• Sonuç bulunamadı

İçtihadın Geniş Yorumlanması ve Dassonville Kararı

2.3. MİKTAR KISITLAMASI VE EŞ ETKİLİ ÖNLEM YASAĞI

2.3.1. İçtihadın Geniş Yorumlanması ve Dassonville Kararı

Adalet Divanı’nın malların serbest dolaşımına ilişkin belirli kararları, bu serbestinin uygulanma ölçütleri bakımından tarihi niteliktedir. Gerçekten de Birlik düzeyinde malların serbestçe dolaştığı bir alan yaratılması amacı, büyük oranda Adalet Divanı’nın ilgili kararlarla ortaya çıkardığı ilke ve yorumların uygulanması ile hayata geçirilmiştir. Ayrıca doktrinde konuya ilişkin eserlerin büyük çoğunluğu, ilgili davaların uygulanma dönemlerini esas alarak çalışmalarını temellendirmişlerdir.

Adalet Divanı tarafından malların serbest dolaşımına ilişkin oluşturulan ilke kararlardan biri olarak Dassonville kararı, miktar kısıtlamalarına eş etkili önlemlerin içeriğini genişleterek, serbestinin korunma alanını geliştiren bir niteliğe sahiptir.

Dassonville kararına245 konu olay, Belçika’da toptancı olarak mal ithal etmekte olan Dassonville firmasının, İskoç viskilerini Fransa üzerinden ülkesine ithal etmesi ile başlamıştır. İskoç viskilerini doğrudan üretildiği Britanya’dan değil, Fransa’da bulunan bir şirket üzerinden ithal etmesi sebebiyle Belçika makamları kendi yasalarında bulunan ve ithal edilen ürünlerde ürünün üretildiği ülke yetkili makamları tarafından verilen resmi belgenin ibraz edilmesini istemiştir. Bu belgenin talep edilmesi, ürünün o ülkede üretildiğinin resmi bir belge ile kanıtlanması amacına dayanmaktaydı. Dassonville firması menşe belgesinin menşe ülkesinden alınmasının çok zor ya da imkânsız olmasından dolayı, Belçika makamlarına kendi düzenlemiş olduğu ve ürünlerin menşeinin İskoçya olduğunu gösteren bir belge sunmuştur. Belçika makamları olayın anlaşılması üzerine Dassonville firması aleyhinde belge düzenlemekten dolayı cezai işlem başlatmıştır.

242 ABAD, C- 104/75 sayılı Officier van Justitie v. De Peijper kararı[1976] ECR. I-00613; ABAD, C-

132/80 sayılı NV United Goods v. Belçika kararı [1981] ECR. I-00995; ABAD, C-35/86 sayılı Simmenthal SpA v. İtalian Minister for Finance kararı [1976] ECR. I-01871.

243 ABAD, C- 51-54/71 sayılı İnternational Fruit Company v. Produktschap voor Groenten en Fruit

[1971] ECR. I-01107; ABAD, C- 52/77 sayılı Cayrol v. Giovanni Rivoira kararı [1977] ECR. I- 01977; ABAD, C- 8/74 sayılı Procureur du Roi v. Dassonville et. al. [1974] ECR. I- 00837.

244

ABAD, C- 247/81 sayılı Komisyon v. Almanya kararı [1984] ECR. I-00111; ABAD, C- 155/82 sayılı Komisyon v. Belçika kararı [1983] ECR. I-00531.

Dassonville’in kendisine uygulanan Belçika yasalarının Birlik hukukuna aykırı olduğunu ileri sürmesiyle Belçika ulusal mahkemesi Roma Andlaşması’nın 30,31,32,33,36. ve 85. maddelerinin, Belçika ulusal mevzuatında yer alan ve ithal ürünlerin üretiminin yapıldığı menşe ülke yetkili makamlarınca verilen ürünlerin menşeini gösteren resmi belgenin ibrazını zorunlu kılan hükümlerle ilgili olarak yorumlanması amacıyla ilgili sorunu Adalet Divanına taşımıştır.

Belçika ulusal mahkemesi yaptığı başvuruda ülkesine ithal edilen ürünlerde, ürünün üretildiği ülke yetkili makamlarınca verilen ve ilgili ürünün o ülkede üretildiğini gösteren resmi bir belgenin ithalatçılar tarafından ibrazını zorunlu kılan ulusal mevzuat hükümlerinin Roma Andlaşması’nın 30’uncu maddesi( yeni madde 28) anlamında ithalatta miktar kısıtlaması ile eş etkili bir kısıtlama oluşturup oluşturmadığı sormuştur.

