• Sonuç bulunamadı

III. Araştırmanın Amacı ve Yöntemi

1.2. Yönetim Örgütlerinin Bulunduğu Yerler

1.2.3. Edirne Sarayları

Saray, hükümdarların veya devlet başkanlarının oturduğu bir yönetim merkezi olarak ele alındığında Edirne’de Osmanlılar döneminde iki adet saray yaptırılmıştır.

Edirne’nin fethinde Kaleiçi’nde mevcut bulunan Tekfur Sarayı I. Murad tarafından beğenilmeyince ilk saray olan Saray-ı Atîk (Eski Saray), Selimiye Camii civarındaki Kavak Meydanı’na yaptırılmıştı. 1365 yılında yapımına başlanarak birkaç yıl içinde bitirilen saray hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır.

Saray-ı Atik’ten sonra Edirne’de yapılan ikinci saray, Tunca Nehri kıyısında 1450 yılında tek bir kasır olarak yapımına başlanan Saray-ı Cedîd’dir (Yeni Saray). Yıllar içinde çevresindeki müştemilatı yoluyla bir hayli geniş bir alana yayılmıştı.

Bu saraylar dışında bazı yayınlarda, Buçuktepe Sarayı, Mamak Sarayı gibi kasırların ismi geçmekte, Evliya Çelebi ise Edirne’de iki sultan sarayından başka üç yüz kırk vezir sarayı bulunduğu belirtilmektedir124. Evliya Çelebi’nin verdiği sayı, konak,

kasır, köşk gibi görkemli binaları saray olarak nitelendirmesinden kaynaklanmış görünmekle beraber burada ele alacağımız, yönetim merkezi olarak kullanılan padişah saraylarıdır.

1.2.3.1. Saray-ı Atik

Edirne’nin fethinden sonra Kaleiçi’nde bulunan Tekfur Sarayı da dâhil olmak üzere I. Murad’ın ikametine uygun bir bina bulunamayınca, Padişah yeni bir sarayın yapılmasını emrederek kışı geçirmek üzere Dimetoka’ya gitmişti. Bunun üzerine H.767 (M.1365/1366) yılında yeni bir sarayın yapımına başlanmış125 ve tamamlanması ise H.770 (M.1368/1369) yılını bulmuştu126.

1653 yılında Edirne’ye uğrayan Evliya Çelebi’nin yazdıklarına göre bugün üzerinde Selimiye Camii’nin bulunduğu bölgenin yakınında yer alan Kavak Meydanı’na inşa edilen saray, Yıldırım Bayezid ve Musa Çelebi zamanında genişletildi. Kare şeklindeki sur duvarlarının çevresi 25 bin adım gelmekte ve duvar boyu 20 zira’ idi127.

Kuzey tarafında demirden Bab-ı Hümayun kapısı mevcut idi. Yüksek bir mevkide kurulu, bağı ve bahçesi olmayan saray, Kanunî Sultan Süleyman döneminde 40 bin

124 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, C.III, s. 238.

125 Hoca Sadettin Efendi, a.g.e., s.135; Abdurrahman Hibrî, a.g.e., s.14.

126 Edirne Vilâyeti Salnâmesi, H.1319 (M.1901/1902), s.921; Rifat Osman, Edirne Sarayı, s.16.

127 Evliya Çelebi, Edirne Kalesi’nin sur kalınlığı 10 zira’, yüksekliğini 40 zira’ çevresini ise 6 bin adım

yeniçeri ve 6 bin gılman-ı hass askerini hazır tutmak için pek çok odayla donatılmıştı. Sonraki yıllarda Kanunî tarafından Enderun haline getirilmişti128.

Saray-ı Atik’ten müfrez arsa üzerine binâ edilen Selimiye Camii’nin129 inşa faaliyetlerinin saraya herhangi bir zarar vermemiş olduğu anlaşılmaktadır. XVI. yüzyılın ikinci yarısında saray mevcut fonksiyonlarını yerine getirmekte ve görevlilerin atanmasına devam edilmekteydi130.

