• Sonuç bulunamadı

TÜKETİCİ SATIN ALMA SÜRECİ

2.5. Politik İstikrarsızlıklar

2.5.1. İç Savaşlar ve İç Karışıklıklar

Politik istikrarsızlıklar konusu mercek altına alındığında genel olarak silahlı saldırı olayları, bombalama eylemleri, sivil savaşlar, gerilla savaşları, yağmalama olayları ve terörist saldırılar gibi konu başlıklarıyla karşılaşılmaktadır. Adı geçen olaylar genellikle bir ülkede geçmişten gelen iç meselelerin sonucunda meydana gelmektedir ve turizme olan olumsuz etkilerinin giderilebilmesi de yine söz konusu ülkenin turizm planlayıcıları ve yöneticilerinin ellerindedir.

Bir devlet ile o ülkenin kendi içinde herhangi bir bölgeyi kontrolü altında bulunduran politik grupların birbirlerine karşı savaştığı geniş kapsamlı bir silahlı çatışma ortamına iç savaş veya sivil savaş denir. Sivil savaşlar genellikle pek çok can ve mal kaybının yaşanmasına neden olurlar. Dünya Bankası (2011: 3) tarafından hazırlanan 2011 yılı Çatışma, Güvenlik ve Gelişme raporuna göre dünyada geçmiş yıllarda yaşanan iç savaşlarda bir yılda hayatlarını kaybeden insanların sayısı 1970’lerin başlarında 250.000 iken 2008 yılında bu sayı 50.000’ler seviyesine gerilemiştir. Yine aynı raporda belirtildiği üzere 1992 yılında dünya üzerinde 50’den fazla ülke iç karışıklıklar ve iç savaşlarla karşı karşıya iken 2008 yılında bu sayı 10’a kadar inmiştir. Verilerin de gösterdiği gibi rakamsal olarak politik istikrarsızlıklar ve sonucunda zarar gören insan sayısı azalma eğilimde de olsa yıllık ortalama 50.000 insanın hayatını kaybetmesi kabul edilir bir durum değildir.

Lübnan’da, 1975-1991 yılları arasında yaşanan durum da yukarıda belirtildiği gibi birçok insanın zarar gördüğü, uzun yıllar süren bir iç savaştır. Lübnan’da istikrar, Arap-İsrail çatışması sonucu Lübnan'a gelen Filistinliler'in çoğalmasıyla bozulmaya başladı. Özellikle 1970'lerden itibaren Müslümanlar, demografik üstünlüğü elde ettiler ve bu üstünlüğü egemenlik faktörüne yansıtarak ülke yönetimini Hristiyanlardan alma mücadelesini başlattılar. Sonuçta; ülkede başlayan Müslüman - Hristiyan ayırımı ve mücadelesi, 13 Nisan 1975'den itibaren iç savaşa dönüştü. 16 yıl süren ve 1991 yılında sona eren bu iç savaşın bilançosu ise oldukça ağır olmuştur. Yaşanan çatışmalar sonunda 150.000’den fazla insan hayatını kaybetmiş ve daha da fazlası yaralanmıştır.

Bu başlık altında yer alan bir diğer politik istikrarsızlık ise bombalama olaylarıdır. Bombalama eylemlerine örnek olarak verilebilecek bir olay ise 12 Ekim 2002 yılında Endonezya’nın turistik merkezlerinden birisi olan Bali adasının Kuta adıyla bilinen semtinde meydana geldi. 12 Ekim 2002 tarihinde gece yarısına yakın saatlerde bir eğlence mekanındaki intihar bombacısının, üzerindeki bombayı patlatmasıyla panik halinde dışarıya çıkan insanlar sokağın köşesine park etmiş bir aracın içindeki ikinci bir bombanın patlatılmasıyla daha büyük zarar görmüşlerdir. Bu patlamalarda büyük çoğunluğunu Avustralyalı, İngiliz ve farklı Avrupa ülkelerine mensup turistler ile Bali’li vatandaşların oluşturduğu 202 kişi yaşamını yitirmiş ve 250’ye yakın insan da yaralanmıştır (http://news.bbc.co.uk).

Yaşanan olaylar neticesinde Endonezya’da bulunan turistler ülkeyi terk etmeye başlamış ve gerek iş gerekse tatil için ülkeyi ziyaret etmeyi planlayan çok sayıda insan seyahatlerini iptal etmiştir. Patlamaların ardından seyahat acentaları ve tur operatörleri Bali’ye satışlarını durdurmuş ve bu ülkede bulunan vatandaşlarını ülkelerine geri göndermek için çabalamışlardır. Patlama olayları, talep yoksunluğundan dolayı içerisinde ulusal taşımacılık sektörünün de bulunduğu çoğu sektörü derinden etkilemiş, konaklama sektöründe ise bombalamalardan önce %75 seviyelerinde seyreden doluluk oranlarının %10’lara inmesine neden olmuştur. İçinde bulundukları durumdan çıkabilmek için Endonezyalılar iç turizme ağırlık verme ve bunun yanı sıra fiyatlarda indirime gidilmesi gibi stratejiler uyguladılar. Tüm çabalara rağmen Bali’de 2003 yılında varışlarda %22.7’lik bir düşüş yaşanmasının önüne geçilemedi (Henderson, 2007: 65).