Adalet Divanı kararında öncelikle Birlik içi ticareti doğrudan ya da dolaylı olarak, bilfiil ya da potansiyel olarak engelleme yeteneğine sahip ve üye ülkelerce çıkartılan bütün ticari kuralların miktar kısıtlamaları ve eş etkili kısıtlamalar olarak kabul edileceğini belirtmiştir. Ardından Birlik çapında tüketicilere yönelik olarak ürünlerin menşesinin tespiti hakkında bir sistem oluşturulmadığı sürece üye ülkelerin kendilerini tehdit eden haksız uygulamaları önleyecek önlemler almalarını ve düzenlemeler yapmalarını kabul etmiş fakat ilgili düzenlemelerin kabul edilebilir düzeyde olması ve üye ülkeler arası ticareti engelleyecek boyutta olmaması gerektiğini belirtmiştir.

Bu yaklaşımları uyarınca Adalet Divanı verdiği kararda, Belçika makamları tarafından doğrudan bir malın üretildiği menşe ülke dışında başka bir üye ülkeden ithalatın yapılması durumunda, menşe ülkeden alınan belgenin istenmesinin, menşe ülkeden doğrudan ithalat yapanlara avantaj sağlaması dolayısıyla, Birlik hukukuna aykırı ve miktar kısıtlamasına eş etkili bir önlem olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Adalet Divanı, Belçika ulusal mevzuatında yer alan kuralın Roma Andlaşması’nın 36’ıncı maddesi (ATA md.30) kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusuna dahi girmemiştir. Bunun gerekçesi olarak da 36’ıncı madde kapsamındaki istisnaların ancak ilgili yasaklama ve sınırlamaların Üye ülkeler arasındaki ticarette keyfi bir ayrımcılık ve ya örtülü bir kısıtlama aracı oluşturmadığı durumlarda

başvurulabilecek bir önlem olduğu belirtilmiştir. Buradan çıkarılacak sonuç ise açıktır. Adalet Divanı menşe ülke dışından yapılan ithalat işlemlerinde menşe ülkeden alınacak belgenin istenmesini, ithalatı gereksiz yere zorlaştıran bir uygulama olarak nitelendirmiş ve sınır aşan ticareti kısıtlaması dolayısıyla 28’inci madde anlamında ‘eş etkili bir kısıtlama’ olarak değerlendirmiştir. Ayrıca bu konuda bir önemli nokta da ilgili önlemin doğrudan ticareti düzenlemek niyeti ile vücuda getirilmiş olmasına gerek olmadığıdır. Eğer gösterdiği etki bakımından malların serbest dolaşımına zarar veriyorsa, bu ATA’nın 28’inci maddesi kapsamında eş etkili bir önlem yaratabilir.

Görüldüğü gibi Adalet Divanı, Dassonville kararında miktar kısıtlamasına eş etkili önlem kavramını olabildiğince geniş şekilde yorumlamıştır. Buna göre doğrudan ya da dolaylı, bilfiil ve ya potansiyel olarak Birlik içi ticareti engelleyen her türlü ticaret düzenlemesi eş etkili önlem olarak kabul edilmiştir. Adalet Divanı bu yorumu özellikle malların serbest dolaşımına etki eden üye ülkelerin mevcut gizli ithalat engellerini ortadan kaldırma amacına dayandırmıştır. Dassonville formülü çerçevesinde bir önlemin ATA’nın 28’inci maddesi kapsamına alınması için aktif olarak kısıtlayıcı etki göstermesi de aranmamıştır. Ulusal önlem muhtemel olarak Birlik içi ticareti engellemeye elverişli ise Birlik hukuk düzeninde eş etkili önlem sayılmıştır. Ayrıca aynı derecede önemli olarak Birlik içi ticareti engellemeye elverişli sayılan bu önlemin ticareti düzenleme amacı ile yapılmış olması da gerekli görülmemiştir. Böylece Birlik tarafından tanınan üye ülkelerin önlem alma ve düzenleme yapma yetkileri, Birlik içi ticareti engelleme etkisi ile olumsuz olarak sınırlandırılmıştır246. Dassonville kararının bir başka yansıması olarak, Birliğin o yıllardaki bütünleşme hedefi çerçevesinde ATA’nın 28’inci maddesi özel olarak kısıtlama yasağını ayrımcılık yasağı aleyhine genişletir nitelikte yorumlanmıştır. Özellikle Adalet Divanı ulusal önlemlerin değerlendirilmesi noktasında, önlemin ayrımcı niteliğiyle ilgilenmeksizin bir yandan her türlü ayrımcılığı kapsamına alırken, diğer yandan önlemin yerli ve ithal ürünlere aynı şekilde uygulanmasına yani ayrımcı olmayan bir niteliğe sahip olmasına, kısıtlayıcı etki göstermesi durumunda özel bir değer vermemiştir247.

