• Sonuç bulunamadı

B) Eşitliği bozan istisnalar

2) Eşitlik ilkesinin insan yaşamına her alanda yerleşmesi

Kadın ve erkek arasındaki eşitlik sorunu, özellikle ayrımcılık soru-nuna ilişkindir. Ayrımcılık her konuda ve her alanda kendini göstermek-te ve bundan, az gelişmiş ülkelerde özellikle kadınlar zarar görmekgöstermek-te- görmekte-dir. Ülkemizde, 1/7/2005 tarihli 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun8 amacı kapsamında, “…engellilerin temel hak ve özgürlükler-den faydalanmasını teşvik ve temin ederek ve doğuştan sahip oldukları onura saygıyı güçlendirerek toplumsal hayata diğer bireylerle eşit ko-şullarda tam ve etkin katılımlarının sağlanması ve engelliliği önleyici tedbirlerin alınması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını

sağlamak-8 5378/Kanun’un önceki adında yer alan “Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmün-de KararnamelerHükmün-de Değişiklik Yapılması” ibaresi, 3.5.2013 tarih ve 28636 sayılı R.G.’Hükmün-de yayımlanan 25.4.2013 tarih ve 6462 sayılı Kanun’un 1/69-a. maddesi hükmü gereğince

“Engelliler Hakkında Kanun” olarak değiştirilmiştir. Ancak “engellilik” bir durumdur, bir sıfat değildir. Bu nedenle, “engelli” kelimesinin, bir sıfat olarak kullanılmaması yönün-de, güncel terminolojik yaklaşım kabul görmektedir. Buna göre, “engelli birey” değil;

“engeli olan birey” terminolojisi kullanılmalıdır. Her ne kadar, 6462/Kanun ile, “özürlü”

terminolojisi kaldırılarak, yerine “engelli” kelimesi konulmuş olsa da, günümüze daha uygun olan “engelli olan birey” denilmelidir. Örneğin; Ludvig van Beethoven - Bas-ba-riton Thomas Quasthoff - Stephen Hawking - Ray Charles - Aşık Veysel - ... ...;

“engeli olan” uluslararası düzeyde tanınan kişilerdir. Olması gereken hukuk (de lege fe-renda) kapsamında, ayırımcılığın önlenmesi ve bireye saygı açısından, 25/4/2013 kabul tarihli 6462 sayılı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Yer Alan Engelli Birey-lere Yönelik İbarelerin Değiştirilmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Ka-rarnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile, terminoloji değişikliği yapılmış ve 1/7/2005 kabul tarihli “Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” kapsamında “Özürlüler” terminolojisini taşıyan başlık, 5378/Engelliler Hakkında Kanun, olarak değişiklik yapılmış ise de, kanun başlığı yeniden değiştirilmeli ve “Engeli Olanlar Hakkında Kanun” başlığını almalıdır.

tır”. Değiştirilen hüküm, “Bu Kanunun amacı; (Değişik ibare : 6462 - 25.4.2013 / m.1/69-b) “engelliliğin” önlenmesi, (Değişik ibare : 6462 - 25.4.2013 / m.1/69-b)“engellilerin” sağlık, eğitim, rehabilitasyon, is-tihdam, bakım ve sosyal güvenliğine ilişkin sorunlarının çözümü ile her bakımdan gelişmelerini ve önlerindeki engelleri kaldırmayı sağlayacak tedbirleri alarak topluma katılımlarını sağlamak ve bu hizmetlerin ko-ordinasyonu için gerekli düzenlemeleri yapmaktır” şeklindedir.

