• Sonuç bulunamadı

Hz Peygamber’in (s) Saçı ve Sakalı ile Teberrük

4. KONU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

3.4. HADİSLERDE TEBERRÜK

3.4.5. Hz Peygamber’in (s) Saçı ve Sakalı ile Teberrük

Hz. Peygamber’in bedeninden olan ve bize kadar ulaşan tek şey O’nun saç ve sakallarıdır. Zira yukarıda bahsi geçen abdest suyu, tükürüğü ve teri uzun süre saklamaya elverişli olmadığından bizlere kadar ulaşması söz konusu değildir. Rivayetlerden anlaşıldığına göre bunlardan sadece teri Enes b. Mâlik’in (r.a) vefatına kadar kendisi tarafından saklanmış ve ölünce onunla kokulanmasını vasiyet etmiştir.

809 İbn Abdilber, Temhîd, I, 226; Aynî, Umdetü’l-Kârî, XXII, 264; Musa Şahin, Feth’ul-Mün‘im, IX,

181.

810 Ebû Ya‘lâ, el-Müsned, IV, 56; Taberânî, el-Mu‘cemu’l-Evsat, III, 190. Taberânî bu hadis için, “Bu

hadisi Ebü’z-Zinâd’dan sadece Süfyân rivayet etmektedir” demektedir Heysemî ise Ondan da Halbes b. Galib rivayet etmektedir ki o da metruktür” değerlendirmesinde bulunur. Bkz. Mecme’u’z-Zevâid, IV, 470.

811 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, VI, 573; Aliyyülkârî, Mirkâtü’l-Mefâtîh, VII, 2800; Musa Şahin, Fethu’l-

177 Hz. Peygamber’in (s) saç ve sakalları ise sayıca çok olması, bozulmaması ve kolay muhafaza edilmesi gibi sebeplerden ötürü, ziyaret etmek, öpmek ve benzeri saygı ifadeleri ile teberrük edilen şeylerin başında gelir. Bundan dolayı bu konu güncelliğini korumaktadır. İleride değinileceği gibi bu saçlar tâbiînden İbn Sîrîn’in (110/729), hocası Abîde’ye (72/691) söylediği “Bizde Rasulullah’ın saçından bir tutam var. Bu bize Enes b. Mâlik ve ailesi vasıtasıyla ulaştı” sözünden bu saçların sahabe, tâbiîn ve ondan sonraki nesiller tarafından miras veya hediye yoluyla nesilden nesile bizlere kadar ulaştırıldığı anlaşılmaktadır. Abîde’nin de cevaben “Yanımda Hz. Peygamber’in saçlarından bir tek telin olması bana dünya ve içindeki her şeyden daha sevimlidir”812 demesi Müslümanların Hz. Peygamber’in (s) hatırasına verdiği değeri gözler önüne sermektedir.813

Hz. Peygamberin saç ve sakalından bizlere kadar ulaşanlar “Lihye-i Saâdet, Lihye-i Şerif “ veya Türkçeleştirecek olursak “Sakal-ı Şerif” gibi isimler altında dünyanın çeşitli yerlerindeki cami ve evlerde bulunmaktadır.814 Türkiye’de de “Sakal-

ı Şerif” adı altında korunup İstanbul Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler Dairesi ile muhtelif mekanlarda muhafaza edilmektedir. Bunlar her ne kadar sakal-ı şerif diye isimlendirilse de bunların çoğu saçtır. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan verilen bilgiye göre 422 tanesi İstanbul’da olmak üzere Türkiye’de toplam 1818 adet sakal-ı şerif bulunmaktadır.815 Bu sakal-ı şerifler belirli gün ve gecelerde camilerde ve muhtelif

yerlerde sergilenmektedir.

Hz. Peygamber’i saçı (sakalı) hakkında günümüze ulaşan rivayetler onları uzun müddet saklayan Enes b. Mâlik’ten gelmektedir. Ayrıca bu rivayetler Hz. Peygamber’in (s) saçının günümüze kadar ulaşma sürecine de de ışık tutacaktır.

Enes b. Mâlik Rivayetleri

َ أَنأَ:سنأَنعَ،ةمامثَنعَ،يبأَينثدحَ:لاقَ،يراصنلأاَاللهَدبعَنبَدمحمَانثدحَ،ديعسَنبَةبيتقَانثدح َهيلعَاللهَىلصَيبنلاَ انَاذإفَ:لاقَ طنلاَكلذَىلعَاهدنعَليقيفَ،اعطنَملسوَهيلعَاللهَىلصَيبنللَطسبتَتناكَميلس

812 Buhârî, Vudû, 33; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c. III, s. 256. 813 İleri, Merve, Şifa Kaynaklı Teberrük Hadisleri, s. 98.