Saray, 1675 yılında Musahib Mustafa Paşa’ya tezviç edilen VI. Mehmed’in kızı Hadice Sultan’a tahsis edilince Hadice Sultan Sarayı adını aldı131. Büyük ihtimalle aynı

yıllarda Saray-ı Atik müştemilatının da saraydan peyderpey tefrik edildiği anlaşılmaktadır. Nitekim 2 Mart 1814 tarihli Edirne’de Darbhane Emini olan Abdullah Efendi ibn Elhac Mehmed Ağa’nın vakfeylediği gelir kalemlerine bakıldığında, aralarında Saray-ı Atik’ten ifraz edilen hamam,132 fırın ve aynı çatı altındaki âsiyâb gibi

saray müştemilatı fark edilmektedir133.

Saray hakkında bilgilerimiz çok sınırlı olmakla beraber, sarayın asıl yapısından herhangi bir kalıntı da mevcut değildir. Zaman geçtikçe şehrin içinde mahalleler arasında kalan saray, Tunca Nehri kenarında Saray-ı Cedid (Yeni Saray) yapılınca Saray-ı Atik (Eski Saray) olarak isimlendirilmeye başlamıştır.

1.2.3.2. Saray-ı Cedid

Saray-ı Cedîd; Edirne Sarayı, Tunca Sarayı, Hünkâr Bahçesi Sarayı ve Saray-ı

Cedid-i Amire gibi isimlerle anılmakta, incelediğimiz dönem belgelerinde daha ziyade

Edirne Saray-ı Hümâyûnu olarak geçmektedir. Sarayiçi adı verilen bölgede 1450

yılında II. Murad döneminde inşasına başlanmış ise de zaman içinde kasırlar ve müştemilatlar yoluyla geniş bir sahaya yayılmıştı. Etrafı yaklaşık üç metre yüksekliğinde duvarla çevrili, üç milyon metrekare alana sahipti; yüz on dokuz oda,

128 Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, C.III, s.255.

129 Bâdî Efendi, a.g.e., s.91.

130 A.Yiğit, a.g,e., s.26.

131 M.T. Gökbilgin, “Edirne”, İA (MEB), s.117.

132 Saray Hamamı olarak bilinen hamam olmalıdır.

133 “Edirne’de Ali Paşa-yı Atik mahallesinde vaki etraf-ı erbaası tarik-i amm ile mahdud Saray-ı Atik

demekle maruf saraydan ifraz olunan hamam ve bir sakf altında mebni ekmekçi fırını ve asiyabın maadası olub merhum Defterdar Mehmed Paşa veresesinden iştira eylediğim 16,500 zira arsamdan kıble ve garb taraflarında bina eylediğim 33 bab dekakin ve darbhane ve kalhanemi, 18 bab müteehhil odaları, mualimhane ve sebilhane …” Edirne ŞS. 299, s.20a-21a. H.10 Rebiülevvel 1229/M.02 Mart 1814.

yirmi bir divanhâne, yirmi iki hamam, on üç cami ve mescit, on altı büyük kapı, on üç koğuş, dört kiler, beş mutfak, on dört kasırdan oluşmaktaydı134.

İstanbul başkent olduktan sonra da padişahların ilgi göstermesinin bir neticesi olarak XVIII. yüzyılın ilk yarısına kadar bakımlı hâlde yapım amacına uygun bir biçimde kullanılmıştır. Sarayın etrafındaki bağ ve bahçelerin güzelliği, Evliya Çelebi’ye dahi tasvirde “lisan kısa kalır” dedirtecek nevidendi135. 1673 yılında saray halkı, 6.000

ile 10.000 kişi arasındaydı. Âşık Ali Ağa’nın risalesinde verdiği bilgiye göre, günde 6.700 nüfus için yemek pişerdi136.

