• Sonuç bulunamadı

III. Araştırmanın Amacı ve Yöntemi

1.4. Dinî ve Sosyal Yapılar

1.4.4. Hamamlar, Çeşme ve Sebiller

Edirne’de Osmanlılar zamanında yapılan hamam, sebil ve çeşmeler, şehrin su yolları ve kaynakları405 ile birlikte ele alındığında muazzam bir su kültürünün varlığını

gözler önüne sermektedir. Hemen hepsi vakıf müessesi kapsamında inşa edilen bu yapılar, Türk-İslâm şehirlerinin şekillenmesi, altyapı ve şehir kültürünün oluşturulmasını izah eden mühim örneklerle doludur. “Edirne Şehrinin Kurucuları”

404 Edirne ŞS. 278, s.6a-b. H.15 Rebiülahir 1219/M.24 Temmuz 1804; Edirne ŞS. 350, s.72b.H.Evail-i

Şaban 1244/M.06-16 Şubat 1829.

405 Edirne şehrinin içme suyu ve kaynakları hakkında Köprüler ve Su Yolları başlığında detaylı olarak

tarafından ağırlıklı olarak XV-XVII. yüzyıllar arasında inşa ettirilen mezkûr yapılar, temizlik ve içme suyu kaynaklı salgın hastalıklarla boğuşan dönem Avrupa’sına karşı Türklerin içinde bulunduğu durumu da gösterir niteliktedir406. Bu yönlerinin dışında

Edirne’de inşa edilmiş hamam, sebil ve çeşmeler mimarlık, mühendislik ve sanat tarihi alanların da ayrı ayrı inceleme konusudur407.

Tespit edebildiğimiz kadarıyla Osmanlılar zamanında Edirne’de 36 adet şehir hamamı yapılmıştır. Şehrin 25 km. kuzeybatısında bulunan su kaynakları, dakikada 4,3 tondan fazla su taşıyan kanallar ile merkeze getirilerek, şehirdeki hamamlara, sayısı 300’ü geçen umumî çeşme ve sebillere dağıtılmıştır408. Elbette bu rakamlara saray,

köşk, kasır, kamu binaları ile hanelerde mevcut olan binlerce hamam ve çeşme dâhil değildir. Bunlar da göz önünde bulundurulduğunda Edirne’deki muazzam su kültürü bir nebze daha iyi anlaşılabilir hâle gelmektedir.

1.4.4.1. Hamamlar

Edirne’de fetihten önce varlığını bilinen tek hamam, Kaleiçi’nde bulunan Çukur Hamam’dı409. Fethin ardından Osmanlıların şehirde inşa ettiği ilk hamam ise Selimiye Camii’nin kuzeydoğusunda bulunan Saray Hamamı’dır. Yapımına 1365 yılında Saray-ı Atik ile birlikte başlanmış olan çifte hamam, sonraki yıllarda saray müştemilatından ayrılarak şehir hamamı haline gelmişti.410

Özellikle II. Murat döneminde (1421–1451) artarak devam eden hamamların inşası, vakıflar yoluyla hayır sahipleri tarafından yapılmaktaydı. XVI. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde bazı hamamların işlevlerini kaybederek harap olmaya başladığı anlaşılmaktadır411. Nüfus haraketliliği ve ihtiyaçtan fazla hamam yapılması gibi

faktörlerin etkili olabileceği bu durum, XVII. yüzyılın ortalarında daha belirgin hale gelmiştir. Nitekim Edirne hamamları konusunda derli toplu ilk bilgileri veren Abdurrahman Hibrî Efendi (1604–1659) kendi döneminde 22’si çalışan 11 tanesi de

406 Kaynak ve detaylı bilgi için bkz. Rifat Osman Tosyavîzade, “Edirne Hamamları”, Türk Tıp Tarihi

Arkivi Dergisi, C.IV, S.15, İstanbul, 1940, s.106-113.

407 Bu alanda yapılan bazı çalışmalar için bkz. Sabih Erken, “Edirne Hamamları” Vakıflar Dergisi, S.10,

Ankara, 1973, s.403-420; İlter Büyükdoğan, İkinci Murad Çağı Edirne Hamamlarında Alçı Mukarnas

Bezeme, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1989;

Funda Aşut, Mevcut Edirne Hamamları ve Zen İbrahim Paşa Hamamı Restorasyonu Üzerine Bir

Araştırma, Trakya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Edirne, 2012.

