• Sonuç bulunamadı

113

demirleyebileceklerdi. Yanıcı maddeler taşıyan gemilere ayrılan bölge,516 Bornova’dan batıya uzanan çizginin kuzeyi ve Alsancak’tan Turan’a doğru uzanan çizginin doğusu olarak belirlenmişti.517

Büyük Buhran yıllarında İzmir Limanı’nın genel fiziki durumuna baktığımızda dikkati çeken nokta bu dönemde dış ticaretin azalmasına rağmen limandaki antrepoların yetersiz kalmalarıdır. İzmir Limanı’nın bu durumu, limanın İzmir’in ve Batı Anadolu’nun ticari ihtiyaçlarını karşılama konusunda ne kadar yetersiz olduğunu göstermektedir. Ancak bu sorun maddi sebeplerden dolayı bu dönemde çözüme kavuşturulamamıştır. Ayrıca yeni bir liman inşa etmekten daha az maliyetli olan atlı tramvayların yerine elektrikli tramvaylar kurulması işi de bu dönemde gerçekleştirilememiştir. Sonuç olarak Büyük Buhran döneminde yaşanan ekonomik sıkıntıların İzmir Limanı’nın modern tesislere kavuşmasını engellediği görülmektedir.

114

şirket bu amaç doğrultusunda çalışmamaktaydı. Yükleme-boşaltma ücretlerinin yüksek oluşu dışında şirkete yöneltilen diğer eleştiriler şirket memurlarına çok fazla maaş verilmesi ve yönetim kurulu üyelerinin yüksek miktarda huzur hakkı almaları yönündeydi.519

İzmir Liman ve Körfez Şirketi ile ilgili eleştirilerde İzmir Limanı’nın ticari açıdan önemini giderek kaybetmekte olduğu, bu durumda dünyadaki ve ülkedeki genel iktisadi durumun etkili olduğu kadar şirketin yükleme-boşaltma ücretlerini yüksek tutmasının da payının olduğu belirtilmekteydi.520 İzmir Liman ve Körfez Şirketi’nin 1925 yılında kurulmasından önce yükleme-boşaltma ücretleri ihracatta ton başına 60-80 kuruş, ithalatta ise ton başına 200 kuruştu. Şirketin kuruluş amaçları arasında bu maliyetlerin düşürülmesi yer almaktaydı. Ancak Mayıs 1930 itibariyle yükleme-boşaltma ücretleri ihracatta ton başına 70-150 kuruş arasında değişirken, ithalatta ton başına 400 kuruşa kadar çıkmaktaydı. Örneğin İzmir’in önemli ihracat ürünlerinden üzüm ve incirin yükleme-boşaltma ücreti şirketin kuruluşundan önce ton başına 60 kuruş iken şirket 1930 yılı itibariyle bu ürünlerden ton başına 70 kuruş almaktaydı.521

Bu durum İzmir Limanı ticaretini olumsuz yönde etkilemekteydi zira Batı Anadolu’nun önemli ihracat ürünleri aynı zamanda Yunanistan’da da yetişmekteydi ve iki bölgenin limanları birbirleriyle rekabet içerisindeydi. Örneğin Manisa’da yetişen üzümler İzmir Limanı’ndan ihraç edilirken, Yunanistan’ın Korinth şehrinin üzümleri ise Pire Limanı’ndan ihraç edilmekteydi. Bu noktada İzmir Limanı’nın yükleme-boşaltma ücretlerinin Pire Limanı ile aynı seviyede olması gerekirken 1930 yılında Pire Limanı’nda yükleme-boşaltma ücretleri ithalat ve ihracatta ton başına 22,5 kuruşa kadar düşmekteydi.522 Görüldüğü üzere 1930 yılı itibariyle Pire Limanı’ndaki yükleme-boşaltma işlemleri İzmir Limanı’na göre çok daha düşük bir ücret karşılığında yapılmaktaydı.

İzmir Liman ve Körfez Şirketi yükleme-boşaltma ücretlerinin yüksek tutulmasının gerekçesi olarak şirket tarafından işletilmekte olan yolcu vapurlarının zarar etmelerini ve bu zararın yükleme-boşaltma işlerinden elde edilen gelirlerle

519 Anadolu Gazetesi, 29 Nisan 1930. Anadolu Gazetesi’nin bu haberinde yer alan İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ni eleştiren karikatür Ek-15’te verilmiştir.