III. Ahmed döneminden (1703–1730) sonra padişahların Edirne’ye teveccühü gittikçe azalmaya başladı. Saray ve çoğu yapı uzun müddet metrûk ve muattal hâlde kaldı. Son olarak 1768 yılında III. Mustafa Edirne Sarayı’nda bir süre ikamet etti137.

XVIII. yüzyılın sonlarında artık cephane ambarı olarak kullanılmaya başlamıştı. Zaman zaman tamir edilmeye çalışıldı ise de pek faydalı olmadı. 1829 yılındaki Rus işgalinden zarar gördü. 18 Ocak 1877’de içindeki mühimmatın Rus askerlerinin eline geçmemesi amacıyla havaya uçuruldu. Müstakil çalışmalara konu edildiği gibi 1999 yılında beri kazı ve restorasyon çalışmaları devam etmektedir138.

İncelediğimiz dönemde ise Edirne Sarayı’nın tamirat ve cebehane olarak kullanımına ait bilgiler öne çıkmaktadır. Bu dönemde karşılaşılan ilk tamirat, Sabık Reisülküttap Mîr Ataullah Efendi’nin memur edilerek 1787 yılında yaptırdığı

134 “Saraya ait kasır ve bölümler çok geniş bir alana yayılmış olup avluların etrafına ve diğer meydanlara

dağılmış vaziyette inşa edilmişti. Sarayda Alay (Kese) Meydanı, Kum (Kumlu, Cihannümâ) Meydanı, Divan Meydanı, Çeşme (Enderun) Meydanı, Vâlide Sultan Taşlığı olarak adlandırılan beş meydan bulunmaktaydı. Batıda Bâb-ı Hümâyun’dan birinci avlu olan Alay Meydanı’na girildiğinde ahşap sundurmalı bir bölüm görülürdü. Bâb-ı Hümâyun’un karşısında Arz Odası ve ikinci avlu olan Kum Meydanı’na geçişi sağlayan Bâbüssaâde (Akağalar Kapısı) yer alırdı. Kum Meydanı’nın orta kısmında Cihannümâ Kasrı ve doğusunda Kum Kasrı vardı. Kum Kasrı Meydanı’nın kuzeydoğusunda Kum Meydanı’nın devamı niteliğinde Çeşme Meydanı bulunmaktaydı. Divan Meydanı ise Alay Meydanı’nın kuzeyinde idi. Buraya Alay Meydanı’ndan Divan Kapısı ile dışarıdan ise Baltacılar Kapısı’ndan girilirdi. Vâlide Sultan Taşlığı diye isimlendirilen meydan bir ve iki katlı binalarla çevrili bir alandan meydana gelmekteydi.” Bkz. N.Çiçek Akçıl, “Sarây-ı Cedîd” TDVİA, C.XXXVI, İstanbul, 2009, s.126.

135 Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, C.III, s.256.

136 M.T. Gökbilgin, “Edirne.”, İA. (MEB.), s.118.

137 S. Eyice, “ Edirne, Mimarî mad.” TDVİA,s.432.

138 Sarây-ı Cedîd hakkındaki en kapsamlı çalışma Rifat Osman tarafından kaleme alınan Süheyl Ünver

tarafından yayına hazırlanan “Edirne Sarayı” adlı çalışmadır. Bkz. Rifat Osman, Edirne Sarayı, Haz.: Süheyl Ünver, 2. Baskı, TKK. Yayınları, Ankara, 1989.

Osmanlı arkeolojisi için önem arz eden Edirne Sarayı kazılarının durumu, yıllık raporlar hâlinde neşredilmektedir. Genel bir değerlendirme için bkz. Mustafa Özer, Edirne Sarayı (Saray-ı Cedîd-i Âmire)

Kısa Bir Değerlendirme, Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2014. İlk kazı çalışmaları için bkz.

