• Sonuç bulunamadı

III. Araştırmanın Amacı ve Yöntemi

1.5. Zanaat ve Ticaret Yerleri

1.5.1. Bedestenler ve Hanlar

1.5.1.2. Hanlar

Hanlar, şehrin ticarî ve iktisadî hayatında birçok fonksiyonu bir arada yerine getiren merkezî yapılardır. Tüccarların ticarî yükleri ile birlikte depolama ve konaklama hizmeti aldıkları, perakende ve toptan satışların yapıldığı, bazen alt katlarında birtakım esnaf dükkânlarının yer aldığı, bazen tamamen konaklama hizmeti veren ya da tamamen bir esnaf grubu tarafından yerleşilen ticarî mekânlardır. Şehir içindeki büyük hanlar ile kervansaraylar arasında net bir ayrım yapmak çoğu zaman mümkün görünmemektedir. Şehir içinde veya kervan yollarının üzerinde olması, büyük ya da küçük olması, konaklama şartları ve icra ettiği diğer fonksiyonlar açısından zaman ve mekâna göre işlevleri değişip benzeşerek, iç içe geçmiş hâldedir.

Osmanlılar döneminde Edirne’de bahsedilen fonksiyonları yerine getiren, irili ufaklı birçok han yapılmıştır. Hanlar hakkında genel bilgi veren eserlere tarih sırasına göre göz attığımızda, karşımıza ilk önce Abdurrahman Hibrî Efendi’nin Enîsü’l-

Müsâmirîn adlı eseri çıkmaktadır. Hibrî Efendi (1604–1659) eserinde, Edirne’de belli

başlı on sekiz adet han olduğundan bahsederken, çoğunda tüccarlar oturup bazılarında misafirlerin de ikamet ettiğini, bazı hanlarda ise zanaatkâr sınıfının yerleşik olduğunu belirtmektedir448. 1650’lerde Edirne’yi ziyaret eden Evliya Çelebi ise isim ve

detaylarına çok fazla girmeden, elli üç büyük kervansaray, elli üç tüccar hanı ve yetmiş adet bekâr hanının var olduğunu kaleme almıştır.449

İhtisap Nezareti kayıtlarına göre Edirne’de 1827 yılında otuz sekiz adet han bulunmakta ve bunların her birinden günlük 7 para tahsil edilmekteydi.450 Ahmed Bâdî

Efendi ise 1890’lı yıllarda, altısı yıkılmış, yirmi dördü mevcut toplam otuz adet han hakkında bilgi vermektedir451. 1901 yılına ait Edirne Vilayet Salnamesinde ise “büyük, küçük altmışı mütecâviz hân mevcûd olub şâyân-ı zikr asâr-ı atikâdan olanlar”

hakkında kısaca bilgi verilmiştir452.

447 Ahmed Bâdî Efendi, a.g.e., C.I/I, s.248.

448 A. Hibrî Efendi, a.g.e., s.43-44.

449 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C.III, s.257.

450 BOA., HAT., 740-35046. H.1242/M.1827.

451 Ahmed Bâdî Efendi, a.g.e., C.I/I, s.251-258.

Başlı başına çalışma konusu yapılabilecek niteliklere sahip Edirne hanlarından pek azı günümüze ulaşabilmiştir. Birçoğu farklı tarihlerde yıkılarak yerlerine çeşitli kamu binaları inşa edilmiştir. Örneğin Araplar Hanı yerine Askerî Rüşdiye, Halil Paşa Hanı yerine Müşirlik Dairesi, Gümrük Hanı yerine Dâire-i Askeriyye, Hacı Alamüddin Hanı yerine telgrafhane, Mezid Bey Hanı yerine Rumeli Oteli, Çubukçular Hanı yerine belediye bahçesi yapılmıştı453.

İncelediğimiz dönemde arşiv belgeleri üzerinden tespit edebildiğimiz kadarıyla ilk önce çoğunluğu vakıf eseri olan büyük ve çok fonksiyonlu hanlara değinilecek, ardından dönemin faal hanlarının listesi verilecektir.