Politik istikrarsızlıklar içerisinde can ve mal kaybına en çok sebep olan faaliyetlerden birisi de terörist faaliyetlerdir. Bu güne kadar çok sayıda sivil, devlet görevlisi, asker ve hatta turist bile yaşanan terörist saldırılar neticesinde yaralanmış ve/veya hayatlarını kaybetmişlerdir. Teröristler; karşıt görüşlerini yasal zeminlerde savunmak yerine, yönetimleri silahlı eylemlerle dize getirmeyi amaçlamakta ve faaliyetlerine bu şekilde yön vermektedirler. Bu amaçla kurulan terörist gruplardan birisi olan PKK, 1974 yılında kurulmuş ve kurulduğu süreden günümüze kadar çok sayıda kanlı eylemde bulunmuştur. ETA örgütüne özenerek, Türkiye’yi pazarlayan seyahat acentaları ve tur operatörlerine mektuplar gönderip tehditlerde bulunmuş ardından 1991 yılında Türkiye’nin turizm sektörünü de hedefleri arasına almıştır. Yaptıkları eylemlerde turistik mekanlar ile otelleri bombalamış ve yabancı turistleri kaçırmışlardır. Yaşanan bu olaylar da 1992-1993 yılları arasında turist varışlarında %8’lik bir düşüş yaşanmasına neden olmuştur (Sönmez, 1998: 424).

Teröristlerce gerçekleştirilen bir diğer eylem ise 11 Eylül 2001’de dört uçağın kaçırılması ve bu uçaklarla belirlenen hedeflerle saldırı düzenlenmesi eylemidir. Amerikan Havayollarına ait 11 sefer sayılı uçak, 92 yolcusuyla birlikte maket bıçağı yardımıyla ele geçirildi, ardından New York’ta İkiz Kuleler olarak anılan Dünya Ticaret Merkezi’nin kuzey kulesine çarptı. Kaçırılan United Havayollarına ait 175 sefer sayılı ve içinde 65 yolcusu bulanan diğer uçak ise güney kulesine saldırdı. Çarpmanın etkisi ve çıkan yangınla yıkılan kulelerde 3000 civarında insan yaşamını yitirdi. Teröristlerce ele geçirilen üçüncü uçak ise Amerikan Havayollarına ait 93 sefer sayılı uçaktı. İçinde bulunan 45 yolcusuyla Washington’a yönelen uçakta meydana gelen çatışma sonrasına uçak Pensilvanya’da düştü. Son olarak yine Amerikan Havayollarına ait 77 sefer sayılı ve içerisinde 64 kişinin bulunduğu uçak kaçırılarak başkent Washington’da bulunan Pentagon’un batı kanadına düşürüldü ve 155 kişi hayatını kaybetti. Saldırılar sonrasında yapılan açıklamalarda gerçekleştirilen tüm saldırıları El Kaide isimli terör örgütünün yaptığı bildirildi. Yaşanan olaylar neticesinde de ulaşım ve konaklama gibi sektörlerde talep azalmasından ve nakit akışındaki azalmadan dolayı çok sayıda insan işinden oldu (Henderson, 2007: 67).

Slovenya; 25 Haziran 1991’de Slovenya’nın Yugoslavya Federasyonundan ayrılışını ilan etmesinin ardından, Yugoslav Federal Ordusu, ilk önce Slovenya’ya daha sonrasında da Hırvatistan ve Bosna Hersek’e savaş açmıştır. Sonuç olarak Yugoslavya

turizmi konusunda uzmanlaşan tur operatörleri 1 milyondan fazla iptal ile karşılaşmıştır. 10 gün kadar süren savaştan iki yıl sonra bile turizm istatistikleri savaş önceki dönemin gerisinde kalmış, 1993 yılındaki geceleme sayısı 1990 yılındakinden bile % 32 daha düşük çıkmıştır (Mihalic, 1996: 237).

İspanya; Bask Vatanı ve Özgürlük (Euskadi Ta Askatasuna - ETA), İspanya ve Fransa sınırları içinde yaşayan Bask kökenli topluluğa ait bağımsız bir devlet kurma amacı güden 1959’da kurulan Marksist-Leninist örgütün adıdır. Politikacılar, askerler ve hükümet ETA örgütünün olağan hedefleriydi ancak 1984-1987 yılları arasında örgüt, özellikle İspanya turizm sektörünü hedef almıştır. Bu dönem içerisinde oteller ve seyahat acentaları bombalanmıştır. Yine bu dönemde ETA; elçiliklere, seyahat acentalarına ve yabancı basın kaynaklarına İspanyadaki turistlerin suç eylemlerine konu olacaklarına dair 200’den fazla mektup göndermiştir (Enders ve Sanders, 1991: 52). 1996 yazında Barselona yakınlarındaki Reus Havaalanını ile Costa Dorada bombalanmış ve çok sayıda insan yaralanmıştır. Bu olayların ardından turistik faaliyetlerde yine bir düşüş gözlenmiştir (Bar-On, 1996: 163).