520 Anadolu Gazetesi, 30 Nisan 1930.

521 Anadolu Gazetesi, 1 Mayıs 1930.

522 Anadolu Gazetesi, 29 Mayıs 1930.

115

kapatıldığını göstermekteydi.523 Ancak şirket yine de Büyük Buhran yıllarında yükleme-boşaltma ücretlerinde indirime gitmişti. 1929 yılında yükleme-boşaltma ücretlerinin ortalaması ton başına 170 kuruş iken bu rakam 1930’da 152 kuruşa, 1931’de 138 kuruşa ve 1932’de 127 kuruşa düşmüştü.524 Ancak ortalama yükleme-boşaltma ücretlerindeki bu düşüşe rağmen üzüm ve incirin yükleme-yükleme-boşaltma ücretinin düşmediğini görmekteyiz. Yukarıda belirttiğimiz üzere incir ve üzümün ton başına yükleme-boşaltma ücreti 1930 yılında 70 kuruş idi ancak bu rakam Eylül 1933’e gelindiğinde 75 kuruşa yükselmişti.525 Batı Anadolu’nun İzmir Limanı’ndan dünyaya ihraç ettiği incir ve üzümün yükleme-boşaltma ücretlerinin düşürülmek yerine yükseltilmiş olması, şirkete yönelik eleştirilerde haklılık payı olduğunu göstermektedir. İzmir Liman ve Körfez Şirketi’nin yükleme-boşaltma ücretlerini yükseltmesinde, gelirlerini arttırma düşüncesinin etkili olduğu söylenebilir. Zira bir sonraki bölümde ele alacağımız üzere Büyük Buhran nedeniyle şirketin gelirlerinde düşüş yaşanmıştı.

1929 yılı itibariyle İzmir Limanı’nda yükleme-boşaltma işlemleri Türk sermayeli İzmir Liman ve Körfez Şirketi tarafından yürütülürken rıhtım imtiyazı ise Fransız sermayeli İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin elindeydi. Fransızlar bu imtiyazı 1869 yılında elde etmişlerdi. Ancak aşağıda açıklayacağımız üzere limandaki bu ikili yönetim Büyük Buhran döneminde hükümetin takip ettiği devletçi politikalar doğrultusunda değişecektir.

İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin millileştirilme sürecinin başlamasını 1930 yılı sonlarına dayandırabiliriz. Zira Aralık 1930’da İzmir’in yerel gazetelerine yansıyan haberlere göre, hükümet İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’ni satın almaya karar vermişti. Haberlerde şirketin rıhtım tarifeleri konusunda oldukça açgözlü davrandığından ve bunun İzmir ihracatını olumsuz etkilemesinden duyulan rahatsızlık dile getirilmişti.526 Ancak hükümetin şirketi satın almak için harekete geçmesi aşağıda bahsedeceğimiz üzere bu haberlerden yaklaşık bir yıl sonra gerçekleşecekti.

523 Aynı yer.

524Yeni Asır Gazetesi, 5 Nisan 1933.

525Yeni Asır Gazetesi, 9 Eylül 1933.

526 Mehmet Emin Elmacı, “Ekonomik Bir Kurum Olarak Devletleştirme Sürecinde İzmir Limanı ve Yolsuzluk Mahkemeleri”, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ekonomik ve Sosyal Tarihi Uluslararası Sempozyumu Bildirileri, 26-28 Kasım 2015, C. I, Ed. Erdem Ünlen, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, İzmir, 2017, s. 807-808.