A) Engelliliğin önlenmesi, engellilerin sağlık, eğitim, rehabili-tasyon, istihdam, bakım ve sosyal güvenliğine ilişkin sorunları

Üzerinde özellikle ısrar edilmesi gereken husus, 5378/Engelliler Hakkında Kanun’un sağladıklarının dışında, bir de engellilerin toplum-sal yaşantıda, diğer kişilerle eşit şartlara ve imkânlara kavuşturulmaları ve toplumsal yaşantıya gereği gibi kavuşturulmalarının ve yurttaşlık haklarından gereği gibi yararlanabilmelerinin sağlanabilmesi de amaç-landığından, gerekli sosyal sorumluluk işlevinin de gereği gibi yerine getirilmesi sağlanmalıdır9. 5378 sayılı Kanun hükümleri kapsamında, İş ve meslek analizi (Değişik ibare : 6462 - 25.4.2013 / m.1/69-i) “Engel-lilik” türlerini dikkate alan iş ve meslek analizleri, (Değişik ibare : 6462 - 25.4.2013 / m.1/69-i) “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının” koor-dinatörlüğünde Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılır. Bu analizlerin ışığında, (Değişik ibare : 6462 - 25.4.2013 / m.1/69-i) “engellilerin” durumlarına uygun mesle-ki rehabilitasyon ve eğitim programları, anılan kurumlarca geliştirilir (5378/ m. 12). Bu çerçevede, engellilerin yeteneklerine göre, mesle-ğini seçme ve bu alanda eğitim alma hakkı tanınmıştır Bu kapsamda, meslekî habilitasyon ve rehabilitasyon açısından, (Değişik madde ve başlığı: 6518 - 6.2.2014 / m.71) Engellilerin meslek seçebilmesi ve bu alanda eğitim alabilmesi için gerekli tedbirler alınır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılan iş ve meslek analizleri doğrultusunda engelliler için Millî Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca mesleki habilitasyon, rehabilitasyon ve eğitim program-ları geliştirilir. Engellilerin mesleki habilitasyon ve rehabilitasyon hiz-metleri, kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve diğer gerçek veya

9 “İş ve meslek analizi açısından, (Değişik ibare : 6462 - 25.4.2013 / m.1/69-i) “Engel-lilik” türlerini dikkate alan iş ve meslek analizleri, (Değişik ibare : 6462 - 25.4.2013 / m.1/69-i) “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının” koordinatörlüğünde Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılır. Bu analizlerin ışı-ğında, (Değişik ibare : 6462 - 25.4.2013 / m.1/69-i) “engellilerin” durumlarına uygun mesleki rehabilitasyon ve eğitim programları, anılan kurumlarca geliştirilir”.

tüzel kişiler tarafından da gerçekleştirilebilir. Bu maddeye ilişkin usul ve esaslar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlı-ğı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanlıBakanlı-ğı’nca müştereken çıkarılan yönetmelikle belirlenir. (5378/m.13). Bu maksatla, gerçek veya tüzel kişiler tarafından açılan, özel meslekî rehabilitasyon merkezleri, ye-tenek geliştirme merkezleri ve korumalı işyerlerinin değişik tipleri ile özel işyerlerinde bireylerin bireysel gelişimleri ve yeteneklerine uygun iş veya becerilerini geliştirici tedbirler alınmaktadır.

Yine aynı kanun gereğince, engellinin istihdamı konusunda, engel-liye önerilen çalışma süreleri ve şartlarına kadar olan safhaların hiçbi-rinde engellilerin aleyhine ayrımcı uygulamalarda bulunulamayacaktır.

Bu suretle kanunun gereği de, çalışan engellilerin aleyhinde sonuç do-ğuracak şekilde, engeli ile ilgili olarak diğer kişilerden farklı muame-lede bulunulması engellenmiş olmaktadır (5378/m. 13). Amaç, engelli-lerin toplum içerisinde tutacakları yerin, sosyal hayatlarının idâmesini sağlayacak düzeye getirmekten ibaret olup; engelli kimselerin de, insan haklarından yararlanma ve yaşama hakkından gereği gibi pay almala-rını sağlamaya dönüktür. Engelliler de sosyal güvenlik haklaalmala-rını, özel-likle hastalıklarının bütün zorunluluklarını karşılayacak şekilde kulla-nabilmelidirler. Engellinin, diğer insanlarla beraber olduğu herhangi bir yerde, sosyal hayata tam olarak katılabilmesi; kendisini, diğer insanlar arasında muhtaç durumda veya engelliliğinin getirdiği zorluklara rağ-men eziklik içinde bırakmamakla mümkündür. Gereği gibi bir istihdam politikası ile, engelli, ayrımcılık kurbanı olmaktan kurtarılmış olacaktır.

