• Sonuç bulunamadı

Hz Fâtım, Hz Ali ve Hz Abbas’ın Miras Talelerinin Gerekçeler

HZ PEYGAMBER’İN MİRASI (TEREKESİ) BAĞLAMINDA HZ FÂTIMA HZ EBÛ BEKİR İLİŞKİLERİ

B- Hz Fâtıma ve Hz Abbas’ın Miras Talepler

VI- Hz Fâtım, Hz Ali ve Hz Abbas’ın Miras Talelerinin Gerekçeler

İbn Sa’d’ın naklettiği bir habere göre Hz. Ebû Bekir ile tartışan Hz. Ali’nin, Hz. Süleyman’ın, Hz. Dâvud’a varis olmasını ve Hz. Zekeriyya’nın, Yüce Allah’tan yerine geçip kendisine ve Yakup Oğullarına mirasçı olacak

bir velî istemesini241 hatırlatması üzerine o, “bu böyle, vallahi sen de benim

238 İbn Teymiyye, I, 237-238

239 İbn Teymiyye, I, 248

240 Kurtubî, el-Câmi’ li –Ahkâmi’l-Kur’ân, Kahire 1372, XI, 82 241 Neml 27/16; Meryem 19/6

bildiğim gibi biliyorsun” demişti. Hz. Ali ise, “bu Allah’ın konuşan kitabı-

dır” demiş, bunun üzerine susarak dağılmışlardır.242

Ayette geçen ifadelerden ‘Hz. Süleyman, babası Hz. Davud’un nü- büvvet ve mülk (hâkimiyetine) makamına varis oldu’ şeklinde bir sonuç çı- karılamayacağını ifade eden müfessir er-Râzî’ye göre mülke varis olmak

bütün bunları içine alır; mala varis olmak ise nübüvveti içine almaz. 243

“Tarafından bana bir oğul ver ki o bana varis olsun. Yakub haneda- nına da varis olsun….” Mealindeki Meryem suresi 45. Ayetinde umumu tahsis vardır. Zira Süleyman (as), babası Hz. Davud’un geride kalan malına varis olmamıştır. O babasından ilim ve hikmeti tevarüs etmiştir. Yahya da Âl-i Yakub’dan aynı şekilde. Nitekim Rafizî/Şiîler dışındaki ilim ehli, ayeti

bu şekilde anlamışlardır.244

Zekeriyya’nın evlat istemesinin gerekçesi de kendisinden sonra malı- nı bırakmak için değil din, ilim ve hikmetle ilgili terekesine varis olması içindir.245

‘Miras bırakması Peygamber’in beşeriyet vasfının bir gereğidir. Zira o sadece vahiy almakla beşeriyetten ayrılır, diğer yönlerden hiçbir farkı yok- tur. Peygamber yakını olmak üstünlük vesilesi olmadığı gibi mahrumiyet ve mağduriyet sebebi de olmamalıdır. Hz. Fâtıma’nın halifeye karşı tavrı onun bu husustaki haklılığına inanmasından mı kaynaklanmaktadır, yoksa bu hadisi bilmemesinden mi? Karar siyasi mi hukuki mi? Hz. Ebû Bekir’in

kararı elbetteki hukukidir, siyasi değildir.’246 Ahmet Akbulut’a ait bu dü-

şüncelere katılmak mümkün değildir. Miras bırakıp bırakmamayı Peygam- berlerin vahiy alma dışında hiçbir farkları yoktur diyerek değerlendirmek herhalde Peygamberi bize tanıtan Kur’ânı Kerîm’den habersiz kalmakla il- gili bir durum olmalı. Peygamberlerin diğer insanlardan farklarıyla ilgili pek çok şeyi sıralamak mümkün, ancak tebliğimizin konusu bu olmadığı için böyle bir konuya girmek istemiyoruz. Fakat Hz. Peygamber’in mirasa konu olarak gösterilen mallarının bile ona Peygamber sıfatıyla alakalı ola- rak verildiği bilinmektedir. Zira fey ve humusun Peygaber’e ayetler çerçe-

242 İbn Sa’d, II, 315

243 Fahruddin er-Râzî, Tefsirü’l-Kebîr, çev., Komisyon, Ankara 1994, XVII, 409-410. Ben-

zer tarzda değerlendirmeler için bkz., İbn Kesîr, Muhtasar Tefsir-i İbn Kesîr, thk., M. Ali es-Sâbûnî, Beyrut 1406/1986, II, 667

244 Kurtubi, XI, 78 245 Kurtubi, XI, 80

vesinde tahsis edildiğini görmemek için insanın ya gafil ya da kasıtlı hare- ket etmesi gerekmektedir.

