• Sonuç bulunamadı

Havadan Lazer Tarama – Lidar

ARAZİ YÖNETİMİNİN BOYUTLAR

4. TARAMA TEKNİKLERİ 1 Yersel Lazer Tarama

4.2. Havadan Lazer Tarama – Lidar

Günümüzde harita üretiminde kullanılmaya başlanan sistemlerden biri de LİDAR (Light Detection And Ranging) tarama sistemidir. Şekil.13’de lidar sisteminin geometrik yapısı görülmektedir. Gelişen teknolojiye bağlı olarak harita üreten ve kullanan kuruluşların teknolojilerin gerisinde kalması beklenemez.

Günümüzde sayısal yükseklik modeli üretiminde kullanılmaya başlayan sistemlerden biri de LİDAR sistemidir. Lidar teknolojisi ile iyi kontrol edilmiş şartlar altında 15 cm’lik düşey doğruluğa erişilebilmektedir. Lidar, büyük alanların haritalarının üretilmesinde daha ekonomik bir sistem olduğu ifade edilmektedir. Lidar teknolojisinin uydu platformlu ve hava platformlu olmak üzere iki türü vardır (H. M. Yılmaz, M. Yakar 2006).

LIDAR sistemleri, deniz kıyısı ve kumsal hacim değişimleri, sel riski analizleri, su akış konuları, doğal ortam haritalama çalışmaları, yenileme çalışmaları, orman yönetimi, kentsel gelişim gibi birçok konumsal uygulamalarda kullanılmaktadır. Topoğrafik LIDAR sistemleri x,y,z koordinatlı veri noktalarının yüzey yüksekliklerini üretirler. Ham veri noktalarından sayısal yükseklik modelleri (DEM), sayısal arazi modelleri (DTM, çıplak arazi yükseklik verisi), üçgenlenmiş düzensiz ağlar (TIN), kırık çizgiler, eş yükseklik eğrileri, gölgeli kabartmalı haritalar, yamaç ve eğim haritaları gibi birçok ürün türetilebilir (H. M. Yılmaz, M. Yakar 2006).

Lidar sisteminin yükseklik doğruluğu yaklaşık 15 cm dir. Lazer altimetresi ile yatay doğruluğu ölçmek çok zordur, ama bu konudaki genel kanı uygun şartlarda hazırlanmış bir projede yatay doğruluğun düşey doğruluktan 1,5 daha kötü olduğudur (H. M. Yılmaz, M. Yakar 2006).

KAYNAKÇA

1. Brivio, P. A. , Colombo, R., Maggi, M. ve Tomasoni, R. 2002. Integration of Remote Sensing Data and GIS For Accurate Mapping Of Flooded Areas, International Journal Of Remote Sensing, 23 (3): 429–441.

2. CCRS, Canada Centre for Remote Sensing web page, http://www.ccrs.nrcan.gc.ca. 3. Gümüş K. (2008). Yersel Lazer Tarayıcılar Ve Konum Doğruluklarının Araştı-

rılması, YTÜ FBE Yüksek Lisans Tezi

4. H. M. Yılmaz, M. Yakar. 2006. Lidar (Light Detectionand Ranging) Tarama Sis- temi. Yapı Teknolojileri Eektronik Dergisi, 2006 (2), 23-33.

5. Ostir, K., Veljanovskı, T., Podobnıkar, T. ve Stancıc, Z. 2002. Application of Satellite Remote Sensing in Natural Hazard Management: The Mount Mangart Landslide Case Study, International Journal Of Remote Sensing, 24 (20), 3983– 4002. 6. Reshetyuk Y. 2006 Investigation and calibration of pulsed time-of-flight terrestrial

laser scanners Licentiate thesis in Geodesy Royal Institute of Technology (KTH) Department of Transport and Economics Division of Geodesy.

7. Saroğlu, E., 2004. Farklı Çözünürlükteki Uydu Görüntülerinin Geometrik Dönü- şümü ve Dönüşüm Sonucunda Elde Edilen Görüntülerin Dış Doğruluğunun Araştı- rılması. Yüksek Lisans Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

8. Schweiger, E. W., Bolgrien, D. W., Angradi, T. R. ve Kelly, J., R. 2005. Environmental Monitoring and Assessment of A Great River Ecosystem: The Upper Missouri River Pilot. Environmental Monitoring and Assessment, 103: 21–40. 9. Staiger, R. 2003. Terrestrial Laser Scanning Technology, Systems and Applications,

GermanyTS12 Positioning and Measurement Technologies and Practices, 2nd FIG Regional Conference, Marrakech, Morocco, December 2-5, 2003.

10. Sertel, E., S. H. Kutoglu ve S. Kaya, “Geometric Correction Accuracy of Different Satellite Sensor Images: Application of Figure Condition,” International Journal of Remote Sensing, 28 (20), 4685 – 4692 (2007).