a) Çeşitli engellilik tipleri ve toplumun ve çevrenin, engellinin engeline uyum sağlayamamasından doğan paradoksal gerçekler

Çeşitli engellilik tipleri kapsamında; engellilik, bir yandan engel-linin yeteneklerinin engellilik getiren bedensel eksilmenin etkisi ile, diğer yandan toplumun ve çevrenin, engellinin engelliliğine uyum sağ-layamamasından doğan paradoksal gerçeklerden oluşmaktadır10. Bu bağlamda Türkiye’de toplam nüfusunun %12, 29 oranını oluşturan olan engellilik durumunun, %25,6 kısmı, uzun süreli hastalığı olan ke-sim olup; %74,4 kısmı ise fiziksel, zihinsel (entelektüel), görsel, işitsel veya konuşma engeli olan bireylerden oluşmaktadır11 (Tablo 1).

10 BESSEYRE DES HORTS, Charles-Henri : La Gestion et la Diversité, Santé et Handi-caps, p.99, Les enjeux de la diversité dans un marché de l’emploi en tensions, Cf. Emploi et diversité, l’Observatoire de l’ANPE, Les Cinquièmes Entretiens de l’Emploi, 23 et 24 Octobre 2007, Paris, Maison de la Chimie.ESSEYRE Charles-HenriDES HORTS 11 İNAL, H. Serap / SUBAŞI, Feryal / TSAKLIS, V. Panagiotis / MOLIK, Bartosz :

Engelli insanların, temel haklarının gerekleri, sosyal hukuk devleti tarafından gereği gibi uygulanmalıdır. Buna göre bir kimsenin engelli sayılması, kişinin toplum yaşamına tam ve eksiksiz olarak katılması-nı engelleyici nitelikte bir veya birden çok bedensel, duyu yetersizliği, aklî yetenek yetersizliği veya psikolojik fonksiyonlarının bozulmasına bağlı olarak, aktivitelerinin ve hareket kabiliyetinin sınırlanması sonu-cunu doğuran, süren veya geriye dönülmez bir süreklilik almış bir bo-zulmaya ve yetersizliğe uğramış, birden fazla engellilik veya yetersizlik getiren her çeşit sağlık bozucu yetersizliktir12. Engellilik, toplumlar açı-sından, kişilerin yaşam umutları sürdüğü ve artarak devam ettiği müd-det boyunca, giderek artan sayıda insan, kaçınılmaz bir olasılık artışıyla bağımlı veya engelli olacaktır.

Tablo 1: Türkiye’de Engellilik tiplerinin dağılımı13-14 (İNAL, H. Serap ve ark. naklen).

Supported Employment Model for People with Intellectual Disabilities : Place, Train, Maintain, p. 21, Ankara 2020.

12 Cf. La loi n° 2005-102 pour l’égalité des droits et des chances, la participation et la ci-toyenneté des personnes handicapées, le 11 février 2005 (Journal officiel du 12/02/2005, Art. 1er.. « Constitue un handicap, au sens de la présente loi, toute limitation d›activité ou restriction de participation à la vie en société subie dans son environnement par une personne en raison d›une altération substantielle, durable ou définitive d›une ou plusieurs fonctions physiques, sensorielles, mentales, cognitives ou psychiques, d›un polyhandicap ou d›un trouble de santé invalidant. »

13 İNAL, H. Serap / SUBAŞI, Feryal / TSAKLIS, V. Panagiotis / MOLIK, Bartosz : Supported Employment Model for People with Intellectual Disabilities : Place, Train, Maintain, p. 21, Ankara 2020.