116

Şirketin devlet tarafından satın alınması süreci şöyle başlamıştı: 22 Aralık 1931 tarihinde Maliye Vekâleti ile Tapu ve Kadastro Umum Müdürlüğü527 tarafından İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin defterlerinde incelemeler yapılmıştı.528 Yapılan incelemeler sonunda şirketin rıhtım gelirlerinden devlete vermesi gereken payın 850.000 TL olduğu ancak bu miktarın devlete ödenmediği tespit edilmişti. Mesele 9 Ocak 1932 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından görüşülmüş ve şirkete derhal el konulması kararlaştırılmıştı.529

Bunun üzerine 10 Ocak 1932 tarihinde hükümet tarafından İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin menkul ve gayrimenkul bütün mallarına el konulmuştu.530Şirkete el koyma işlemi, polis eşliğinde ve İzmir Valisi Kâzım Paşa başkanlığında bir heyet tarafından gerçekleştirilmişti. Şirketin müdürlüğüne ise İzmir Liman ve Körfez Şirketi Müdürü Hulusi Bey (Alataş) tayin edilmişti.531 Böylece İzmir Limanı fiili olarak tek çatı altında idare edilmeye başlanmıştı. Limanın resmen tek çatı altında yönetilmesi ise aşağıda ayrıntılı bir şekilde ele alacağımız üzere 1934 yılında gerçekleşecekti.

Fransız sermayeli bir şirket olan İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’ne el konulması sonrasında hükümetin ülkede yabancı sermayeye karşı olup olmadığıyla ilgili tartışmalar ortaya çıkmıştı. Nafia Vekâleti’nden konuyla ilgili yapılan açıklamaya göre, hükümetin yabancı sermayeye karşı olması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildi. Aksine Türkiye’de yabancı sermaye oldukça iyi karşılanmakta ve yabancı şirketlere kimi zaman fazlasıyla hoşgörü gösterilmekteydi. Nafia Vekâleti’ne göre, bu şirketler hükümetle imzaladıkları imtiyaz sözleşmelerine uymazlarsa ve ülke ekonomisi aleyhinde işler yaparlarsa bu durumda hükümetin üzerine düşen görev buna müdahale etmekti.532 Ayrıca Fransız şirketine el konulmasıyla ilgili ulusal basına yansıyan haberlerde “temiz ve samimi sermayeler başın tacıdır” denilmekte ve işlerini

527Tapu Kadastro Umum Müdürlüğü, 1924 yılında bağımsız bir teşkilat olarak kurulmuş, teşkilat 1936 yılında Maliye Vekâleti’ne bağlanmıştı. https://www.tkgm.gov.tr/tr/sayfa/tarihce-gorevler (Erişim Tarihi 25.02.2020).

528 Cumhuriyet Gazetesi, 23 Aralık 1931.

529T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, 30.18.1.2.25.3.10. 9 Ocak 1932.

530 İzmir Rıhtım Şirketinin İmtiyazı ile Tesisatının Satın Alınmasına Dair Kanun (25 Haziran 1933).

Resmi Gazete, Sayı: 2436. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/2436.pdf (Erişim Tarihi 25.02.2020).

531 Cumhuriyet Gazetesi, 12 Ocak 1932.

532Elmacı, a.g.m., s. 815-816.

117

kanunlar çerçevesinde devam ettiren yabancı sermayeye bir düşmanlık beslenmediği belirtilmekteydi.533

Bu noktada Türkiye’nin yaptığı millileştirmeler bir yabancı sermaye karşıtlığından kaynaklanmamaktaydı. Yabancı şirketler millileştirilirken öncelik demiryolu, liman, elektrik, su ve havagazı gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketlere verilmişti. Yapılan millileştirmelerde kamu hizmeti niteliği taşıyan bu alanların yabancı sermayeye bırakılmaması düşüncesiyle hareket edilmişti. Ayrıca Celal Bayar da 1938’de yapmış olduğu konuşmasında yabancı sermayeye karşı olmadıklarını, millileştirilen şirketlerin imtiyaz sözleşmelerine uymayan şirketler olduklarını söylemişti.534

İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’ne hükümet tarafından el konulmasının ardından rıhtımın kim tarafından yönetileceği sorunu ortaya çıkmıştı. Mevcut durumda İzmir Limanı’ndaki rıhtıma devlet tarafından el konulmuş ancak henüz satın alınmamıştı.

Satın alma işlemi gerçekleştikten sonra rıhtımın İzmir Liman ve Körfez Şirketi tarafından mı yoksa İzmir Belediyesi tarafından mı yönetileceği belirsizdi.

