• Sonuç bulunamadı

ŞİA KAYNAKLARINDA HZ FÂTIMA

Prof. Dr. Mehmet Salih ARI*

Şîa’ya göre Hz. Fâtımatü’z-Zehra’yı gerçek anlamda tanımak masum

olmayanların nakıs idrakinden uzaktır.317 Şîa, Ehl-i Beyt’e ve onlar arasında

özellikle Hz. Ali ile Hz. Fâtıma’ya ayrı bir önem atfetmektedir. Bu nedenle Kur’an ile Ehl-i beyt arasında bir ayırım olmadığını söyleyerek Ehl-i beyt’in de tıpkı Kur’an gibi masum olduklarını ve onların gerçek makamlarının an- laşılması ruh temizliği olmaksızın mümkün olamayacağına inanmakta-

dır.318 Bu yüzden Hz. Fâtıma tüm erkek ve kadınlar için bir model olarak

kabul edilmiştir.

Hz. Fâtıma’nın Yaratılışı ve Dünyaya Gelişi

Şîa’nın değişik kaynaklarından nakl olunan rivayetlere göre Hz. Âdem yaratılmadan önce Yüce Allah, Hz. Fâtıma’yı kendi nurundan ya- ratmış ve arşın altında bir hokkada saklamıştır. Bu aşamada ne yediği ile il- gili sorulan soruya, tesbih, takdis, tehlil ve tahmid ettiği şeklinde cevap ve-

rilmiştir. Onun insan suretinde bir huri olduğu319 belirtilmiştir.

Şîa kaynaklarında Hz. Fâtıma’nın varlık aşamasının ilk evresinin cennet meyvelerinden oluştuğu beyan olunmaktadır.

Şia kaynaklarında geçen bir rivayete göre Resûlullah şöyle buyur- muştur: Yüce Allah, Fâtıma’yı yaratmak istediğinde bana Cennetten bir el- ma getirildi ve onu yemem emredildi. Onu yardığımda içinden bir nur fış- kırdığını gördüm. Bana bu gökyüzünde Mansura, yeryüzünde Fâtıma ola- rak bilinenin nurudur. Fâtıma şiasını ateşten koruyan anlamındadır. Cen-

netten gelen elmadan yaratılmıştır. Fâtıma insan şeklinde bir melektir.320

* Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi Anabilim Dalı.

317 Abdullah Cevâdî Âmulî, Fâtıma (sa) İnsanlık Örneği, (çev. Muaz Pazarbaşı), İstanbul

2015, 16.

318 Âmulî, 20.

319 Muhammed Bakır b. Muhammed Taki b. Maksud Ali el-Meclisî, Bihâru’l-Envâri’l-

Camia li Dureri Ahbâri’l-Eimmeti’l-Athâr, I-XLIV, Beyrut 1983; XVIII, 8-10.

320 Ebû’l Kasım Furât b. İbrahim el-Kûfî, Tefsiru Furâti’l-Kûfî, Beyrut 1990, s. 321; el-

Şeyh Saduk’un el-Emalî adlı eserinde yer alan bir rivayette İmam Rı- za’nın şöyle dediği nakledilmiştir:

“Peygamber (s.a.s.) buyurdu ki: Miraca çıktığımda Cebrail elimi tuttu ve cennete götürdü, yemem için bana bir cennet hurması verdi ve o hurma benim sülbümde nutfeye dönüştü, yeryüzüne geldiğimde Hatice o nutfeden Fâtıma’ya hamile kaldı. Bu yüzden Fâtıma insan şeklinde bir cen- net hurisidir, cennetin kokusunu özlediğim zaman, kızım Fâtıma’yı koklu-

yorum”321

Hz. Fâtıma’nın daha annesinin karnındayken annesi Hz. Hatice ile konuştuğu ve onun yalnızlığını giderdiği rivayet olunmaktadır. Cebrail (a.s.), Resûlullah’a gelerek Hz. Hatice’nin karnında olan çocuğun kız oldu- ğunu söylemiştir. Bunun üzerine Resûlullah, Hz. Hatice ile konuşarak kar-

nındaki çocuğun neslinden imamların olacağını belirtmiştir.322

Şîa’ya göre Hz. Fâtıma, Nübüvetten beş yıl sonra Mekke’de doğmuş- tur. Resûlullah vefat ettiğinde 18 yaşında olan Hz. Fâtıma, Resûlullah’ın ve-

fatından sonra yetmiş beş gün yaşamıştır.323 Yukarıda belirtildiği gibi onun

Miraç’tan sonra doğduğuna dair rivayetler de vardır.

