• Sonuç bulunamadı

Yukarıda bahsettiğimiz üzere 1929 Dünya Ekonomik Buhranı dünyada birçok ülkenin milli gelirini olumsuz yönde etkilemişti. Ancak Büyük Buhran yıllarında Türkiye’nin milli gelir değerlerine bakıldığında Türkiye’nin milli gelirinde yükseliş yaşandığı görülmektedir.

1948 yılı fiyatları baz alınarak yapılan sabit fiyatlarla gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH)407hesaplamalarına göre, Türkiye’nin milli geliri 1928’de yaklaşık 4,1 milyar TL, 1929’da yaklaşık 5,1 milyar TL, 1930’da yaklaşık 5,2 milyar TL, 1931’de yaklaşık 5,6 milyar TL, 1932’de yaklaşık 5 milyar TL, 1933’te yaklaşık 5,8 milyar TL ve 1934’te yaklaşık 6,1 milyar TL olarak gerçekleşmişti.408

Görüldüğü üzere 1928-1931 yılları arasında Türkiye’nin GSYİH değerlerinde yaklaşık %36 oranında bir artış gerçekleşmişti. Ancak GSYİH değeri 1931-1932 yılları arasında düşüş göstermişti. Yaklaşık %10 oranındaki bu düşüşün arka planında aşağıda bahsedeceğimiz üzere 1931’de tarımsal ürün fiyatlarında gerçekleşen hızlı düşüş ve 1932 yılında yaşanan olumsuz iklim koşulları bulunmaktaydı. Bir önceki kısımda açıkladığımız üzere 1929 Krizi’nden sonra ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin GSYİH değerlerinde hızlı bir düşüş yaşanmıştı. Ancak buna karşın Türkiye’nin GSYİH değerlerinde 1932 yılı haricinde yükseliş gerçekleşmişti. Yaşanan bu artışta aşağıda daha ayrıntılı bir şekilde ele alacağımız üzere Türkiye’nin aldığı önlemlerin ve sanayi sektöründe yaşanan büyümenin etkili olduğu söylenebilir.

407 “Sabit fiyatlarla GSYİH” veya “reel gayrisafi yurtiçi hâsıla”, bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin değerinin temel alınan bir yıla ait fiyatlar üzerinden hesaplanmasıdır. Bu hesap türü söz konusu yıllardaki GSYİH değerinde yaşanan gerçek değişimi ortaya koymaktadır. İktisat Terimleri Sözlüğü, s. 354. “Cari (mevcut, yürürlükte olan) fiyatlarla GSYİH” ise bir ülkede 1 yıl içerisinde üretilen mal ve hizmetlerin değerinin o yıla ait fiyatlar üzerinden hesaplanmasıdır. İktisat Terimleri Sözlüğü, s. 171.

408 Yahya Sezai Tezel, Cumhuriyet Dönemi’nin İktisadi Tarihi (1923-1950), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015, s. 137.

88

Cumhuriyet’in ilk yıllarında sektörlerin büyüme hızlarına bakıldığında tarım sektöründe 1930-1932 yılları arasındaki kısa süreli küçülme dışında hem sanayi hem de tarım sektöründe sürekli bir büyüme yaşandığı görülmektedir. Tarım sektörü 1924-1929 yılları arasında %13 oranında büyümüş, 1930-1932 yılları arasında %7,9 oranında küçülmüş ve 1933-1939 yılları arasında %9,7 oranında büyümüştü. Sanayi sektörü ise, 1924-1929 yılları arasında %7,5 oranında, 1930-1932 yılları arasında

%14,9 oranında ve 1933-1939 yılları arasında %10 oranında büyümüştü.409

1929 Krizi’nin yaşandığı yıllarda Türkiye’de tarım sektörünün milli gelir içerisindeki payı 1931’den sonra düşüş göstermiş, sanayi sektörünün payı ise 1931 yılından sonra hızlı bir şekilde yükselmişti. Tarım sektörünün Türkiye’nin milli gelirindeki payı krizden önce 1928 yılında %40,5 idi. Bu oran 1929’da %45,8’e yükselmiş, 1930’da %43,5 olarak gerçekleşmiş ve 1931’de %45 olmuştu. 1932 yılına gelindiğinde ise tarım sektörünün Türkiye’nin milli geliri içerisindeki payı %36,8 oranına gerilemişti. Bu oran 1933 yılında %37,9 ve 1934’te %36,7 olarak gerçekleşmişti.410

