• Sonuç bulunamadı

Hukuk Devleti İlkesi Ve Kamu Düzeni

3.1.   Olağan Düzen Olarak Kamu Düzeni

3.1.1.   Konuya Genel Bakış

3.1.1.1.   Hukuk Devleti İlkesi Ve Kamu Düzeni

Hukuk kuralları toplumu düzenleyen kuralların en etkilisidir. Dolayısıyla hukuk kuralları ile oluşturulan düzen, bir yandan uygar yaşamın dayanağı, diğer yandan toplum içerisinde yaşamanın güvencesidir.325

       

321 KABOĞLU, Özgürlükler Hukuku, s. 84.

322 ibid, s. 85.

323 TANİLLİ, s. 187-188.

324 ibid, s. 177.

325 Anıl ÇEÇEN, Ulus Devlet (Türkiye Cumhuriyeti), 2. Baskı, Kilit Yayınları, Ankara, Ekim 2009, s.

62.

Özgürlüklerin sınırı keyfi uygulamalarla değil, hukuki güvenliğin ve öngörülebilirliğin olduğu demokratik hukuk devleti ilkesi doğrultusunda belirlenmelidir. Bir “hukuk devletinde”326 kural, hak öznesi olan bireyin herhangi bir kişi ya da makamın müdahalesi olmadan özgürlük alanı içinde hareket edebilmesidir. Fakat bu özgürlük alanı bireyin dilediği gibi hareket edebileceği bir alan değildir; “önceden belirlenmiş olan ve bilinen” ilkeler çerçevesinde sınırlandırılmıştır. Bu şekilde bir sınırlandırmanın amaçlarından birini de kamu düzenini sağlamak ve korumak oluşturur.327

Demokratik bir düzende temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması; özünde hukuk kuralı ile gerçek dünya, yani siyasal gerçek arasındaki çatışmayı barındırmaktadır. Daha özelde anayasa ile anayasal gerçek arasındaki diyalektik çatışmadan dolayı temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmesi ve sınırlanması ile ilgili Anayasa hükümlerinin demokratik toplum düzenine uygun olarak yorumlanması gerekmektedir.328 İşte temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmesi ve sınırlanmasında kullanılan anahtar kavramlardan biri olan kamu düzeni de hem Anayasa metni hem de sosyal gerçeklik dikkate alınarak yorumlanmalıdır. Friedrich’e göre her türlü hak, özellikle bir başkasına zarar veriyorsa sınırlanmak durumundadır. Bu noktada İHEB’in 29. maddesine değinen Friedrich, özgürlüğün geleneksel olarak başkalarının        

326“Kamu yönetiminin hukuka bağlılığına, Kara Avrupası ülkelerinde “hukuk devleti”, Anglo-Amerikan ülkelerinde “hukukun egemenliği” yahut “hukukun üstünlüğü” denilir. Hukuk devleti deyimi, yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan devlet düzenini anlatır… Hukuk devleti anlayışı, bir ülkede yerleşmiş hukuk düzenine, yalnız bireylerin değil yönetimin de uymasını gerektiren bir ilkedir.” GÖZÜBÜYÜK, Yönetim Hukuku, s. 24. Bu noktada Çeçen, ulus devletlerin varlıklarını sürdürebilmek için birer hukuk devleti olmaları gerektiğini belirtmektedir. ÇEÇEN, Ulus Devlet (Türkiye Cumhuriyeti), s. 85.

327 KABOĞLU, Özgürlükler Hukuku, s. 82.

328 Gerhard LEİBHOLZ, “Anayasa Hukuku ve Anayasal Gerçek”, Çeviren Tunçer Karamustafaoğlu, AÜHFD, Cumhuriyetin Ellinci Yılına Armağan, cilt 30, sayı 1-4, Ankara, 1973, s. 4-5.

hakları ile sınırlandırılabilir olduğunu belirtmekte ve İHEB’de belirtilen bir sınırlama nedeni olan kamu düzeninin farklı demokrasi anlayışlarında yöneticilerin kendilerine uygun gelen her türlü sınırlamayı haklı kılacak biçimde kullanabilecekleri belirsiz kavramlar olduklarını ifade etmektedir.329

Kural ve gerçek arasındaki dengeyi sağlayacak unsur Anayasa Mahkemesi olduğundan, Anayasa Mahkemesi kararlarında kamu düzeni kavramının nasıl anlamlandırıldığı önem kazanmaktadır. Demokratik toplum düzenini öngören bir anayasa metninin aynı zamanda demokratik toplumun gerekleri göz önünde bulundurularak yorumlanması gerekmektedir. Bunun için öncelikle siyasal iktidarın keyfi sınırlamalarına yol açabilecek ipuçları, anayasa metnindeki haklar sisteminde yer almamalıdır.330 Ancak kamu düzeni gibi kavramların açıklığa kavuşturulmasında siyasal iktidar tarafından haklar kataloğunun keyfi biçimde sınırlandırılmasının önüne geçmek amacıyla Anayasa Mahkemesi kararlarından yararlanılması gerekmektedir.

Anayasa Mahkemesi, 1.2.1996 tarihli ve E.1995/20, K.1996/4 sayılı kararında331 hukuk devletinin tanımını “tüm işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine açık, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı ve sürdürmeyi amaç edinmiş, Anayasa ve hukukun üstün kurallarına bağlılığa özen gösteren devlet”

olarak yapmıştır. Yüksek Mahkeme’ye göre hukuk devleti ilkesinin unsurlarından        

329 Carl J. FRİEDRİCH, Sınırlı Devlet, Çeviren Mehmet Turhan, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1999, s. 119-120. Friedrich, bu tür belirsiz sınırlamaların hakları değersizleştirme eğiliminde olduklarından eleştirmektedir.

330 AKAD, Teori ve Uygulama Açısından 1961 Anayasası’nın 10. maddesi, s. 91.

331 Kararın tam metni için bkz.

http://www.anayasa.gov.tr/index.php?l=manage_karar&ref=show&action=karar&id=1251&content=

(E.T. 4.4.2010)

biri de kamu düzeninin sağlanması ve korunması amacına yönelik kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçütlerinin dikkate alınmasının gerekliliğidir. Yine aynı kararında Yüksek Mahkeme, hukuk devletinde, Anayasa'nın açık kurallarıyla birlikte, hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerde benimsenen ilkelerine de uygun davranılması gerekliliğine vurgu yapmıştır.

Anayasa Mahkemesi yakın tarihli bir kararında332 hukuk devleti ilkesinin Cumhuriyetin temel niteliklerinden olduğunu belirtmiş ve hukuk devletini insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet olarak tanımlamıştır.

Kamu düzeni nedeni ile bir hak ve özgürlüğe getirilecek sınırlama, hukuk düzeni içinde yargı denetimine açık olmalı ve adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzenini benimsemiş toplum yaşantısı ile uyumlu olmalıdır.

       

332 Anayasa Mahkemesi’nin K.T. 13.2.2002 tarihli ve E. 2001/389, K. 2002/29 sayılı kararı, kararın tam metni için bkz.

http://www.anayasa.gov.tr/index.php?l=manage_karar&ref=show&action=karar&id=1760&content=

(E.T. 5.4.2010)

Benzer şekilde Yüksek Mahkeme 19.7.2001 tarihli ve E.2001/303, K.2001/333 sayılı kararında hukuk devletini “insan haklarına saygılı, bu hakları koruyan, toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün davranışlarında Anayasa'ya ve hukuk kurallarına uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet” şeklinde tanımlamıştır.