11. Uzel, T., Örüklü, E., 1976. Mimarlık ÖLÇME BİLGİSİ Klasik ve Fotogrametrik Yöntemler, Rölöve Çalışmaları. İDMMA Yayınları Sayı: 140, Çağlayan Basımevi – İstanbul.

12. Yanalak, M., Sertel, E., Musaoglu, N., Ipbuker, C. and Kaya, S. Comparison of Planimetric and Thematic Accuracy of OrbView-3 and IKONOS Images, Journal of the Indian Society of Remote Sensing, DOI: 10.1007/s12524-011-0084-4

13. URL 1) www.hgk.gov.tr/urunler/fotogrametrik/ortofoto.htm 14. URL 2) www.ibb.gov.tr

Prof. Dr. Mustafa KOÇAK

Çok teşekkür ediyoruz, bu güzel konuşma için. Ayrıca zamanı çok iyi kullandınız. Evet, şimdi Sayın Mehmet Karagöz’ün burada olması gerekiyordu. Bildirisini gönderdiği haberini aldık, yalnız bir hastası olduğu için gelemiyor ve mazereti bildirmiş. Ancak kitap haline getirildiğinde oturum sonunda kendilerinin de bildirileri olacak.

Acaba Doç. Dr. Bayram Uzun Bey burada mı? Bayram Uzun Bey bize “Arazi Yönetiminin Sosyal ve toplumsal Boyutunu” anlatacak. Süreniz 20 dakika Bayram Bey buyurun.

Doç. Dr. Bayram UZUN, Yrd. Doç. Dr. H. Ebru ÇOLAK,

Arş. Gör. Nida ÇELİK

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü ÖZET

Bireylerin ve toplumların hayatında sosyal ve ekonomik yönden çok önemli olan toprak, bu özellikleri bakımından hukuki açıdan diğer mal ve nesnelere oranla ayrı ve özel bir nitelik taşır. Bu yüzden kanun koyucular, toprağı basit bir mal olarak görmemiş, onu ayrı düzenlemelere tabi tutmuşlardır. Ancak, bu dü- zenlemeler, toprağın insanla ilişkilendirilmiş hali konu edilebilir ve toprağa at- fedilen değer, aynı zamanda onu elinde bulunduran ve mülkü haline getiren in- sana da atfedilmiş olur. İnsanoğlu, yüzyıllardır sahip olduğu değerler uğruna savaş verir ve bu uğurda diğer rakipleriyle çatışmaktan kaçınmaz. Öyle ki, dünyada işlenen ilk cinayet mülkiyet cinayetidir ve hikâyesi Habil ve Kabil’e dayanır. Bunu takiben insanlığın ilk yerleşiminde, insanların ölülerini kendi oturdukları evin içine gömme anlayışı da toprak mülkiyetinin temellerinin ne kadar önce atıldığını bize gösterir. Eski Yunanda sınır işaretlerine karşı işlenmiş suçlar tanrılara karşı işlenmiş sayılır ve mülkiyeti dinsel yaptırımlarla koruma anlayışı yaygındır. Bunun yerini ise günümüzde zamanla değişen ve gelişen hu- kuk kuralları alır. Mülkiyet bu kurallara göre yönetilebilir, kısıtlanabilir ve bir- çok uygulamaya konu edilebilir.

Toprak kavramının yanına insan faktörünü eklediğimizde oluşan insan- top- rak ilişkisinin yaşantımızdaki yansımalarını daha kolay görürüz. İnsanların günlük yaşantılarına konu olan atasözlerinde bile mal-mülk, tarla kavramlarına sıkça rastlarız. En önemli kavgalar miras yüzünden çıkar ve toprağa olan aşırı bağımlılık insanları, onun uğruna cinayet işlemeye iter. Özellikle arazi kıtlığının en çok yaşandığı Doğu Karadeniz Bölgesinde, mülkiyet cinayetlerinin oranı ül- kenin diğer bölgelerine oranla daha fazladır. Bunun yanı sıra bölgedeki örf ve adetler, hukuk kurallarının yerine geçer ve bölge kadınları toprağa erişim hak- kından, mülkiyetten yoksun bırakılır.

Bu çalışmanın amacı, mülkiyet kaynaklı sorunların sosyolojik olarak kök nedenlerine bakmak; bilimsel durum tespitiyle, doğru teşhisler yapılarak kalıcı çözümler geliştirilmesine katkı sağlamaktır.