814 Bu yerlerin listesi için bkz. Ahmed Teymur Paşa, el-Âsâru’n-Nebeviyye, s. 78. 815 Bozkurt, Nebi, “Sakal-ı Şerif “, DİA,َXXXVI, 3.

178 عمجفَ،هرعشوَهقرعَنمَتذخأَملسو َىصوأَ،ةافولاَكلامَنبَسنأَرضحَاملفَ:لاقَكسَيفَهتعمجَمثَ،ةروراقَيفَهت

هطونحَيفَلعجفَ:لاقَ،كسلاَكلذَنمَهطونحَيفَلعجيَنأَيلإ َ

Enes b. Mâlik şöyle dedi: “Ümmü Süleym, Hz. Peygamber (s) için deri (ile kaplı bir) yatak hazırlardı. Hz. Peygamber (s) uyuduğu zaman onun terinden ve saçlarından alırdı. Onları bir şişede toplardı. Sonra onları bir kokuya karıştırırdı. Sümâme şöyle dedi: Enes b. Mâlik’in ölüm anı gelince bana bu kokuyu hanûtunun816 içine koymamı vasiyet etti”. (Vefat edince dediği gibi o koku) hanûtunun içine konuldu.817

Hz. Enes’in torunu olan Sümâme’den bize ulaşan bu rivayet yukarıda bahsi geçen ter ile alakalı rivayetlerle benzerlik göstermektedir. Ancak hadiste geniş zamanlı ifadeler kullanıldığı ve farklı olarak “Saçlarını da alırdı” ifadesi olduğu için farklı zamanlarda meydana geldiği ihtimaline karşılık bu başlık altında zikretmeyi uygun bulduk. Hadis ittifakla sahihtir ancak Buhârî’nin ferd kaldığı hadislerdendir.818

Şârihlerin ifadelerine göre Ümmü Süleym, Hz. Peygamber’in saçını ve terini teberrük için alırdı. Onu daha önceden hazırladığı kokuya katardı. Çünkü ter tek başına saklansa gidebilirdi. Hz. Enes’te onu yok olmaktan korumak için hanûtunun içine koyardı. Bu rivayette Ümmü Süleym’in teri ile beraber kokusuna karıştırdığı saçlar, Hz. Peygamber (s) uyurken yastığa düşen veya Hz. Peygamber’in saçlarını taradığı esnada aldığı saçlar olabilir. Bununla beraber Ümmü Süleym’in Mina’da Hz. Peygamber tıraş olurken aldığı saçları bir şişede topladığı bilinmektedir.819 Burada ter

ile o saçları karıştırma ihtimali de vardır. Ancak şu kesindir ki Ümmü Süleym Hz. Peygamber’in saçını nerde görse hemen alıyordu.820

Buhârî’nin rivayet ettiği bu hadis için zayıf diyen ve Hz. Peygamber’in saçları teberrük için saklanmaz, ziyaret edilmez veya öpülmez diyen bir görüşe rastlanılmamıştır. Hz. Peygamber’in vefatından sonra teberrüke karşı çıkanların

816 Hanût (طونحلا): Ölünün bedenini ve kefenini sürülen bir çeşit koku. Bkz. İbnَManzûr, Lisânü’l-Arab,

VII, 278; Zebîdi, Tâcu’l-Arûs, XIX, 217.

817 Buhârî, İsti’zân, 41.

818 Aynî, Umdetü’l-Kârî, XXXIII, 16; Kastallânî, İrşâdü’s-Sârî, IX, 163. 819 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 256.