Bu noktada İzmir Belediye Başkanı Dr. Behçet Salih Bey (Uz) rıhtımın belediyeye devredilmesini istemekteydi. Buna gerekçe olarak ise belediyeler kanununa göre, devlet tarafından el konulmuş şirketlerin belediyeye devredilmesi gerektiğini göstermekteydi. Behçet Salih Bey’in bir başka gerekçesi ise İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin İzmir Belediyesi’ne 175.000 TL borcunun bulunmasıydı. Ayrıca rıhtımın İzmir Belediyesi tarafından işletilmesi durumunda belediye buradan elde edeceği gelirle kötü olan mali durumunu düzeltecek ve böylece halka daha iyi bir hizmet sunabilecekti.535

İzmir’in yerel gazeteleri de rıhtımın belediye tarafından işletilmesini istemekteydiler. Hatta sadece rıhtımın değil, İzmir Liman ve Körfez Şirketi’nin elinde olan yükleme-boşaltma işlerinin de belediyeye devredilmesi savunulmaktaydı. Zira rıhtım ve yükleme-boşaltma işleri birbirlerini tamamlamaktaydılar ve tek bir elden yönetilmeliydiler. İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne yöneltilen eleştiriler içerisinde

533 Cumhuriyet Gazetesi, 17 Ocak 1931.

534 Sükan, a.g.m., s. 220.

535 Anadolu Gazetesi, 19 Ocak 1932.

118

şirket yönetim kurulunun almakta olduğu huzur hakkı ücretlerinin ve şirketin hissedarlarına verilen kâr paylarının yüksek oluşu bulunmaktaydı. Eğer bu şirket tasfiye edilip limandaki yükleme-boşaltma işleri İzmir Belediyesi’ne devredilirse hem şirketin huzur hakkı masrafları ortadan kalkmış olacak hem de şirket kârı hissedarlara dağıtılmak yerine belediyenin elinde kalacaktı.536

İzmir Limanı’ndaki yükleme-boşaltma işlerini yürüten ve yolcu taşımacılığı yapan İzmir Liman ve Körfez Şirketi de yükleme-boşaltma işleriyle rıhtım işlerinin tek bir elden yönetilmesi gerektiğini belirtmekteydi. Ancak şirket bunun gerçekleştirilmesi için rıhtım işlerinin de kendisine verilmesini savunmaktaydı.537

Rıhtımın kim tarafından yönetileceği tartışmaları devam ederken diğer yandan İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi hakkında incelemeler de devam etmekteydi. Aralık 1931’de yapılan incelemelerde şirketin rıhtım gelirleri içerisinden devlete vermesi gereken payın 850.000 TL olduğu belirlenmişti. Ancak Ocak 1932’de şirkete el konmasının ardından şirket defterlerindeki incelemeler devam etmiş ve bu payın 1.200.000 TL miktarında olduğu tespit edilmişti.538 Ayrıca bu durumun gizlenmesi için İzmir Nafia Komiseri Emin Bey’e şirket tarafından rüşvet verildiği ortaya çıkmıştı.539

İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi yetkililerinin yolsuzluk ve rüşvet suçlarından yargılanacakları dava 29 Mart 1932’de başlamıştı.540 Yargılanmasına başlanan üst düzey şirket yetkilileri arasında Şirket Müdürü Mösyö Iv Gifre, şirketin muhasebecisi Mösyö Pere ve şirket temsilcisi Mösyö Jordan bulunmaktaydı. Bunların yanı sıra İzmir Nafia Komiseri Emin Bey de rüşvet aldığı gerekçesiyle suçlanmaktaydı. İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi yetkilerine yöneltilen suçlamalar arasında hükümete daha az kâr payı vermek için şirketin muhasebe defterlerinde gelirlerin az gösterilmiş olduğu ve şirket faaliyetlerine dair birçok evrakın bizzat Mösyö Iv Gifre tarafından kaçırılarak yakıldığı bulunmaktaydı.541

536 Hizmet Gazetesi, 29 Ocak 1932.

537 Hizmet Gazetesi, 26 Şubat 1932.

538 T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, 230.0.0.0.131.20.3. 25 Temmuz 1934.

539 Hizmet Gazetesi, 23 Şubat 1932.

540 Anadolu Gazetesi, 30 Mart 1932.

541Elmacı, a.g.m., s. 798-800.