14 T.C. Aile ve Sosyal politikalar Bakanlığı ve Türkiye İstatistik Enstitüsü-TÜİK (2010).

Engelli Kişilerin Sorunları ve Beklentileri Araştırması, Ankara 2010.

b) Engelli kişilerin konu edilebildiği faaliyet ve işgörme alan-larında, engellinin istihdamına ilişkin olarak geliştirilmesi gerekli politikaların ve stratejilerin tespiti

Engelli kişilerin konu edilebildiği faaliyet ve işgörme alanlarında, engelli kişilerin istihdamına ve işletme bünyesinde, bir engelliye yap-tırılabilecek işlerin türüne ilişkin olarak geliştirilmesi gerekli politika-ların ve stratejilerin tesbiti, ülkelerde iktisadî yönlendirme ve sosyal politikanın çizgisi açısından önemlidir. Konu hakkında gerekli strate-jilerin oluşturulması, bir yandan engellilere katkının etkinliğini sağla-yacak, diğer yandan ayrımcılıkla mücadele yöntemlerini ve çeşitliliğini güçlendirecektir15. Engellilerin istihdamı sorununa ilişkin olarak geliş-tirilmesi gerekli olan sosyal politikalar ve iktisadî tedbirlerin tespiti, sürdürülmekte olan yöntemlerin ve sağlanan sonuçların dökümünü de beraberinde ortaya koyacağından, gelişmelerin kısırlığı ve yetersizli-ği anlaşılacaktır. Sonuçların yetersizliyetersizli-ği karşısında, izlenen amaçların kuvvetlendirilmesi yönüne sapmakla, gelecek dönemlerin hazırlığına daha sağlıklı olarak başlanacak ve iktisadî ve sosyal bütünleşmenin merkezini oluşturan iş ve istihdam ve çalışma hayatında temini ve ger-çekleştirilmesi gerekli olan eşitlik ilkesinin, engelliler aleyhine ayrımcı nedenlere dayalı olarak bozulmasının adaletsizliği meydana çıkacaktır.

Ayrımcılığın her çeşidi, ülke ve yurttaşlar açısından, sosyal ve bölgesel birlik ve beraberliği bozan etkenlerin ilk sırasında yer almaktadır.

Avrupa ülkelerinde yapılan ankette, % 29 oranında bilinçli engelli sayısının tespiti ayrımcılıkla mücadele konusunda, cesaret verici bir so-nuç olmaktan uzaktır. Diğer yandan, hukuk, ayrımcılıkla mücadele ko-nusunda gerekli olmakla birlikte yeterli değildir. Nitekim, hak arayan-ların, mevzuatı bilmeleri gerektiği gibi, mevzuatı uygulamayı bilmeleri de önemlidir. Fırsat eşitliği konusunda bakıldığında, Avrupa Birliği Hu-kuku, sağladığı etkenlerle ayırımcılığa karşı mücadeleyi hızlandırmış ve güçlendirmiştir. Avrupa ülkelerinde, uygulanan cezaî yaptırımların şiddetine rağmen, Avrupa Birliği Yönerge’lerinin Fransa tarafından ka-bulünden önce, örneğin, kadın-erkek ayırımında sadece bir ayrımcılık dâvası, buna karşılık, cinsel tercihler konusunda da, sadece bir ayrımcı-lık dâvasına rastlanılmıştır16.

15 CHARPY, Christian : Les enjeux de la diversité dans un marché de l’emploi en tensions, p. 12 , Cf. Emploi et diversité, l’Observatoire de l’ANPE, Les Cinquièmes Entretiens de l’Emploi, 23 et 24 Octobre 2007, Paris, Maison de la Chimie.

16 CHARPY, p. 14.

c) Avrupa Birliği Hukuku’nun özelliği ve ayırımcılığa karşı makro ekonomik düzeyde objektif mücadele

