• Sonuç bulunamadı

Basın Ve Yayın Özgürlüğü Ve Kamu Düzeni

3.1.   Olağan Düzen Olarak Kamu Düzeni

3.1.7.   Basın Ve Yayın Özgürlüğü Ve Kamu Düzeni

Basın özgürlüğü; gazete, dergi, kitap ve broşür çıkarma hakkı, basın araçlarının korunması, basın dışı haberleşme araçlarından faydalanma hakkı, düzeltme ve cevap hakkı gibi pek çok hakkı içerisinde barındıran toplumsal iletişim özgürlüğü441 kategorisi içinde değerlendirilebilir. Aynı zamanda düşünceyi açıklama özgürlüğünün bir uzantısı görünümündedir.442

Gelişen teknoloji ile birlikte öğretide, basın sözcüğü sadece kitap, gazete ve dergi gibi basılan ve basılarak çoğaltılan kitle iletişim araçları için kullanılmaya başlanmış; televizyon, sinema ve internet gibi diğer kitle iletişim araçları için görsel işitsel iletişim özgürlüğü şeklinde ayrı bir başlık tercih edilmiştir.443

Basın özgürlüğü hem düşüncelerin serbestçe açıklanması hakkını hem de basın kuruluşlarının serbestçe kurulup işletilmesi hakkını içermektedir.444 Bu nedenle basın özgürlüğünün varlığından söz edebilmek için haber, düşünce ve bilgilere ulaşma hakkının; haber, düşünce ve bilgileri yorumlama ve eleştirme hakkının;

haber, düşünce ve bilgileri yayımlama ve yeni bir düşünce ortaya koyma hakkının varlığı ve güvence altına alınmış olması gerekmektedir.445

       

441 KABOĞLU, Özgürlükler Hukuku, s. 502.

442 Feridun MÜDERRİSOĞLU, “Anayasal Hak ve Özgürlüklerin ve Özellikle Basın Özgürlüğünün Kamu Düzeni ile Sınırlanması ve Anayasa Mahkemesi Kararlarında Kamu Düzeni”, Onar Armağanı, İÜHF Yayınları, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1977, s. 486.

443 TANÖR, Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, 3. Baskı, BDS Yayınları, İstanbul, 1994, s. 77, Yaşar SALİHPAŞAOĞLU, Türkiye’de Basın Özgürlüğü, Seçkin Yayınları, 2007, s. 24.

444 SALİHPAŞAOĞLU, s. 26.

445 SALİHPAŞAOĞLU, s. 27.

Dönmezer’e göre basın özgürlüğünün hukuken varlığından söz edebilmek için geleneksel olarak üç hakkın varlığı zorunlu görülmektedir. Bunlardan birincisi;

haberleri bilme, haberlere ulaşma ve haberleri toplama hakkıdır. İkincisi; haber, düşünce ve kanaatleri yorumlama, çözümleme, eleştirme hakkıdır. Üçüncüsü ise haber, düşünce ve kanaatleri basma ve yayımlama hakkıdır.446

Tanör, basın–yayın ve görsel–işitsel iletişim özgürlüklerinden yararlananları üç gruba ayırmaktadır: İletişim araçlarının sahipleri, bu araçlar yoluyla haber verenler ya da düşünceleri yayanlar ve bu araçların okur, dinleyici ve izleyicileri.447

Çağdaş demokrasilerde, güvence altına alınmış olan basın özgürlüğü ile kamu düzeni arasında bir çatışma olursa bu durumda iki değerin birbirleriyle uzlaştırılması yoluna gidildiği belirtilmektedir. Değerlerden birinin feda edilmesi yerine uzlaştırılması görüşü yerindedir. Ancak bu durumda uzlaşmanın sağlanmasında belirleyici olacak siyasal tutum ve tercihlerin ne olacağı noktasında düğümlenmektedir.448

Dönmezer’e göre basın özgürlüğünün düzenlenmesinde esas nokta, basın özgürlüğünün kötüye kullanılmasının önlenmesidir. Bunun için kabul edilen ilkelerden birisi de devletin iç karışıklıklara karşı korunmasıdır. Bu bakımdan kamu düzenini ihlale elverişli olan yalan haberlerin kasten yayımlanması suç olarak tespit edilmiştir.449

       

446 Sulhi DÖNMEZER, Basın Hukuku, Cilt I, 2. Bası, Sulhi Garan Matbaası, İstanbul, 1964, s. 69.

447 TANÖR, Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, s. 78.

448 SALİHPAŞAOĞLU, s. 65.

449 DÖNMEZER, s. 73-74.

Değerler arasında bir denge kurulurken yürürlükteki hukuk kuralları çerçevesinde somut olaya göre bir çözüm bulunması yerinde olacaktır.

