• Sonuç bulunamadı

Gümrük birliği kapsamında yer almasa da, malların serbest dolaşımına yaptığı etki dolayısıyla ayrımcı dâhili vergiler de ATA ile yasak kapsamına alınmıştır. ATA’nın 90’ıncı maddesine göre;

209 Lasok, The Trade Law, s. 54; Can, İç Pazar Hukuku, ss. 224-225, Kapteyn ve Verloren Van

Themaat, s. 596.

210 Tekinalp ve Tekinalp, s. 318; Lasok, The Trade Law, s. 57. Bu yönde bkz., ABAD, C- 426/92

sayılı Almanya v. Deutsches Milch – Kontor kararı [1994] ECR I-02757; C- 251/78 sayılı Denkavit Futtermittel v. Minister für Ernahrung, Landwirtschaft und Forsten kararı, [1979] ECR.I-03369; C- 68/76 sayılı Komisyon/Fransa kararı [1977] ECR.I-00515.

211 ABAD, C 24/68 sayılı Commission v. Italy kararı [1969] ECR. I-00193; ABAD, C-2 ve 3/39 sayılı

Sociaal Fonds and Diamantarbeiders v. SA. Ch. Branchfeld Sons ve diğerleri. kararı [1969], ECR. I- 00211; ABAD, C-27/62 SPA Mariex v İtalian Finance Administration [1972] ECR.I-01309.

‘‘ Hiçbir üye ülke, diğer üye ülke ürünlerine, kendi benzer ürünlerine doğrudan ya da dolaylı olarak uyguladığından daha yüksek herhangi bir iç vergiyi, doğrudan ya da dolaylı olarak koyamaz.

Ayrıca, hiçbir üye ülke diğer üye ülke ürünlerine, diğer üye ülkelerin ürünlerine dolaylı olarak koruma sağlayacak nitelikte herhangi bir iç vergi koyamaz.’’

Görüldüğü üzere 90’ıncı maddenin iki fıkrası birbirinden farklı durumlara karşı koruma sağlamaktadır. İlk fıkrada düzenlenmiş olan yasak, üye ülkelerin yerli mallar ile karşılaştırılabilir nitelikteki ithal mallara, yerli mallara uyguladığından daha yüksek oranda dâhili vergi uygulamasını yasaklamaktadır. İkinci fıkra ise ithal edilen ürün ile ikame edilebilir nitelikte karşılaştırılabilir bir yerel ürün bulunmuyorsa uygulanır. Yani birinci fıkrada esas hareket noktası yerel ürünle ithal ürün arasındaki benzerlik dolayısıyla farklı bir iç vergi uygulamasını önlemekken, ikinci fıkrada benzer olmamakla birlikte birbiri ile rekabet edebilecek iki ürün arasında, yerel mallara koruma sağlayacak biçimde iç vergilendirme yapılmasını önlemektir213. İlgili yasağın daha iyi anlaşılması bakımından, düzenlemenin temelini oluşturan ‘iç vergi’, ‘benzer ürün’ ve ‘diğer üye ülke ürünleri’ kavramlarının bu madde kapsamındaki içeriğinin irdelenmesi gereklidir.

Benzer ürün kavramı önceki bölümlerde ayrıntılı olarak işlenmekle beraber kısaca Adalet Divanı’nın bu maddenin birinci fıkrası kapsamındaki yorumlarına bakmak gerekirse, tüketici açısından bir ihtiyacın karşılanmasında birbirinin yerine ikame edilebilen ve birbiriyle rekabet edebilen ürünler bu madde kapsamında benzer ürün olarak nitelendirilir ve bu çerçevede aynı oranda iç vergi ile vergilendirilmelilerdir. Adalet Divanı yaptığı yorumlarda benzer kavramını oldukça geniş ele almakta, ulusal yasaların, gümrüklerin ve tüketici alışkanlıklarının ürünlerin benzerliğini belirleme noktasında esas alınmaması gerektiğini belirtmektedir214. Adalet Divanı 106/84 sayılı Commission v. Denmark215 kararında meyve şarabı ile

üzüm şarabının birbirinin yerine ikame edilebilir olması sebebiyle benzer ürün kategorisinde değerlendirmiştir.

213

Weatherill, ss. 327-328; Davies, ss. 15-16.

214 ABAD, C-168/78 Komisyon v. Fransa Kararı [1980] ECR. I-00347. 215 ABAD, 106/84 sayılı Komisyon v. Danşmarka kararı [1985] ECR. I-01196.