246 Davies, s. 25.

Dassonville davasından sonra Adalet Divanı’nın önüne gelen diğer davalarda verdiği kararlar incelendiğinde görülecektir ki, ithalatı zorlaştıran, geciktiren, pahalılaştıran işlemler, sınırdaki sistematik kontroller, azami ve asgari fiyat uygulamaları miktar kısıtlamasına eş etkili kısıtlama kavramı içerisinde değerlendirilmiştir. Bu yönü ile Dassonville kararı içtihadın uygulanma alanını genişleten, üye ülkeler tarafından alınan ticareti engelleyen her türlü önlemi, farklı bir değerlendirmeye tabi tutmaksızın yasak kapsamında nitelendirmiştir.

Bu yönde Adalet Divanı’nın Dassonville kararı çerçevesinde yaptığı yorumun uygulandığı Tasca kararında248 İtalyan Bakanlıklararası kurul tarafından belirlenen, yerel ve ithal ürünlere aynı şekilde uygulanan maksimum satış fiyatına aykırı olarak

şeker satışı yapan Riccardo Tasca isimli tacir cezai işleme tabi tutulmuştur. Tacir tarafından bu uygulamanın ATA’nın 28’inci maddesine aykırı olduğunu ileri sürülmesi üzerine ulusal mahkeme ilgili önlemin ATA’nın 28’inci maddesine uygunluğunun değerlendirilmesi için Adalet Divanı’na ön karar başvurusu yapmıştır. Adalet Divanı öncelikle maksimum satış yasağını öngören ulusal önlemin tek başına 28’inci maddeye aykırı olmadığını ifade etmiştir. Ancak böyle bir yasağın uygulanması durumunda malların ithalatının, özellikle ithalatçıları daha az karla ve ya zararına satış yapmaya zorlayacağı için, zarar göreceği bu sebeple ithal malların satışının zorlaşacağı değerlendirmesi yapılmıştır. Benzer olarak ayrım yapmadan uygulanan minimum satış yasağını düzenleyen önlemler de belirlenen fiyatların altında satış yapmak isteyen ithalatçıları engelleyeceğinden dolayı, miktar kısıtlamasına eş etkili bir önlem olarak değerlendirilmiştir249. Görüldüğü gibi iki durumda da yerli ve ithal ürünlere benzer şekilde uygulanan bir önlem, Birlik içi ticarete yaptığı dolaylı etki sebebiyle miktar kısıtlamasına eş etkili önlem olarak değerlendirilmiştir. Dassonville kararı çerçevesinde geliştirilen bu formül, bir üye ülkenin yalnızca belirli bir bölgesine ilişkin olan önlemleri de içerir şekilde uygulanmıştır. Adalet Divanı Torfaen Borough Council v. B&Q plc. kararında250,

İngiltere ve Galler’de uygulanan pazar günleri işyeri açma yasağını ATA’nın 28’inci maddesi kapsamında eş etkili önlem olarak görmüştür. Her ne kadar sonuç olarak sosyo-kültürel yapının korunması amacıyla haklı kılınsa da, mahkeme üye ülkelerin

248

ABAD, C-75/65 sayılı Tasca kararı [1977] ECR. I-00291.

249 ABAD, C-82/77 sayılı Openbaar Ministerie v. Van Tiggele kararı [1978] ECR.I-00025. 250 ABAD, C-145/88 sayılı Torfaen Borough Council v. B&Q plc kararı [1978] ECR. I-03851.

belirli bölgelerinde uygulanan önlemlerin, Birlik içi ticarete dolaylı etki yapabileceği tespitini yapmakla, Dassonville formülünün uygulama alanını bu kapsamda genişletmiştir.