• Sonuç bulunamadı

1.4. Eleştirel Yaklaşımlar ve Ekonomi Politik

1.4.1. Herbert I Schiller ve Kültür Emperyalizmi

Herbert Schiller ABD’li bir sosyolog olarak kendi ülkesinin kültür üretimini ve çevre ülkelere ihracını eleştirdiği görüşleriyle eleştirel ekonomi politik literatüründe önemli iz bırakmıştır. Zihinleri Yönlendirenler adlı eseri Türkçeye de çevrilmiş olan Schiller, Amerikan deneyiminin özellikle 1990’larla birlikte ürettiği yeni medya teknoloji ürünleri ve bilgi otoyolları olarak kutsadığı yeni araçların yalnızca ABD’ye veri ürettiğini çevre ülkelerin ise bu veriyi sadece izlediğini öne sürer. Radyo, televizyon uydu iletişimi ve dijitalleşmiş teknolojilere dair yüksek beklentiler, çevre ülkelerin kalkınması odaklı değil, ABD enformasyon deneyiminin merkezden çevreye aktarılması amacı taşımaktadır.283 Özellikle son dönemde kullanıcı türevli içeriklerin, yerel kültürel özelliklerin internet alanına taşınmasıyla kıymetlendiğine tanıklık edilmektedir. Medya kültürel öğelerini giderek daha fazla yerelleştirmekte ve bunu bir kültür üretimi haline getirmektedir. Yani yerel düşün küresel hareket et mottosu, gönüllü işçilerden kurulu, her bir işçinin kendi kültürünü internet ağlarına gönüllü olarak taşıdığı ve tüketim öncelikleri için endüstriyel üretime ipuçları verdiği bir teknolojik gelişmeye bağlı kültür üretimi ağı meydana getirmektedir. İrfan Erdoğan’a göre kültür üretimini destekleyen teknolojik araçların gelişimi, Amerika’da, Schiller’in söz ettiği gibi tüm dünyadakinden farklı olur. Sivil sektör, ordu ve şirketlerin iş birliği ve ar-ge faaliyetleri dünyanın kalanına kültür ihraç eder. Bunun için ilk aşama pentagonla sözleşme yapmaktır.284 Güncel olarak 2019 yılında Pentagon’un bilişim altyapısı ihalesini alan dünya devi Microsoft buna örnek verilebilir.

282 Karl Marx- Friedrich Engels, Seçme Yapıtlar I.Cilt, Çev.Muzaffer Ardos- Sevim Belli, Eriş Yayınları,

2003,İstanbul, s.28-32.

283 Herbert I. Schiller, İnformation İnequality, Taylor&Francis Group Press, London, 1995, s. 75. 284 İrfan Erdoğan, Dünyanın… a.g.e.,s.72.

-87-

Bu hegemonya, modern teknoloji araçlarının emperyal ve kapitalist bir tasavvurla işleyişini garanti altına alır. Her yeni iletişim teknolojisinin geliştirilmesi de bu motivasyonla ilerler. Teknoloji geliştirildikçe marketing ve tüketici pazarlarını izleme, pazarlama için gerekli alt yapıyı sağlama, tüketicilerin yerel tüketim alışkanlıklarının izlenmesi ve nihai ürünün yeniden üretimi döngüsü işler. Kitle iletişim aracı söz konusu tüketici haritasını izlemek için en kullanışlı araçtır.285

Schiller bir başka örnek olarak Basra savaşı sırasında yapılan CNN yayınlarını verir. Çünkü ülkeler savaş sırasında farklı basın açıklamaları yaptıysa da tüm dünyada yapılan yayınlar CNN’in verdiği görüntülerden oluşmaktadır. 1960’larla birlikte başlayan iletişimin küreselleşmesinin başlangıcı uydu iletişimidir. Dünyanın tüm ülkelerinde seri meta olarak üretilen popüler kültür, uydu iletişimiyle başlayan ve ABD medya endüstrisi ile sanayileşen tek tip bir ağın yayınladığı sayısallaştırılmış kitle iletişimine dayanmaktadır. Disney, Reuters, Sony, Murdoch's News Corporation gibi kültür holdinglerine ait kültürel endüstriyel ağ; yayınlar, kitaplar, sesler, imgeler ve görüntüler aracılığıyla yalnızca siyaseti değil çocuklardan yetişkinlere tüm dünya hayatını şekillendirmektedir. Sembolik olarak Disney’in aslan kralı gibi figürlerin ünü, aynı zamanda dağıtılan kopya film sayısıyla doğru orantılıdır. Schillere göre bu süreç tıpkı endüstriyel ürün üreten bir sanayi devinin ürettiği mamulün yığın tüketimine sunulması gibidir. Üretici tüketiciye bir mamul olarak kültürel ürün üretmektedir. 286