Hz. Fâtıma’nın doğumu sırasında Haşimoğullarının kadınlarına ben- zeyen ve onlarla aynı boyda olan Sâre, Asiye, Meryem ve Hz. Musa’nın kız kardeşi Kulsum Hz. Hatice’nin yanına gelmişler. Bu hanımlardan biri Hz. Hatice’nin önünde, biri sağında, biri solunda diğeri ise arkasında durmuş- lar. Cennetten gelen on huri bir leğen bir ibrik ve Kevser suyu getirip Hz. Fâtıma’yı yıkamışlar. Cennetten gelen bir bezle sarmışlar. Sonra Hz. Fâtıma’yı konuşturmuşlar o da: “Ben Allah’tan başka ilah olmadığına, ba- bamın Allah’ın elçisi olduğuna ve eşimin vasilerin efendisi olduğuna şehadet ederim.” demiştir. Gökyüzündekiler Hz. Fâtıma’nın doğumuyla müjdelenmiş. Hz. Fâtıma dünyaya geldiğinde ondan berrak bir nur yük-

selmiştir. Doğduğunda bütün yeryüzü onun nuruyla aydınlanmıştır.324

Bundan sonra da Hz. Fâtıma’nın evinde hep bir nur olduğu, hatta Yahudi- lerden seksen kişinin Hz. Fâtıma’nın evinde gördükleri nurdan dolayı Müs-

lüman olduğu325 belirtilmiştir.

321 Ebû Cafer Şeyh Saduk Muhammed b. Ali b. Hüseyin İbn Babeveyh, Emâlî’s-Sadûk,

Beyrut 2009, 546; el-Meclisî, XVIII, 8.

322 Sadûk, el-Emâlî, 715-716; Âmulî, s. 58-59.

323 Bkz. Ebû Cafer Muhammed b. Yakûb b. İshâk el-Küleynî, el-Kâfî, I-VIII, Tahran 1388,

I, 458; el-Meclisî, XVIII, 11.

324 Sadûk, el-Emâlî, 716; Âmulî, 60, 93. 325 el-Meclisî, XVIII, 28.

Hz. Fâtıma’nın İsim ve Künyeleri

Sünni kaynaklarında Fâtıma’nın genellikle Zehra bazan da Betül la- kabından söz edildiği halde Şîa kaynaklarında Hz. Fâtıma’nın birçok is- minden söz edilmektedir. Bu isimlerin başında Fâtıma adı gelmektedir. Fâtıma adının ona niçin verildiği uzunca anlatılmaktadır.

Fâtıma isminin Allah Teâlâ tarafından seçildiğini ve Hz. Muhammed (sas)’in de bu esas üzerine herkesin onun kötülüklerden uzak olduğunu, Şi- îlerin ona sığınmakla cehennem ateşinden korunduklarını onun vasıtasıyla İslâm düşmanlarının Hz. Peygamber’in mirasından umutlarını kestiklerini ve ilmin anne sütüyle beraber ona verildiğini bilmesi için adını Fâtıma koy-

duğunu belirtmektedir.326

İmam Bakır’dan şöyle rivayet olunmuştur: “Fâtıma (a.s.) doğduğun- da, Yüce Allah bir melek gönderdi ve o, Hz. Peygamber’in dilinden onun adını Fâtıma koymasını sağladı. Sonra Fâtıma’ya hitap ederek, ‘Seni ilim ile

cehaletten kopardım ve yine seni hayız olmaktan korudum’ dedi.327

Hz. Fâtıma’nın isimleri şu şekilde sıralanmaktadır:

Fâtıma : Şerden engelleyen, sevenini ateşten koruyan anlamında

Sıddıka : Çok doğru sözlü

Mübareke : Bereketli

Tahire : Bütün kirden arınmış pak, temiz.

Radiyye : Allah’tan razı olan

Merdiyye : İlahi rizaya mazhar olan

el-Muhaddese : Meleklerin kendisiyle konuştuğu kadın

ez-Zehra : Gök ve yeryüzünü aydınlatan

Zekiye : Münezzeh ve doğru birçok hayır ve fazilet sahibi

Betül : Hayız görmeyen anlamındadır. Şîa yazarları bu anlamı

daha çok tercih etmektedirler. Yine erkeklerden ayrı yaşa-

yan anlamında da olduğu belirtilmektedir.328 Şîa kaynakla-

rında Hz. Fâtıma’nın hayız ve nifas kanı görmediği rivayet

olunmaktadır.329

326 Âmulî, s. 62.

327 Ebû Cafer Şeyh Sadûk Muhammed b. Ali b. Hüseyin İbn Babeveyh, İlelü’ş-Şerai’,

Beyrut 2006, s. 177; Âmulî, s. 63

328 el-Meclisî, XVIII, 17. 329 Sadûk, el-Emâlî, s. 274.

Yukarıda yazılan isimlerin yanı sıra Şîa kaynaklarında el-Hısân, el- Hürra, es-Seyyide, el-Azrâ, Meryemü’l-Kübra gibi Hz. Fâtıma’nın başka

isimleri de bulunmaktadır.330

Hz. Fâtıma’nın Sünnî ve Şîa kaynaklarındaki en meşhur künyesi

“Ümmü Ebiha” olduğu bilinmektedir.331 Bunun yanı sıra Ümmü’l-Hasan,

Ümmü’l-Hüseyin, Ümmü’l-Muhsin, Ümmü’l-E’imme (İmamların Annesi)

gibi künyeleri de vardır.332

Hz. Meryem’e Benzetilmesi

Şîa kaynaklarında Hz. Ali, Hz. Harun’a benzetildiği gibi Hz. Fâtıma da Hz. Meryem’e benzetilmektedir. Meryem’e verilen nimetlerin neredeyse tamamı Hz. Fâtıma’ya da verildiği iddia edilmektedir.