119

İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin yolsuzluk davası devam ederken Nafia Vekâleti rıhtımı satın almak için harekete geçmişti. Nafia Vekâleti şirketin temsilcileriyle ilk görüşmelerine 7 Mayıs 1932’de başlamıştı.542 İzmir’in yerel gazetelerinden Hizmet Gazetesi’nin 29 Temmuz 1932 tarihli haberine göre, görüşmeler sonunda Nafia Vekâleti rıhtımı satın almaya karar vermiş ve şirkete yapılacak ödeme 20 yıllık taksitler halinde planlanmıştı.543

Bu arada Mart 1932’den beri devam etmekte olan rıhtım davasının son celsesinin de görülmesinin ardından 2 Ağustos 1932’de iddianame açıklanmıştı.

İddianameye göre, Emin Bey şirketten beş buçuk yıl boyunca toplam 75.000 TL tutarında rüşvet almıştı. İddianamede şirketin birçok evrakının şirket yetkilileri tarafından imha edilmiş olması sebebiyle bu rüşvet miktarının daha fazla olabileceği de belirtilmişti.544 Dava sonunda şirket yetkililerinden Mösyö Iv Gifre ve Mösyö Jordan rüşvet, sahtekârlık ve evrak imhası suçlarından bir yıl üç ay dört gün, Mösyö Pere ise evrak imhası ve sahtekârlık suçlarından bir yıl iki ay hapis cezası almışlardı.545 Ancak bu cezaların açıklanmasından sonra şirket yetkilileri kefaletle serbest kalmışlar ve ardından yurtdışına gitmişlerdi.546 Rıhtım Davası’nda rüşvet almakla suçlanan Emin Bey ise henüz dava başlamadan önce Şubat 1932’de İsviçre’ye gitmiş ve daha sonra Türkiye’ye geri gelmemişti.547

Rıhtım şirketindeki yolsuzluk davasının sonuçlanmasıyla birlikte rıhtımın kim tarafından yönetileceği meselesi tekrar gündeme gelmişti. Bu meselede İzmir Belediyesi’nin elini güçlendiren bir gelişme yaşanmıştı. Bu gelişme İzmir Belediyesi’nin hükümete açtığı bir davayı kazanması olmuştu. Davanın konusu İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin imtiyaz sözleşmesine göre, rıhtımdan elde edilen gelirlerin yarısının hükümete yarısının İzmir Belediyesi’ne verilmesiyle ilgiliydi.

Hükümet imtiyaz sözleşmesindeki bu maddeye rağmen 1927 yılında İzmir Belediyesi’ne rıhtım gelirlerinden pay vermemişti. Bunun üzerine İzmir Belediyesi konuyla ilgili dava açmış ve dava sonunda hükümetin İzmir Belediyesi’ne 20.000 TL

542 Cumhuriyet Gazetesi, 8 Mayıs 1932.

543 Hizmet Gazetesi, 29 Temmuz 1932.

544 Hizmet Gazetesi, 3 Ağustos 1932.

545 Hizmet Gazetesi, 30 Ağustos 1932.

546Elmacı, a.g.m., s. 825.

547 a.g.m., s. 823. Mehmet Emin Elmacı’nın makalesinin yanı sıra İzmir basınında da Emin Bey’e verilen cezayla ilgili bir bilgiye ulaşılamamıştır.

120

ödemesine karar verilmişti. Bu davanın İzmir Belediyesi lehine sonuçlanmasından sonra belediye rıhtımın kendisine devredilmesi için tekrar harekete geçmişti.548

Bu arada İzmir Belediyesi’nin rıhtımın kendisine devredilmesiyle ilgili ısrarları devam ederken Nafia Vekâleti ile İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi arasında İzmir Rıhtımı’nın satın alınacağına dair 3 Ekim 1932549 tarihinde bir sözleşme parafe edilmişti.550