İletişim ve kültür endüstrisi yalnızca kültürel ürün üretimi ve tüketiminde değil siyasal sistemin aktörleri üzerinde de etkiye sahiptir. Kesintisiz veri akışının sağlandığı mecralar, politikayı, ifade etme biçimleri bakımından bu mecralara uygun hale getirir. Aynı zamanda veri akışlarının kontrolü de gelecek hakkında öngörülerde bulunmak için etkili imkânlar sunar. İnternet tabanlı ağlarda konuşulan siyasetin dili sokağın ya da başka bir alanın dilinden farklıdır. Siyasal ekosistemin tüm aktörleri anketçiler, imaj yapımcılar, reklam ajansları bu enformasyon akışlarını kendisine has bir dilin kullanıldığı medyolojiye (haberleşme ideolojisi) çevirerek, belediye başkanları, milletvekilleri, cumhurbaşkanları üretebilir aynı zamanda tüketebilir de.287

20. yüzyılda ABD; iletişim ve medya endüstrisindeki kitle iletişim teknolojilerinin gelişim merkezi olmuştur. Bu gelişim zaten elde tutulan teknolojinin

285 a.g.e.

286 Herbert I. Schiller,a.g.e., s. 113-114. 287 Manuel Castells, a.g.e., s.481.

-88-

yönlendirilmesi biçiminde gerçekleşmiştir. Yani dijital devrim gibi, yeniliklerin önceden sanki hiç var olmayan birden ortaya çıkan olgular olduğu zannı yanlıştır. Yenilik devrimi olarak sunulan olgular, eskiden var olan birikimi yeniden üretme ve kusursuzlaştırma sürecidir. Devrim demek, kavramsal olarak mevcudu kökten değiştiren demektir. Kitle iletişim teknolojileri özelinde diğer teknolojik araçlarda devrim olarak sunulan gelişmeler zaten önceden var olan ordu, sivil sektör ve akademia da hâkim bir yapının yeniden dizayn edilmesidir. Buna örnek olarak sosyal psikoloji alanında yapılan davranış deneylerinden Robbers Mağarası deneyinin Survivor programı, Bluebird projesinin (mavikuş) Twitter’ın sembolü haline gelmesi verilebilir.288 Bununla birlikte İletişim ve ulaşım alanındaki yeniliklerin dünyada tarihin akışını her zaman değiştiren başlıca faktör olduğu göz ardı edilemez.

Herbert Schiller merkezden çevreye kültür ihracı olarak kavramsallaştırdığı kültür emperyalizmi teorisini Wallerstein’in dünya sistemi modeline atıfta bulunarak açıklamaktadır. Kültür emperyalizmide, Wallerstein’in merkez çevre teorisinde olduğu gibi tek bir dünya sisteminin işleyişi biçiminde örgütlenmekte ve yürütülmektedir. Merkezde tek bir pazar bulunmakta, çevredeki pazarların tüketicileri ve üreticileri de üretim ilişkileri, teknolojik buluşlar, mal ve hizmetler için ödeme şekilleri ve diğer tüm yapısal örgütlenme biçimlerinde bu tek pazara göre konumlanmaktadır.289

İletişim alanında tarihin farklı dönemlerinde farklı yenilikler olsa da hiçbir dönem haberleşmenin bu derece kutsandığı ve bir ideoloji haline getirildiği bir dönemi yaşamamıştır. Günümüzde dünyanın ve yaşadığımız çevrenin geri kalanı hakkında olup bitenleri bilmemek toplumun yadırgadığı ve olumsuzladığı bir durumdur. Bu toplumsal güdüleme kişiyi ilgi alanlarıyla ilgili daha fazla ayrıntıcı ve içe dönük hale getirir. Bu aşamada kanaat önderlerinin, ünlülerin, toplumun tanınırlarının başka bir yeni kavramla influencerların etkisi yadsınamaz. Bu kişiler yaşamlarının mahrem alanını göstermede istekli olduklarından toplumun diğer kalanının mahrem merakını da körüklerler. İnternet tabanlı ağlarda kitle iletişim araçlarıyla yapılan izleme ve takipçilik (röntgencilik) etik dışı değer olarak görülmemekte aksine sosyalleşmenin, topluma katılımın bir ön şartı olarak kabul edilmektedir. Kitle iletişim aracı bilgi taşıyıcısı olma rolüyle önemli olsa da bu sosyal