Rüstem Paşa Hanı: Eski Camii’nin güneyinde bulunan han, Edirne hanları

arasında en büyüğü ve ünlüsüdür. Sadrazam Rüstem Paşa tarafından 1561 yılında Mimar Sinan’a yaptırtılmıştır. Dikdörtgen planlı, geniş bir avlunun etrafında iki katlı odalar halinde kesme taş ve tuğladan gayet sağlam ve sanatlı inşa edilmiştir454. Birinci

katta 35, ikinci katta 38 misafir odası bulunur. Ön cephesinde ise 21 adet dükkân yeri mevcuttur. Avlunun ortasında, şadırvanlı abdesthane üzerinde eskiden “köşk mescit” vardıysa da 93 Harbindeki Rus işgali sırasında yıkılmıştır. Şehir hanı vazifesi gören bu büyük avlulu kısım, hemen bitişiğindeki Küçük Rüstem Paşa Hanı455 olarak da anılan

hanın giriş kısmına bir geçit ile bağlanmıştır. Menzil hanı vazifesi gören küçük avlulu kısım da iki katlıdır. Birinci katında mutfak, ahır, helalar ikinci katında ise 25 oda bulunur456.

İnşa edildiği tarihten itibaren Edirne’nin ticarî hayatında önemli bir yere sahip olan Rüstem Paşa Hanı, incelediğimiz dönem belgelerinde, muhkem ve yangınlardan uzak yapısından olsa gerek, daha ziyade odalarında vezirlere ait eşyalar ile askerî malzemelerin konulduğu457 bir han olarak öne çıkmaktadır. Meselâ, 1790 yılında, Ordu-

yı Hümayun Şumnu meştâsında iken vefat eden Sadrazam Gazi Hasan Paşa’nın Rüstem Paşa Hanı’ndaki odalarda eşyasının bulunduğu ve vefatından sonra bu odaların

453 S. Eyice, “Edirne, Mimarî”, TDVİA, s.441.

454 O.N. Peremeci, a.g.e., s.87.

455 Ahmed Bâdî Efendi hanın bu kısmını Kârgîr Han olarak isimlendirerek şu bilgiyi vermektedir.

“Rüstem Paşa hanının ittisâlinde vâki tahtânî ve fevkânîsi kârgîr handır ki bânîsi tahkîk olunamamış ise

de hal ve heyetine nazaran bunun dahi Rüstem Paşa binâsı olması ve yekdiğerine mürûr u ubûr için dâhilde kapısı olduğu cihetle teferruâtından bulunması muhtemeldir.” Ahmed Bâdî Efendi, a.g.e.,C.I/I,

s.251.

456 N.Çiçek Akçıl, “Rüstem Paşa Kervensarayı”, TDVİA, C.XXXV, İstanbul, 2008, s.290-291; Oktay

Aslanapa, Edirne’de Osmanlı Devri Abideleri, II. Baskı, Edirne Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul, 2013, s.107

457 1788 yılında Rüstem Paşa Hanı’nın 6 odasında çadırlar ve mühimmat bulunmaktaydı. Listesi için bkz.

mühürlendiği görülmektedir458. Odalarda bulunan eşyalara baktığımızda, üst kattaki bir

odada gümüş kalkan, raht gibi değerli eşyaların olduğu, alt kattaki bir odada ise mühimmat ve çadırlar bulunduğu anlaşılmaktadır459. Yine 1793 yılında merhum Selim

Paşa’nın zevcesine ait şahsî eşyaların bir müddetten beri handaki odalarda olmasına460

ve 1815 yılında Sadaret Kethüdası Süleyman Efendi’ye ait odada mehterhane ve cebehane mühimmatına ait eşyalar çıkarak, eşyaların Ordu-yı Hümayun’a sevk edilmesine461 bakılırsa Rüstem Paşa Hanı’nın bu yıllarda depo amaçlı kullanımı öne çıkmaktaydı.