820 İbn Mülakkîn, Tevdîh, XXIX, 167; Aynî, Umdetü’l-Kârî, XXXIII, 16; Kastallânî, İrşâdü’s-Sârî, IX,

179 hareket noktası, vefatından sonra hiçbir şeyin Hz. Peygamber’e (s) aidiyetinin kesin olmadığıdır. اقَ،مهسَنبَنمحرلاَدبعَنبَدمحمَانثدحَ:لاقَ،ىلعيَوبأَىنثملاَنبَيلعَنبَدمحأَانربخأ عمسَ:ل َابأَت اللهَلوسرَىمرََ:لاقَ،كلامَنبَسنأَنعَ،نيريسَنبَدمحمَنعَ،ناسحَنبَ اشهَنعَثدحيَ،يراففلاَقاحسإ َ َترحنفَندبلابَرمأَمثَ،رحنلاَ ويَةرمجلاَملسوَهيلعَاللهَىلص - َ َهدنعَسلاجَقلحلاو - َ اللهَلوسرَىوسف َاللهَىلصَ اللهَىلصَاللهَلوسرَضبقَمثَ،هديبَهرعشَذئمويَ،ملسوَهيلع شَىلعَنميلأاَهبناجَقشَىلعَملسوَهيلعَ َلاقَمثَ،هرع َ:قلحلل « قلحا َ» َ،قلحف « َسانلاَنمَهرضحَنمَنيبَذئمويَهرعشَملسوَهيلعَاللهَىلصَاللهَلوسرَمسقف - َا َةرعشل َنيترعشلاو - َ هرعشَىلعَرسيلأاَهقشَبناجَىلعَهديبَضبقَمث » بأَاعدفَ،قلحفَ،قلحاَ:قلحللَلاقَمثَ، َةحلطَا دفَ،يراصنلأا قهيلإَهعف َ

Enes b. Malik şöyle dedi: “Rasulullah (s) kurban bayramı günü şeytan taşladı. Sonra kurbanların kesilmesini emretti. Berber de O’nun yanında oturuyordu. O gün Rasulullah (s) saçlarını eliyle düzeltti. Sonra saçının sağ tarafını tuttu ve berbere: “(Bu

tarafı) kes” dedi, o da kesti. Rasulullah (s) o gün kesilen saçlarını yanında bulunan

kişilere birer ikişer dağıttı. Sonra eliyle saçının sol tarafını tuttu ve berbere: “(Şimdi de

bu tarafı) kes” dedi, o da kesti. Ondan sonra da Ebû Talha’yı çağırdı ve bu saçları da

ona verdi”.821

Hz. Peygamber’in saçlarını dağıttığı bu olay rivayetlerden anlaşıldığına göre veda haccında gerçekleşmiştir. Şöyle ki Hz. Peygamber Müzdelife’de geceleyip sabah namazını kıldıktan sonra isfâr822 vaktine kadar dua etti. Daha sonra da Mina’ya doğru

yola çıktı. Oraya ulaşınca Akabe cemresine taş attı ve kurbanını kesti. Sonra da tıraş olmak için Mina’da kaldığı yere geldi. Daha sonra orada saçlarını tıraş ettirdi.823

Bundan sonra gerçekleşen olayı anlatan rivayetler bizlere on beş farklı tarikle gelmiş olup sahihliği konusunda bir ihtilaf olmamıştır. Bu hadisi muhaddisler farklı bab başlıkları altında rivayet etmişlerdir. Farklı baplar altında zikretmeleri hadisten ne hüküm çıkardıkları hususunda bizlere bilgi vermektedir. Örneğin Müslim’de “Tıraşa sağdan başlamanın sünnet olduğu” babında zikredilirken, Tirmizî’de “Tıraşa hangi taraftan başlanması gerektiğinin beyanı”, Ebû Dâvûd’da “Saçları tıraş etme ve

821 Müslim, Hac, 323-326; Tirmizî, Hac 73; Ebû Dâvûd, Menâsik 80; Ebû Ya‘lâ, el-Müsned, V, 210 ve

V, 228; İbn Hibbân, Sahîh, IV, 207; Ebû ‘Avâne, Müstahrec, II, 308; Ebû Nuaym, el-el-Müsnedü’l-

Müstahrec ‘alâ Sahîhi’l-İmam Müslim, III, 383; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VII, 108.

822 İsfâr, “Sabah namazının ortalığın aydınlanmasına kadar geciktirilmesi” demektir. 823 Bkz. Müslim, Hâc, 324.

180 kısaltma” Beyhakî’de ise “Hz. Peygamber’in saçlarını ashabına dağıtması babında zikredilmiştir.