Hz. Ebû Bekir’in ‘Bize varis olunmaz’ şeklindeki rivayet ettiği hadisin münferit kaldığı ve bazı ayetlerle çeliştiği, zira bu ayetlere göre peygamber- lerin de pekâlâ miras bırakabilecekleri iddasında bulunan Rafizîlere İbn

Teymiyye bir takım cevaplar vermiştir. Ona göre bu ayetler247 hadisi nak-

zetmezler. Zira hadiste kast olunan miras, mal değil nübüvvet, ilim ve ikti- dardır. Hz. Ali veya Hz. Fâtıma miras talebini reddeden Hz. Ebû Bekir’e ‘sen öldüğünde kim sana varis olacak, senin çocukların sana varis oluyor da biz niye Peygamber”e varis olamıyoruz?’ demişlerdir. Bir kere bu rivayetin sıhhati kesin değildir. Kesin olsa bile bu rafizilerin iddialarını haklı çıkar- maz, zira diğer insanlarla Peygamber arasında pek çok fark vardır. Hz. Ebû Bekir, Hz. Fâtıma’nın babası gibi insanla kendi nefislerinden daha evla de- ğildir. Ona zekat ve sadaka haram değildir vb. Allah, peygamberlerini di- ğer insanlardan bazı hususlarda ayırt etmiştir: miras bırakmamaları da

bunlardan biridir.248

Peygamberler miras bırakmaz hadisi –rafizilerin iddalarının aksine münferit kalmamış, değişik sened zincirleriyle farklı tariklerden rivayet

etilmiş meşhur bir hadistir.249

Rafizilere göre miras vermemekle Hz. Ebû Bekir, Fâtıma’ya zarar vermiştir. Bu iddia da doğru değildir. Zira Hz. Ebû Bekir, bu malları kendi- si veya ailesi için kullanmamış, eskiden olduğu gibi sadaka olarak kulla-

nılmasını sağlamıştır.250

‘Fâtıma benden bir parçadır, onu üzen beni üzmüş olur…” hadisenin Hz. Ali’yi ikaz sadedinde varid olduğu hatırlanmalıdır… Bu tehdidin mu-

hatabı Hz. Ebû Bekir değil Hz. Ali’dir.251

Hz. Fâtıma ve eşi ile Hz. Abbas’ın miras talepleri karşısında kendile- rine hatırlatılan hadisi reddetmediği buna karşılık hadisin anlaşılması hu- susunda Hz. Ebû Bekir gibi düşünmedikleri için söz konusu taleplerini tek- rarladıkları anlaşılmaktadır. Onlara göre Ebû Bekir’in rivayet ettiği hadisle Peygamberden kalan mirası temlik etmenin yolu kapanmışsa da diğer pey- 247 Meryem 19/ 5-6; Nisa 4/11 248 İbn Teymiyye, I, 233 249 İbn Teymiyye, I, 233-234 250 İbn Teymiyye, I, 234 251 İbn Teymiyye, I, 250-251

gamberler varis olmakla ilgili ayetler ve hadisin genel anlam ihtiva etmesi sebebiyle söz konusu emlakın tasarruf hakkının pekâlâ kendilerine verilebi- leceğini düşünerek mirasla ilgili isteklerini yinelemişlerdir. Esasen onların bu hususta yanlış düşünmediklerini de söyleyebiliriz. Zira yukarıda da işa- ret olunduğu üzere mirasa konu edilen arazilerin mülkiyeti üzerinde değil- se bile tasarrufu konusunda Peygamber (sav) ve ondan sonraki halifeler yetkili görüldüğü için diledikleri şekilde tasarrufta bulunmuşlar, hatta Hz. Ömer ve Hz. Ali bu yetki doğrultusunda buraların bir kısmının tasarruf hakkını Âl-i Beyt’e vermişlerdir.

VII- Hz. Fâtıma’nın Kendisine Mirastan Pay Vermeyen Hz. Ebû