Tahsin Öz, “Edirne Yeni Sarayında Kazı ve Araştırmalar”, Edirne, Edirne, Edirne’nin 600. Fethi

tamirattır139. Haziran 1787’de müştemilatlar da dâhil olmak üzere tamiratın

tamamlanarak binaların muayenesi için Dersaadet’ten İkinci Mustafa Ağa görevlendirilmiştir. Yanında, Edirne Bostancıbaşı El-Hac Ali Ağa, Edirne Sarayı’nın tamirine memur edilen Sabık Reisülküttap Ataullah Efendi, Şeriat Baş Kâtibi Es-Seyyid Mehmed Sadık Efendi, Çukadar Ağa, Mimar Mehmed Said Ağa ve halifeleri ile birlikte işe vakıf kimseler de beraberinde olmak üzere Saray’a gidilmişti. Baş Muhasebeden mahreç keşf-i evvel defteri mucebince tamir edilen yerler bir bir görülmüş, bunun dışında yine tamire ihtiyaç duyulan yerler de ayrıca defter edilmiştir. Tamamlanan 50’den fazla tamirat kalemine baktığımızda, Hırka-i Şerif odasının bitişiğindeki Buhurdan Odası ile Arz Odası’nın tabandan tavana kadar yenilendiği, pek çok yerde üç kat sıva yapılarak çatı kurşunlarının yenilendiği ve bilhassa müştemilat ve kasırlardaki tamiratın daha fazla olduğu dikkati çekmektedir140.

27 Ekim 1789 tarihli ferman ile sefer-i hümayun muktezasından olmak üzere Edirne Sarayı’nın tamire muhtaç mahallerinin keşf ve muayene edilmesi için Mimar Halifesi Seyyid Mustafa görevlendirilmişti141. 20 gün içinde tamiri gereken oda ve müştemilatın ölçüleri ile tamir edilmesi gereken yerleri belirtir defter hazırlanarak Dersaadet’e gönderilmişti.142 Yedi sayfalık listenin sonunda, Asitane’den Edirne’ye

kaldırım ve köprü için tamire muhtaç mahaller de yer almaktaysa da tamirin tamamlanıp tamamlandığına dair herhangi bir belgeye rastlamak mümkün olmadı. Nitekim 02 Zilhicce 1217 (26 Mart 1803) tarihli fermanda Edirne Sarayı’nın yine harap hâlde olduğundan bahisle keşf ve tamiri emredilmektedir. Bu tamirata ise Sabık Hassa Mimarı El-Hac Admed Nurullah Efendi memur edilmiş, maiyetine ise mimar halifelerinden El-Hâc Ali, Seyyid Mustafa ile neccâr kalfalarından Edirneli Agob Kalfa verilmiştir143. Şehir masraf defterlerinden anlaşıldığı kadarıyla bu yıla ait tamirat içinde

139 Edirne Saray-ı Hümayunu binalarının tamir ve inşasına memur Sabık Reisülküttâb Mîr Ataullah

Efendi’nin ihtiyaç gösterdiği malzemeler ile amelenin tedariki için bkz. BOA., AE.SABH.I., 345-24122. H.14 Cemaziyülevvel 1201/M.04 Mart 1787.

140 Edirne ŞS. 223, s.5a-6a. H.21 Şaban 1201/M.08 Haziran 1787.

141 Edirne ŞS. 230, s.31a. H.07 Safer 1204/M.27 Ekim 1789.

142 Edirne ŞS. 230, s.33a-36a. H.27 Safer 1204/M.16 Kasım 1789.

143 “Mahmiye-i Edirne’de kâ'in Sarây-ı Hümâyûn-ı Pâdişâhî müddet-i medîden beri ta‛mîr olmadığından

ekser mahalleri müşrif-i harâbe oldığı vâsıl-ı sâm‛ia-i cenâb-ı cihândârânem olub nice seneyn ve zamân makarr-ı pâdişâhân olmuş öyle bir sarây-ı şâhânenin inzâr-ı iltifât-ı i‛tibârun sükûtıyla harâbiyeti revâdeşte-i şân ma‛âlî-i ‛ünvân-ı mülükânem olmadığına mebnî evvel bâdî keşf ve mu‛âyene ve muhtâc-ı ta‛mîr olan mahaller dahî resm ve misâha olunarak bilinüb ba‛dehu ona göre emr-i ta‛mîrine mübâşeret olunmak” Edirne ŞS. 270, s.62a. Hatt-ı Hümayun’un tamamının transkripsiyonu için bkz. S.E.Karakuş, a.g.e., s.429.

