• Sonuç bulunamadı

2.4. Yeşil Tedarik Zinciri Uygulamaları

2.4.1. İç Çevre Yönetimi

İşletme içi tedarik zinciri faaliyetleri, bir organizasyonun geleneksel üretim ve operasyon yönetimi konuları ile ilgilidir. Bağımsız bir birim ya da kuruluşun sınırları içindeki akışları, ilişkileri ve kaynakları yönetmek bu ögenin kapsamıdır. Bu tür faaliyetler, bir işletme içindeki tasarım, kalite, envanter, materyaller ve teknoloji yönetimlerinden her birinin iç organizasyonel süreçler içerisinde çevresel özelliklerini içermektedir. Bu süreçler, yönetilmesi gereken bir hizmet veya üretim perspektifinden tanımlanmaktadır (Sarkis, 2012: 203).

En yaygın kullanılan yeşil tedarik zinciri uygulamaları iç maliyet tasarrufu faaliyetlerine odaklanmaktadır. İç çevre yönetimi, yönetici katılımının bir iç çevre kültürünü daha ileriye götürmek için çok önemli olduğunu ve bu nedenle farkındalık oluşturmak ve en iyi uygulama örneklerini belirleyerek bu konuya önem verilmesi gerektiğini belirtmektedir (Holt ve Ghobadian, 2009: 951). Yeşil tedarik zinciri uygulamalarını uygulama ve benimseme aşamalarında üst düzey yöneticilerin taahhüdü son derece önemlidir. Çünkü üst düzey yönetimin taahhüdü olmaksızın çoğu program başarısızlık ile sonuçlanacaktır. Tüm yeşil tedarik zinciri uygulamaları, tek bir işleve ya da departmana yönelik olmaktan çok bütünleştirici niteliktedir ve çapraz fonksiyonel iş birliği gerektirmektedir (Hsu ve Hu, 2008: 208).

Yeşil tedarik zinciri yönetimi için işletme içi kontroller büyük ölçüde maliyet ve kâr odaklıdır. İşletme içi kontroller sınırsızdır ve veri yönetim sistemi, ISO 9000 sertifikası, toplam kalite yönetimi ve diğer endüstriyel standartlar dâhil olmak üzere birçok performans sistemi ile bağlantılıdır. Çevresel programların, reaktif veya proaktif olarak değerlendirilmesi, maliyetler, çalışanların ihtiyaçları ve yeşil programlara yönelik faaliyetler işletme içi kontrolleri oluşturmaktadır (Hervani vd.,

2005: 337). Bir işletmenin süreçlerine çevre kalitesi sisteminin getirilmesi, toplam kalite yönetimi sisteminin uygulanması ile çok yakın benzerlikler göstermektedir. Gerekli olan değişiklikler sadece süreçleri ve ürünleri değil, aynı zamanda organizasyon kültürünü de içermektedir. Bir toplam kalite yönetimi sitemi, işletme ve tedarik zincirindeki toplam maliyetleri azaltabilir ve atık ve israf uygulamalarını ortadan kaldırabilmektedir (Lamming ve Hampson, 1996: 50).

Kalite ve çevre yönetim sistemlerinin uygulanması, işletmelerin ürünlerini sunmada daha verimli ve etkili olmalarına katkı sağlamaktadır. Bu, tam zamanında (Just-in-time) tedarik sistemleri gibi farklı araç ve tekniklerin uygulanmasına yol açmıştır. İşletmelerin kalite ve çevre yönetim sistemlerini tedarikçi, dağıtıcı, müşteri, devlet kurumları, toplum gibi farklı paydaşları ile iş birliği yaparak ihtiyaçları sağlaması için eş zamanlı ve uyumlu bir biçimde yönetilmelidir (Mezher ve Ajam, 2006: 67).