288 İrfan Erdoğan, Dünyanın… a.g.e., s.73.

289 Herber I.Schiller, Revival: Communication and Cultural Domination, Routledge Taylor&Francis

-89-

olgu bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Simgesel etkileşimin söylediği gibi, youtube videolarında, sinema filmlerinde, dizilerde sunulan karakterler insanlara nasıl ve neden haberleşmesi gerektiğini öğretir. Twitter gündemlerinde farklı toplumsal konularda birbiriyle çatışan grupların belki de üzerinde uzlaştığı tek konu haberleşmeye verdikleri önemdir. İçerik ne olursa olsun, kime ne etki gösterirse göstersin veriyi yaymak ve haberleşmek gereklidir. Daha iyi haberleşen daha çok statü edinir. Bu teknik olanakların aynılaştırıcı etkisini anlatan bir durumdur. Çelişkiler, farklılıklar, düşünmeyi körükleyecek ayrıntılar görünmez hale gelir ki kutsanmış haberleşmenin ana amacı budur.290

İletişimin ekonomi politiğinde eleştirel değerlendirmeye tabi tutulması gereken güncel medya devleri bugün bir ideoloji haline gelen ve kutsanmış, yüceleştirilmiş, olmazsa olmazlaştırılmış enformasyon teknolojileridir. Herbert Schiller 1995 yılında yazdığı Information Inequality (Bilgilendirme eşitsizliği) isimli kitabında sınırları aşacak ve kıtaları birbirine bağlayacak elektronik bilgi otobanlarından söz etmekte ve ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’un 1994 yılında Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinde yaptığı konuşmaya atıfta bulunmaktadır. Al Gore şöyle söylemektedir; “şimdi dünyadaki tüm toplulukları bir araya getirmek için teknolojik atılımlara ve ekonomik araçlara sahibiz. Artık en büyük şehirden her kıtadaki en küçük köye ışık hızıyla mesajlar ve görüntüler aktaran bir gezegensel bilgi ağı oluşturabiliriz”.291 Albert Arnold Gore son derece renkli bir başkan yardımcısıdır. George W. Bush’a karşı demokratların adayı olarak yarışmıştır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği üzerine yaptığı çalışmalarıyla da ünlüdür. Ayrıca uygunsuz gerçek adında ekolojik dengeye dikkat çektiği bir belgeseli de bulunmaktadır. Globalizm’in 1994 yılında tekraren vurguladığı, Schiller tarafından 1960’lar ABD’sinde dile getirilmeye başlanan küresel iletişimin merkezileşmesine yönelik tezler, bugünde Silikon Vadisi devlerinin içerik üretme ayrıcalığını uydu bağlantılarından son kullanıcılara aktardığı veri üretiminin sınırsız fakat bilgi üretiminin yalnızca merkezde olduğu, çevreden merkeze aktarılan veri’nin merkezden çevreye ürün olarak döndüğü yeni yapısal biçimlerde yeniden yapılanmaktadır. Chomsky’nin saptadığı, Silikon vadisinin atölyelerinde imal edilen itaat etmeye dair kültürel metaların yeniden incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca Schiller, sosyalizmin başarısızlığını kültür emperyalizmine alternatif sunamaması olarak tanımlamaktadır. ABD’de üretilen kültürel metaların cazibesi, hazcılık ve bireycilikle Al Gore’un ifade ettiği bilgi otobanlarında birleşmiş,

290 Korkmaz Alemdar ve İrfan Erdoğan, Medya… a.g.e.,s.182. 291Herbert I. Schiller, İnformation… a.g.e., s.6.

-90-

kültürel meta tüketiminin hızına yanyollar önerecek bir sistem henüz inşa edilememiştir.