çoğu ahşap malzeme olmak üzere birçok malzeme satın alınarak tamirat gerçekleştirilmiştir144.

Tamiratın tamamlandığını belgelerden doğrulayabildiğimiz başka bir görevlendirme, 23 Ağustos 1808’de yapılmıştır. Sabık Rikab-ı Hümayun Defterdarı Sadullah Efendi, Edirne Saray-ı Hümayunu’na binâ emîni nasb ve tayin olunarak daha önce Ordu-yu Hümayun Edirne’de iken yapılan keşf ve muayene binaen tamirata başlanmıştır145. Tamirat için gereken 40 bin kuruş, 1223 yılı (M.1808-1809) Edirne

Rüsûm-ı Zecriye kaleminden aktarılarak Sadullah Efendi’ye teslim edilmiştir146. Lâkin

mühimmat konulan bazı mahallerin harabiyetine binaen tamiri yerine, yıkılması yoluna gidilmiştir. Edirne Şehir Mimarı Mehmed Said Ağa, mimar halifeleri, Kurşuncubaşı Mehmed Ağa ve sair fenn-i binada mahareti olanların katılımıyla da tamir edilen mahaller kontrol edilerek tek tek kaydedilmiştir147.

İncelediğimiz tarih aralığında vuku bulan en kapsamlı tamirat, 1810 yılında başlamıştır. Sabık şehir emini olan Hafız Ali Efendi, Edirne Saray-ı Hümayunu’na bina emini nasb ve tayin edilerek Edirne Şehir Mimarı Mehmed Said Ağa ve halifeleri Seyyid Mehmed ile Seyyid Mustafa eşliğinde tamire muhtaç olan mahallerin detaylı bir keşf defterini hazırlamışlardır. Zat-ı hümayuna mahsus Kum Kasrı, hamamı, sofa ocağı, arz odası, Babüssaade ak ağalar dairesi, Cihannüma Kasrı, diğer görevlilerin daireleri, miftah ağası dairesi, hazine, Sancağı Şerif odası, silahdar ağası odası, kuşhane matbahı, baş çukadar ağa dairesi, Mabeyn Camii, Aynalı Kasr, kasr-ı mezkûrun pişgahında Sultan Mehmed Han Kasrı ve yaz odası, Sultan Ahmed Han Dairesi, Valide Kasrı, Valide Sultan Kasrı, diğer odalar, şehzadegân odaları, cariye koğuşları, çamaşır ocakları, hastalar dairesi ve hamamı, Darüssaade ağaları hamamı, yazıcılar dairesi, teberdarlar odaları, hamamları, matbahlar gibi pek çok yer keşfe dâhil edilmiştir. 18 sayfalık tafsilatlı defterde, bazen renkli mürekkeplerle basit çizimlerin ve ölçümlerin de kaydedildiği görülmektedir148.

11 Ağustos 1811’de biten tamirat sonrası yapılan muayenede, keşfe konu olan tüm mahallerin tamiratının tam olarak yapılmadığı görülür. Daha ziyade binaları koruma amaçlı yapılan tamiratlarda, detaylı kalemlere ve işlere girilmediği

144 S.E. Karakuş, a.g.e., s.435-448.

145 Edirne ŞS. 288, s.28b. H.01 Recep 1223/M.23 Ağustos 1808.

146 Edirne ŞS. 288, s.29a. H.29 Cemaziyülâhır 1223/M.22 Ağustos 1808.

147 Edirne ŞS. 288, s.62a. H.13 Rebiyülevvel 1224/28 Nisan 1809.

anlaşılmaktadır. Yine de 83.456 kuruş tutan tamirat masrafları göz önüne alınırsa, önceki tamiratlara göre tamir oranının bir hayli fazla olduğu anlaşılmaktadır149.

