• Sonuç bulunamadı

HASTALIKTA VE SAĞLIKTA PREBİYOTİKLER VE DİYET LİFİ: MİKRO-İŞÇİLER PREBİYOTİK Mİ YOKSA LİF Mİ SEVER?

Dr. Öğr. Üyesi Binnur OKAN BAKIR

Kolon kanseri, divertikülit, apandisit, herni, varis, diyabet, ateroskleroz ve astım gibi yaşam tarzı ve yüksek gelirle ilişkili hastalıkların Afrika’da batı toplumlarına kıyasla çok daha az görülmesinin nedeni 1963 yılında Dr. Burkitt tarafından, diyetlerin posa içeriğindeki büyük fark ile açıklanmış ve ölümünden sonra 1993 yılında ‘Burkitt Hipotezi’ olarak kabul edilmiştir. Sonrasında geniş kapsamlı epidemiyolojik çalışmalarla posa alımının yetersizliğinin kolon, karaciğer ve meme kanser riskini arttırdığı, tüm kanser türlerine bağlı mortaliteyi, kardiyovasküler, enfeksiyöz ve respiratuvar hasta-lıklara bağlı ölümü, diyabet riskini arttırdığı, kardiyovasküler hastalık ve kanser dışında da tüm ölüm nedenlerinde de artışa neden olabileceği anlaşılmıştır. Son yıllarda bu ilişkilere moleküler açıklama-lar getirilmiş, kısa zincirli yağ asitlerinin rolü anlaşılmış, kolonda fermentasyon sonucu ortaya çıkan ürünlerin kolonik mukozal enflamasyon ve karsiyogenezi baskılamadaki rolü açıklanmıştır. Kısa zin-cirli yağ asitlerinin farklı organlarda metabolik düzenleyici reseptörlerin epigenomunu etkilyerek obezite, diyabet, ateroskleroz, alerji ve kanseri azaltabileceğine yönelik kanıtlar elde edilmiştir.

Diyet posası Tıp Enstitüsü (Institute of Medicine-IOM) tarafından bitkilerde doğal olarak bulunan sindirilmeyen karbonhidratlar ve lignin olarak tanımlanmıştır. Diyet posası çözünür (suda) ve çözün-mez olarak sınıflandırılmıştır. Çözünür posa, sindirime dirençlidir ancak kolon bakterileri tarafından tamamen veya kısmi olarak kısa zincirli yağ asitlerine fermente edilmektedir. Bununla birlikte tüm çözünür posa türleri fermente edilebilir değildir. Prebiyotiklerin fermentasyonu sonucu ortaya çı-kan metabolitler kolon epitelinde kolonistler için enerji kaynağı sağlamakta, kolonik mukozal enfla-masyon ve proliferasyon üzerinde birçok farklı düzenleyici etki göstermektedir. Fermente edilme-yen çözünür posanın da bakteriyel epitel tutulumu engelleyerek (kontrabiyotik etki) sağlığa katkıda bulunduğu bilinmektedir. Çözünür posa pektin, sakız (gum), müsilaj (psyllium kabuğundan elde edi-len), ß glukan ve fruktanlardan oluşmakta, birçok sebze ve meyve, yulaf, arpa ve kurubaklagillerde bulunmaktadır. Selüloz, hemiselüloz ve ve lignin çözünmez posayı oluşturmakta, tam tahıllar, ke-pek, sert kabuklu yemişler ve yağlı tohumlarda fazlaca bulunmaktadır. Çözünmez posa, hızlı gastrik boşalma özelliği sayesinde intestinal geçiş süresini azaltmakta, dışkı hacmini arttırmakta ve bu sayede sindirimi düzenlemeye yardımcı olmaktadır. Diyet posasına ek olarak fonksiyonel posa ise insanlarda faydalı fizyolojik etkileri bulunan, izole edilmiş sindirilmeyen karbonhidratlardır. Fonksi-yonel posanın işleme sırasında besinlere eklendiğinde sağlığa olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir.

Yeterli miktarda alınan diyet posasının koroner kalp hastalığı riskini azalttığı gözlemlenmiştir. Ay-rıca artmış posa alımının kardiyovasküler hastalıklar dışında diyabet ve kanser riskini de azalttığı bilinmekte, tüm nedenlere bağlı ölümlerde etkili diğer fakörlerde olumlu etkileri olduğu saptan-mıştır. Hayvan çalışmalarında hem çözünür hem de çözünmez posanın kan kolesterolünü azaltma, ateroskerozdan korunma ve kalp hastalığı riskini azaltmada etkisi olduğu saptanmış, insan çalış-malarında diyetin çözünür posa içeriğinin lipit profili ve enflamatuvar göstergelerde iyileşmeye yardımcı olduğu görülmüştür.

