• Sonuç bulunamadı

Havari Kavramındaki Anlaşmazlıklar

Belgede Hıristiyanlık`ta Havarilik (sayfa 186-191)

B. İlk Yüzyıl Hıristiyanlığının Kısa Tarihçesi

3. İlk Cemaatte Görüş Ayrılıklarının Ortaya Çıkışı

3.2. Havari Kavramındaki Anlaşmazlıklar

Hıristiyanlığın ilk dönemi içinde Pavlus dışında havarilik iddiasında bulunmuş bir başka kimse görünmemektedir.

Pavlus’un Hıristiyanlığa girişinden sonra, onun yeni yorumlarıyla cemaat içinde görüş ayrılıkları doğmuştur. Burada Pavlus’un havariliğinin hukukiliği tartışılmıştır. Havariler henüz hayatta iken İsa, kendilerini en yakınları olarak seçmişti. Onlar da üstatlarıyla beraber yemişler, içmişler, vaazlarını dinlemişlerdi. Pavlus’unki ise vizyona dayanıyordu. Bu sebeple, ilk Hıristiyan cemaatinde havarilik meselesi ihtilafa sebep oluyordu.972

Her ne kadar Pavlus’un havariliğiyle ilgili gerek Havariler Konsili’nde–ki burada böyle bir tartışma konusu yaşanmamıştır- gerekse başka bir ortamda ortalığı karıştıracak ölçüde bir tartışma zemini görülmüyorsa da, aşağıda değineceğimiz gibi, Pavlus’un kendisine has bir havari yaklaşımı ve değerlendirmesi bulunmaktadır.

Pavlus, bir olgu olarak havariliğin, mektuplarını kaleme almasından önceye kadar hatta ilk Easter’e (Paskalya) kadar gittiğini, kendisiyle başlamadığını, ondan önce de havarilerin olduğunu ifade eder. Onikilerin yanı sıra başka havarilerden de bahseder. Ancak Onikiler’le diğer havarilerin arasını ayırır. “Onikiler” ifadesini, İsa’nın Celile dönemindeki talebelerini, “havariler”le ise hem Onikiler’i hem de dirilen rab tarafından görevlendirilenleri ifade etmek maksadıyla daha geniş bir anlamda kullanır. Pavlus, havari kelimesini Yahudilikteki kullanımına uygun olarak hem teknik, hem de dini anlamda kullanır. Korint’teki inanlıları Kudüs için toplanacak olan yardıma teşvik maksadıyla gönderdiği iki kişi ve Roma’da hastalığı sebebiyle Filipi’ye dönen Epaphroditus için havari kavramını kullanır. Bu türden havariliğin/havarilerin

971 Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 318-319 972 Ekrem Sarıkçıoğlu, a.g.e., s. 319

sonu/sonuncusu Pavlus’tur. Buradaki tamamen teknik bir kullanımdır ve dini bir çağrışıma sahip değildir. Bu iki kullanım, kilisenin havarileri düşüncesinin Pavlus tarafından kurulduğunu gösterir. Dini anlamda havariler İsa’yı görenlerdir. Ancak bunların sayıları sınırlı olup, Pavlus bu anlamın dışında kalır. Havariliğin bu şekilde anlaşılması, onu İsa Mesih’in dirilişine şahit olanlar ve dirilişin gerçekleştiği kısa süre boyunca kendisinden misyonerlik görevini alanlarla sınırlandırılması anlamına gelir. Onikiler, dini anlamdaki havariliğin zirvesini teşkil ederler. Mesih’in dünyevi hayatında ona eşlik etmişler ve dirilen Mesih’in yeni cemaatinin temeli olarak fonksiyon icra etmişlerdir. Bu yüzden de havarilerin Petrus’un nazarında büyük bir değeri vardır. Hıristiyanlar arasındaki hiyerarşinin zirvesini oluşturan havarileri, Tanrı da görev dağılımında ilk olarak zikreder. Kendisinden önceki havarilerden bahsetmemesine rağmen, Pavlus çok azının adını, Onikiler’e ek olarak Yakup, Andronikus, Yunya, Barnaba ve –son olarak da– kendisini zikreder.973

Pavlus için ilk başlarda havari kavramının içeriğini yukarıda zikredilen özelliklere sahip kimseler oluştursalar da, kelimenin kullanımında o kadar titiz değildir; havari kelimesini, uygun bulduğu kişiler –kendisiyle beraber çalışan kişiler– için de rahatlıkla kullanırken havariliğinin sorgulanmasından sonra, daha dikkatli davranmaya başlayarak havariliği kendisine has kılar ve diğerlerini kardeşler olarak zikreder. Kendi değerlendirmesine göre Pavlus, hem havarilerin sonuncusu, hem de havarilerin sonudur.974