Yukarıdaki örnekleri çoğaltmak mümkün olmakla birlikte, elbette han aslî vazifesini görerek ticaret ve konaklama imkânı da sağlamaktaydı. Burada değinilmesi gereken önemli bir husus, bu dönemde Rüstem Paşa Hanı’nda kaldığını belgeler üzerinden tespit edebildiğimiz tüccarların tamamının Avrupa ülkelerinden olmalarıdır. İngiltere,462 Nemçe463 ve daha ziyade Fransız464 tebaasından olan tüccarlar bir şekilde

ilerleyen yıllarda da Rüstem Paşa Hanı’nda ikamet etmeyi alışkanlık haline getirmiş olmalıdırlar. Nitekim Ahmed Bâdî Efendi, büyük avludaki mescidin, 93 Harbi sırasında gayrimüslim han sakinleri tarafından yıkıldığını kaleme alırken şunları yazmaktadır. “Han-ı mezkûr odalarının kısm-ı küllîsi millet-i âhar yedine geçmiş ve İslâm elinde

bulunanlarınında müste’cirleri gayr-ı müslimeden bulunmuş olmasına mebnî mescid-i mezkûr muattal kaldığından bin iki yüz doksan beş senesinde Edirne’nin Rusyalı tarafından istîlâ olunduğu bir zamanda hân-ı mezkûr sekenesi tarafından hedm edilmiştir.”465

İki Kapılı Han: Mustafa Paşa Hanı olarak da bilinir. Kanunî dönemi

vezirlerinden olan Çoban Mustafa Paşa tarafından 1524 yılında yaptırılmıştır; Eski Camii’nin güneybatısında, Bedesten’in ön tarafında bulunurdu. Hanın, güney-kuzey yönlü iki büyük kapısı nedeniyle halk arasında İki Kapılı Han adıyla meşhur olmuştur.

458 BOA., C..DH., 62- 3069. H.25 Recep 1204/M.10 Nisan 1790.

459 Edirne ŞS. 231, s.84a. H.29 Recep 1204/M.14 Nisan 1790.

460 Edirne ŞS. 238, s.8a. H.27 Zilkade 1207/M.06 Temmuz 1793.

461 BOA. C..AS., 953-41394.H.25 Zilkade 1230/M.29 Ekim 1815.

462 Edirne ŞS. 223, s.61a. H.Evasıt-ı Safer 1202/M.21-30 Kasım 1787.

463 Edirne ŞS. 238, s.10b. H.Evahir-i Rebiyülevvel 1207/M.05-15 Kasım 1792.

464 Fransızların Mısır’a saldırmaları üzerine Mısır’da zabt olunan Devlet-i Aliyye tüccar ve emvaline

bedel olmak üzere, emval ve eşyalarına halel gelmeyecek surette Rüstem Paşa Hanı’nda alıkonulan Fransız tüccarlar ve malları için bkz. .Edirne ŞS. 256, s.35b-36b. H.23 Rebiülahir 1213/M.04 Ekim 1798.

Günümüze ulaşamayan han, şadırvanlı bir avlu etrafında iki katlı ve kargir olarak inşa edilmişti466.

Vakıf eseri olan han, Gebze’de bulunan merhum Gazi Mustafa Paşa’nın Cami-i Şerifi ve İmaret-i Amiresi Vakfı müsakkafatındandır. 1790’larda toplam kira geliri yıllık 62.820 akçeydi467. Farklı nedenlerle şer’iyye sicillerinde adları geçen han

sakinlerinin genel profiline bakıldığında daha ziyade gayrimüslim tüccar ve sarrafların kaldığı, bunun yanı sıra Müslüman tüccarlar ile kamu hizmeti gören kişiler tarafından da han odalarının kiralandığı görülmektedir468. Nisan 1800’de handa çıkan yangın

nedeniyle kubbelerin üzerindeki kurşunlar eriyerek tahrip olmuştu469.

İki Kapılı Han, 1934 yılında harap haldeyken belediye tarafından yıktırılmıştı470.

Aynı isimle anılan çok daha küçük bir han ise Batpazarı’nda bulunmakta ve en geç XIX. yüzyılın sonlarında binası ortadan kalkmış hâldeydi471.

Ekmekçioğlu Ahmed Paşa Hanı: Ekmekçizâde Kervansarayı olarak da bilinir.

İncelediğimiz döneme ait belgelerde, Ayşe Kadın (Ayşe Hatun) Hanı olarak geçmektedir. Bu isimlendirme, Gökbilgin’e göre Ekmekçioğlu Hanı’nın, Ayşe Kadın Hanı arsasına inşa edilmesinden,472 Bâdî Efendi’ye göre hanın yanında bulunan Ayşe

Kadın Camii’ne izafe edilmesinde ileri gelmektedir473. Her hâlükârda Ayşe Kadın474

semtinden ismini aldığı anlaşılan han, İstanbul yolu üzerindedir.