Kuzey İrlanda; Sinn Fein partisinin gizli silahlı kanadı olan İrlanda Cumhuriyet Ordusu (Irish Republican Army – IRA), Kuzey İrlanda üzerinde Birleşik Krallık etkisinin kaldırılması amacıyla 1969 yılında oluşturulmuştur. Kendilerine hedef olarak Kuzey İrlanda’da bulunan İngiliz devlet adamlarını, askerlerini ve polisini seçmişlerdi. Bu terörist saldırılar ve İngiliz birliklerin misilleme olarak yaptığı saldırılar turizmin gelişmesini engelleyen olaylardır. 1967 yılında 1 milyon civarında olan turist sayısı, yaşanan olaylar neticesinde oluşan risk ve tehlike dolu imaj yüzünden 1971-1975 yılları arasında 500.000’in altında seyretmiştir. 31 Ağustos 1994’te başlayıp 9 Şubat 1996 yılında Londra’da patlayan iki kişinin hayatını kaybetmesine, 43 kişinin de yaralanmasına neden olan bombalı saldırı ile sona eren 18 aylık ateşkes döneminde otellerin doluluk oranlarında % 11, dışarıdan gelen ziyaretçi miktarında % 18’lik ve tatil ziyaretçilerinde % 68’lik bir artış yaşanmıştır (Sönmez, 1998: 423).

İspanya; Bask Vatanı ve Özgürlük (Euskadi Ta Askatasuna - ETA), İspanya ve Fransa sınırları içinde yaşayan Bask kökenli topluluğa ait bağımsız bir devlet kurma amacı güden 1959’da kurulan Marksist-Leninist örgütün adıdır. Politikacılar, askerler ve hükümet ETA örgütünün olağan hedefleriydi ancak 1984-1987 yılları arasında örgüt,

özellikle İspanya turizm sektörünü hedef almıştır. Bu dönem içerisinde oteller ve seyahat acentaları bombalanmıştır. Yine bu dönemde ETA; elçiliklere, seyahat acentalarına ve yabancı basın kaynaklarına İspanyadaki turistlerin suç eylemlerine konu olacaklarına dair 200’den fazla mektup göndermiştir (Enders ve Sanders, 1991: 52).

Mısır; 1970’lerin sonunda kurulan ve Mısır Hükümetinin idaresi yerine İslami yönetimin getirilmesi için çalışan Cemaat-i İslamiye isimli grup tarafından 1990’lı yıllarda gerçekleştirilen eylemlerle sarsılmıştır. 1992 – 1997 yılları arasında Cemaat-i İslamiye örgütü tarafından gerçekleştirilen eylemlerde içinde polislerin, milletvekillerinin ve düzinelerce turistin de yer aldığı 1200 civarında insan hayatını kaybetmiştir. Grup 1992 yılında turistlerin uygunsuz giyinişi, alkol tüketimi ve uyuşturucu kullanımlarını bahane ederek, özelliklede turistlere karşı faaliyetlerde bulunmuşlardır (Kepel, 2002: 288). Bu süreç içerisinde Mısır, uluslararası ziyaretçilerde % 22, turist gecelemelerinde % 30 ve turizm gelirlerinde de % 43’lük bir düşüş yaşamıştır (Sönmez, 1998: 422). 1992 yılında yaşanan olayların ardından Mısır tur operatörlerinin uluslararası programlarından çıkarılmıştır. Mısır’da turistlere karşı gerçekleştirilen diğer eylemlerden bazıları ise şu şekildedir:

§ 1996 yılında 17 Yunanlı turistin ve bir Mısırlı rehberin hayatını kaybettiği saldırı,

§ 1997 Eylülünde 6’sı Alman, 3’ü farklı milletlerden olmak üzere 9 kişinin öldüğü eylem,

§ 1997 Kasım ayında 4’ü Mısırlı, 58’i yabancı turist olan toplamda 62 kişinin hayatını kaybettiği Luxor saldırısı,

§ 2004 yılında Taba ve Ras Shaitan bölgelerinde gerçekleşen bombalama olaylarında 34 kişinin yaşamını yitirmesi,

§ 2005 yılında Şarm el Şeyh’te meydana gelen eş zamanlı üç patlamada 80’den fazla kişinin hayatını kaybetmesi

§ 2006 yılında Dahab’da meydana gelen olaylarda en az 20 kişinin öldüğü, 80’e yakın kişinin de yaralandığı saldırı,

§ 2008 yılı Eylül ayında ise 11’i Avrupalı, 8’i Mısırlı turistin kaçırılması eylemleri Mısır turizmini olumsuz yönde etkilemiştir (http://gemsofislamism.tripod.com).