Büyük Buhran ile birlikte dünya piyasalarında tarımsal ürünlere olan talebin azalması, bu ürünlerin dünyadaki fiyatlarının düşmesine yol açmıştı. Bu da ekonomisi tarıma dayalı olan Türkiye’nin ihracatını olumsuz etkilemişti.411 Tarımsal ürün fiyatlarında yaşanan hızlı düşüş Türkiye’de geniş kesimleri etkilemesi açısından önemliydi. 1931 yılı itibariyle Türkiye’de 1,8 milyon çiftçi ailesi bulunmaktaydı ve tarımsal ürün fiyatlarında yaşanan düşüş bu ailelerin ekonomik durumunu doğrudan etkilemişti.412

Türkiye’de tarım sektöründe öne çıkan ürünlerden buğday üretimi 1928 yılında 1.641.000 ton iken bu rakam 1929’da 2.718.000 ton, 1930’da 2.586.000 ton, 1931’de 2.992.000 ton, 1932’de 1.936.000 ton, 1933’te 2.671.000 ton ve 1934’te 2.714.000 ton olarak gerçekleşmişti. 1932 yılında yaşanan düşüşün sebebi bu yıl yaşanan elverişsiz iklim koşulları olmuştu.413 Öte yandan buğday fiyatlarının düşüşe geçtiği Büyük

409 Korkut Boratav, Türkiye İktisat Tarihi: 1908-2015, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2019, s. 77.

410İlhan Tekeli, Selim İlkin, Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu, Bilge Kültür Sanat, İstanbul, 2009, s. 8.

411 Erdinç Tokgöz, Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi (1914-2007), İmaj Yayınevi, Ankara, 2007, s. 60.

412 Gözcü, a.g.e., s. 193-195.

413Tekeli ve İlkin, Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu, s. 10-11.

89

Buhran döneminde çiftçiler kredi borçlarını ödeyebilmek için daha fazla ürün satmak zorunda kalmışlardı.414

Öte yandan tütün üretimi 1928 yılında 43.035.000 ton iken bu rakam 1929’da 36.503.000 ton, 1930’da 46.211.000 ton, 1931’de 51.111.000 ton, 1932’de 18.040.000 ton, 1933’te 40.148.000 ton ve 1934’te 35.678.000 ton olarak gerçekleşmişti. Buğday üretiminde olduğu gibi tütün üretiminde de 1932 yılında azalma yaşanmıştı ancak bunun sebebi iklimin elverişsiz olması değil, 1931’de tütün fiyatlarında yaşanan düşüş ve buna bağlı olarak tütün ekim alanlarının azalması olmuştu. Bir başka önemli tarım ürünü pamuğun 1928 yılındaki üretim miktarı 76.110.000 ton iken bu rakam 1929’da 63.556.000 ton, 1930’da 51.435.000 ton, 1931’de 61.746.000 ton, 1932’de 19.897.000 ton, 1933’te 27.791.000 ton ve 1934’te 37.762.000 ton olarak gerçekleşmişti. Pamuk üretiminde 1932 yılında yaşanan gerilemenin sebebi 1931 yılında pamuk fiyatlarında yaşanan düşüş ve bunun üzerine pamuk ekim alanlarının azalması olmuştu.415

Büyük Buhran nedeniyle Türkiye’de tarım ürünlerinin fiyatlarında büyük bir düşüş yaşanmıştı. Buğday fiyatı endeksi, fiyat endeksinin 1927 yılı için 100 olarak kabul edildiği hesaplamaya göre, 1928’de 112, 1929’da 103, 1930’da 55, 1931, 1932 ve 1933 yıllarında ise 29 olarak gerçekleşmişti. Türkiye’nin bir başka önemli tarım ürünü olan pamuğun fiyatlarında da Büyük Buhran yıllarında önemli bir düşüş yaşanmıştı. Pamuk fiyatı endeksinin 1927 yılı için 100 olarak kabul edildiği hesaplamaya göre, pamuk fiyatı endeksi 1928’de 114, 1929’da 101, 1930’da 58, 1931’de 47, 1932’de 52, 1933’te 39 olarak gerçekleşmişti. Öte yandan üzümün fiyatı da bu yıllarda hızla düşmüştü. Üzüm fiyat endeksinin 1927 yılı için 100 olarak kabul edildiği hesaplamaya göre, üzüm fiyatı endeksi 1928’de 82, 1929’da 83, 1930’da 76, 1931’de 93, 1932’de 76 ve 1933’te 36 olarak gerçekleşmişti.416

