• Sonuç bulunamadı

Hz Fâtıma’nın Bâriz Vasıfları

SÛFÎ GELENEKTE HZ FÂTIMA ALGIS

2. Hz Fâtıma’nın Bâriz Vasıfları

"Fatma Ana eli" diye tavsif edilen Hz. Fâtıma'nın eli, şifa ve bereket misali olarak görülmüştür. Bu el motifinin Pençe-i Âl-i abâ ile de irtibatı vardır. Hz. Peygamber, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hüseyin'le birlikte Âl-i abâ'- nın bir diğer üyesi Hz. Fâtıma’dır. Onu tarif edenler öncelikle mensubu ol- duğu bu hususî zümre içindeki evlât, zevce ve anne sıfatlarıyla sahip oldu- ğu müstesna mevkiine işaret ederler. Meselâ, son devrin tanınmış sûfîlerinden Muhammed Es'ad Erbilî’ye (ö. 1350/1931) ait Mevlid-i Şerîf-i Hazret-i Fâtımatü'z-Zehrâ isimli manzûmede Hz. Fâtıma'nın bu sıfatları şöyle sıralanır:

Nâm u na'ti Fâtıma Zehrâ Betûl Mâder-i Sıbteyn hem bintü'r-Resûl Künyesi Ümmü'l-Hasen Ümmü'l-Hüseyn Çift-i pâki safder-i Bedr u Huneyn

445 Meliha Yıldıran Sarıkaya, “Cenȃb-ı Fȃtıma Zehrȃ Betül”, Vahiy Evinin Kızı Hz. Fȃtıma

9, s. 61.

446Tecrȋd-i Sarȋh Tercemesi ve Şerhi, Ankara 1968, IV, s. 45.

447 Meliha Yıldıran Sarıkaya, “Nȃm u Nȃ’t-ı Fȃtıma Zehrȃ Betȗl”, Sȗfȋ Gelenek ve Hayat

Keşkül, Bahar 2006, s. 60-61; “Cenȃb-ı Fȃtıma Zehrȃ Betül”, Vahiy Evinin Kızı Hz. Fȃtıma 9, s. 63.

Yâni, simasındaki nûrâniyet sebebiyle "Zehrâ", iffeti ve Hakk'a kurbiyyeti sebebiyle "Betûl" olarak tanınan Hz. Fâtıma, Resûlullâh'ın sevgili kızı, iki güzîde torunun annesi, Bedir ve Huneyn arslanı Hz. Ali'nin de zev- cesidir. Es’ad Erdebilî bir başka beytinde, hiçbir hanımın Hz. Fâtıma kadar ilâhî lütfa mazhar olmadığını ve onun bu hususta eşi benzeri bu- lunmadığını söyler:

Fâtıma hakkındaki lûtf-i Kadîr Yok ona nisvân içinde bir nazır.448

Evlâdını beklenmedik bir şekilde kaybeden başka annelerin acıları Hz. Fâtıma’nın elemi ile mukayese edilmektedir. Bunun bir örneği Yenişe- hirli Avni’de (ö.1301/1884) mevcuttur. Sultan Abdülaziz mersiyesinde şâir, maktul pâdişâhın validesinin kederini. Hz. Fâtıma’nın hüznü ile mukayese etmekte, her iki annenin üzüntüsünü mahiyet itibarıyla birbirine benzet-

mektedir.449 Şöyle ki:

Yâd eyledükee necl-i Hüseyn i’tilâsını Leb-rîz-i hüzn-i Fâtıma’dur mâder-i Azîz.450 3. Hz. Fâtıma’nın Örnekliği

Âdile Sultan bir manzumesinde Hz. Fâtıma’yı, Peygamber Efendimi-

zin gül bahçesinde has gül olarak hayal eder.451 İşte onun beyanı:

Yani ol verd-i gülistân-ı Nebî Fâtıma Zehra zihî hayru’n-nisâ 452

Bir başka şiirinde şair Hz. Fâtıma’yı doğrudan doğruya Hz. Peygam- bere nispetle, “Peygamber kızı” olarak anmaktadır ki bu sıfat dahi övgüle- rin en güzelidir. Şaire göre Hz. Fâtıma ayrıca, aşk derdinin çaresi, kimsesiz-

lerin sığındığı mercii ve hanımların hayırlısıdır.453 O bu duygularını şu şe-

kilde nazmeder:

448 Sarıkaya, “Cenȃb-ı Fȃtıma Zehrȃ Betül”, Vahiy Evinin Kızı Hz. Fȃtıma 9, s. 62. 449 Sarıkaya, “Nȃm u Nȃ’t-ı Fȃtıma Zehrȃ Betȗl”, Keşkül, Bahar 2006, s. 63.