Avrupa Birliği Hukukunun özelliği konuya yeni bir yaklaşım ge-tirmesindedir17. Ayırımcılığa karşı makro ekonomik düzeyde objektif mücadele, ancak daha geniş bir katılımın sağlanması ve özellikle de kişilerin profesyonel ortama iştirâklerinin geliştirilmesi ile mümkün olacaktır. Bu suretle, kişiler özgüvenlerini arttırabilecekleri gibi, eko-nomik ve sosyal potansiyellerini de uygulamaya koymuş olacaklardır18. Nitekim, Avrupa Topluluğu Hukuku’nun, 1957 tarihli Roma Andlaş-ması’ndaki ilk hükmü, andlaşmanın 119. maddesi hükmünde yer almış olup; Uluslararası Çalışma Örgütü kurallarına etkili olduğu kadar, özel-likle Fransız İş Hukuku kurallarına da, kadın işçilerin korunması yö-nünde, kadın-erkek ayırımcılığı ve aynı işe, aynı kalifikasyonlara aynı ücret ve ücrette eşitlik ilkesi ile etkili olmuştur19. Avrupa Hukuku’nda hareket noktası, ayırımcılığın çalışanlar arasında, ekonomik süreç ala-nında mantığa aykırı bir etki yaptığı ve dolayısıyla pazar ekonomisinin gereklerini engelleyici sonuçlar meydana getirdiğinden kaynaklanmak-tadır. Bu nedenle ayrımcılıkla mücadele fikri gereğince, ayırımcılığa konu edilen grupların, profesyonel bütünleşme ve yaşama gereği gibi dâhil edilebilmelerinin maliyetinin, devlet ve özel sektör arasında pay-laşılması yerinde olacaktır20. Öyle ki, örneğin bir işletmenin, maddî altyapısı, hukuk kadrosu, çalışanlarının eğitim düzeyi, insan kaynak-ları gibi çeşitli çevreden ve toplumsal yaşamın kendisine sağladığı bir dizi yararlardan fayda sağladığı ölçüde, doğan sosyal sorumluluğunu da üstlenmesi gerekmektedir. İşletmenin böylece, halk kesiminin belirli unsurlarının topluma kazandırılmasında gereken rolü üstlenmesi gerek-mektedir21. Nihayet, toplum içinde, eşitsizliklerle mücadeleden farklı olarak, ayrımcılıkla mücadele, ulus devlet sınırlarını aşmakta ve ulus-lararası bir boyut kazanmaktadır.

17 BORILLO, Daniel: La politique antidiscriminatoire de l’Union européenne, Lutter cont-re les discriminations, La Découverte, Paris 2003, p.5.

18 Communication de la Commission au Conseil et au Parlement, 1999

19 8 Nisan 1966 tarihli Deffrenne dâvası, CJCE “Avrupa Topluluğuna bağlı ülkelerdeki sosyal mevzuattaki farklılıklar dikkate alınarak, Avrupa Topluluğu Andlaşması’nın m.

119 hükmü gereğince taraflar arasındaki ücret eşitliği konusunun sağlanması açısından kadın çalışanlarının ücretlerinin diğer çalışanlara eşit kılınması zarureti getirilmiştir.

20 BORILLO, p.7.

21 de SCHUTTER, Olivier : Discrimination et marché de travail, liberté et egalité dans les rapports d’emploi. Bruxelles, 2001.

Avrupa Birliği Hukuku kapsamında, Avrupa İnsan Hakları Sözleş-mesi, kırkyedi devlet tarafından imzalanmış olup; Avrupa Birliği’ni oluşturan ülkeler22, Avrupa Hukuk düzeninin oluşturulmasını sağla-maktadırlar. Bu kapsamda, Avrupa Hukuku’nun, devletler hukukunun bir dalı olmadığı ve Avrupa Hukuku kurallarının, Avrupa Birliği ülkele-rinde mutlak surette uygulanan bir hukuk olduğundan hareketle, Avru-pa Birliği kurallarının, Anayasa üstü bir kurallar bütünü olduğu dikka-te alınmalıdır. Buna göre, Avrupa Birliği’ni oluşturan hukuk kuralları, ulusların mahkemelerinde doğrudan doğruya ileri sürülebileceği gibi;

aynı şekilde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de ileri sürülmek durumundadır. Avrupa Birliği yönergeleri ve mevzuat hükümleri, stan-dart hükümler olmakla; Avrupa Birliği’ne üye ülkeler kendi iç hukuk kurallarını, Avrupa Hukuku’na uyumlu hâle getirmekle yükümlüdürler.

Bu suretle, Topluluk hukuku, topluluğun asgarî düzeyde sağladığı ko-rumayı uygulamakta; ancak, üye devletler yönergelerin daha ötesinde iyileştirmelere geçebilmektedirler 23.

B) Ayrımcılıkla mücadele kapsamında, Avrupa Hukuku’nun,