Kitabesine göre H.1018 (M.1609/1610) yılında I. Ahmed’in emriyle Defterdar Ekmekçizâde Ahmed Paşa tarafından yaptırılmıştır475. Mimarı, Mimarbaşı Sedefkâr

Mehmed Ağa’dır. Kesme taş, tuğla, kurşun ve ahşap malzemeden iki ayrı bölüm hâlinde yapılmıştır. Birinci bölüm, üzeri örtülü dikdörtgen planlı iki büyük mekândan, ikinci bölüm ise bunların önünde yer alan büyükçe bir avlu ile onu dıştan çevreleyen dükkân dizilerinden oluşur476.

466 O.N. Peremeci, a.g.e.,s.88; Ahmed Bâdî Efendi, a.g.e.,C.I/I.,s.252.

467 H. 1206, 1207 ve 1208 seneleri gelirleri ve giderleri için bkz. Edirne ŞS. 252, s.73b. H.03

Cemaziyülevvel 1209/M.26 Kasım 1794.

468 Edirne ŞS. 241, s.6a-b. H.13 Zilhicce 1207/M.22 Temmuz 1793; Edirne ŞS. 271, s.4b. H.17 Zilkadde

1216/M.21 Mart 1802; Edirne ŞS. 292, s.32b-35a. H. 23 Safer 1226/M.19 Mart 1811.

469 Edirne ŞS. 317, s.11a. H.15 Zilkade 1214/M.10 Nisan 1800.

470 R. Kazancıgil, Edirne Kronolojisi, s. 148.

471 Ahmed Bâdî Efendi, a.g.e., C.I/I.,s.258.

472 M.T. Gökbilgin, “Edirne”, İA., s.124.

473 Ahmed Bâdî Efendi, a.g.e.,C.I/I.,s.254.

474 Semt, adını Çelebi Sultan Mehmed’in yedi kızından biri olan Ayşe Hatun’dan almaktadır.

475 O. Onur, Edirne Kitabeler, s.220-222.

476 Ahmet Vefa Çobanoğlu, “Ekmekçizâde Ahmed Paşa Kervansarayı”, TDVİA, C.X, İstanbul, 1994,

İncelediğimiz dönemde, Ayşe Kadın Hanı’nın iki büyük kısmı, mîrî mübayaa zahirelerinin konularak muhafaza edildiği bir nevi zahire ambarına dönüşmüş hâldedir. Ayrıca hanın uzun süredir esaslı bir tamir görmediği, kurşun çatısının çöktüğü, ahşap ve kiremitten tekrar yapılmaya çalışılmış ise de harabiyetinin artarak devam etmiş olduğunu bu dönemde yapılan keşf ve muayene defterleri ortaya koymaktadır.

Ayşe Hatun Hanı, İstanbul’da bulunan Sultan Ahmed Han Evkafı mülhakatındandır. Vakıf mütevellisinin Haremeyn-i Şerifeyn Evkaf Nezareti’ne inha ettiğine göre, 28 Mayıs 1793 gecesi soldaki büyük hanın, kurşun çatısı çökmüştü. Çöken kurşun çatının marifet-i şer’î ve mütevelli tarafından tartılarak emin bir mahale konulması istendiğinde, toplam 5.111 kıyye kurşun (yaklaşık 6,5 ton) ve 10 parça hâlinde toplam 131 kıyye (168 kg.) demir sütun olduğu tespit edilmişti477. Tamir için

yapılan ilk keşifte, hanın külliyen harap olduğundan bahisle müceddeden tamiri gerektiği belirtilmişse de masârif-i cüziyye ile tamiratın gerçekleştirilmesi istenilmiştir. Bu tamirat ancak 1798 yılında gerçekleştirilebilmiş, masrafı ise 7.805 kuruş tutmuştur.478

Tamirat sırasında, çatılar kurşun yerine ahşap ve kiremit malzeme ile kısmen örtülerek kurşunların müsait bir vakitte, kapsamlı bir tamirattan sonra kubbelere ferş edilmesi düşülmüştü. Lâkin aynı tarihlerde vuku bulan seferler ve Dağlı İsyanları nedeniyle uygun bir vaktin bulunamadığı görülür. Nitekim 1803 yılında Dağlı İsyanlarını tenkil için iktiza eden kurşun, Edirne Cebehanesinde ve esnafta bulunamayınca Ayşe Kadın Hanı’nda bulunan kubbe kurşunlarının askerî ihtiyaçlar için kullanılmasına izin verildiği görülmektedir479.