1828 yılındaki gerçekleşen tamiratta, Edirne Sarayı bina emini olarak Katipzade Ahmed Efendi nasb edilmişti. Sarayın inşa ve tamirine nezaret etmek üzere Hassa Mimarlarından Selim Sabit Efendi memur kılınmış, Saray’ın tamiri tafsilen tahrir ve işar olunmuş, lazım gelen bir nefer neccar kalfası tayini de yapılmıştı. Bu tamirat sırasında başta arz odasındaki toplar olmak üzere Saray’daki mühimmatların çoğu Edirne Cebehanesine gönderilmiş idi150.

Edirne Sarayı, yukarıda da bahsedildiği üzere XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren her türlü askerî mühimmatın konularak, muhafaza edildiği bir yer hâlini almıştı. Örneğin, Saray’ın en güvenli mahallerinden olan Has Oda’da, 1788 yılında topçu mühimmatının saklandığı, ihtiyaç durumunda marifet-i şer’ ve cümle ilgili kişilerle birlikte girilerek sayım ve teslim yapıldığı görülmektedir. Bu malzemeler arasında çeşitli çap ve ebatlarda top, top güllesi, barut, kundak, fitil, kazma, kazık, kürek, kanca, sandık vb. gibi çeşitli kalemler bulunmaktaydı151.

Özellikle sefer ve muharebe zamanlarında Edirne Sarayı’ndaki cephane sevk ve naklinin bir hayli arttığı görülür. Edirne Sarayı’ndaki top ve mühimmatın azaldığının bildirildiği 1810 yılında yapılan sayımda dahi muhtelif ebatlarda 72 adet çalışır top sayıldığı gibi birçok çalışmayan top ve topçu mühimmatı bulunmaktaydı152. 1829

yılındaki Rus işgalinden sonra Mehmed Selim Paşa Edirne’ye gelerek Saray’daki mühimmatın sayımını yaptırdığında münhedim olan binalar altında 91.400 vukiye kurşun, değişik mahallerde binlerce fişek sandığı mecvuttu153.

Sarayda cebehane olarak kullanılan yerlerin dışında bazı müştemilat, ikamet yeri olarak da kullanılmaktaydı. Meselâ, Edirne Saray-ı Hümayunu’na dâhil Sepetçiler Kasrı, öteden beri Edirne’de Bostancıbaşı olanların ikametine mahsustu154. Edirne’de

Bostancıbaşılığın lağvedildiği 1826 yılından sonra ise kasrın, Çirmen Sancağı Mütesellimi ve Edirne Kaymakamı unvanı ile atanan paşaların kullanımına tahsis

149 Edirne ŞS. 292, s.28b. H.21 Recep 1226/M.11 Ağustos 1811.

150 Edirne ŞS. 343, s.24b. H.02 Şevval 1243/M.17 Nisan 1828.

151 Edirne ŞS. 227, s.3a-b. H.15 Şevval 1202/19 Temmuz 1788.

152 Edirne ŞS. 291, s.61b. H.05 Muherrem 1225/M. 10 Şubat 1810.

153 Edirne ŞS. 352, s.25a-29b. H.03 Şaban 1245/M.28 Ocak 1830.

edildiği görülmektedir155. Yine Rus işgalinden sonra 2. Ordu-yı Hümayun ile Edirne’ye

gelen Mehmed Selim Paşa da burada ikamet etmişti156.

Bu dönemde, Edirne Sarayı yangınlardan da mustarip olmuştur. 06 Mayıs 1819 Perşembe gecesi harem dairesi tarafından çıkan yangın, Edirne Bostancıbaşı’nın Tunca kenarında eğlence halinde olmasından dolayı çabuk fark edilerek söndürülmüştür157.