Prebiyotiklerin fermentasyonu sonucu ortaya çıkan kısa zincili yağ asitlerinin kolonosit fonksiyonu, bağırsak homeostazı, enerji kazanımı, immün sistem, kan yağları, iştah ve böbrek fizyolojisi üzerine

etkileri olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte seçici fermentasyon özellikleri sayesinde çoğalımını destekledikleri bakterilerin aracılığı ile safra tuzu hidrolaz aktivitesini arttırarak ağırlık kazanımı-nı azaltmakazanımı-nın yakazanımı-nı sıra lipit parametreleri, periferal sirkadyen ritim, bağırsak bariyer fonksiyonu ve bağışıklık homeostazında rol alan yolakları etkileyebildiği gösterilmiştir. Galaktooligosakkaritler tarafından desteklenen bifidobakterilerin anksiyete seviyelerinde azalma, beyin bariyer fonksiyo-nunda iyileşme gibi etkileri olabileceği, ek olarak hepatik ensefalopatili hastalarda kan amonyak seviyesini azaltarak psikometrik testlerde de iyileşme sağlayabileceği görülmüştür. Çocuklarda, gelişmekte olan immün sistemin bakteriyel üreme sayesinde desteklenmesinin, atopik dermatit ve egzemada etkili olabileceği gösterilmiştir. Farelerde, oligofruktozun belirli bağırsak mikroorga-nizmalarını ve bakterilerin metagenomik fonksiyonlarını değiştererek diyetle indüklenen obeziteyi, diyabeti, karaciğer yağlanmasını ve enflamasyonu azalttığı görülmüştür. Ayrıca kısa zincirli yağ asit üretiminin açlık ve tokluk hormonları üzerinde de etkili olabileceği gösterilmiştir. Allerjik astımlı ye-tişkinlerde, kısa zincili galaktooligosakkaritler ve uzun zincirli fruktooligosakkaritlerin tip 2 T-yar-dımcı sitokinlerin sistemik üretimini azaltabileceği görülmüştür. Farklı olarak; ‘faydalı’ prebiyotik olarak kabul edilen fruktanların yüksek bütirat konsantrasyonlarına neden olarak toksisite oluştu-rup, proenflamatuvar bir etki gösterebileceği de tartışılmakta, hasarlı bir mukus tabakası varlığında ülseratif koliti indükleyebileceği, ülseratif kolit varlığında ise enflamasyonu şiddetlendirebileceği öne sürülmektedir. Tüm bunlarla beraber prebiyotiklerin gösterdiği etki bireysel farklılıklar göster-bilmektedir ve prebiyotiklerin mikrobiyal kullanımı için uygun bakterinin konak mikrobiyotasında bulunması gerekmektedir.

Önerilen günlük posa alımı yetişkinler için 14g/1000 kkal/gün olarak belirtilmiştir ve üst alım sevi-yesi belirlenmiştir. Ancak tolerans düzeyi bireysel farklılıklar göstermektedir ve fazla tüketimde en sık görülen yan etkiler şişkinlik ve abdominal rahatsızlık hissidir. Yeterli posa alımının sağlanması için tam tahılların tüketimine önem verilmesi, tabağın yarsının sebze ve meyvelerden oluşması ve günlük toplam tahıl tüketiminin en az yarısının tam tahıllardan karşılanması önerilmektedir.

Uzun süreli fayda için en etkili yaklaşım korunma esaslı olmalıdır ve yaşamın erken yıllarından itiba-ren diitiba-rençli, çeşitli ve sağlıklı bir mikrobiyotanın sağlanmasını hedeflemelidir.

Eve gidiş mesajı:

1. Diyet posasının yeterli alımının başta kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve kanser olmak üze-re, tüm ölüm nedenlerini azaltabileceği bilinmektedir.

2. Prebiyotiklerin mikrobiyota değişiklikleri üzerinden sağlığı iyileştirme ve hastalık riskini azaltma potansiyeli vardır ve gösterdiği etki bireysel farklılıklar göstermektedir.

3. Uzun süreli fayda için en etkili yaklaşım korunma esaslı olmalıdır ve yaşamın erken yıllarından itibaren dirençli, çeşitli ve sağlıklı bir mikrobiyotanın sağlanmasını hedeflemelidir.

Seçilmiş kaynaklar:

1. BURKITT, DenisP. Related disease—related cause?. The Lancet, 1969, 294.7632: 1229-1231.

2. DAHL, Wendy J.; STEWART, Maria L. Position of the Academy of Nutrition and Dietetics: health implications of dietary fiber. Journal of the Academy of Nutrition and Dietetics, 2015, 115.11:

1861-1870.

3. Institute of Medicine. 2005. Dietary Reference Intakes for Energy, Carbohydrate, Fiber, Fat, Fat-ty Acids, Cholesterol, Protein, and Amino Acids. Washington, DC: The National Academies Press.

4. O’KEEFE, Stephen J. The association between dietary fibre deficiency and high-income lifesty-le-associated diseases: Burkitt’s hypothesis revisited. The Lancet Gastroenterology & Hepato-logy, 2019, 4.12: 984-996.

5. RHODES, Jonathan M. Nutrition and gut health: the impact of specific dietary components–it’s not just five-a-day. Proceedings of the Nutrition Society, 2020, 1-10.

6. SIMPSON, Hannah L.; CAMPBELL, Barry J. dietary fibre–microbiota interactions. Alimentary phar-macology & therapeutics, 2015, 42.2: 158-179.

7. SOLIMAN, Ghada A. Dietary fiber, atherosclerosis, and cardiovascular disease. Nutrients, 2019, 11.5: 1155.

8. WILSON, Annette S., et al. Diet and the Human Gut Microbiome: An International Review. Diges-tive Diseases and Sciences, 2020, 1-18.