1806 yılına gelindiğinde, Ayşe Kadın Hanı’nın kubbelerinde kurşun kullanımından tamamen vazgeçilerek çatının kiremit ile örtülmesine ve diğer zarurî tamiratın yapılmasına karar verilmiştir. Gerekli tamirat masraflarının, handa bulunan kubbe kurşunlarının satılarak480 karşılanmasına izn-i hümayun verilmişse de tamirat

yine tam olarak gerçekleştirilememiştir.481 Üstelik birkaç sene içinde, çatı yerine

477 Edirne ŞS. 252, s.59b. H.25 Zilkadde 1207/M.04 Temmuz 1793.

478 Edirne ŞS. 256, s.31b-32a. H.29 Rebiülevvel 1213/M.10 Eylül 1798.

479 Edirne ŞS. 275, s.15b-16a. H.10 Rebiülahir 1218/M.30 Temmuz 1803.

480 Aynı ferman suretinde verilen rakamlara göre handa 32.434,5 kıyye kurşun bulunmaktadır.

Kurşunların rayici üzere yani kıyyesi 28 paradan esnafa satılmasıyla ele geçecek toplam para 22.703 kuruştur.

yapılan ahşap sayeban çökmüş, yeni döşenen kiremitler de su alarak bozulmuştu. Ayrıca hanın sol kısmı bu dönemde de hâlâ kullanılamayacak hâldedeydi482.

1815 yılında hanın durumunda bir değişiklik görülmez. Mîrî mübayaa zahirelerinin konulacağı başkaca bir yer bulunamayınca tamir edilmesi için tekrar keşf yapılmışsa da483 herhangi bir tamiratın gerçekleştiğine dair kayda rastlamak mümkün

olmadı. Büyük ihtimalle hanın onarılması yeni bir ambar inşa edilmesinden daha masraflı olacağı için tamirata girişilmemiştir. Nitekim aynı yıl Edirne’de yeni bir ambar inşa edilmesi için Hatt-ı Hümayun verilmişti484.

Nahl Hanı: Galat olarak Nakil Hanı şeklinde de anılmaktadır. Arasta

civarındaydı. III. Murad tarafından kâgir olarak inşa edilerek Selimiye evkafına irat edilmiştir.

Ahmed Bâdî Efendi, hanın 1752 depreminde tamamen yıkıldığını, kendi döneminde sadece kemerleri kaldığını ifade etmektedir485. Oysa Nahl Hanı’nda 1827

yılında yerleşik hâlde en azından Kütaneci esnafından Mehmed ile on ve on iki yaşlarında çıraklarının bulunduğu bilinmektedir. 1827 yılına kadar faal olduğu anlaşılan han, çırakların 23 Temmuz 1827 gecesi çıkardıkları yangın486 sonrası büyük ihtimalle

bir daha tamir edilememiş, yüzyıl sonlarında Bâdî Efendi’nin bahsettiği vaziyete gelmiştir.

Kara İsmail Paşa Hanı: Adına daha önce ilgili yayınlarda rastlayamadığımız

bu han, büyük ihtimalle Edirne Bostancıbaşılığı da yapan 1764’te mirimiranlık ile Ohri mutasarrıfı olan Kara İsmail Paşa487 tarafından inşa ettirilmişti. Sicn-i Sultanî yakınında bulunan hanın varlığını, vârissiz olarak Kara İsmail Paşa Hanı’nda vefat eden bir yeniçerinin muhallefat kaydı nedeniyle öğrenmekteyiz488.

Buraya kadar ele alınanlar dışında, incelediğimiz dönemde faal olan bekâr hanları da dâhil olmak üzere tespit edebildiğimiz irili ufaklı hanların isimleri Tablo- 13’te gösterilmiştir489.

482 Edirne ŞS. 291, s.133b. H.13 Rebiülevvel 1225/M.18 Nisan 1810.

483 Edirne ŞS. 301, s.54b. H.03 Safer 1230/M.15 Ocak 1815.

484 BOA., HAT., 277-16325.H.1230/M.1815.

485 Ahmed Bâdî Efendi, a.g.e.,C.I/I.,s.252.

486 Edirne ŞS. 343, s.5b-6a. H.01 Muharrem 1243; Edirne ŞS. 343, s.10b. H.11 Muharrem 1243.

487 Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmanî, Haz: Nuri Akbayar, C.III., Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul,

1996, s.834-835.

