• Sonuç bulunamadı

Avn b Cuhayfe Rivayeti

4. KONU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

3.4. HADİSLERDE TEBERRÜK

3.4.1. Hz Peygamber’in (s) Abdest Suyu İle Teberrük

3.4.1.2. Avn b Cuhayfe Rivayeti

رَهابأَنأَةفيحجَيبأَنبَنوعَانثدحَةدئازَيبأَنبَرمعَانثدحَفهبَانثدحَمتاحَنبَدمحمَينثدح َلوسرَىأ ذَنوردتبيَسانلاَتيأرفَاءوضوَجرخأَلالبَتيأروَ دأَنمَءارمحَةبقَيفَملسَوَهيلعَاللهَىلصَالله َءوضولاَكل يشَهنمَباصأَنمف فكرفَةفنعَجرخأَلالبَتيأرَمثَهبحاصَديَللبَنمَذخأَهنمَبصيَملَنموَهبَحسمتَائ َجرخوَاه انلاَتيأروَنيتعكرَسانلابَةفنعلاَىلإَىلصفَارمشمَءارمحَةلحَيفَملسَوَهيلعَاللهَىلصَاللهَلوسر َباودلاوَس ةفنعلاَيديَنيبَنورمي َ

Avn b. Cuhayfe şöyle dedi: “Babam, Rasulullah’ı (s) deriden yapılmış kırmızı bir çadırın içinde görmüş. Ben de Bilal’i (Rasulullah’ın) abdest suyunu dışarı çıkarırken gördüm. İnsanlar o su için koşuşturuyorlardı. O suya ulaşabilenler (yüzüne- gözüne) sürüyorlardı. Ulaşamayanlar ise arkadaşının elindeki ıslaklıktan alıyordu. Sonra Bilal bir sopa çıkardı ve onu yere dikti. Daha sonra Rasulüllah (s) paçaları sıvalı olduğu halde kırmızı bir elbise ile dışarı çıktı ve o sopaya doğru insanlara iki rekat namaz kıldırdı. İnsanları ve hayvanları sopanın ötesinden geçerlerken gördüm”.709

İbn Hibbân bu hadisi “Bidat ehli olmayıp Hz. Peygamber’in (s) yolundan giden salih kimselerin abdest suyu ile teberrükün mubah olması” babında rivayet ederken Nesâî, “Abdest suyunun artığından faydalanma” babında zikretmiştir.

Ahmed b. Hanbel’in rivayeti “Bilal, Hz. Peygamber’in (s) abdest suyunun artığını dökmek için çıkartmıştı ki insanlar o suya yetişmek için koşuşturup abdest suyunun artığını (ellerine yüzlerine) sürüyorlardı” şeklindedir.710 Nesâî’nin

rivayetinde Ebû Cuhayfe “Ben de o sudan biraz alabildim” demektedir,711 Ebû Nuaym

ve İbnü’l-Ca‘d’ın rivayetinde de “İnsanlar Rasulullah’ın (s) abdest suyunun artığını alıyorlardı” ziyadeleri vardır. 712

Sahabenin almak için koşuşturduğu suyun Hz. Peygamber’in (s) abdestinden kalan kullanılmamış su mu yoksa abdestte kullandığı suyun artığı mı olduğu net olarak zikredilmemiştir. Ancak “O suya ulaşabilenler (yüzüne-gözüne) sürüyorlardı. Ulaşamayanlar ise arkadaşının elindeki ıslaklıktan alıyordu” ifadesinden her iki suyun

709 Buhârî, Vudû 39, Salât 94; Müslim, Salat, 249, 250, 251; İbn Hibbân, Sahîh, IV, 82; Taberânî, el-

Mu‘cemu’l-Kebîr, XXII, 124; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, I, 359, II, 382 ve III, 223; Bezzâr, el- Müsned, X, 151.

710 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 308. 711 Nesâî, Tahâre, 103(üç farklı senetle).

154 da teberrük amacıyla alınıp tükendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca buradaki sudan maksat “Hz. Peygamberin abdest azalarından akmak sureti ile müstamel olan su” yorumuna göre bu hadis müstamel olan suyun temiz olduğuna delildir. Zira temiz olmayan su ile teberrük olmaz. 713

Buraya kadar yapılan teberrük yorumlarında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Ancak salih kimselerle teberrük hususunu kabul edenler bu hadisin her hâlükârda onların eserleri ile teberrükün cevazına delil olduğunu iddia etmişlerdir.714 Bu görüş

sahiplerine göre Hz. Peygamber’in (s) bedenine temas eden bir şeyle715, salih kimselerin abdest suyu, yiyecek-içecekleri ve giydiği elbiselerle teberrük caizdir. Bununla beraber hadisten salih kimselerin dokunduğu şeyden bereket isteme hükmü de çıkarılabilir.716

Tespit edilebildiği kadarıyla başta Buhârî ve Müslim’in Sahîhleri ve diğer hadis kitaplarında zikredilen bu hadisin ittifakla sahihtir. Zikettiğimiz Müslim rivayetinde geçen Muhammed b. Hâtim717 hakkında Yahya b. Maîn “leyse bi şey718, yekzibu”

şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştur.719 Ancak tekzib ederken aşırıya kaçıp

verdiği hükümde tek kalarak eleştirilmiştir.720

Muhammed b. Hâtim hakkında verilen hükümlere bakıldığında genel olarak “sika”721, “sadûk”, “fâdıl”722, “hafız”, “imam”,723 “büyük şeyhlerdendir”724 gibi

değerlendirmeler yapılmıştır.