İbn Hibbân ise “İnsanın saçının temiz olması, bir suya düştüğü zaman onu necis kılmaması ve elbisede bulunduğu zaman onunla namazın sahih olması” babında zikrettikten sonra konumuz açısından önemli olan şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Hz. Peygamber’in (s) saçlarını dağıtması açık bir şekilde göstermektedir ki insanın saçı temizdir. Çünkü sahabe, Hz. Peygamber’in saçlarını teberrük için alıp üzerlerinde taşıyorlardı. O saç üzerlerindeyken namazlarını kılıyor ve yanlarındayken her işlerini yapıyorlardı. Hatta onların geneli o saçların kefenlerine koyulması için vasiyet etmişlerdi. Hz. Peygamber dağıttığı saçların teberrük için alındığını biliyordu. Eğer necis olsaydı Hz. Peygamber onları dağıtmazdı”.824

Ahmet b. Hanbel’in Müsnedini fıkhî konulara göre bab başlıklarına ayıran Abdurrahman es-Sââtî (1378/1958), “Hz. Peygamber saçlarını tıraş ettiği zaman sahabenin teberrük için onları almaya gayret etmeleri” babında zikretmiştir.825

Hadisin tek sahabe ravisi Hz. Enes olmasına rağmen hadisin metninde manayı ve bir takım hükümleri değiştirecek lafız farklılıkları ile takdim-tehirler vardır. Ancak kaynaklarda bu lafız farklılıklarından dolayı hadisin zayıf olduğunu söyleyen herhangi bir görüş bulunmamaktadır. Bunun yerine muhaddisler tezat gibi görünen yerleri cem etme yoluna gitmişlerdir.

Müslim bu hadisi aynı bab altında beş farklı senetle zikretmiştir. Birinci rivayette herhangi bir isim zikretmeksizin Hz. Peygamber (s), berbere “önce sağ tarafı sonra

sol tarafı kes” dedikten sonra “Onları insanlara vermeye başladı” demekle

yetinmiştir.826 Ebû Nuaym’in827 ve Ebû Ya‘lâ’nın bir rivayetiyle828 aynı olan ikinci

rivayeti, “Sağ tarafını berbere işaret etti. Berber orayı kesince o saçları insanlara dağıttı. Sonra diğer kısmı işaret etti. Berber o tarafı kesince onları da Ümmü Süleym’e verdi” şeklindedir.829 Müslim’in, Ebû Avâne ve Ebû Dâvûd’un rivayeti ile aynı olan

824 İbn Hibbân, Sahîh, IV, 208.

825 es-Sââtî, el-Fethu’r-Rabbânî, XXII, 69. 826 Müslim, Hac, 323.

827 Ebû Nuaym, el-el-Müsnedü’l-Müstahrec ‘alâ Sahîhi’l-İmam Müslim, III, 383. 828 Ebû Ya‘lâ, el-Müsned, V, 210

181 üçüncü ve dördüncü rivayeti şöyledir: “Sağ taraftaki saçları kestirince onları birer ikişer insanlara dağıttı. Sonra diğer tarafı da aynı şekilde kestirince Ebû Talha’yı sordu ve onları da ona verdi”. Beşinci ve son rivayeti ise Tirmizî’nin rivayeti ile aynı olup “Berber sağ tarafı kesti. Sonra Hz. Peygamber (s) Ebû Talha’yı çağırdı kestiği kısmı ona verdi, sonra berber diğer tarafı kesti. Onu da Ebû Talha’ya verdi ve ‘bunu

insanlara dağıt’ dedi” şeklindedir. Görüldüğü gibi bu son rivayette önceki dört

rivayetin aksine hem dağıtan Hz. Peygamber değil hem de insanlara dağıtılan kısım sol taraftır.

Hadisin hemen hemen bütün tariklerinin zikredildiği Ahmed b. Hanbel’in rivayetlerinde de bir takım farklılıklar vardır. Örneğin Beyhakî’nin rivayetlerinden birinde olduğu gibi “Berber bir tarafını tıraş edince Hz. Peygamber “Ey Enes! Bunları

al ve Ümmü Süleym’e ver” dedi. İnsanlar bunu görünce diğer taraftan kesilenleri almak

için birbirileriyle yarıştı ve herkes bir miktar aldı. (Bu hadisi rivayet ettikten sonra) Muhammed b. Sîrîn şöyle dedi: “Ben bu hadisi Abîde es-Selmânî’ye anlattım o da bana bu saçlardan bir tanesi bana yeryüzündeki bütün altın ve gümüşlerden daha sevimlidir dedi” ziyadesi vardır. Bu hadis için Müemmel b. İsmail’in hıfzından dolayı zayıf yorumu yapılmıştır.830 Ancak bu zayıf rivayetin mütbiîni Beyhakî şu şekilde

nakletmektedir: “Hz. Peygamber saçlarını dağıttı. İnsanların bir kısmı ondan aldı, bir kısmı da Ebû Talha’dan aldı”. Rivayetin sonunda da Enes b. Mâlik’ten rivayet eden İbn Sîrîn; “Ben de Hz. Peygamber’in saçlarından bir tane olması bana dünya ve içindekilerden daha sevimlidir” demektedir.831

