• Sonuç bulunamadı

Hz Fâtıma’nın Vefatı

SÛFÎ GELENEKTE HZ FÂTIMA ALGIS

6. Hz Fâtıma’nın Vefatı

Hz. Fâtıma ve ehlibeyt muhabbetinin kaynağı, ümmetin Peygamber Efendimize olan bağlılığının bir tezahürüdür. Hz. Fâtıma'nın vefatı bahsin-

de Yazıaoğlu sözün bittiği noktaya dikkat çekmektedir. Muhammediye'ye

göre Hz. Ali, irtihâlinden sonra Hz. Fâtıma'yı sırlamak için Resûlullâh'ın kabrine taşır, fakat defnedemez. Çünkü Hz. Fâtıma'yı bizâtihi Efendimiz yanma alır:

Mübarek elini çıkardı Resûl ravzadan Dedi kızımı bana ver yâ Alî eyleyem istitâr Onunçün dediler ki bir kabr içredir ikisi Dedi ba'zılar kim yanında yatar iştihâr

Mevlid-i Fâtıma manzûmesinin son beyti ile ile Yazıcıoğlu sözlerini hitame erdirir:

Ehl-i beyte Fâtihâ olsun hemîn Rahmetu'llâhi aleyhim ecmaîn476 7. Hz. Fâtıma’nın Şefaati

Hz. Fâtıma ve Hz. Ali’nin Peygamber Efendimiz katındaki tartışma- sız kıymeti gönüllerin onlara yönelmesine sebep olmuş ve sȗfȋ şairler onlara iltifat edip tevessülde bulunmuşlardır. Yozgatlı Hüznî, onların yüzü suyu hürmetine Hz. Peygambere şu şekilde iltica etmektedir:

Nüh felek seyr-i. a'lâ. hürmetiyçün Hafîdeynle O Zehrâ hürmetiyçün, Alî sâlâr-ı eshâ hürmetiyçün Dahîlek yâ. Resûlallâh dahîlek.477

Hz. Fâtıma’yı Resûlullâh’a nispet ederek anmak, sȗfȋ şairlerin en çok benimsedikleri ifade tarzlarından bir tanesidir. Leylâ Hanım, bütünüyle Hz. Fâtıma’dan istimdat ettiği yek-âhenk gazelinin aşağıdaki beytinde Hz. Fâtıma’yı “ihsan kaynağı” olarak tavsif etmekte ve ondan, şefaat talebini

nebilerin sultanı şanlı pederine arz etmesi temennisinde bulunmaktadır.478

Kısacası şair, Resûlullâh’ın şefaati için Hz. Fâtıma’ya tevessül etmektedir:

476 Sarıkaya, “Cen b-ı F tıma Zehr Betül”, Vahiy Evinin Kızı Hz. F tıma 9, s. 75-77. 477Yozgatlı Hüzn D v nı (II), haz. Mustafa Güneş, 2000, s. 302; Sarıkaya, “N m u

N ’t-ı F tıma Zehr Bet l”, Keşkül, Bahar 2006, s. 63.

Sultân-ı rusül vâlid-i zî-şânına arz et Bu zerreyi ey kârı-ı atâ Hazret-i Zehrâ.479

Leylâ Hanını bir beytinde Hz. Ali, Fâtıma ve evlâdını bir arada zik-

retmektedir. Hz. Fȃtıma’yı bekȃ diyarının sultanı, Hz. Ali'nin zevcesi olarak

anan şair, bu ailenin şehitlerinin mübarek kanı hürmetine bağışlanma 'ni-

yazında bulunmaktadır: 480

Afv eyle suçum hûn-ı şehîdân içim olsun Ey zevce-i sultân-ı beka Hazret-i Zehrâ481

Istimdâd ve istişfâ bilindiği üzere yardım talebinde bulunmak ve şe- faat istemek demektir ve Hz. Fâtıma kendisinden en çok istimdâd edilen, şefaatine en çok iltica edilen hanımların başında gelmektedir.

Hz. Fâtıma’nın Resûlullâh katındaki müstesnâ yerini müdrik olan bazı sahâbîlerin, hattâ ezvâc-ı tâhirâtın dahi Hz. Peygambere arz etmek istedikleri müşkilleri husûsunda O’nun tavassutuna mürâcaat ettikleri nakledilmekte- dir. Nasıl berhayât iken Hz. Fâtıma’nın tavassutuna mürâcaat ediliyorsa vefa- tından sonra da asırlar boyunca Hz. Fâtıma mü’minler için bir penâh ve ilti- câ-gâh olmaya devam etmiştir. Maddî ve manevî her türlü dilek ve temenni- ler onun ruhâniyetine ata edilmiş, imdadı hususunda kalplerde şüphe belir-

memiştir. 482 Leylâ Hanım’ın aşağıdaki beyitleri bu îtimâda güzel bir örnektir:

Dem-â-dem arz-ı hâcât eyle ey dil Cenâb-ı Fâtıma hayrun-nisâya 483

Bağışla cürmümü hayrü’l-Betûle Gözümden nûr-ı vechin etme mestûr484

Aynı manzumenin müteakip beytinde Leylâ Hanım, bu defa Resûlullâh’a nisbet ederek zikrettiği Hz. Fâtıma’nın kendisine şefaat edece- ği husûsunda şüphe taşımadığını beyan eder. Şâire göre Hz. Fâtıma’nın âsî- lere dahi lûtufkâr davrandığı, hattâ bunu âdet edindiği bilinmektedir. O

479Leyl Hanım D v nı, haz. Mehmet Arslan, İstanbul 2002, s. 233. 480 Sarıkaya, “N m u N ’t-ı F tıma Zehr Bet l”, Keşkül, Bahar 2006, s. 64. 481Leyl Hanım D v nı, haz. Mehmet Arslan, İstanbul 2002, s. 233. 482 Sarıkaya, “N m u N ’t-ı F tıma Zehr Bet l”, Keşkül, Bahar 2006, s. 64. 483Leyl Hanım D v nı, haz. Mehmet Arslan, İstanbul 2002, s. 164. 484Leyl Hanım D v nı, haz. Mehmet Arslan, İstanbul 2002, s. 165.

halde Hakk’ın Habîbi’nin sevgili kızı, kendisine olan bağlılığını her dâim

dile getiren Leylâ Hanım’ı da şefaatinden mahrûm etmeyecektir: 485

Usâta âdeti lııtf u atâdır

Şefîim bint-i Mahbûb-ı Huda’dır486

Leylâ Hanım, Hz. Fâtıma’nın şefaatinden ümîdini hiç kesmez. Hz. Fâtıma’dan istimdâd ettiği “Hazret-i Zehrâ” redifli gazelinde, onu rüyasın-

da gördüğünü, perişan hâlini kendisine arz ettiğini hikâye etmektedir.487

Rüyasında Hz. Fâtıma’dan “inayet” sözü alan şâir artık müsterihtir; çünkü Hazret-i Zehra’nın sözünden rücû‘ etmesi mümkün değildir:

Hâşâ ki hilâf ola senin va’d-i kerimin

Va‘d etdin inâyâtını yâ Hazret-i Zehrâ488

Redd eyleme durdum der-i lûtfunda dahîlek Leylâ’yı kıl ihsâna sezâ Hazret-i Zehrâ.489

Hz. Fâtıma, mü’min kadınların hanımefendisi olduğu gibi cennetin de hanımefendisidir, Resûlullâh onu “seyvidetü’n-nisâ” sıfatıyla tavsîf et- miştir. O, hem hanımların hayırlısı/hayrü’n-nisâ hem de 'hammlarm iftihâ-

rı/fahrü’n-nisadır.490 Bir beytinde Leylâ Hanım, Hz. Fâtıma’yı Hak Teâlâ’nın

husûsî bir ihsanı olarak tanımlamaktadır:

Her bir kulına Hazret-i Hak etdi bir ihsân Sensin bize ihsân-ı Hudâ Hazret-i Zehrâ491

Es’ad Erbilȋ Firdevs cennetinde Hz. Fâtıma’ya komşu olmak hayâlini biraz daha süsleyerek, cennette mevcûdiyetini tasavvur ettiği Fâtıma köş-

künden uzak kalmak istemediğini dile getirmektedir:492

Fahr-i âlem hürmetîçün yâ. Gafûr Kasr-ı Zehrâ’dan beni sen etme dȗr.493

485 Sarıkaya, “N m u N ’t-ı F tıma Zehr Bet l”, Keşkül, Bahar 2006, s. 64. 486Leyl Hanım D v nı, haz. Mehmet Arslan, İstanbul 2002, s. 165. 487 Sarıkaya, “N m u N ’t-ı F tıma Zehr Bet l”, Keşkül, Bahar 2006, s. 64. 488Leyl Hanım D v nı, haz. Mehmet Arslan, İstanbul 2002, s. 233. 489Leyl Hanım D v nı, haz. Mehmet Arslan, İstanbul 2002, s. 233. 490 Sarıkaya, “N m u N ’t-ı F tıma Zehr Bet l”, Keşkül, Bahar 2006, s. 64. 491Leyl Hanım D v nı, haz. Mehmet Arslan, İstanbul 2002, s. 233. 492 Sarıkaya, “N m u N ’t-ı F tıma Zehr Bet l”, Keşkül, Bahar 2006, s. 65.

Türk edebiyatında Hz. Fâtıma ve mensubu olduğu âile, yani Pey- gamber âilesi hakkındaki medb ü senâya nihayet yoktur, Bu sebeple

Mevlid-i Fâtıma”nın son beytindeki niyâza iştirak, hitâmuhû misk olacaktır: Ehl-i beyte Fâtihâ olsun, hemîn

Rahmetullâhi aleyhim, ecmaîn494