Eğer ithal edilen ürün ile ikame edilebilir nitelikte karşılaştırılabilir bir yerel ürün bulunmuyorsa, bu durumda 95’inci maddenin ikinci fıkrası uygulanır. Bu fıkra ile iç verginin diğer ürünleri dolaylı olarak koruma amacı ile konulması durumu engellenmeye çalışılmaktadır. Bu çerçevede esas hareket noktası ithal edilen mal ile yerel ürün arasında rekabet ilişkisinin bulunmasıdır. Adalet Divanı’nın 77/76 sayılı

Fratelli Cucchi v. Avez SpA216 davasındaki kararına göre, üye ülkelerin herhangi bir

ürün ile ilgili dâhili vergi oranını serbestçe belirleyebileceğini kabul etmekle birlikte, ithal edilen ürünlere karşı ayrımcı nitelikte ya da dolaylı olarak yerel üretime menfaat temin eder nitelikli uygulamalara izin verilmeyeceğini belirtmiştir.

95’inci maddenin iki fıkrası bakımından da ortak içeriğe sahip bir kavram olarak iç vergi kavramı kaynağını ulusal vergi yasalarından değil, GATT anlaşmasının III(2)’inci maddesinden almakta ve bir bütün olarak niteliğinden ve amacından bağımsız olarak aynen yerel ürünlerden alındığı gibi ithal ürünlerden alınan vergileri ifade etmektedir217. İlgili yasağın uygulanması bakımından iç vergi kapsamına oldukça geniş yaklaşılarak, tüketim vergileri218, teftiş ücretleri219, damga vergilerini220 de iç vergi olarak değerlendirme içine almıştır. Ayrıca bu vergilerin kaynağı konusunda bir sınırlamaya gidilmeksizin ister yasama yetkisini kullanan makamlar tarafından konulmuş olsun, ister uluslar arası anlaşmalara dayansın, isterse de idari düzenlemelerle getirilmiş olsun içeriği bakımından yerel mallarla ithal mallar arasında eşitliksiz yaratan tüm vergiler yasak kapsamında sayılır221. ATA kapsamıyla ayrımcı olarak uygulanması halinde yasak kapsamına giren ayrımcı iç vergi yasağı, gümrük vergisi ve gümrük vergisine eş etkili önlem yasağını tamamlayıcı bir işlev görmektedir222.

ATA’nın 95’inci maddesindeki ayrımcı iç vergi yasağı tüm diğer üye ülke ürünlerini kapsar şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, aynen malların serbest dolaşımına ilişin ATA’nın 23’üncü maddesi kapsamında olduğu gibi üye ülke kaynaklı olan ya da üçüncü ülkelerden gelerek ilgili formalitelerin tamamlanması

216 ABAD, C- 77/76 sayılı Fratelli Cucchi v. Avez SpA kararı [1977] ECR. I-00987. 217 Kapteyn ve Verloren Van Themaat, ss.602-603; Davies, s. 13.

218 ABAD, C- 112/84 sayılı Humblot v. Diecteur des Services Fiscaux kararı [1985] ECR.I-01367. 219 ABAD, C-46/76 sayılı Bauhuis v. Hollanda kararı [1977] ECR.I-00005.

220 ABAD, C- 77/69 sayılı Komisyon v. Belçika kararı [1970] ECR I-00237. 221

ABAD, C- 17/81 sayılı Pabst & Richarz KG v. Hauptzollant Oldenburg kararı [1982] ECR. I- 01331

sonucu üye ülkelerde serbest dolaşımda bulunan malları kapsar. Yani hiçbir üye ülke, ürünün kaynağının üye bir ülke olmadığı, üçüncü bir ülke olduğu gerekçesiyle farklı oranda bir dâhili vergi uygulamasına başvuramaz223.

Ayrımcı dâhili vergi uygulama yasağı üye ülkelerin vergi egemenliğini etkilememektedir. Gerçekten de bu yasak üye ülkelerin iç vergi koymasına, iç vergi düzeylerini belirlemesine müdahale etmemekte, yalnızca yerel ürünlerle ithal edilen ürünler arasında ortaya çıkabilecek eşitsizlikleri önlemeye çalışmaktadır224. Böylelikle ilgili yasağın kapsamının bir üye ülke tarafından, diğer üye ülke ürünlerine ulusal ürünlerine uyguladığından daha yüksek bir vergi uygulamayacağı olduğu söylenebilir.