408 XVI. yüzyılda şehir içindeki su yolları şebekesi için bkz. EK-13.

409 A. Hibrî Efendi, a.g.e., s.45.

410 S. Eyice, “Edirne, Mimarî”, TDVİA, s.439.

harap olmuş toplam 33 hamam olduğundan bahsetmektedir412. 1827 yılına gelindiğinde

ise Edirne’de faal hâlde olan 19 hamam bulunmaktaydı413. Edirne’de bu tarihten sonra

yeni şehir hamamı yapılmamakla birlikte faal hamamların sayısı ilerleyen yıllarda da düşmeye devam etmiştir. Nitekim 1901 yılında mamur ve işler hamam sayısı 14 iken414

Peremeci’nin yazdıklarına göre 1930’lu yıllarda bu sayı ancak 3’tür415.

Edirne’de Osmanlılar zamanında yapılan hamamlar konusunda Hibrî Efendi’den başlayarak Evliya Çelebi,416 Ahmed Bâdî Efendi417 gibi birçok müellif eserlerinde ayrı

bir başlık açarak bu konuya yer vermişlerdir. Aynı bilgileri tekrar etmemek açısından burada mezkûr kaynaklardaki bilgiler ile oluşturulmuş hamam listesini vermekle iktifa edeceğiz.

1-Abdullah (Yeşil Direk) Hamamı. 2-Ağa Hamamı. 3-Ağaç Pazarı Hamamı. 4- Beylerbeyi Hamamı. 5-Büyük Hamam (Yıldırım’da). 6-Çengelli Hamam. 7-Çukacılar Hamamı. 8-Çukur Hamam. 9-Delikli Kaya Hamamı. 10-Dere Hamamı. 11-Fil (Saraçhane) Hamamı. 12-Gazi Mihal Bey Hamamı. 13-Hızır Ağa Hamamı. 14-İbrahim Paşa Hamamı. 15-Kasım Paşa Hamamı. 16-Kazasker Hamamı. 17-Kilimli Hamam. 18- Küçük Hamam.418 19-Mahmud Paşa Hamamı. 20-Mezîd Bey Hamamı. 21-Oğlanlı (Ahi

Çelebi) Hamamı. 22-Saray (Sultan Selim) Hamamı. 23-Sarıca Paşa Hamamı. 24-Sultân Bâyezîd Hamamı. 25-Şifâ Hamamı. 26-Tahmis (Boyacılar) Hamamı. 27-Tahtakale Hamamı. 28-Tahtalı Hamam.419 29-Taşlık Hamamı. 30-Topkapı (Alaca) Hamamı. 31-

Topkapı Hamamı civarında bir hamam.420 32-Üç Şerefeli Hamamı. 33-Yeni Hamam.

34-Yeniçeri Hamamı. 35-Yerekan Hamamı. 36-Yıldırım Hamamı.

1.4.4.2. Çeşme ve Sebiller

Osmanlılar zamanında Edirne’nin her mahallesine umumî çeşmeler inşa edilerek şehrin merkezî bölgeleri olan çarşı, pazar ve meydan yerlerine büyük ve sanatlı sebiller yapıldığı anlaşılmaktadır. Edirne’de su kültürünü oluşturan bu küçük ölçekli yapılar,

412 A. Hibrî Efendi, a.g.e., s.45-47.

413 BOA. HAT.740-35046. H.1242/M.1827.

414 Edirne Vilâyet Salnâmesi, H.1319 (M.1901/1902), s.933.

415 O.N. Peremeci, a.g.e.,s.94.

416 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C.III, s. 261-262.

417 Ahmed Bâdî Efendi, a.g.e., C.I/I. s.261-268.

418 Farklı kaynaklarda; Yeşil Hamam, Selhane Hamamı ve Mustafa Paşa Hamamı adlarıyla da

geçmektedir.

419 İshak Paşa Hamamı olarak da anılır.

şehir halkın ve gelip-gidenin su ihtiyacını karşıladığı gibi kentsel ve kültürel dokunun gelişimine de önemli katkı sağlamıştır421.

Su kaynakları yönünden zengin sayılabilecek şehirler arasında yer alan Edirne’de, XVIII. yüzyılın ortalarına kadar büyük küçük hayır sahipleri tarafından irili ufaklı çeşme ve sebil inşasına devam edilmiştir. Özelikle XV. ve XVII. yüzyıllar arasında padişah ve vezirlere ait çeşme ve sebillerin, ortalamanın üzerinde bir büyüklükte kâgir ve gayet sanatlı inşa edildiğini görülmektedir422. Hibrî Efendi’nin

verdiği rakamlara göre Edirne’de XVII. yüzyılın ortalarında mahalleler arasında 160’tan fazla çeşme ve 17 adet sebilhane bulunmaktaydı423. Ayrıca Evliya Çelebi, ihtiyaç

halinde, at sakası ve arka sakası ile nehirlerden su taşındığını da belirtmektedir424. Bu dönemde, mescit sayısı gibi çeşme sayısının da hemen hemen mahalle sayısına eşit olması, kayda değer görülen bilgilerdendir.

