• Sonuç bulunamadı

Hiçbir istisna kabul etmeyen, ender bir hukukî norm : İşken- İşken-ce yasağı

ve 41. maddelerindeki kurallara aykırı olmasına dayanmaktadır. Bu iptal kararı da, gelişen toplum içerisindeki değişiklikleri göstermekte

E) Hiçbir istisna kabul etmeyen, ender bir hukukî norm : İşken- İşken-ce yasağı

İşkence, bir kimseye isteyerek ve bilinçli olarak, fiziksel veya psi-kolojik nitelikte acı vermeye ve ıstırap çektirmeye dönük, her türlü kötü muameleden ibarettir. Somut olay, 2002 yılında meydana gelmiş olup;

Türkiye’de iç hukuk yolları tüketilmeden, dâvacı, Avrupa İnsan Hakla-rı Mahkemesi nezdinde dâva açmıştır. Mahkeme, vahşetin boyutlaHakla-rını ve özellikle « yaşama hakkının » mâruz kaldığı tehlikeyi gözönünde tu-tarak dâvayı görmüştür. 14/1/1998 tarihli ve (hâlen mülga)50 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun, m. 1 hükmü kapsamında, aile mah-kemesi hâkimi; aile bireylerinden birinin veya Cumhuriyet Başsavcılı-ğı’nın, kişinin aile içi şiddete mâruz bulunduğunu bildirmesi üzerine, gerekli olan tedbirleri re’sen almakla görevlendirmiştir. Ancak işlediği cinayetin töreye dayalı olduğu savı ile hapisten çıkan eski koca, kadın üzerindeki tehdit ve zulümlerini sürdürmüştür. Aile içi olayların olağan-lığı düşüncesi, hiçbir merci için, etkili önlem almamak yolunda geçerli bir gerekçe değildir. Şu hâlde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, iç hukuk yolları tüketilmeden, bir dâvayı görmeyi kabul etmesini, Türki-ye aleyhinde bir tutum olarak düşünmek Türki-yerinde olamayacaktır. Avru-pa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin m. 3 hükmünden hareketle; AvruAvru-pa İnsan Hakları Mahkemesi, dâvacı N. Opuz’un yöresinde yaşayan ve kadın olmak gibi bir sosyal konumda olmanın, devlete, dâvacı lehine aktif, etkili koruma yükümlülüğü getirdiği kanaatindedir. Devletin va-tandaşlarına ve genel olarak insana karşı, üçüncü şahıslar tarafından uygulanan veya uygulanabilecek işkence uygulamalarına veya insanlık dışı muamelelere karşı, mevzuatında öngörülmüş tedbirleri, aktif, etki-li surette tatbik etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Devlet, özeletki-likle çocukları veya diğer güçsüz kişileri, hukukî etkili tedbirlerle himâye etmekle yükümlüdür. Güçsüz kişilerin karşılaşabilecekleri her türlü tehlike ve özellikle vücut bütünlüklerine karşı oluşturulabilecek ciddi nitelikli saldırı ve hak ihlâllerine karşı, haklarının korunmasına dönük gerçek ve etkili koruyucu ve önleyici (préventif) tedbirlerin işleme ko-nulması gerekmektedir51. Devletin güçsüzü korumaya dönük önleyici tedbirleri oluşturma yükümlülüğü, tehlike içindeki kişiler için, daha

50 6284/Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (Kabul Tari-hi: 8 Mart 2012); RG., 20 Mart 2012 - 28239 sayılı.

51 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı, Case of Opuz v. Turkey, Application no.33401/02, Strasbourg 9/6/2009, § 159.

büyük bir öncelik taşımaktadır. Mahkeme, dâvacı N. Opuz’un, özellikle Türkiye’nin güney doğu bölgesindeki kadın haklarının güçsüzlüğünü dikkate alarak, daha güçlü bir aktif korumayı beklemeye hakkı bulun-duğu hâlde, aile içi mesele gerekçesiyle savunmasız bırakılmasının kabul edilemeyeceğine işaret etmiştir52. Mahkeme, dâvacı N. Opuz’un kötülüklerden zarar görmeye açık “güçsüz kişi” kavramının tam bir ör-neği olduğuna işaretle; devlet korumasına muhtaç “tip kişi” olarak gös-terilebileceğini belirtmiş; dâvacının eşinin, geçmişte kadının şahsına karşı uyguladığı vahşet, eziyet ve işkenceyi tespit etmiş ve güney doğu kadınının durumunu konu etmiştir.