Hz. Fâtıma’ya, Hz. Meryem gibi Yüce Allah tarafından yemek gön-

derildiği defalarca işlenmektedir.333 Bu konu menkıbevi bir şekilde anlatıl-

maktadır.

ﺎﻬﻴﻠﻋ ﻞﺧد ﺎﻤﻠﻛ

ﻣ ﺎﻳ لﺎﻗ ﺎﻗزر ﺎﻫﺪﻨﻋ ﺪﺟو باﺮﶈاﺎﻳﺮﻛز

نا ﷲا ﺪﻨﻋ ﻦﻣ ﻮﻫ ﺖﻟﺎﻗ اﺬﻫ ﻚﻟ ﱏا ﱘﺮ

بﺎﺴﺣ ﲑﻐﺑ ءﺎﺸﻳ ﻦﻣ قزﺮﻳ ﷲا

“Zekeriya, onun yanına, mihraba her girdiğinde yanında bir rızık bulurdu. “Ey Meryem, bu sana nereden?” derdi. (O da) “Bu Allah katından” derdi. “Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.”334

Bu ayette Hz. Meryem’in mucizevî bir şekilde Allah katından rızıklandırıldığı anlatılmaktadır. Şîa kaynaklarında Hz. Fâtıma her yönüyle Hz. Meryem’e benzetildiğinden dolayı onun da aynı şekilde rızıklandırıldığı aynı ayet delil gösterilerek açıklanmaktadır. Buna göre bir defasında Hz. Peygamber’in tüm ev halkı açlık çekerken Resûlullah, Hz. Fâtıma’nın evine gider onun yanında değişik yiyecekler bulur. Ona, “Bun- lar nereden gelmiştir” diye sorduğunda Hz. Fâtıma, “Bu Allah katından

gelmiştir” şeklinde cevap vermiştir.335

330 Hz. Fâtıma'nın isimleri için bkz. Sadûk, el-Emâlî, 713; Ebû Cafer Muhammed b. Ali b.

Şehraşûb, Menâkıbu Âl-i Ebî Talib, I-IV, Beyrut 1991, III, 406; el-Meclisî, XVIII, 18.

331 el-Meclisî, XVIII, 20. 332 İbn Şehraşub, III, 406. 333 el-Meclisî, XVIII, 29, 54. 334 Âl-i İmran, 3/37. 335 İbn Şehraşûb, III, 387.

Şiî kaynaklar “Hani melekler, “Ey Meryem! Allah, seni seçti. Seni terte-

miz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.”336 Mealindeki ayet-i kerimeyi

Hz. Fâtıma’ya uyarlamaktadırlar. Birçok kaynakta değişik vesilelerle Hz. Fâtıma için, Ey Fâtıma! “Allah, seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı.” denilmektedir. Meleklerin Hz. Meryem’e seslen- dikleri gibi Hz. Fâtıma’ya seslendikleri rivayet edilmektedir. Yine Ömer b. Hattab’ın onu kapı arasında sıkıştırdığında Yüce Allah’ın Hz. Fâtıma’ya öy-

le seslendiği belirtilmektedir.337

Hz. İsa’dan dolayı Hz. Meryem’e müjde verildiği gibi Hz. Fâtıma da çocukları Hz. Hasan, Hz. Hüseyin’den dolayı müjdelenmiştir. Bu konuda

şu ayet-i kerime delil getirilmiştir: “Hani Melekler, dediler ki: ‘Meryem, doğru-

su Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir.”338 Hz. Zekeriya Hz.

Meryem’e kefil olduğu gibi Resûlullah da Fâtıma’ya kefil olmuştur. Melek- ler Hz. Meryem ile konuştukları gibi Hz. Fâtıma ile de konuşmuşlar. Kısaca

neredeyse her konuda Hz. Fâtıma, Hz. Meryem’e benzetilmiştir.339

Hz. Fâtıma ve Ehl-i Beyt’in Fazileti

Şiîler, Hz. Fâtıma ile Ehl-i beyt’in faziletini açıklarken üzerinde önem- le durdukları çok sayıda ayet-i kerime bulunmaktadır. Burada birkaçı zik- redilecektir.

Bu ayetlerden biri Tathir ayeti olarak bilinen aşağıdaki ayet-i kerime-

dir. Rivayet olunduğuna göre, “Ey Ehl-i beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (gü-

nah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.”340 Mealindeki ayet-i ke-

rime nazil olduğunda Resûlullah, sekiz ay boyunca her namaza gittiğinde, Hz. Fâtıma’nın kapısına gelerek bu ayeti okuduğu ve şöyle söylediği riva-

yet olunmaktadır341:

ةﻮﻠﺼﻟا ﻪﺗﺎﻛﺮﺑو ﷲا ﺔﲪرو ﺖﻴﺒﻟا ﻞﻫا ﻢﻜﻴﻠﻋ مﻼﺴﻟا