Görüldüğü üzere 1929 Dünya Ekonomik Buhranı ortaya çıktıktan sonra Türkiye’de tarım ürünleri fiyatlarında önemli bir düşüş yaşanmıştı. Buğday ve pamuk fiyatlarındaki en hızlı düşüş 1929-1930 yılları arasında yaşanırken üzüm fiyatlarındaki hızlı düşüş ise 1932-1933 yılları arasında gerçekleşmişti. 1920’li ve 1930’lu yıllarda

414 a.g.e., s. 14.

415 a.g.e., s. 11-12.

416 Oran, a.g.t., s. 42.

90

ekonomisi tarıma dayalı olan Türkiye’de tarımsal ürün fiyatlarında yaşanan bu hızlı azalmalar nüfusun oldukça geniş bir kesimini ilgilendirmesi açısından önemliydi.

Tarımsal ürün fiyatlarında yaşanan düşüşten Türkiye’deki tarım sektörünün farklı kesimleri farklı seviyelerde etkilenmişlerdi. Tarım sektörü içerisinde Büyük Buhran’dan en çok etkilenen kesim ihracat yapmakta olan büyük çiftçiler olmuşlardı.

İç pazar ve kısmen dış pazara yönelik üretimde bulunan orta çiftçiler ise 1929 Krizi’nden büyük çiftçilere göre daha az, küçük çiftçilere göre daha çok etkilenmişlerdi. Tarım sektörü içerisinde Büyük Buhran’dan en az etkilenen kesim ise kendi geçimi ve yerel pazarlar için üretim yapan küçük çiftçiler olmuşlardı.417

Tarım ürünlerinin fiyatlarında önemli bir düşüş yaşanırken Türkiye’de sanayi ürünlerinin fiyatlarında ise büyük bir düşüş yaşanmamıştı. Örneğin şekerin kilogram fiyatı 1928’de 46 kuruş iken bu rakam 1929 ve 1930’da 44 kuruş, 1931’de 39 kuruş, 1932, 1933 ve 1934 yıllarında ise 40 kuruş olarak gerçekleşmişti. Bir çeşit pamuklu kumaş türü olan pazen fiyatı ise 1928-1931 yılları arasında metre başına 34 kuruşta sabit kalmış, 1932 ve 1933 yıllarında 33 kuruşa düşmüş ancak 1934’te 35 kuruşa yükselmişti. Bir başka sanayi ürünü çimentonun ton fiyatı ise 1928’de 3.620 kuruş iken bu rakam 1929’da 3.840 kuruş, 1930’da 3.287 kuruş, 1931’de 2.954 kuruş, 1932’de 3.025 kuruş, 1933’te 2.953 kuruş ve 1934’te 3.028 kuruş olarak gerçekleşmişti.418

Türkiye’de sanayi sektörünün Büyük Buhran yıllarını kârlı bir şekilde geçirmesinin birçok nedeni bulunmaktaydı. 1929 Krizi’nin dünya çapındaki sonuçlarından biri olan dış ticaret hacimlerinin küçülmesi, Türkiye’nin ithalatını azaltmış ve bu durum Türkiye’deki sanayi sektörünü iç pazarda avantajlı konuma getirmişti. Ayrıca Büyük Buhran’ın etkilerinden biri olan tarımsal ürün fiyatlarının düşmesi sanayi sektörünün ham madde maliyetlerini azaltmıştı. 1930-1935 yılları arasında tarım sektöründeki toplam üretim %1 oranında artarken bu oran sanayi sektöründe %15 olarak gerçekleşmişti.419

417 a.g.t., s. 44.

418Tekeli ve İlkin, Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu, s. 21.

419 Oran, a.g.t., s. 46.

91

1929 Krizi’ne karşı Türkiye’de uygulanan ve bir sonraki kısımda ele alacağımız önlemlerin etkisiyle Türkiye’de imalat sanayii hızla gelişmiş ve yerli tüketimi büyük oranda karşılamaya başlamıştı. Örneğin pamuklu tekstil tüketiminde ithal ürünlerin payı 1930’dan önce %70, yerli ürünlerin payı ise %20 civarındaydı.