450 Lokman Turan, Yenişehirli Avnȋ Bey Dȋvȃnı’nın Tahlili, Doktora Tezi, Ankara 1998, II,

616.

451 Sarıkaya, “Cenȃb-ı Fȃtıma Zehrȃ Betül”, Vahiy Evinin Kızı Hz. Fȃtıma 9, s. 64-65. 452 Ȃdile Sultan Dȋvȃnı, haz. Hikmet Özdemir, Ankara 1996, s. 225.

Derd-i aşkın çâresi bî-keslerin sultânı kim Fâtıma bint-i Nebî hayrü’n-nisâdır sevdiğim454

Sȗfȋ şairler Hz. Fâtıma'nın şefkat ve merhametine sığınırken Peygam- ber Efendimizin şefaati konusundaki hadislere istinat etmektedirler. Hz. Peygamber'in mahşerde ümmetine yapacağı yardımı anlatan Pȋr

Muhyiddin Şefâat-nâme adlı bir mesnevisinde Hz. Fâtıma’yı, mü'min kadın-

ları topyekûn tesȃhüp eden bir kahraman şeklinde anlatmaktadır. Pîr Muhyiddîn bu eserinde Cenâb-ı Fâtıma, Resûlullâh'ın ricâsı üzerine özellik- le evlât acısı çeken ve eşlerinden zulüm gören kadınların bağışlanması için sahip olduğu herşeyi ortaya koymuştur. Peki, bunlar nelerdir? İlk olarak mihir hakkından vazgeçmiş, şefaat salâhiyeti için mihrini almamıştır. Asıl dokunaklı husus ise şefaat ayrıcalığı için evlatlarının davasından vazgeçe- cek olmasıdır. Pîr Muhyiddîn bu konuyu Hz. Fâtıma'nın dilinden şu beyit- lerle hikâye etmektedir:

Fâtıma dahi ne didi dinle gör Ne gussa yir bizim içün anla gör Eger sözüm geçmez ise ey ata Zebânîler yapışursa ümmete Zâri vü feryâd şu denlü kılam Hasan'un ağulu gömlegin atam Dahi kanlu gömlegin Hüseyin'ün Kerbelâ çevrin çeken ol cânumun Dürlü zârîler çekeyin ey atam Ol iki gömlegi elümde tutam Yapışup kan da'vâsin eylemeyem Ummetün hürmetine söylemeyem Oğullarum dahı fidâ anlara Şu bizlerden şefâ'at umanlara

Yukarıdaki beyitlerde açıkça görüldüğü üzere Hz. Fâtıma ümmetin affı için evlâdı Hasan'ın zehirli, Hüseyin'in kanlı gömleğini eline alarak ev- lât davasından vazgeçtiğini, bunun karşılığında ümmetin hatunlarının ba- ğışlanmasını istediğini söyleyecektir. Bir hüccet olarak gördüğü bu gömlek- leri, sevabı ve günahı tartan mizanın sevap kefesine koyacak, ümmetin kur- tuluşuna böylece destek olacaktır:

Senün ile dürüşem cümlesine Sürem varam mîzân terâzûsına Hüccetüm koyam iki gömlek ile Sevâbları ola kim ağır gele Biri biri üstüne koyam anı Ola kim ağır gele sevâbları Diyem şehîdler anı-çün ey Hudâ Atamun ümmetine kılma cezâ

Bu gömlekler kifayet etmezse Hz. Fâtıma bu defa başörtüsünü çıka- racağını söyler. Başım açarak saçlarını çözecek ve ümmetin kurtuluşu için yalvaracaktır. Pîr Muhyiddîn bu tespitlerini şu şekilde terennüm etmek- tedir:

Sevâb yanı az olursa soyunam Başum açam makramamı da koyam Saçumı çözem kelep kelep çıka Hâşâ ol Allah benüm ırzum yaka Tağıdam saçum açuk iken başum Ağlayam feryâd idem saçam yaşum Anun ile dahi olmazsa paşam Terâzûnun amûdına yapışam Salmam sevâb yanına çekmeye Ümmet âzâd olmadın el çekmeye

Bu beyitlerde görüldüğü üzere Hz. Fâtıma, Peygamber Efendimize merhameti yönüyle de vâris olmuştur. Pîr Muhyiddîn onun evlâd-ı Resûl olduğunu bir defa daha hatırlatarak sözünü mutlaka tutacağını söyler:

Bilür misin ne vefânun kızıdur Fahr-i âlem Mustafâ'nun kızıdur Kıyâmetde ahdine tursa gerek Âsîlere şefâ'at kılsa gerek455

Onu tarif edenler, ekseriyetle mensûbu olduğu Ehl-i beyt zümresi içerisinde evlât, eş ve anne sıfatlarıyla sahip olduğu müstesna mevkiine işa- ret ederler. Bu tavsifin güzel bir örneği son devrin tanınmış sûfîlerindeıı Muhammed Es'ad Erbilî’ye âit “Mevlid-i Şerîf-i Hazret-i Fâtımatü’z-Zehrâ” başlıklı manzûmede şöyle yer almaktadır:

Nâm u na‘t-i Fâtıma Zehra Betûl Mâder-i Sibteyn hem bintur-Resûl Künyesi Ümmul-Hasen Ümmü’l-Hüseyn Çift-i pâki safder-i Bedr u Huneyn456

Simasındaki nûrâniyet sebebiyle “Zehrâ”, iffeti ve Hakk’a kurbiyyetine delâleten “Betûl” olarak anılan Hz. Fâtıma, Resûlullâh’m sev- gili evlâdı, gözlerinin nuru İki güzide torunun annesi, Bedir ve Huneyn

arslanı Hz. Ali’nin de zevcesidir.457 Muhammed Es'ad Erbilî bir başka bey-

tinde Hz. Fâtıma’nın bu emsalsiz aileye mensubiyetine işaretle, hiçbir ha- nımın bu kadar ilâhî lütfa mazhar olmadığını ifadeden kendini alamaz:

Fâtıma hakkındaki lûtf-i Kadîr Yok ona nisvân içinde bir nazîr458

Hz. Fâtıma sadece hanımlar için bir ihsan-ı ilâhî değildir. Onun şefkat

ve şefaati, bütün ümmeti kapsamaktadır.459Mevlid-i Fâtıma’da onun bu ku-

şatıcılığı şu beyitle hülasa edilmektedir:

455 Sarıkaya, “Cenȃb-ı Fȃtıma Zehrȃ Betül”, Vahiy Evinin Kızı Hz. Fȃtıma 9, s. 75-77. 456 Muhammed Es’ad Erbilȋ, “Terceme-i Mevlid-i Fȃtımȃtu’z-Zehrȃ”, Dȋvȃn-ı Es’ad, İs-

tanbul 1991, s. 267.

457 Sarıkaya, “N m u N ’t-ı F tıma Zehr Bet l”, Keşkül, Bahar 2006, s. 60.

458 Muhammed Es’ad Erbil , “Terceme-i Mevlid-i F tım tu’z-Zehr ”, D v n-ı Es’ad,

İstanbul 1991, s. 265.

Server etmiş Hak anı hâtûnlara Cennet içre hem şefi ümmetlere460

Bektaşi dergȃhlarında mürşidin postunun sağında Hz. Fâtıma'yı tem- sil eden bir ocak bulunur. Niyazlar önce mürşide, on iki imama ve Hz. Fâtıma'ya, sonra da diğer makamlara yapılır. Bütün nikȃh dualarında yer aldığı gibi Bektaşi tekkelerinde yapılan evlenme törenlerinde de gençlere mürşid önünde yapılan duada, "Bu gençlerin evliliği Fatma Ana'mızla Hz. Ali'nin evliliği gibi mutlu olsun!" temennisi tekrar edilir. Yine Bektaşi-Alevi edebiyatında çeşitli renk ve kokuların ehlibeytten birini sembolize ettiği

inancı vardır. Buna göre siyah renk ve nar kokusu Hz. Fâtıma'yı temsil eder.