2.4.1.1. Çevre Yönetim Sistemleri

Çevre yönetim sistemleri, genel yönetim sisteminin; çevre politikasının geliştirilmesi, uygulanması, başarıya ulaştırılması, gözden geçirilmesi ve idamesi amacını güden; kuruluş yapısı, planlama faaliyetleri, sorumluluklar, uygulamalar, usuller ve işlemleri de içine alan parçasıdır (Türk Standartları Enstitüsü, 1997: 3). Çevreyle ilgili çabaların sistematik hale getirilmesi, belirli hedefler koyarak bunlara ne ölçüde ulaşıldığının belirlenmesi ve düzeltici önlemler alınması açısından çevre yönetim sistemleri oldukça önemlidir.

Müşteri memnuniyeti ve ürün kalitesi, küresel çapta işletmeler için büyük kaygılar haline gelmiştir. Kalite gereksinimlerini karşılayabilmek için birçok işletme kalite yönetim sistemi uygulamaktadır. Buna ek olarak, çevresel kaygılar özellikle son yirmi yıl içinde daha görünür bir hal almıştır. Artan bu endişe ile işletmeler çevresel zorluklarla yüzleşmek için çeşitli çevresel yönetim sistemlerini kabul etmektedir. Başarılı bir çevre yönetim sisteminin özellikleri şu şekildedir (Mezher ve Ajam, 2006: 67-73):

• Üst yönetim taahhüdünü sağlamak: Sosyal sorumluluk ve çevre yönetimi, ancak üst yönetim çevreyi dikkate alırsa ortaya çıkmaktadır. Hem kalite hem de çevre, işletmenin tüm fonksiyonlarına entegre edilmelidir. Çevresel

entegrasyon kurumsal bir öncelik olmalı ve üst yönetim çevre politikasına ve planlamasına bağlı olmalıdır. Bu nedenle, kontroller ve düzeltici eylemler gerçekleştirerek, uygulama ve kontrolde yardımcı olmak ve problemleri tespit etmek için kaynak tahsis edilmelidir. Yönetim taahhüdü ayrıca çalışanların katılımı ve tedarikçilerle iş birliği kurma anlamına gelmektedir.

• Sürekli iyileştirmeye odaklanmak: Sürekli iyileştirme hiç bitmeyen bir süreçtir. İş ortamı her zaman değişmekte ve bu nedenle yeni gelişmelerin takip edilmesi gerekmektedir. İş mükemmelliği, bir işletmenin hatalarından ders almasını ve çevresel ve yönetsel uygulamaları en iyi şekilde kullanmalarını gerektirmektedir.

• Esneklik: Etkin bir çevre yönetim sistemi, işletmenin değişime uyum sağlaması için dinamik olmalıdır. Bu nedenle, yöneticilerin ve çalışanların anlaması ve uygulaması için bir çevre yönetim sisteminin esnek ve basit olması gerekmektedir. Ayrıca daha esnek bir organizasyon yapısı, insan kaynakları geliştirme uygulamaları ile tamamlanmalıdır.

• Organizasyon kültürü ile uyumlu olmak: Çevre yönetim sistemi ve bir işletmenin kültürü uyumlu olmalıdır. Bu nedenle işletmelerin, çevre yönetim sistemini kültüre uyarlamak ya da kültürü çevre yönetim sistemi ile uyumlu olacak biçimde değiştirmek arasında bir seçim yapması gerekmektedir. Bir işletmenin kültürünü değiştirmenin uzun vadeli bir süreç olacağı dikkate alınmalıdır.

• Çalışan farkındalığı ve katılımını sağlamak: Çalışanların bilinçlendirilmesi ve çevre yönetim sisteminin uygulanmasına dâhil olması birçok engelin azaltılmasını sağlamaktadır. Uygulamadaki potansiyel engellerin üstesinden gelmek için, çalışanların değişim ihtiyacını, bu değişimde rollerini ve çevre yönetim sisteminin işletme üzerindeki çevresel ve maliyet etkilerinin anlaşılması gerekmektedir. Çalışanlar, işletme içinde çevre yönetim sistemlerini benimsemeye ve sürekli iyileştirme sürecine katılmalıdır. Ayrıca çalışanların, bu politikanın uygulanmasını ve planlama sürecinde

işletmenin çevre politikasını geliştirme çalışmalarına dâhil edilmesini gerekmektedir.