1930’dan sonra ise Türkiye’de tüketilen pamuklu tekstiller içerisinde yerli ürünlerin payı %70’lere yükselmiş, ithal ürünlerin payı ise %20’lere gerilemişti.420

1929-1934 yılları arasında sanayi üretiminin Türkiye’nin milli geliri içerisindeki payı yükselmişti. Bu pay 1929’da %11 iken 1930’da %11,9 ve 1931’de

%12,8 olmuştu. Sanayi sektörünün Türkiye’nin milli geliri içerisindeki payında yaşanan yükseliş sonraki yıllarda da devam etmiş ve bu oran 1932’de %16, 1933’te

%16,7 ve 1934’te %17,8 olarak gerçekleşmişti.421

Türkiye’de öne çıkan sanayi alanlarından yünlü dokuma sanayii 1928’de 763 ton, 1929’da 928 ton, 1930’da 596 ton, 1931’de 1.224 ton, 1932’de 1.694 ton, 1933’te 2.281 ton ve 1934’te 2.680 ton üretim yapmıştı. Pamuklu dokuma sanayiinde ise 1928’de 1.059 ton, 1929’da 1.475 ton, 1930’da 1.871 ton, 1931’de 1.888 ton, 1932’de 2.693 ton, 1933’te 3.804 ton ve 1934’te 5.070 ton üretim gerçekleşmişti. Şeker üretimi 1928’de 5.184 ton iken bu rakam 1929’da 8.050 ton, 1930’da 13.330 ton, 1931’de 22.260 ton, 1932’de 27.550 ton, 1933’te 65.285 ton ve 1934’te 60.630 ton olmuştu.422

Görüldüğü üzere 1928-1934 yılları arasında Türkiye’de sanayi üretimi önemli bir artış göstermişti. Bu artış yünlü dokuma sanayii üretiminde yaklaşık %251, pamuklu dokuma sanayii üretiminde yaklaşık %378 ve şeker üretiminde ise yaklaşık

%1069 gibi yüksek oranlarda gerçekleşmişti. Büyük Buhran döneminde Türkiye’de hem sanayi ürünlerinin fiyatlarında büyük bir düşüş yaşanmamış hem de sanayi üretimi artmıştı. Bu durum sanayi sektörünün kriz yıllarını kârlı bir şekilde geçirmesini sağlamıştı.

1929 Dünya Ekonomik Buhranı Türkiye’nin dış ticareti üzerinde de değişime yol açmıştı. Büyük Buhran’ın etkisiyle dünya genelinde ham madde ve tarımsal ürün

420 Şevket Pamuk, Türkiye’nin 200 Yıllık İktisadi Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2017, s. 141, 187.

421Tekeli ve İlkin, Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu, s. 8.

422 a.g.e., s. 19.

92

fiyatlarında düşüş yaşanmıştı. Bu da ekonomisi tarıma dayalı ve ham madde ihracatçısı bir ülke olan Türkiye’nin ihracatını olumsuz yönde etkilemişti.423

1928’de yaklaşık 49,9 milyon TL olan dış ticaret açığı, 1929’da yaklaşık 101 milyon TL’ye yükselmişti.424 Dış ticaret açığındaki bu artışta Lozan Barış Antlaşması’nın Türkiye’nin Ekim 1929’a kadar gümrük vergilerini yükseltememesi hükmü dolaylı yoldan etkili olmuştu. Türkiye’nin Ekim 1929’dan itibaren gümrük vergilerini yükseltebilecek olması, tüccarları gümrük vergisi yükselmeden önce ithalat yapmaya yönlendirmişti. Böylece 1929 yılında gerçekleşen ithalat artışı, dış ticaret açığını yükseltmişti.425 Tüccarların beklediği gibi Türkiye Ekim 1929’dan itibaren yeni gümrük tarifeleri uygulamaya başlamıştı. Bu tarifelere göre, ortalama gümrük vergisi oranı %13’ten %46’ya çıkmıştı.426

Bir sonraki kısımda bahsedeceğimiz üzere Türkiye 1929 yılından itibaren ithalatı kısıtlamaya yönelik önlemler almış ve böylece sonraki yıllarda dış ticaret açığını ortadan kaldırmıştı. İthalatın kısıtlanmasıyla birlikte Türkiye’de 1930’da yaklaşık 3,9 milyon TL, 1931’de yaklaşık 0,6 milyon TL, 1932’de yaklaşık 15,3 milyon TL, 1933’te yaklaşık 21,4 milyon TL ve 1934’te yaklaşık 5,3 milyon TL dış ticaret fazlası ortaya çıkmıştı.427