Ayrıca yine Ekim 1932 içerisinde Nafia Vekâleti Müsteşarı Arif Bey, bayındırlık işlerini incelemek üzere İzmir’de bulunmaktaydı. Bu sürede Arif Bey ile İzmir Belediye Başkanı Behçet Salih Bey arasında İzmir Limanı’nın durumuyla ilgili görüşmeler yapılmıştı. Müsteşar Arif Bey’in söylediğine göre, Başvekil İsmet Bey de İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin İzmir Belediyesi’ne devredilmesinden yanaydı.551

Ekim 1932’deki bu gelişmelere rağmen İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin İzmir Belediyesi’ne mi yoksa İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne mi devredileceği meselesi kısa sürede çözülmemişti. Mart 1933’e gelindiğinde ise İzmir Belediyesi’nin tüm ısrarları sonuçsuz kalmış ve Belediye Başkanı Behçet Salih Bey’in Ankara’da hükümet yetkilileriyle görüşmeleri sonucunda rıhtımın belediyeye devredilmeyeceği anlaşılmıştı. Zira İktisat Vekâleti İzmir Limanı’nın ticari önemi nedeniyle bizzat hükümet tarafından idare edilmesi gerektiğini düşünmekteydi.552

İktisat Vekâleti’nin yanı sıra Maliye Vekâleti de İzmir Limanı’nın hükümet tarafından yönetilmesi taraftarıydı. Maliye Vekâleti, İzmir Limanı Rıhtımı’nın ve limandaki yükleme-boşaltma işlerinin devlet tarafından kurulacak bir idare tarafından

548 Hizmet Gazetesi, 14 Eylül 1932.

549 Mehmet Emin Elmacı bu tarihi 3 Eylül 1932 olarak vermiştir ancak TBMM kayıtlarına göre, sözleşmenin parafe edildiği tarih 3 Ekim 1932’dir. TBMM Kanunlar Dergisi, C. XII, s. 1019-1024.

https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc012/kanuntbmmc012/k anuntbmmc01202309.pdf (Erişim Tarihi 25.02.2020).

550 Melih Gürsoy, Tarihi, Ekonomisi ve İnsanları ile Bizim İzmirimiz, Metis Yayıncılık, İzmir, 2013, s. 197. Bir sözleşmenin parafe edilmesi, bahsi geçen sözleşme hakkında geçici olarak anlaşmaya varıldığı anlamına gelmektedir. Taraflar sözleşme üzerinde anlaşmaya vardıklarını sözleşmenin altına imza atarak değil, genelde isimlerinin baş harflerini yazarak belirtirler. Parafe edilmiş sözleşme iki tarafa da bir yükümlülük vermemektedir. https://www.hukukmedeniyeti.org/parafe-etmek/nedir/

(Erişim Tarihi: 14.02.2020).

551 Hizmet Gazetesi, 12 Ekim 1932.

552Yeni Asır Gazetesi, 27 Mart 1933.

121

yönetilmesi önerilerini içeren bir raporu 29 Mayıs 1933’te TBMM Başkanlığı’na iletmişti.553

Maliye Vekâleti tarafından hazırlanan raporda, İzmir Limanı’nın devlet tarafından işletilmesi düşüncesinin gerekçeleri açıklanmıştı. Raporda liman işleri bir kamu hizmeti görevi gördüğü için İzmir Limanı’nın özel bir şirket yerine devlet tarafından yönetilmesinin daha uygun olduğu belirtilmişti. Raporun devamında, özel bir şirketin ticari kaygılarla hareket edebileceği ancak bir devlet işletmesinin ticari kaygılar yerine kamu hizmeti amacıyla hareket edeceği açıklanmıştı. Bu yüzden kamu yararının sağlanması için İzmir Limanı’nın bir devlet işletmesi tarafından yönetilmesi gerekmekteydi.554

Maliye Vekâleti’nin bu raporunun TBMM Başkanlığı’na iletilmesinden sonra TBMM konuyla ilgili harekete geçmişti. TBMM tarafından 12 Haziran 1933 tarihinde çıkarılan “İzmir Rıhtım Şirketinin İmtiyazı ile Tesisatının Satın Alınmasına Dair Kanun” ile birlikte Nafia Vekâleti’ne İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin satın alınmasına dair 3 Ekim 1932 tarihinde parafe edilmiş olan sözleşmeyi imzalama yetkisi verilmişti. 12 Haziran 1933 tarihli kanunun dördüncü maddesine göre, hükümet şirketin İzmir Limanı’nda yer alan rıhtım üzerindeki bütün imtiyaz ve mülkiyet haklarını satın aldıktan sonra bu hakları İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne veya hükümet tarafından kurulacak bir başka idareye devretme hakkına sahip olacaktı.