• Öngörüde bulunarak tedbir almak: Finansal, teknik ve insan kaynakları, fiziksel kaynakların tüketimi, emisyon ve atık yönetimi, verimlilik (faydalı çıktıların girdiye oranı), riskler, ticari faaliyetlerin çevresel etkileri ve müşteriler ile ilgili sorunlara karşı önlemler alınmasıdır. Bu önlemler yönetim planlamasında, kontrol ve düzenleyici eylemlerde yardımcı olmaktadır.

• Tedarikçilerle ile iş birliği sağlamak: Tüketiciler ve toplum, sadece çevre dostu ürünler üreterek değil, aynı zamanda çevre dostu girdiler (malzeme, enerji vb.) seçerek çevresel uygulamaları iyileştirmek için işletmelere baskı yapmaktadır. Bu nedenle, işletmeler tedarikçilerini dikkatli bir şekilde seçmek ve onlarla uzun vadeli iş birlikleri sağlamak için bir prosedür oluşturmalıdır.

Çevre yönetim sistemlerinin Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Uluslararası Standardizasyon Örgütü tarafından belirlenen standartları ve yönetmelikleri bulunmaktadır. Bunlar (Nikbakhsh, 2009: 214-215):

Avrupa Birliği (AB)

• Eco-Management ve Audit Scheme (EMAS), çevresel performanslarını devamlı geliştiren kuruluşları kabul eden gönüllü bir kuruluştur. EMAS, kuruluşların çevresel performansını değerlendirmek, rapor etmek ve iyileştirmek için çalışmaktadır.

• AB, su koruma ve yönetimi, tarımsal kaynaklı nitratların neden olduğu su kirliliği, toprak koruma, iklim değişikliği, atık yönetimi ve hava kirliliği gibi alanlar için çeşitli mevzuatlar geliştirmiştir.

• AB, önemli uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri de geliştirmeye çalışmaktadır. Örneğin; Kyoto Protokolü ile 2008-2012 yılları arasında sera gazı emisyonlarını %8 oranında azaltmayı taahhüt etmiştir.

• AB, 2003 yılında tehlikeli maddelerin sınırlandırılması yasası (RoHS) ile belirli maddelerin tüketimine ilişkin mevzuat geliştirmiştir.

• Çevresel Sürüdürülebilirlik için Yeni Araçların Gösterilmesi ve Değerlendirilmesi (DANTES), endüstrinin çevre sorunlarını ele almak için sürdürülebilirlik araçlarının nasıl kullanılacağı konusunda eğitim vermek için başlatılan bir programdır.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD)

• Çevre Koruma Ajansı (EPA), insan sağlığını korumak ve doğal çevreyi korumak için çalışmalar yapmaktadır.

• ABD, 1969’da Ulusal Çevresel Politika Yasası, 1970’de Temiz Hava Yasası, 1977’de Temiz Su Yasası dâhil olmak üzere çevre ile ilgili çeşitli yasalar çıkarmıştır.

Uluslararası Standardizasyon Örgütü (ISO)

• ISO, uluslararası standartlar hazırlayan dünya çapında bir ulusal federasyondur. Her standarttın hazırlanması teknik komiteler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Teknik komiteler tarafından kabul edilen taslak standartlar oylama için üye kuruluşlara iletilmektedir.

• Önemli yönetim standart serileri arasında kalite yönetimi için ISO 9000 serisi ve çevre yönetimi için de ISO 14000 serisi bulunmaktadır.

• ISO 14000 serisi, çevresel yönetim sistemlerinin çeşitli yönlerini kapsamaktadır. Bu standart seri bir kuruluşun faaliyetlerinden kaynaklanan çevre üzerindeki zararlı etkileri en aza indirmeye ve çevresel performansın devamlı olarak iyileştirilmesini sağlamaya çalışmaktadır.