Mizzî ise “Muhammed b. Hâtim’in rivayette bulunduğu yetmiş kadar isim sayarken ondan da başta Ebû Hâtim, Ebû Zur‘a725 ve Müslim olmak üzere rivayette

713 Nevevî, Şerhu Sahîhi Müslim, IV, 219.

714 Buhârî, Vudû 39 (Muhakkik Mustafa el-Buğâ’nın notu); Aynî, Umdetü’l-Kârî, III, 75. 715 es-San‘ânî, et-Tahyîr li Îzâhi Meâni’t-Teysîr, VII, 55.

716 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, I, 574; Nevevî, Şerhu Sahîhi Müslim, IV, 220; Musa Şahin, Fethu’l-

Mun‘im, III, 78.

717 Muhammed b. Hâtim b. Meymûn Ebû Abdullah el-Bağdâdî’dir. “Semîn” diye de bilinir. Aslen

Mervezî’dir. 235 yılının Zilhicce ayında vefat etmiştir. Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, I, 170.

718 İbn Maîn bu ifadeyi az hadis rivayet eden râvi hakkında kullanmaktadır. Bkz. Leknevî, er-Raf‘u

ve’t-Tekmîl, s. 212.

719 Yahya b. Maîn, Ma’rifetü’r-Ricâl, II, 175.

720 Safiyyüddîn el-Yemenî, Hulâsatü Tezhîbu’t-Tehzîb, s. 331.

721 Bâcî, et-Tadîl, II, 683; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb fî Tehzîbu’l-Ensâb, II, 143. 722 İbn Hacer, Takrîb, I, 472.

723 Zehebî, Tezkiratü’l-Huffâz, II, 33 724 Zehebî, Mîzân, III, 503.

155 bulunan on beş kadar ismi tek tek zikrettikten sonra şöyle demektedir: “Yahya b. Maîn onun için “Kezzab”, derken İbn Adî ve Dârekutnî “sadûk, sika” ifadelerini kullanır. İbn Hibbân da onu Kitabü’s-Sikât’ta zikretmiştir”.726

Zehebî “yekzibu” ifadesini ağır saymış olacak ki “Kendisinden Ebû Davud ve Müslim rivayette bulunmuştur. Dârekutnî ve diğerleri onu sika sayarken Yahya b. Maîn “leyyin saymıştır” demektedir.727 Ayrıca Zehebî başka bir yerde de Yahya b. Maîn ’in verdiği hükümleri değerlendirirken şu açıklamalarda bulunmaktadır: “Cerh ve ta’dilde sözüne güvenilen alimleri birkaç kısımda değerlendirmek mümkündür. Mesela Yahya b. Maîn ve Ebû Hâtim gibileri birini tevsik ettikleri zaman onların bu sözüne güvenilir. Ancak bu bu gibi alimler bir raviyi cerh ettikleri zaman onlarla aynı fikirde olan başka bir münekkit alimin olup olmadığına bakılır. Eğer onlarla aynı görüşte olan başka bir alim varsa eleştirilen o kişi zayıftır. Ancak bir râvi sadece Yahya b. Maîn ’in cerh etmesiyle zayıf sayılmaz”.728

İbnü’s-Salah’ın şu açıklaması da konuya açıklık getirmektedir: “Sadece bir imamın cerh ettiği raviler bizi şüpheye sevk eder, tevakkuf ederiz. Ancak hadis alimlerinin çoğuna göre ve doğru olan onun hadisini hemen zayıf sayıp reddetmemektir. Daha sonra onu başka imamlar tevsik ederse o ravinin güvenilir olduğunu anlarız ve rivayetini kabul ederiz”. Nitekim bunun gibi hadisler Buhari ve Müslim’in Sahihleri’nde ve diğer güvenilir hadis kitaplarında çoktur.729

Muhakkik Kamil el-Kassâr mukaddismesinde şu tespitleri yapmaktadır: “Yahya b. Maîn’in cerh metodunu araştırıldığında “yekzibu” ifadesini ravinin hadis uydurduğunu ifade etmekten ziyade o ravinin zayıf olduğunu anlatmak için kullanıldığı görülmektedir”.730 Muhammed b. Hâtim hakkında hadis uydurduğuna dair

başka bir rivayetin olmaması ve Yahya b. Maîn’in onun hakkında ayrıca “leyse bi şey’” ifadesini kullanması bu açıklamayı destekler niteliktedir.

726 Mizzî,َTehzîbu’l-Kemal, XXV, 20. 727 Zehebî,َel-Kâşif, II, 162.

728 Zehebî, Zikru men Yu‘temedu Kavlühû fi’l-Cerhi ve’t-Ta‘dîl, s. 172. 729 İbnü’s-Salah, ‘Ulûmu’l-Hadîs, s. 61.

156 Bütün bu değerlendirmelerden anlaşılıyor ki Muhammed b. Hâtim sika bir ravidir. Yahya b. Maîn bu konuda tek kaldığı için sadece onun bu değerlendirmeleriyle Müslim’in Sahîhine aldığı bir hadisi zayıf saymanın doğru olmayacağı kanaatindeyiz. Bir önceki rivayetler sahabenin, Hz. Peygamber’in müdahalesi olmadan abdest suyunu teberrük niyetiyle almasından bahsetmektedir. Rivayetlerde ayrıca Hz. Peygamber’in abdest suyunu veya elini daldırdığı suyu bizzat kendisinin dağıtması ile ilgili bilgiler de bulunmaktadır.