İHEB’in 19. maddesine göre “her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden ötürü rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın bilgi ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.”

AİHS’nin ifade özgürlüğü başlığını taşıyan 10. maddesinde düşünceyi açıklama özgürlüğü düzenlenmiştir. AİHM, basın özgürlüğünü düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında değerlendirmektedir. Sözleşme’nin 10. maddesinin 2.

fıkrasında sınırlama nedenleri öngörülmektedir. Bu sınırlama nedenlerinden biri de kamu düzenidir. Sayılan sınırlama nedenleri soyut niteliktedir ve her somut olayda mahkeme taraf devletin sınırlama nedenini uygularken hukuka uygun davranıp davranmadığını değerlendirecektir. Dolayısıyla devletlere kamu düzeninin korunmasında belirli bir takdir yetkisi tanındığı söylenebilir.450

1961 Anayasası’nın 22. maddesinin ilk halinde kamu düzeni bir sınırlama nedeni olarak öngörülmezken, 1971 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile sınırlama nedenlerine kamu düzeni de eklenmiştir.

1982 Anayasası’nın basın ve yayımla ilgili hükümler bölümünde düzenlenen basın özgürlüğü, düşünceyi açıklama özgürlüğü ile iç içe geçmiştir. Ancak basın özgürlüğü için, düşünceyi açıklama özgürlüğüne oranla daha ağır sınırlama nedenleri öngörülmüştür.451 1982 Anayasası’nın 28. maddesinin ilk fıkrasına göre basın        

450 Bkz. Thorgeir Thorgeirson v. İzlanda, Başvuru no. 13778/88, K.T.25.6.1992.

451 ŞAHBAZ, s. 225.

hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. İdari makamların ön denetimine tabi tutulma anlamına gelen sansür, Anayasa’da yasaklanmıştır.

1982 Anayasası’nın 28. maddesinde düzenlenen basın özgürlüğü, süreli veya süresiz yayınlar, yasanın gösterdiği suçların soruşturma veya kovuşturmasına geçilmiş olması hallerinde yargıç kararıyla, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de yasanın açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle kamu düzeninin korunması amacı ile toplatılabilir. Süreli ve süresiz yayınların toplanmasında alınacak önlemler yine 28. maddede düzenlenmiştir. Buna göre toplatma kararı veren yetkili merci, bu kararını en geç yirmidört saat içinde yetkili yargıca bildirir; yargıç bu kararı en geç kırksekiz saat içinde onaylamazsa, toplatma kararı hükümsüz sayılır. Yargıç kendisine verilen takdir yetkisini kullanırken, Anayasa’nın 138. maddesine göre Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre hüküm verecektir.452 Görüldüğü gibi basına sansür uygulanması yasaklanmış, ancak basın özgürlüğüne “tedbir yoluyla önleme” şeklinde sınırlamaların getirilebileceği öngörülmüştür.453

5187 sayılı Basın Kanunu’nun 3. maddesine göre “basın özgürdür ve bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün        

452 ibid, s. 228-229.

453 ERDOĞAN, “İfade Özgürlüğü ve Sınırları”, s. 35.

otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.” Basın Kanunu’nda da Anayasaya uygun olarak kamu düzeni nedeniyle sınırlama yapılabileceği, burada sınırlamanın sınırı olarak demokratik toplum düzeninin gerekleri belirtilmiş, sınırlamanın çerçevesi olan diğer ölçütlere değinilmemiştir.

3.1.7.1. Kamu Tüzel Kişilerinin Elindeki Basın Dışı Kitle Haberleşme

Araçlarından Yararlanma Hakkı

1982 Anayasası’nın 31. maddesine göre kişiler ve siyasal partiler, kamu tüzel kişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme ve yayım araçlarından yararlanma hakkına sahiptir. Halkın bu araçlarla haber alması, düşünce ve kanaatlere ulaşması ve kamuoyunun serbestçe oluşması; kamu düzeni nedeni ile sınırlandırılabilir. 1982 Anayasası’nda 2001 yılında yapılan değişiklikten önce 31. maddenin 2. fıkrasında 13. maddeye atıf yapılarak kamu tüzel kişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme araçlarından yararlanma hakkına sınırlama getirilebileceği belirtilmişti.