1928-1934 yılları arasında Türkiye’nin ithalatında hem değer hem de miktar olarak önemli bir düşüş yaşanmıştı. İthalat değerleri 1928’de yaklaşık 223,5 milyon TL, 1929’da yaklaşık 256,2 milyon TL, 1930’da yaklaşık 147,5 milyon TL, 1931’de yaklaşık 126,6 milyon TL, 1932’de yaklaşık 85,9 milyon TL, 1933’te yaklaşık 74,6 milyon TL ve 1934’te yaklaşık 86,7 milyon TL idi.428 İthalatın miktarı ise 1928’de 720.000 ton, 1929’da 966.000 ton, 1930’da 550.000 ton, 1931’de 450.000 ton, 1932’de 358.000 ton, 1933’te 328.000 ton ve 1934’te 416.000 ton olmuştu.429

Öte yandan 1928-1934 yılları arasında Türkiye’nin ihracat değeri sürekli bir düşüş göstermişti. Türkiye’nin ihracat değeri 1928’de yaklaşık 173,5 milyon TL,

423 Gözcü, a.g.e., s. 162.

424 T.C. Başbakanlık İstatistik Umum Müdürlüğü, İstatistik Yıllığı 1939-1940, C. XI, Ankara, s. 265.

425 Gülten Kazgan, Türkiye Ekonomisinde Krizler (1929-2001), İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2005, s. 57.

426 Pamuk, Türkiye’nin 200 Yıllık İktisadi Tarihi, s. 186.

427T.C. Başbakanlık İstatistik Umum Müdürlüğü, İstatistik Yıllığı 1939-1940, C. XI, s. 265.

428 a.g.e., s. 265.

429Tekeli ve İlkin, Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu, s. 34.

93

1929’da yaklaşık 155,2 milyon TL, 1930’da yaklaşık 151,4 milyon TL, 1931’de yaklaşık 127,2 milyon TL, 1932’de yaklaşık 101,3 milyon TL, 1933’te yaklaşık 96,1 milyon TL ve 1934’te yaklaşık 92,1 milyon TL olarak gerçekleşmişti.430 Diğer yandan ihracat miktarı 1928-1930 yılları arasında düşüş göstermiş, 1928’de 697.000 ton olan ihracat miktarı 1929’da 669.000 ton ve 1930’da 618.000 tona gerilemişti. İhracat miktarı sonraki yıllarda ise 1931’de 667.000 ton, 1932’de 654.000 ton, 1933’te 719.000 ton ve 1934’te 935.000 ton olmuştu.431Bu dönemde bir tarım ülkesi ve ham madde ihracatçısı konumundaki Türkiye’nin ihracat verilerindeki bu durumda 1929 Krizi sonrasında tarımsal ürün fiyatlarında yaşanan hızlı düşüşün etkili olduğu söylenebilir.

1929 Dünya Ekonomik Buhranı yıllarında Türkiye’nin dış ticaret verilerine baktığımızda 1930-1934 yılları arasında dış ticaret fazlası verdiği görülmektedir. Bu durumda Türkiye’nin ithalatının hızlı bir şekilde düşmesi etkili olmuştu. 1928-1934 yılları arasında ithalat değerinde yaklaşık %61, ithalat miktarında ise yaklaşık %42 oranında düşüş gerçekleşmişti. İthalatta yaşanan azalmada Ekim 1929’dan itibaren Türkiye’nin ithalatı kısıtlamaya yönelik aldığı önlemler kadar 1929 Krizi nedeniyle dünya çapında dış ticaret hacimlerinin küçülmesinin de rol oynadığı söylenebilir.

