• Sonuç bulunamadı

1.2. Türk Ulusal/Milli Kimliğinin İnşası ve Hasan-Âli Yücel’in Katkıları

2.1.3. Politik Sözün Üretilme ve Yayılma Araçları

2.1.3.1. Halk Hatipleri Teşkilatı

Halk Hatipleri Teşkilatı “Cümhuriyet Halk Fırkası’nın prensiplerini ve büyük ideallerini ve günlük politika vaziyetine göre fikir ve maksatlarını en müessir telkin vasıtalarından olan söz ile de halka anlatmak için” 1931 yılındaki parti kongresinde kurulması kararlaştırılan “konuşma esasına dayalı”

merkezlerdir. Mete Tunçay’ın CHP’nin “ses büyüteçleri” (2005a: 329) olarak tanımladığı teşkilatın amaç ve işlevlerini, 1932 tarihli CHF Halk Hatipleri Teşkilatı Talimatnamesi’nde yazılanlardan yola çıkarak değerlendirmek mümkündür.106 Söz konusu talimatnamede teşkilatın amacı şöyle açıklanmıştır:

Teşkilâttan maksat esaslı telkinlerimizin, gelişi güzel ve hazırlıksız olarak herhangi bir zevat tarafından yapılmasına meydan bırakılmayarak bu mühim işi itinalı bir surette yetiştirilecek, müessir söz söylemeğe liyakatli arkadaşlarımıza yaptırmak ve bu arkadaşları her zaman söz söyleyecek esaslar ve malûmat ile her hale karşı evvelden hazır bulundurmaktır.

105 Bu çalışmada, dönemin politik retoriğinin bir örneği olarak ele alınacak Hasan-Âli Yücel’in politik/kamusal konuşmaları, daha önce de belirtilmeye çalışıldığı gibi klasik retoriğin “güzel söz söyleme sanatı” ya da “verili bir durumda iknanın en uygun yollarını bulma” gibi geleneksel tanımlarının dışında, çağdaş eleştirel retorik perspektiflerinin yol göstericiliği aracılığıyla olayları, olguları, kimlikleri kuran ve yeniden kuran bir inşa aracı olarak değerlendirecektir.

106 C.H.F. Halk Hatipleri Teşkilâtı Talimatı (İstanbul: Devlet Matbaası, 1931)’nın metni, Mete Tunçay’ın XV. No’lu Ek Belge olarak tamamına yer verdiği Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek Parti Yönetimi’nin Kurulması 1923-1931 (4. basım) başlıklı kitabından alınmıştır.

Talimatnamenin giriş kısmında, “Parti liderlerinin her yerde, Fırka meb’uslarının mecliste söz söylemeleri ve Fırka merkezinden ayrı vazifelerle gönderilecek olanların lüzumuna göre verecekleri nutuklar”ın talimattaki esaslara tabi olmadığı açıklanmıştır. Bu açıklamadan, parti merkez kadrolarının, vekillerin ve parti merkezinin doğrudan belirlediği kişilerin halka yönelik konuşmalarının bu talimatnameyle sınırlandırılmadığı anlaşılmaktadır. Merkezi bir disiplinle çalışacak olan bu teşkilatın vazifesi “Her yerde ve her toplanışta fırkanın sesinin işitilmesi” için geniş hatipler kadrosunun örgütlenmesidir. Bu kadro talimatnamede “arkadaşlar” ya da “fırkacı arkadaşlar” olarak tanımlanmıştır.

Talimatnamenin ikinci kısmı hatiplerin konuşmalarında değinecekleri konuların (Hatiplerin Esas Mevzuları) belirtilmesine ayrılmıştır. Hatiplerin

“telkinatı” üç esas dâhilinde olacaktır: Birinci esas, “Hatiplerimiz inkılâbın esaslarını Fırkamızın program ve prensiplerini, Cümhuriyetin faziletlerini ve verdiği, vereceği feyizli neticeleri, milletperverliği, esas meseleler olarak her söz vesilesiyle münasebet getirerek” söylemektir. İkinci esas: “Türk medeniyeti, Türk tarihi, Türk kahramanlıkları ve kısa tarifile Türk kültürünün mekteplerdeki teferruatlı tedris şekline benzemeyen ve her zaman arzu ve hevesle dinlenebilecek olan bir mahiyette telkinine ehemmiyet vermektir”. Üçüncü esas ise: “Fırkanın herhangi bir günde memleket dâhilindeki vaziyete göre halkı tenvir etmesi lazım gelen ve günün icabına göre değişen mevzulardır. Meselâ, Zafer bayramı, Cümhuriyet bayramı gibi muayyen günlerde birinci ve ikinci esaslara dair söz söyleyip, nutuk maksadın icabına uyan bir netice ve temenni ifadesi ile bitirilebilir”. Görüleceği üzere, hatiplerin üzerinde konuşacakları başlıca mevzular rejimin olumlulukları, partinin esasları, ulusal kimliğin yüceltilmesi,

Türk kültürünün gündelik bir dille telkini gibi konulardır. Ayrıca, halk hatiplerinin görevlerinden bir diğeri de vaziyetlerde, seyahatlerde, toplanma ve konuşmalarda, sohbetlerde ya da “mesela bir tren yolculuğunda” fırkanın ve ideallerinin aleyhinde ve “hatta aleyhte ve aksi telkinlerde bulunan olmasa bile her yerde fırkanın o zemin ve zamana uyan bir prensibini, bir kaidesini, icraatını ileri sürmek” ve ikna edici bir tarzda konuşmaya çalışmaktır.