Ayrıca İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nin işletmesinde olan rıhtım üzerindeki tramvay hattı da İzmir Belediyesi’ne veya devletin belirleyeceği bir şirketin mülkiyetine geçebilecekti.555

TBMM’nin 12 Haziran 1933’te kabul ettiği “İzmir Rıhtım Şirketinin İmtiyazı ile Tesisatının Satın Alınmasına Dair Kanun” 25 Haziran 1933 tarihli ve 2436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte yürürlüğe girmişti. Bu kanunun verdiği

553 TBMM Komisyon Raporu Sıra No: 235, “İzmir Liman ve Körfez İşlerinin Hükümetçe İdaresi Hakkında 1/734 Numaralı Kanun Layihası ve İktisat ve Bütçe Encümenleri Mazbataları” TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 4, İçtima 3, Cilt 23, İnikat 70 Sonuna Ekli, 29 Mayıs 1933.

https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d04/c023/tbmm04023070ss0235.pdf (Erişim Tarihi 25.02.2020).

554 Aynı yer.

555 TBMM Kanunlar Dergisi, C. XII, s. 1019-1024.

https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc012/kanuntbmmc012/k anuntbmmc01202309.pdf (Erişim Tarihi 25.02.2020).

122

yetkiyle Nafia Vekâleti ile İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi arasında imzalanan sözleşmenin birinci maddesinde bu satın alma işleminin hukuki dayanağı açıklanmıştı.

Bu hukuki dayanak İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi ile Osmanlı hükümeti arasında 18 Mayıs 1891 tarihinde imzalanmış olan imtiyaz sözleşmesiydi.556

Haziran 1933’te Nafia Vekâleti ile İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi arasında imzalanan sözleşmenin ikinci maddesine göre, şirket mülkiyetinde bulunan tramvay hattı ile İzmir Limanı’nda bulunan menkul ve gayrimenkul mallar devlete devredilmişti. Sözleşmenin üçüncü maddesine göre, şirketin arsa ve bina gibi gayrimenkul mallarının tapu kayıtları bir yıl içerisinde devletin mülkiyetine geçecekti.

Ancak sözleşmenin dördüncü maddesinde şirketin denizi doldurmak suretiyle kazandığı arsaların mülkiyetinin şirkette kalmaya devam edeceği belirtilmişti.

Sözleşmenin beşinci maddesinde devletin satın alma karşılığında şirkete yapacağı ödemenin miktarı belirlenmişti. Buna göre, şirkete yapılacak ödeme dört takside bölünmüş 1.950.000 frank, 21 taksit halinde 5.718.636 frank ve tek seferde ödenecek 158.844 frank olmak üzere toplam 7.827.480 frank olarak belirlenmişti.557

Nafia Vekâleti ile İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi arasında imzalanan sözleşme ile birlikte İzmir Limanı Rıhtımı resmen hükümetin yönetimine geçmişti. Ancak bu durum uzun sürmeyecekti zira rıhtımın yönetimi Mart 1934’ten itibaren İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne devredilecekti.

İzmir Limanı Rıhtımı’nın İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne devredilmesi kararı 15 Şubat 1934’te hükümet tarafından kabul edilmişti.558 Bu karar 28 Şubat 1934’te Resmi Gazete’de “İzmir Rıhtım Tesisatının İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne Devrine Ait Talimatname” adıyla yayımlanmıştı.559 Bu talimatname ile birlikte İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’nden satın alınmış taşınabilir malların tamamı İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne devredilmişti. Talimatnamede rıhtım ve üzerindeki tramvayın yanı

556Aynı yer. Önceki bölümlerde ayrıntılı bir şekilde ele aldığımız üzere Osmanlı Hükümeti ile İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi arasında imzalanmış olan 1891 tarihli sözleşmenin 12. maddesine göre, devletin 1 Ocak 1913 tarihinden itibaren şirkete ait rıhtım, bina ve arazileri satın alma hakkına sahip olacağı kararlaştırılmıştı. Kütükoğlu, İzmir Tarihinden Kesitler, s. 234.