488 Edirne ŞS. 225, s.38b. H.07 Rebiülevvel 1202/M.08 Eylül 1788.

489 Bu liste oluşturulurken, döneme ait müteferrik şeriyye sicillerindeki tereke, ilâm, hüccet gibi belge

türlerinde adı geçen hanlar bu listeye dâhil edilmiştir. Liste oluşturulurken en fazla yararlanılan kaynaklar ise hancılara yapılan ödemeler sebebiyle Edirne Şeriyye Sicillerinde yer alan şehir masraf defterleri

Tablo 13. XIX. Yüzyıl Başlarında Edirne’deki Hanlar

S.No Han Adı S.No Han Adı

1- Acemoğlu Hanı 35- Ma’zurcu Hanı

2- Akpınarzade Hanı 36- Merhum El-Hac Salim Ağa Hanı

3- Alaca Hanı 37- Meyve (Yemiş) Kapanı Hanı

4- Ali’nin Hanı (Yelliburgaz civarı) 38- Molla Ali Hanı

5- Arabacıbaşı Hanı 39- Muhasebe Kâtibi Efendi Hanı

6- Arap Hanı 40- Muhzırbaşı Davud Ağa Hanı

7- Aygır Hanı 41- Mustafa Ağa’nın Hanı

8- Bakkal Karagöz Hanı (Mihalbaşı’nda) 42- Nalband Ahmed Ağa Hanı

9- Basmacılar Hanı 43- Nalband Alemdar Hanı (Saraçhanebaşı) 10- Bulgurluoğlu Hanı 44- Nalband Molla Hanı (Mihalbaşı’nda) 11- Cebeci Hanı (Tekkekapu’da) 45- Nalcacılar Hanı

12- Dağlı El-Hac İsmail Ağa Hanı 46- Nuri Ağa’nın Hanı 13- Deli Mustafa Paşa Hanı 47- Odabaşının Hanı

14- El-Hac Osman Efendi Hanı 48- Papasoğlu Hanı (Saraçhanebaşı’nda) 15- Enfiyeci El-Hac Hasan Ağa Hanı 49- Sakaoğlu Hanı

16- Hacı Ahmed Ağa Hanı (Yelliburgaz) 50- Sarraf Hanı 17- Hacı Ali’nin Hanı (Saraçhanebaşı) 51- Sayıcılar Hanı

18- Halil Paşa Hanı 52- Solak Ali’nin Hanı (Yeni İmaret’te) 19- Hasan Efendi Hanı 53- Solaklar Hanı (Yediyolağzı’nda) 20- Hüseyin Efendi Hanı 54- Süleyman Ağa Hanı (Mihalbaşı’nda) 21- İmam Hanı (Mihalbaşı’nda) 55- Süleyman Ağa Hanı (Saraçhanebaşı’nda) 22- İncirli Hanı (Yelli Burgaz civarı) 56- Şakir Ağa Hanı (Saraçhanebaşı’nda)

23- Kebeciler Hanı 57- Şişeciler Hanı

24- Kebir Katır Hanı 58- Şişman İsmail Ağa Hanı

25- Kethüda Bey Hanı 59- Tahmisli Es-Seyyid Mustafa Hanı 26- Kethüda-i Esbak Ağa Hanı 60- Tahmisli İbrahim Hanı

27- Kıptiyan Hanı 61- Taşhan (Üç Şefefeli civarı) 28- Kirkor Zımminin Hanı 62- Taşlık Hanı

29- Kosta Zımminin Hanı 63- Timurtaş (Odaları) Hanı

30- Kurşunlu Hanı 64- Uzun Ahmed Ağa Hanı490

31- Kurt Ebubekiroğlu Hanı 65- Yeni Han (Çadırcılar’da) 32- Kuş Hanı (Saraçhanebaşı’nda) 66- Yiğitbaşı Ahmed Ağa Hanı 33- Küçük Katır Hanı 67- Yiğitbaşı Mustafa Ağa Hanı

34- Kürt Hanı 68- Yüzbaşı Hanı