Anahtar Sözcükler: Mülkiyet, Mülkiyet Cinayeti, Miras Kavgası, Kadın

İnsanlık tarihi boyunca “her şey mülkiyet, mülkiyet her şeydir” anlayışı in- sanı ve ilişkilerini yönlendiren başat etmen olmuş, olmaktadır. Öyle ki doğdu- ğunda emzik ile başlayan sahiplenme duygusu, hayatı boyunca temel ihtiyaçla- rın kazanımı ve mal biriktirme ile devam etmiş ve sonunda defnedildiği mezar alanı ile sonuçlanmıştır. Bu bağlamda insanoğlunun mülkiyet tutkusunun baş- langıcı çarpıcı bir efsaneye dayandırılmaktadır. Musa'nın (Tevrat) birinci kita- bının dördüncü bölümü bu masalı şöyle anlatır: Kentliyi temsil eden Kabil zen- gindi ve geniş arazileri vardı. Ama daha çok zengin olmaktan, dolayısıyla top- rak sahibi olması gerektiğinden bahsediyordu. Sınırları, Habil’in kırsaldaki ara- zisine dayanmıştı. Bu noktada mülkiyet/sınır çatışması başladı. Ve nihayetinde bu çatışma, Kabil’in Habil’i öldürmesi ile sonuçlandı. Bu aslında yeryüzündeki ilk cinayetin mülkiyet kökenli olduğuna da vurgu yapmaktadır.

İnsanlığın ilk ayağa kalktığı yer olarak bilinen ve M.Ö. 7500 yılına tarihle- nen Çatalhöyük ilk yerleşimde mülkiyet edinim ve sahiplenme ritüelinin nasıl nesnelleştiğini görmek mümkündür. Çatalhöyüklüler ölülerini evlerinin içine gömüyorlardı. Bunun nedeni; zeminin altına gömülü atalarının üzerinde yaşa- yanlara mülkiyet hakkı iddiası kazandıracağı inancıdır. Toprak mülkiyetinin temelleri, burada yatmaktadır. Çünkü hiç kimse bir ailenin ölülerini gömdüğü toprak üzerindeki mülkiyet hakkından kuşku duyamazdı ( Reader, 2007).

Zamanla sahiplenilen taşınmazın, sahipli olduğunu göstermek ve diğer in- sanların/canlıların olası sınır tecavüzlerini engellemek üzere sınır taşı ve sınırlar boyunca fiziksel engeller inşa edilmeye başlanmıştır. Mülkiyet sınırlarının gü- venliği kavramı, yasal metinler yanında pagan veya kutsal dini kitaplardaki me- tinler ile daha da kutsal hale getirilmiştir. Mülkiyet sınırlarının kutsallaşmasının önemli örneği Roma döneminde yaşanmıştır. Eski Yunanda sınır işaretlerine karşı işlenen suçlar, tanrılara karşı işlenmiş sayılır ve Tanrı “Terminus”un da sınır işaretlerinin koruyucusu olduğu kabul edilirdi (Zevkliler, 1996).

Başlangıçta sınır işaretlerini kutsal sayarak dinsel yaptırımla koruyan görüş, zamanla değişmiş ve günümüze değin hukukun gelişimine bağlı bir düzenleme izlemiştir. Türkiye’de mülkiyete bakış ve ondan beklentiler diğer ülkelerden çok daha farklıdır. Çünkü Osmanlı dönemindeki toprak mülkiyeti sisteminin bi- reylere sağla(ya)madığı toprak edinme hakkı, Medeni yasa ile Tapu yasaları sa- yesinde olanaklı olmuştur. Türkiye kadastrosu bitinceye değin, sahipsiz toprak- lar bireylerce edinilebilinmiş öte yandan devlet adına tescili yapılmış araziler de gecekondu sahiplerince işgal edilmişlerdir (Uzun, 1999). Bu toprak edinme sü-

reci hala sona ermemiştir. Orman sahası dışına çıkarılan devlet alanlarının, bu alanları işgal edenlere tapulanması veya bir başka değişle sermaye birikiminin sağlanması söz konusudur. Aslında Türkiye’de devlet ile yurttaşları arasında mülkiyet kökenli bir anlaşmazlık devam edegelmektedir. Bu çalışmada, Arazi Yönetimi bilim alanının uğraş alanını oluşturan insan-toprak ilişkileri bağla- mında toplumsal olarak ne tür mülkiyet sorunsalları ile karşı karşıya olduğu- muzu ve Türk insanının taşınmaz mala yatırım algısının oluşmasında kültürel kodlarımızın üzerinde genel olarak durulacaktır. Bu çalışmanın amacı, mülkiyet kaynaklı sorunların sosyolojik olarak kök nedenlerine bakmak; bilimsel durum tespiti yapılarak, doğru teşhisler yapılarak kalıcı çözümler geliştirilmesine katkı sağlamaktır.

2. TÜRK TOPLUMUNUN MÜLKİYETE BAKIŞINDA KÜLTÜREL