Hatiplere önerilen fırkayı yakından ya da uzaktan alakadar eden her türlü gün, olay ve toplanmadan istifade edilerek fırkanın temel amaçlarını toplananların anlayacağı bir dil ile tekrar etmektir. Kısım beşte “Hatipler vazifelerini nasıl görerler” başlığı altında hatiplerin “sesinin ne zaman işitilmesi gerektiği” ayrıntılarla belirtilir. Milli günler, mahalli sevinç veya keder sebepleri (ör.köy ve kasabaların düşman işgalinden kurtulduğu günler), muhtarlık seçimleri, belediye ve meb’us seçimleri, panayırlar hatta sünnet düğünleri bu günler arasında sayılmaktadır.

Talimatnamenin üçüncü kısmı “İntihap Olunacak (seçilecek) ve Yetiştirilecek Hatiplerin Evsafı (niteliği)” konusundadır. Hatiplerde aranan temel nitelikler: “hatiplerin sevilen şahıslar olmaları”, “söz söylemeye tabiaten istidatlı bulunmaları”, “ideallere candan inanmış olmaları”, “fikirlerini zemin ve zamana, günün ihtiyacına göre sakin ya da hararetle söyleyebilmeleri” ve “hevesli olmaları”dır. Talimatnamede, teşkilatta görev alacak hatiplerin özelliklerine ilişkin ayrıntılı açıklamalara da yer verilmektedir. Örneğin, şehirlerde

“münevverlere nutuk söyleyecek arkadaşlarda başka kabiliyet aranırken, köylerde maksatlarını izah edecek bir arkadaştan muhataplarını ikna noktasında başka bir

konuşma liyakati aranır” denmektedir. 107 Halk Hatipleri Teşkilatı, seçilen hatipleri yetiştirme işini yani güzel ve ikna edici konuşma sanatı anlamında retorik eğitimi vermeyi üzerine almıştır. Parti teşkilatı tarafından hazırlanan broşürler, parti merkezi tarafından organize edilen konferanslar ve “merkez hatipler teşkilatının tedrisi ve nezareti altında” merkezde açılacak kurslar ile halk hatibi yetiştirmek için merkez tarafından “vilayetlere gönderilecek liyakatli”

hatiplerin kursları bu eğitimin parçaları olarak sunulmuştur. Talimatnamede ifade edildiği şekliyle, eğitimin niteliği şehir ve köy hayatının gereklerine göre farklılaşacak, “her iki sınıf kendi vazifelerini hususiyetleri icabına uyacak bir tarza yetiştirilecektir”. Talimatnamenin kendisi, hatiplere verilecek eğitimin temel kitabıdır. On sayfalık metinde, hatiplerin sahip olması gereken niteliklerden konuşma üsluplarına, nutukların veriliş biçimine kadar pek çok ayrıntıya yer verilmiştir. Örneğin:

Fırkanın halk hatiplerinin, esaslarını kaydeden not defterleri bulunmalıdır.

Nutuk ve hitabeler ya yazılı bir kağıttan okunur ve yahut ağızdan söylenir.

Fakat halkın hisleri üzerinde tesir yapılmak istenen mevzuların okunmaktan ziyade söylenmek tarzında telkini muvafıktır. Hatip bu tarzda söylerken madde başları yazılı bir nota bakabilir. ...söylenilecek mühim esaslar ehemmiyetine göre ezberlenmelidir. ...devamlı ve sebatlı bir tarzda ve her vesilede tekrarlanması halka kuvvetli bir inanış ve uyanış tesiri yapar.

Parti, Halk Hatipleri’ne her mekân ve fırsatta parti ve idealleri lehine konuşma ödevi verirken bir de uyarıda bulunulur:

107 Talimatnamede köylü ve şehirli (münevver) yurttaşlara söz söyleyecek hatiplerde ne tür bir kabiliyet ya da konuşma liyakati aranacağı ayrıntılı olarak belirtilmemiştir. Ancak, Yücel’in analize tabi tutulan konuşmalarıyla paralellikler kurularak talep edilen özellikler hakkında değerlendirme yapılabilir. Yücel, politik söylevlerinde özellikle de radyo konuşmalarında köylerde ve şehirlerde yaşayanlara seslenirken farklı özelliklere haiz konuşma örnekleri sergilemiştir. Dönemin seçkin ve halk algılayışını yansıtan konuşma tekniklerinin örneklerine biçimsel analiz esnasında yer verilecektir.

Halk hatipliği sadece Fırkaca Fırka arkadaşlarımıza ve kendi aramızda verilmiş bir vazife demektir. Fırka hatipleri sözlerine ‘Ben Fırka hatibiyim veya Cümhuriyet Halk Fırkası namına söylüyorum’ tarzında ima ile dahi olsa bir söz ve fikir ilave edemezler. Vazifelerini o günün icabı olarak ve kendi teşebbüslerile yapıyor görünürler.

Bu uyarıların nedeni talimatnamede, hatipliğin bir sıfat ya da unvan şeklinde kötüye kullanılmasına karşı alınmış bir tedbir olarak açıklanmıştır.

Ancak, bu önlemle parti yöneticilerinin sanki halktan birileri konuşuyormuş gibi bir izlenim yaratarak politik konuşmaların etkinliğini arttırmayı amaçladığı söylenilebilir. “Retoriğin etkili olabilmesi için doğal, olağan, normal görünmesi gerekir. Bu doğallığın, yani retoriğin sanki ‘bizim’ (yani retoriğe muhatap olan biz’im) tarafımızdan dillendirilmiş görülmesi” (Mutlu, 1995: 57) önemlidir.