Diğer yandan Büyük Buhran yıllarında Türkiye’nin dış ticaretinde yaşanan bu değişimler Türk lirasının değerini etkilemişti. 1928-1929 yıllarında Türkiye’nin dış ticaret açığının artmasının Türk lirasının yabancı paralar karşısında değer kaybetmeye başlamasına yol açmıştı.432 1928 yılında 1 İngiliz sterlininin karşılığı yıllık ortalama 956 kuruş olarak gerçekleşmişken bu rakam 1929’da yıllık ortalama 1008 kuruş, 1930’da yıllık ortalama 1032 kuruş, 1931’de yıllık ortalama 965 kuruş, 1932’de yıllık ortalama 741 kuruş, 1933’te yıllık ortalama 702 kuruş ve 1934’te yıllık ortalama 636 kuruş olmuştu.433

1929-1930 yıllarında Türk lirasında değer kaybının gerçekleşmesinde 1929 yılında yaşanan ithalat artışı önemli bir rol oynamıştı. İthalatın yüksek rakamlarda gerçekleşmesi Türkiye’de piyasanın döviz talebini yükseltmiş ve 1929 ile 1930

430 T.C. Başbakanlık İstatistik Umum Müdürlüğü, İstatistik Yıllığı 1939-1940, C. XI, s. 265.

431Tekeli ve İlkin, Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu, s. 34-35.

432 Gözcü, a.g.e., s. 162.

433Tekeli ve İlkin, Uygulamaya Geçerken Türkiye’de Devletçiliğin Oluşumu, s. 60.

94

yıllarında Türk lirası İngiliz sterlini karşısında değer kaybetmişti.434 Ayrıca Türkiye’de tüccarlar 1929 yılı içerisinde yaptıkları ithalattan doğan kredi borçlarını Ekim 1929’da Büyük Buhran ortaya çıkınca geri ödemekte zorluk yaşamışlar ve bu da şirketlerin iflas etmesine sebep olmuştu. Dışarıya yapılan borç ödemeleri ise çok miktarda İngiliz sterlininin yurtdışına çıkmasına yol açmış ve bu da Türk lirasının İngiliz sterlini karşısında değerini düşürmüştü.435

Öte yandan 1931 yılından itibaren Türk lirasının İngiliz sterlini karşısında tekrar değer kazanmaya başladığı görülmektedir. Türk lirası 1930’larda sadece sterlin karşısında değil, birçok yabancı para birimi karşısında değer kazanmıştı. Örneğin 1930-1936 yılları arasında 1 doların Türk lirası karşılığı 212 kuruştan 126 kuruşa, 1 İtalyan liretinin Türk lirası karşılığı ise 1112 kuruştan 884 kuruşa düşmüştü. Türk lirasının değerinde yaşanan bu artış ihracat aleyhine sonuçlar doğurmuş ve yukarıda bahsettiğimiz üzere Türkiye’nin ihracatı değer olarak 1929’dan sonra hızla düşmüştü.

Bu durumda 1929 Krizi sebebiyle dünya çapında dış ticaretin azalması da etkili olmuştu. Türkiye’nin ihracatında yaşanan düşüş özellikle Ege Bölgesi’ni olumsuz etkilemişti. Ege Bölgesi’nin önemli ihracat ürünlerinden tütün ve incirin Türkiye’nin ihracatındaki payları azalmıştı. Türkiye’nin 1926 yılındaki ihracatında tütün %36, incir ise %19’luk bir paya sahipken 1936 yılına gelindiğinde tütünün payı %21’e, incirin payı ise %12’ye düşmüştü.436

1929 Dünya Ekonomik Buhranı’nın Türkiye’ye genel etkileri bu şekilde gerçekleşmişken farklı sektörlerin krizden farklı seviyelerde etkilenmeleri dikkat çekmektedir. Büyük Buhran yıllarında dış ticaretle uğraşan tüccarın yanı sıra pazar için üretim yapan çiftçi krizden kötü bir şekilde etkilenmişti. Öte yandan 1929 Krizi’nin Türkiye’de sanayi sektörünü olumlu etkilediği söylenebilir. Sanayi sektörünün bu durumunda dünyada devletlerin genel bir şekilde iç piyasalarını koruma önlemlerinin dolaylı katkısının yanı sıra aşağıda bahsedeceğimiz üzere Türkiye’nin kriz yıllarında aldığı önlemlerin etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Ancak Büyük Buhran’ın bölgesel etkilerine baktığımızda krizin tarımsal ürün fiyatlarını düşürücü etkisi Ege Bölgesi’nde ağır bir şekilde hissedilmişti. Bu etkiler

434 Kazgan, a.g.e., s. 57.

435 Gözcü, a.g.e., s. 162-163.

436 Kazgan, a.g.e., s. 61-62.

95

çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde bahsedeceğimiz üzere tarımsal üretimde ön plana çıkan Ege Bölgesi’nin dünyaya açılan kapısı konumunda olan İzmir Limanı’nın ihracat rakamlarına yansıyacaktır.