İncelediğimiz dönemde var olan çeşme ve sebillerin sayısının net olarak tespiti mümkün görünmese de kitabelerden425 ve vakfiyelerden anladığımız kadarıyla, öteden

beri Müslüman ahali arasında çeşme yaptırmak makbul görülen hayırların başında gelmekteydi. Bu nedenle ilk dönem çeşme ve sebilleri kadar büyük ve fazla sayıda olmasa da bu döneme ait vakfiyelerde çeşme inşası ve tamiratlarına dair kayıtlara rastlamak mümkündür426. Örneğin Esad Muhlis Paşa tarafından, eski bir sebilin

bulunduğu yerde, H.1243’de (M.1827/1828) müceddeden inşa kılınan Saraçlar Sebili427

ve Bitpazarı Sebili’nin mevcudiyeti bilinmektedir428. H.1212 (M.1797/1798) yılında ise

421 Edirne’de, günümüze ulaşan 62 adet çeşme ile mevcut olmayan 60 çeşme hakkında bkz. Murat

Karademir, Edirne Çeşmeleri, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2007.

422 Özellikle Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın 1667 yılında 12 ayrı yerde yaptırdığı çeşmeler ile

Amcazede Hüseyin Paşa’nın yaptırdığı çeşmeler bu kabilden sanatlı çeşmelerdir.

423 A. Hîbrî Efendi, a.g.e., s.52.

424 Evliya Çelebi, on bir yerde Gazi Hüdavendigar çeşmeleri, altı yerde Musa Çelebi, İsa Çelebi, Yıldırım

Han, Eski Cami ve Bayezid Han çeşmeleri, dokuz yerde Sultan Selim, Timurtaş Paşa ve Koca Murad Bey çeşmeleri olduğunu ve ayrıca Beylerbeyi, Sokullu Mehmed Paşa ve Tahtakale çeşmelerinin varlığından bahsetmektedir. Bkz. Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C.III, s.255.

425 Edirne çeşmelerine ait kitabelerden 33 tanesi Oral Onur tarafından yayımlanmıştır. Bkz. O. Onur,

Edirne Kitabeler, s.12-69.

426 Örneğin Edirne Âyânı Ahmed Ağa’nın 1812 yılındaki vakfiyesine göre, İstanbul yolu yakınında inşa

ettiği ma-i leziz çeşmesinin yolları ile ceşmenin tamir edilmesini ve çeşmenin bekçisi olanlara mahiyye 5 kuruştan senelik 60 kuruş verilmesini kayda geçirmişti. Edirne ŞS. 297, s.39a-b. H.05 Zilkade 1227/M.10 Kasım 1812.

427 Saraçlar Sebili, Ali Paşa Çarşısı’nın orta kapısında yakınında bulunmaydı. “1285 senesinde belediye

tarafından hedm edilerek mukâbilinde ittisâlinde kâin el-Hâc İbrâhîm bin Bâlî mektebi arsasına hâlen mevcut olan havuz inşâ edilmiş ve sebîlin üzerindeki tarih taşları da etrâfındaki duvarlara vaz edilmiştir.” Bkz. Ahmed Bâdî Efendi, a.g.e., C.I/I, s.274.

Derviş Emin tarafından Yalnızgöz Köprüsü’nün başında bir sebil inşa ettirilmişti ki

Yalnızgöz Sebili adıyla anılmaktaydı429.

Osmanlılar zamanında Edirne’de toplam 300 kadar umumî çeşme yapıldığı tahmin edilmektedir430. 1920’lerin başında çoğunluğu bakımsız da olsa 230 şehir çeşmesi akar hâldeydi431. Ahmed Bâdî Efendi’nin kaleme aldıkları sayesinde, bu

çeşmelerden 124 tanesi hakkında malumat sahibi olabilmekteyiz. Yine 13 sebil hakkında detaylı bilgi veren Bâdî Efendi, bunlara ek olarak 67 çeşmenin daha varlığından bahsetmekle beraber, bu çeşmelerin bânîleri tahkik olunamadığı için tafsilat vermemiştir432.

Elbette burada ele alınmaya çalışılan umumî çeşme ve sebillerin dışında şahıslara ait köşk, kasır ve hanelerde; han, hamam ve kışla gibi binalarda; cami ve mescitlerde de çeşmeler bulunmaktaydı. Gerek şahıslara ait binalarda gerekse çeşitli kamu binalarında olduğunu bildiğimiz, irili ufaklı fıskiyeli havuzlar ve şadırvanlar da göz önüne alındığında Edirne’de su kültürü ve mimarîsinin bir hayli gelişmiş olduğunu ifade etmek mümkündür.