557İzmir Rıhtım Şirketinin İmtiyazı ile Tesisatının Satın Alınmasına Dair Kanun (25 Haziran 1933).

Resmi Gazete, Sayı: 2436. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/2436.pdf (Erişim Tarihi 25.02.2020).

558T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, 30.18.1.2.42.7.8. 15 Şubat 1934.

559Kütükoğlu, İzmir Tarihinden Kesitler, s. 237.

123

sıra mendirek üzerinde yer alan kömür depolarının da İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne devredildiği belirtilmişti. Öte yandan rıhtımın önceki sahibi Fransız şirket İzmir Rıhtımı Anonim Şirketi’ne rıhtımın satın alınması karşılığında yapılacak olan ödemeler İzmir Liman ve Körfez Şirketi’nin gelirlerinden karşılanacaktı.560

15 Şubat 1934 tarihli “İzmir Rıhtım Tesisatının İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne Devrine Ait Talimatname” Resmi Gazete’de yayımlandığı 28 Şubat 1934 tarihinden 15 gün sonra, 15 Mart 1934 tarihinde yürürlüğe girecekti. Talimatnamede İzmir Limanı’nda uygulanacak gümrük vergileri de yer almıştı. Buna göre, yabancı ülkelerden ithal edilen bütün mallardan mal değerinin %1’i oranında rıhtım vergisi alınacaktı. İzmir Limanı’ndan yabancı ülkelere veya diğer Türk limanlarına gönderilen mallardan ise rıhtım vergisi alınmayacaktı. Talimatnamede belirtilen bir başka husus ise 11 Ocak 1932 tarihinden itibaren işten çıkarılmış ve devir işlemiyle birlikte işten çıkarılacak olan memurlara ve işçilere hizmet senelerine göre tazminat ödenmesi olmuştu. Tazminat ödemesi sadece işten çıkarılanlara değil, çalıştıkları dönem vefat eden memurların ve işçilerin ailelerine de yapılacaktı.561

Yukarıda ele aldığımız üzere, İzmir Rıhtım Tesisatının İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne Devrine Ait Talimatname’de İzmir Limanı’nda ithalattan %1 oranında rıhtım vergisi alınırken ihracattan rıhtım vergisi alınmaması kararı yer almıştı. Bu karar bir önceki bölümde bahsettiğimiz gibi Türkiye’nin Büyük Buhran döneminde dış ticarette takip ettiği ithalatı azaltma ve ihracatı arttırma hedefiyle uyumlu bir karardır. Ayrıca talimatnameye göre, işten çıkarılanlara ve ailelerine tazminat ödenecek olmasının sosyal devlet anlayışıyla uyumlu olduğu söylenebilir.

İzmir Limanı’ndaki rıhtımın İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne devredilmesiyle birlikte İzmir Limanı’nın hukuki durumundaki ikilik resmen ortadan kaldırılmıştı.

Daha önce bahsettiğimiz üzere, İzmir Liman ve Körfez Şirketi 1925 yılında limandaki yükleme-boşaltma işlerini yürütme hakkına sahip bir şekilde kurulmuştu. Ancak İzmir Limanı’ndaki rıhtımın işletilmesi 1932 yılına kadar Fransız sermayeli İzmir Rıhtımı

560İzmir Rıhtım Tesisatının İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne Devrine Ait Talimatname (28 Şubat 1934). Resmi Gazete, Sayı: 2641. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/2641.pdf (Erişim Tarihi 25.02.2020).

561İzmir Rıhtım Tesisatının İzmir Liman ve Körfez Şirketi’ne Devrine Ait Talimatname (28 Şubat 1934). Resmi Gazete, Sayı: 2641. https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/2641.pdf (Erişim Tarihi 25.02.2020).