Pavlus’un havarilik iddiasına dayanak olarak ileri sürdüğü her şey onun Şam’da gördüğünü iddia ettiği vizyonunda başlamaktadır. Onun gördüğü bu vizyonun apokaliptik bir görüm ya da mistik bir tecrübe mi yoksa bazıları tarafından ileri

973 Bkz. Fuat Aydın, “Hz. İsa Sonrası Tartışma Konularından Havarilik ve Pavlus’un Havarilik Anlayışı”,

s. 76-77. Pavlus, Korintlilere yazdığı birinci mektupta (1 Ko. 12:28), Tanrının, inananlar arasındaki hiyerarşisini şu sıralama ile verir: Havariler, Peygamberler, öğretmenler, mucize yapanlar, hastalığı iyileştirme gücü olanlar, başkalarına yardım edenler, yönetme yeteneği olanlar ve çeşitli dillerde konuşanlar. Pavlus aynı mektupta (15:7-9), Mesih’in üçüncü gün dirilmesinin ardından göründüğü kimseleri de şöyle sıralar: Kefas, Onikiler, Beş yüzden çok kardeş, Yakup, bütün havariler ve kendisi. Ayrıca burada “ben havarilerin en küçüğüyüm” nitelemesini yapar. Son olarak da Romalılara mektubunda (16:7) Andronikus ve Yunna için, “Mesih’in havarileri arasında tanınmış ve benden önce Mesih’e inanmış olan soydaşlarım ve hapishane arkadaşlarım” sıfatlarını ekler.

974 Fuat Aydın, a.g.m., s. 77; Bkz. 1 Se. 5:7 (Mesih’in havarileri olarak…); Gal. 1:1 (İsa Mesih ve O’nu

ölümden diriltmiş olan Baba Tanrı aracılığıyla havari atanan ben Pavlus…); 1 Ko.1 (Tanrının isteğiyle Mesih İsa’nın havarisi olmaya çağrılan ben Pavlus…)

sürüldüğü gibi Pavlus’un kişiliğinden ve fizyolojik yapısından kaynaklanan bir durum mu olduğu bir başka müstakil araştırma konusudur.975

Havari olmak için gereken şartların ne olduğuna dair bilgileri sistematik olarak Pavlus külliyatında bulmak mümkün değildir. Mektuplarının taranmasıyla bu şartlar ortaya konulabilir. Havari olma şartlarının çıkartılabileceği mektuplar ise, onun havariliğinin sorgulanmaya başladığı M.S. 55 yılından sonra kaleme alınan: Galatyalılara Mektup, Korintlilere I.–II. Mektup ve diğerlerine nazaran polemik unsuru daha az olan Romalılara Mektup’tur. Havarilik iddiası ona, İncil’in Mesih tarafından tayin edilmiş yetkili bir yorumcusu olma hakkını verdiğinden havariliğin sorgulanması, onun bütün misyon görevini tehlikeye sokar. Bu yüzden de havariliğine yöneltilen eleştirilere karşı Pavlus’un tavrı çok serttir. Bu sert tavrı, Eski Ahit’te sahte peygamberlere yöneltilen tavırları hatırlatacak bir özelliktedir. Zikredilen mektuplarda havari olmadığına dair eleştirileri cevaplandırarak kendi havariliğinin gerekçelerini ortaya koymaya çalışırken kendi havariliğini sorgulayan kimselerin de gerçek havari olmadıklarını –sahte resuller, hileli işçiler, -açık ve iğneleyici bir dille– süper havariler diyerek”–ifade eder.976

Pavlus’un havari anlayışıyla alakalı göz önünde tutulması gereken önemli bir nokta, kendi havariliğini hep Onikiler ve Yakup’unkiyle kıyaslamasıdır. Hiçbir zaman onların dışında olanları kendisiyle bir tutmaz. Onikiler’in havariliğine denk bir havarilik otoritesi iddia eder. Bu denkliğini de, kilise tarafından havarilikleri genel olarak kabul gören kimselerin sahip oldukları özellikleri, kendisinin de taşıdığını göstermeye çalışarak yapar.977

İlk dönem kilise devrinde, Pavlus’un kendi havariliği konusunda bir kuşkusu olmamasına rağmen, bu hususta özellikle de Galatya’da ve Korint’te sorgulanmıştır. Luka’nın Resullerin İşleri’nde Pavlus’u sürekli olarak Kudüs’le barışık gösterme gayreti içinde olması, Luka’nın çalışmasını kaleme aldığı zaman bile, Pavlus’un bu iddiasının kesin bir kabul görmekten çok uzak oluşunun bir işareti olarak görülebilir. Yine