Yürürlükteki 6284/Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun amacı :

1)”…..şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan ka-dınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağ-duru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir.

(2) Bu Kanunun uygulanmasında ve gereken hizmetlerin sunulma-sında aşağıdaki temel ilkelere uyulur :

a) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, özellikle Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi53 ve yürürlükteki diğer kanunî düzenlemeler esas alınır.

b) Şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasın-da temel insan haklarına sunulmasın-dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usûl izlenir.

c) Şiddet mağduru ve şiddet uygulayan için alınan tedbir kararları insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getirilir.

52 AİHM Kararı, Case of Opuz v. Turkey, § 160: “the vulnerable situation of women in south-east Turkey”.

53 Bakanlar Kurulu Karar Sayısı: 2012/2816, Karar Tarihi: 10 Şubat 2012 : Kadınlara Yö-nelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Kon-seyi Sözleşmesi’nin Onaylanması Hakkında Karar, RG., 8/3/2012 - 28227 (Mükerrer) : 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzalanan ve 24/11/2011 tarihli ve 6251 sayılı Ka-nunla onaylanması uygun bulunan ekli “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin onaylanması;

Dışişleri Bakanlığının 12/1/2012 tarihli ve HUM/7771842 sayılı yazısı üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 10/2/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.

ç) Bu Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamaz”.

3) Avrupa Konseyi Anlaşmaları

A) Avrupa Konseyi Anlaşmalar Serisi-No.210, m. 3 hükmü uya-rınca;

a. “ Kadınlara yönelik şiddet”, bir insan hakları ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olarak anlaşılmaktadır ve ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar veya ıstırap veren veya verebilecek olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem ve bu eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma anlamına gelir..

b. “aile içi şiddet”, aile içerisinde veya hanede veya, mağdur faille aynı evi paylaşsa da paylaşmasa da eski veya şimdiki eşler veya part-nerler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet eylemi anlamına gelir.

c. “toplumsal cinsiyet”, kadınlar ve erkekler için toplum tarafından uygun görülen ve sosyal olarak inşa edilen roller, davranışlar, eylemler ve nitelikler anlamına gelir.

d. “kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet”, kadına kadın olmasından dolayı uygulanan ve kadınları orantısız biçimde etki-leyen şiddet anlamına gelir.

e. “mağdur”, a ve b bentlerinde belirtilen davranışlara maruz ka-lan gerçek kişi anlamına gelir.

f. “kadınlar” kelimesi 18 yaşın altındaki kız çocuklarını da kapsar.

B)Temel haklar, eşitlik ve ayrım gözetmeme (m. 4) uyarınca;

1. Taraflar, gerek kamu gerek özel alanda tüm bireylerin, özellikle kadınların, şiddetten arınmış yaşama haklarını sağlamak ve korumak için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alır.

2. Taraflar, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı kınar ve bunu ön-lemek için özellikle : Kadın erkek eşitliği ilkesini kendi ulusal anayasa-larına veya diğer uygun mevzuatına dahil edip, bu ilkenin uygulamada

da gerçekleştirilmesini sağlayarak; gerektiğinde, kadınlara karşı ay-rımcılığı, yaptırımların kullanılması yoluyla yasaklayarak; kadınlara yönelik ayrımcılık içeren kanunları ve uygulamaları yürürlükten kaldı-rarak; gerekli yasal veya diğer tedbirleri gecikmeksizin alır

3. Özellikle mağdurların haklarını korumaya yönelik önlemler ol-mak üzere, işbu Sözleşme hükümlerinin cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka görüşe sahip olma, ulusal veya sosyal menşe, bir ulusal azınlıkla bağ, mülkiyet, doğum, cinsel yönelim, cinsel kimlik, yaş, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen ya da mülte-ci olma durumu veya başka statüler temelinde herhangi bir ayrımcılık olmaksızın Taraflarca uygulanması güvence altına alınmıştır.

4. Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi ve kadınların korunması için gerekli olan özel tedbirler, işbu Sözleşme kapsamında ayrımcılık olarak kabul edilmeyecektir.

C) Devlet yükümlülükleri ve gereken özeni gösterme sorumluluğu