların sevgi ve şefkat duygularını inciterek örgüt içinde iki zır kutubun gelişmesine neden olmaktadır.

 Lüks odalar, değerli arabalar, yüksek maaşlar, sınırsız eğlence gibi üstünlük sembollerinin yoğun bir şekilde kullanımı, çalışanların bu avantajlara sahip olmaması onları yönetim hakkında duyarlı ve karamsar düşüncelere yöneltmektedir. Çalışanalr, kendi çabalarının sonuçlarının üstleri tarafından yağmalandığını düşünmektedir.

 Çalışanların, üstleri tarafından kontrol edilmesi ve baskıcı bir yönetim anlayışı, kişilerin, iş çevrelerinde kendilerini bir mahkum gibi hissetmelerine neden olmaktadır. Kişi işi bitince özgürlüğe kavuştuğunu hissetmektedir.  Yasalarla belirtilen sürelerin üzerinde, uzun çalışma saatlerinin olması

kişilerin çok yüksek düzeyde yorgunluk hissetmelerine neden olmakta ve işlerindeki mücadele etme gücünü kırmaktadır.

 Karar alma sürecine çalışanların katılmaması ve özellikle çalışanların kendileri ile ilgili kararlarda üstlerinin dayatmacı davranması işe yabancılaşmalarına yol açmaktadır.

 Çalışanların hata yanlış yapması ve yaptığı hatalardan ders almasının sağlanmadığı örgütlerde çalışanlar, risk alma güçlerini ve yaratıcılıklarını kaybetmekte daha korumacı davranmaktadırlar.

 Çalışanların yetenekleri ört pas edildiğinde ve bunlar yöneticinin yetenekleriymiş gibi öne çıkarıldığında ve çalışanlar yöneticiler tarafından cesaretlendirilmediğinde çalışanlar yeniliklerden ve önemli işler yapamaktan uzak durmaktadırlar.

 Çalışanların, örgütün faaliyetlerini geliştirmek amacı ile verdiği önerilere gereken ilgi gösterilemediğinde örgütün gelişiminde sahip oldukları rol konusunda hayal kırıklığına uğramaktadırlar.

 Örgütün başarıları ve elde edilen faydalar çalışanlar ile paylaşılmadığında örgütün başarılı ya da başarısız olması çalışanlar için bir önemli olmamaktadır.

 Çalışanlar rutin işler yaptığında, amaçlar ve programlar ile ilgili belirsizlikler olduğunda örgütün geleceği ile ilgili endişe duymaktadırlar.

 Sürekli stres ve gerilimin olduğu bir iş ortamı çalışanların güç ve morallerinin zayıflamasına neden olmaktadır.

 İş güvenliğinin olmaması ve sürekli bir tehdit durumunun var olması bazı durumlarda kişilerin işten ayrılmalarına neden olmakta, çalışanların

verimliliklerini düşürmekte ve işlerinin geleceğine yönelik umutlarını azaltmaktadır.

 Monotonluk, bıktırıcı faaliyetler ve bunların rutin olarak tekrarı çalışanların, miskinlik, uyuşukluk ve sıkıcılık gibi olumsuz duygulara sahip olmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu durumun engellenmesi için dinamik bir yapı sağlanmalıdır.

 Çalışanların, üst düzeylere bağlılığı sağlanamadığında örgüte olan sadakat kaybolmaktadır.

İşin gerektirdikleri, örgütün yapısı ve örgütsel ilişkiler, kişilerin işe yabancılaşmalarına kişisel özellikler ve çevresel faktörlere göre nispeten daha fazla neden olduğu, çevresel faktörlerin ise daha çok kişilerin kendine yabancılaşmalarına ve sosyal izolasyona neden olduğu söylenebilir.