975 Pavlus’un Şam vizyonunun kişisel ve tarihi arka planı için Ayr. Bkz., Şinasi Gündüz, Pavlus

Hıristiyanlığın Mimarı, s. 41-53

976 Fuat Aydın, “Hz. İsa Sonrası Tartışma Konularından Havarilik ve Pavlus’un Havarilik Anlayışı”, s.

79; Yeni Ahit, Korintliler’e İkinci Mektup, Giriş, s. 194. Korintlilere 2. Mektubun Girişinde bu husus şöyle özetlenir: Kimi Yahudi din adamları ya da Pavlus’un deyimiyle “sözüm ona üstün havariler, Korintliler’e gelerek “farklı bir müjde” yaymaya çalışırlar (2 Ko. 11: 4-5). Pavlus bu adamları Korintiler’i köleleştirmek isteyen (11:20) “sahte havariler, aldatıcı işçiler” diye niteler ve şiddetle eleştirir (2 Ko. 11:13).

Petrus’un mektubundaki, Pavlus’un öğretisinin anlaşılmasının zor olduğu ifadesi, Pavlus’un kendi tebliğ ettiği İncil’in Kudüs cemaatinin tebliğ ettiği İncil’le aynı olduğunu vurgulamasına rağmen, öğretisi ve havariliği hususunda kuşkuların hayatta iken bile etkisini sürdürdüğü şeklinde yorumlanabilir.978 Galatya’da da, Pavlus’un başlangıçta Kudüs tarafından görevlendirilen bir havari olduğu, ancak sonradan milletleri memnun etmek için onlara yük gibi görünen sünneti ve Şeriat’ın emirlerini yerine getirmeyi tebliğ etmeyi bırakarak Kudüs’ün mesajındaki en kolay olanı tebliğe kendini hasretmesi, Kudüs’teki ana kilisenin İncili’ni çarpıtmakla suçlanmasına yol açmıştır. Bunların izlerini Galatyalılara Mektup’ta görmek mümkündür.979 O her defasında, misyonu üzerine kavi olduğunun, malını mülkünü amacı uğrunda harcadığının, insanları sömürmediğinin altını çizerek iddiasını kuvvetlendirmeye çalışmaktadır.980 Kendi havariliğine karşı ileri sürülen iddiaları cevaplandırmış olmasına ve başarısının havariliğinin bir göstergesi olduğu konusunda emin olmasına rağmen, havariliğinin ve bu konudaki başarısının tasdiki için Kudüs cemaatinin kabulüne muhtaç olduğunun farkındadır. Bunu bildiği için Kudüs’te kendisini bekleyen her türlü tehlikeye karşın, onlar tarafından havari olarak kabul edildiğini ya da kabul edilmesini sağlamak için en son Kudüs’e gitmesi, havarilik iddiasının onlar tarafından da çok kolay bir şekilde kabul edilmediğinin bir işaretidir. Üstelik Kudüs’te kendisi hakkındaki suizanlardan kurtulmak için kefaret törenine katılması, onların gözündeki şüpheli durumunun hiçbir zaman ortadan kalkmadığını göstermektedir.981

Patristik dönemde yazılan ve heretikleri hedef alan metinlerde havarilik tartışmalarının izlerini yani Yahudi-Hıristiyan gruplardan Ebionların Pavlus’un havarilik idiasına onların nasıl baktıklarını bulabiliriz. Bu konuda bize kadar gelen belgelerden mesela, Petrus’un Yakup’a mektubu olmasına ya da öyle bilinmesine rağmen yanlışlıkla Papa Clement’e atfedilen mektup, Pavlus’un havariliğini Petrus’un ağzından sorgular. Petrus, Mesih’i vizyon halinde görmenin havari olmak için yeterli

978 Fuat Aydın, a.g.m., s. 85; Bkz. 2 Pe. 3:16. Burada Petrus, Pavlus’un mektuplarında güç anlaşılan bazı

yerlerin, bilgisiz ve kararsız kişilerce çarpıtılmasına dair endişelerini dile getirmektedir.

979 Fuat Aydın, a.g.m., s. 86

980 Bkz. 2 Ko. 12:14-15; 13:1-3. Pavlus, Korintliler’e hitaben, Korint’e üçüncü defa gelmeye hazır

olduğunu vurgular ve Mesih’in kendisiyle konuştuğuna dair delil isteyenler için aklî yorumlar yapar.