Yapılan tahkikatta, üç odanın yandığı ve bir odanın yıkıldığı görülmüştür. Saraydaki bekçi, yangın çıkan mahallin gayet köhne ve harap olduğunu, çoğu yerin kav mesabesinde olduğunu söylese de gece saatinde saraya bekçi ve tevabiinden başka kimsenin girip çıkması yasak olduğundan saray bekçisi mesul tutularak Dimetoka Kalesi’ne sürülmüştür158.

1829 yılındaki Rus işgalinde Edirne Sarayı, müştemilatı ve çevresi en fazla zarar gören yerlerin başında gelmiştir. İşgal sırasında Rus askerleri şehrin etrafına yerleşirken Rus Karargâhı, Sarayiçi’ne, abidevî çınar ağaçlarının olduğu Tavuk Ormanı’na yerleşti. Rus ordusuyla birlikte şehre giren Hariciyeci Adndey Muravyov’un Edirne Sarayı hakkındaki ilk izlenimleri şöyledir:

“Saray, şimdi tamamen terk edilmiş ve tahrip olmuş. Geniş bir alana yayılan

kalıntıları duvarla çevrili. Ötekilerden daha iyi korunan kâgir müştemilatı olan Kule’yi [Cihannuma Kasrı] padişahlar konut olarak kullanmış. Terk edilmiş bir manastırı andıran Kule’nin içi çinilerle süslü. Zemin platformu mermerdenmiş. Yüksek ve yandan bir kanattan çıkılan ikinci katın ortasında, şimdi Rusya’ya götürülen güzel bir şadırvan bulunuyordu. Ana kapıların üstünde harika mermer oymalar [mukarnaslar] vardı. Kule’nin tepesi ahşaptı ve buradan Edirne’ye baş döndürücü güzellikte bir manzara açılıyordu. Avlunun sol tarafında, ayrı bir yapıda, Divan yer alıyor. Sağ tarafta, sadece dört odadan oluşan ve Doğu zevkiyle güzel şekilde süslenmiş yeni yazlık kasrı yapılmış ve ona kükürt kaplıcaları eklenmiş. Saray, Odesa’dan gelen iki yetkilimiz için ayrıldı. Başkomutan ise, avlu dışında bulunan Kule muhafızına ait küçük bir eve yerleşti. […] Saray’ın idarehane, harem ve hamamlar gibi öteki kısımları bahçeler içinde bir harabe yığını halinde.”159

155 Edirne ŞS. 320, s.20a-b. H.Evahir-i Zilkadde 1234/M.10-20 Eylül 1819; Edirne ŞS. 343, s.3a. H.07

Zilhicce 1242/M.02 Temmuz 1827.

156 Edirne ŞS. 352, s.25a-29b. H.03 Şaban 1245/M.28 Ocak 1830.

157 BOA., HAT., 751-35466. H.11 Recep 1234/M.06 Mayıs 1818.

158 Rifat Osman, Edirne Sarayı, s.136.

Murayov’un Rusya’ya götürüldüğünü belirttiği şadırvan, elbette 93 gün süren Rus işgalinin sonunda Saray’dan “götürülen” tek malzeme değildi. Avrupa müzelerinde olduğu tahmin edilen Cihannüma Kasrı’nın çinileri160 ile beraber tam olarak sayısı ve

içeriği bilinemeyen sandıklar içinde nelerin götürüldüğü kesin değildir.

Bu işgalle birlikte hâl-i hazırda harap halde olan çoğu saray yapısı, iyiden iyiye çökmeye yüz tuttu. Bazı köhne ahşap kasırlar ile Tavuk Ormanı civardaki pek çok ağaç yakılarak Sarayiçi’nin tahribatı arttı.