Yine Ahmed b. Hanbel’in, Beyhakî’nin rivayetleri ile aynı olan diğer rivayeti ise “Hz. Peygamber tıraş olurken sahabe etrafında dönüyordu. Berberin kestiği saçlar daha yere düşmeden onlardan birisinin eline düşüyordu” şeklindedir.

Zikredilecek olan son rivayet farklılığı ise Ahmed b. Hanbel’de geçer ve yukarıdaki rivayetleri birleştirici nitelikte olup şu şekildedir: “Hz. Peygamber tıraş olunca bir tarafını Ebû Talha aldı ve Ümmü Süleym’e getirdi. Çünkü Hz. Peygamber

830 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 256. (Muhakkik Şuayb el-Arnavûd’un notu) 831 Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VII, 108.

182 onun yanına gelir ve orada uyurdu. O da Hz. Peygamber’in terini alıp saçlarının olduğu bir şişeye koyardı”.832

Rivayetlerdeki lafız farklılıkları genel olarak Hz. Peygamber’in (s) saçlarını tıraş ettirmeye hangi taraftan başladığı ve hangi taraftan kesilen saçları kimlerin aldığı etrafında yoğunlaşmaktadır. Ancak hepsinin ifade ettiği ortak mana Hz. Peygamber’in saçlarını teberrük için ashabına dağıttığıdır.

Hz. Peygamber, saçları sık ve uzun olduğundan dolayı onları ortadan ikiye ayırıp omuzlarından sarkıtırdı.833 Bununla beraber saçlarının temizliğine önem verirdi.

Onları yağlar ve her gün tarardı.834 Müşrikler öyle yaptığı zaman da saçlarını ortadan

ayırmaz, düz tarardı.835 O esnada saçları uzun ve omuzlarından sarkık vaziyette

olduğundan dolayı sağ tarafını eliyle tutarak tıraş olmaya da o taraftan başlamıştır. Sağ taraftan kesilen saçları hem bizzat kendisi dağıtmış hem de dağıtması için Enes b. Mâlik’in üvey babası olan Ebû Talha’ya (34/654-55) vermiştir. Diğer taraftan kesilen saçları da yine Ebû Talha’ya vermiştir. O da bunları saklaması ve orada olmayanlara dağıtması için Ümmü Süleym’e götürmüştür. 836

Sahabenin arasında Ebû Talha’dan daha faziletli kimseler varken saçlarını ona vermesi Hz. Peygamber’in (s) tercihidir. Muhtemelen daha önce de onların evinde uyuduğu ve Ümmü Süleym’in saçlarını bir şişeye koyduğunu gördüğü için bu görevi de ona vermiştir.837 Nitekim Buhârî ve Ahmed b. Hanbel’in “Hz. Peygamber saçlarını

tıraş ettirmek istediği zaman onları ilk alan Ebû Talha olurdu”838 şeklindeki

rivayetlerinden de bunu anlamak mümkündür. Ayrıca bu rivayetin yukarıda zikredilen hadisle ilişkisi olduğu anlaşıldığı gibi, Hz. Peygamber’in (s) diğer zamanlarda da tıraş olduğu düşünülürse genel olarak gerçekleşen bir vakıadan haber verdiği de söylenebilir.

832 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 257.

833 Tirmizî, Şemâil, s. 48; Nesâî, Zînet 59; Aynî, Şerhu Süneni Ebî Dâvûd, I, 171.

834 Müslim, Fezâil 26, Bâbu Sıfati Şa‘ri’n-Nebî; Sindî, Hâşiyetü’s-Sindî ‘alâ Süneni’n-Nesâî, V, 140. 835 Buhârî, Menâkib 20; Müslim, Fezâil 90.

836 Aynî, Umdetü’l-Kârî, X, 62; Ubeydullah Mübârekfûrî, Mir’âtü’l-Mefâtîh, IX, 263. 837 Useymîn, Şerhu Riyazı’s-Salihîn, IV, 180.

183