981 Fuat Aydın, a.g.m., s. 87. Hain Yahuda’nın yerine seçilecek kişide bulunması gereken özellik, Luka’ya

göre “Vaftizci Yahya döneminden İsa’nın göğe alındığı zamana kadar havarilerin arasında bulunan adamlardan biri”dir. Bkz. Res. İş. 1:21-22. Pavlus’a Kudüs’te, hakkındaki yanlış anlaşılmanın önüne geçmek için adak adamış dört kişiyle birlikte arınma törenine katılması istenir. O da, istenilen şeyi yapar. Bkz. Res. İş. 21:26-27

olmadığını söyler. Üstelik vizyonu dindar olan ve olmayan herkesin gördüğünü, Eski Ahit’ten Abimelek’i, Mısır Firavununun ve Nabukadnezar’ın vizyonlarını hatırlatarak örneklendirir. Havari olmak için onunla bir saat bile bir arada kalmanın yeterli olduğunu, bu kadar bile tanıyorsa, İsa’nın sözlerini söylemesini ve öğretisini yorumlamasını ister. Kendilerine tanrının Mesih’i ifşa ettiğini, bu yüzden de kendilerine karşı yaptığı saldırıları, tanrıya yaptığını ileri sürer. Eğer gerçekten hakikat için çalışmak istiyorsa, kendilerine öğrenci olmasını ve Mesih’i öğrenmesini ister. Pavlus, kendi bilgisinin doğruluğu konusunda, bir meleğin bile kendi tebliğ ettiklerine aykırı bir şey takdim etmesinin mümkün olmadığı iddiasını ileri sürecek kadar kendisine güvenir.982

Pavlus’un Şeriat’a bakışına karşı çıkan Yahudi-Hıristiyanlardan –en azından– bir kısmı Pavlus’u havari olarak kabul etmedikleri gibi ondan hain, İsa’nın öğretilerini yanlışlayan, Roma’nın desteğini elde etmek için Şeriat’ın yerine getirilmesini reddeden, güç peşinde koşan birisi olarak söz ederler. Onun Hıristiyanlığı, Romacılıktır. Roma’yı Hıristiyanlaştırmak yerine Hıristiyanlığı Romalılaştırmıştır.983

Havariler, İsa’nın bütün hayatı boyunca birlikte olduklarından onun mesajsını en iyi bilenlerdir. Yani, yazılı bir metin bırakmadığından hangi söz ya da davranışların onun çizdiği çerçeve içinde yer aldığının kriteri havarilerdir. Bunun böyle olduğunu İnciller’de görmek mümkündür. Pavlus da Şam vizyonu ile dirilen Rab İsa Mesih’i gördüğünü ve mesajını milletlere ulaştırmak üzere, onun tarafından görevlendirildiğini iddia eder. Diğerlerinden farklı bir şekilde havari olarak atanması, her ne kadar gösterdiği gayretlerden dolayı, Kudüs cemaati tarafından onaylanmak zorunda kalınmış olsa da, bu onayın mutlak bir kabul anlamına gelmediği, zamanla ortaya çıkar. Pavlus’un beraberinde olan insanlar, birer birer onu terk ederler. İlk önce Barnaba, Pavlus’tan ayrılır. Bu ayrılıklardan sonra, Kudüs cemaatinden olanlar Pavlus’u izler ve onun havari olmadığını, Kudüs cemaati tarafından görevlendirilmediğini; tebliğ ettiği İncilinin yanlış bir İncil olduğunu söyleyerek misyon faaliyetini engellemeye çalışırlar. Pavlus da, onların bu iddialarının yanlış olduğunu, bir havarinin taşıması gereken bütün özellikleri kendisinin taşıdığını söyler; kendisinin havari oluşunu, Eski Ahit peygamberlerinin görevlendirilmesine benzer bir tarzda meydana geldiğini vurgular; özellikle de, Kudüs’ün desteğinin kendisiyle beraber olduğunu. Bu iddialarına rağmen,

982 Fuat Aydın, a.g.m., s. 90; Bkz. 1 Ko. 4:4. Pavlus burada şöyle der: Kendimde bir kusur görmüyorum. 983 Fuat Aydın, a.g.m., s. 91

son Kudüs ziyareti için hazırlanırken, orada karşılaşacağı durumla ilgili olarak sürekli karanlık tablolar çizmesinden onun bu iddialarının oradakiler tarafından kabul görmediğini anlamak kolaydır. İddialarının kabul görmediğinin bir başka göstergesi ise, Luka’nın bir yandan onu sürekli olarak Kudüs cemaatiyle barışık gösterme çabası içinde olmasının yanı sıra onu hiçbir zaman havari olarak zikretmemesidir. Yahudi- Hıristiyanların bize kadar gelen metinleri de, Pavlus’un havarilik iddiasının ilk dönem Hıristiyanları tarafından kabul görmediğinin bir diğer delili olarak görülebilir.984

Belgede Hıristiyanlık`ta Havarilik (sayfa 186-191)