1.2.4. Paşakapısı

Bâb-ı Asâfî, Sarây-ı Asâfî ve sonraki dönemlerde Hükümet Konağı, Vilayet

Konağı gibi adlarla isimlendirilen Paşakapısı, 1700 yılında Kaleiçi’nde çıkan büyük yangından sonra şimdiki vilayet konağının bulunduğu yerdeki Köprülü Mehmed Paşa Sarayı arsasında bulunan konağa taşınmıştı. 1785 yılında bir hayli tamirat ve değişiklikler gördü. 1817’de Çirmen Mutasarrıfı ve Edirne Muhafızı Celal Paşa zamanında ahşap olarak yeniden yapıldı161. 1829 yılındaki Rus işgalinde ise tamamen

yandı. 1831’de Hüseyin Paşa tarafından müceddeden inşa edildi. Bu dönemde müştemilatıyla birlikte irili ufaklı 80 odası vardı162. 1858’de tekrar yanan bina, 1864’te

yeni baştan inşa edilerek bugün bilinen hâlini aldı163.

Osman Nuri Peremeci’nin yazdıklarına göre İstanbul’un fethine kadar sadrazamlar Paşakapısı’nda ikamet ederlermiş; sonraki yıllarda da padişahlar Edirne’de Saray-ı Cedid’de ikamet ederken sadrazamlar yine burada oturmuşlardı164. Edirne’de ikamet etmeleri gerektiğinde Rumeli Valisi, Çirmen Sancağı Mütesellimi ve Edirne Muhafızı/Kaymakamı gibi unvanlar ile atanan paşalar da burada otururlar ve topladıkları meclislerle görüşmeleri de burada gerçekleştirirlerdi165.

160 A. Süheyl Ünver, “Edirne Medeniyetimiz ve Tezyini Misâlleri”, Edirne, Edirne, Edirne’nin 600. Fethi

Yıldönümü Armağan Kitabı, 2. Baskı, TTK. Yay., Ankara, 1993, s.247.

161 Bu dönemde, Paşakapısı’nda sabit olmak üzere tulumbacılar istihdam edilmeye başlanmıştır. Edirne

ŞS. 329, s.14a-19b. H.28 Şaban 1236/M.31 Mayıs 1821.

162 BOA., C.DH.,7-323. H.13 Muharrem 1256/M.17 Mart 1840.

163 İki katlı kargir yapının 35 odası, bir kabul salonu, muntazam ve mükemmel bir harem dairesi vardı.

Sonraki yıllarda avlusuna 5 odalı Şer’iyye Mahkemesi, 22 odalı Adliye Dairesi, 13 odalı Telgraf ve Posta Dairesi, 7 odalı Vilayet Matbaası yaptırıldı. Jandarma, Polis ve Ziraat Bankası şubeleri de aynı yerdedir. Cezaevi, Evrak Mahzeni, bir subay, bir er koğuşu da 1900-1901 senesinde yapılmıştır. Bkz. Edirne

Vilâyet Salnâmesi H.1319 (M.1901-1902), s.921; Rifat Osman, Edirne Rehnüması, s.57.

164 O.N. Peremeci, a.g.e., s.343.

165 Edirne ŞS. 269, s.35a. H.13 Rebiülahir 1216/M.23 Ağustos 1801; Edirne ŞS. 269, s.35a. H.18

1791 yılına ait keşf ve muayene defterinde görüleceği üzere Paşakapısı’nın bazı odaları diğer şehir yöneticilerine ve dairelerine tahsis edilmiş vaziyetteydi. Bu odalar; kethüda odası, çavuşbaşı, muhzır ağa, vekil-i harç ile bunların dairelerine ait odalar, divan odası, divan efendisi odası, arz odası, Livâ-i Şerif odası, harem dairesi, paşa hamamı, diğer hamamlar, kürk odası, yatak odası, camekân odası, mutfak, gulam ve çamaşırhane odaları, misafir odaları, sekban, çukadar, kethüda odaları, memişhane, abdesthane ve bina haricinde fıskiye ve sebiller köşkü, ahırlar ve seyis odaları gibi