• Sonuç bulunamadı

Hadislerin Yazılmasının Yasaklanması

4. İLMİN KAYDEDİLMESİ

4.2. Hadislerin Yazılmasının Yasaklanması

1. Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a.) rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber’den

(s.a.) hadisleri yazmak hususunda izin istedik fakat (Kur’ân ile karışabilir tehlikesinden dolayı) bize izin verilmedi.”409

Tirmizî: “Bu hadis başka bir vecihle yine Zeyd b. Eslem’den rivâyet edilmiştir. Hemmâm da ondan rivâyet etmiştir” demiştir. Elbânî, senedin sahih olduğunu ifade etmiştir.410

2. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: “(Bu

ilk dönemde,) benden Kur'an dışında bir şey yazmayın, kim Kur'an'dan başka bir şey yazdıysa onu yok etsin!”411

Şuayb Arnavut, senedin, Buhârî ve Müslim’in şartına uygun, sahih bir isnâd olduğunu söylemiştir.412

3. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) şöyle demiştir: (İlk dönemlerde) bazen arkadaşlarla

oturur ve Hz. Peygamber’den (s.a.) duyduklarımızı yazardık. Bir keresinde Rasûlullah yanımıza geldi ve; “Ne yazıyorsunuz ?” diye sordu. Bizde: “Senden duyduğumuz şeyleri yazıyoruz” dedik. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu: “Allah'ın Kitabı ile

birlikte başka bir kitap mı yazıyorsunuz?” “Biz sadece senden duyduğumuzu

yazıyoruz.” “Allah'ın Kitabını yazın! Allah'ın Kitabı ile birlikte başka bir kitap mı

yazıyorsunuz, sadece Allah'ın Kitabını yazın! Sadece onu yazın!” Bunun üzerine biz de

onları bir tepede topladık ve hepsini yaktık. Sonra Rasûlullah’a dedik ki: “Ey Allah 'ın Rasûlü! Sözlerini senden nakledelim mi?” “Evet, sözlerimi nakledebilirsiniz, bu konuda

sakınca yok. (Ancak dikkat edin,) Kim benim adıma bir söz uydurursa, cehennemdeki yerine (şimdiden) hazırlansın!” “Ey Allah 'ın Rasûlü! İsrail oğullarından da nakledelim

mi?” “Evet, İsrail oğullarından da nakledebilirsiniz, bu konuda sakınca yok. Onlardan

409 Tirmizî, “İlim”, 11; Hatîb el-Bağdâdî, Takyîdü’l-ilm, s.33; Benzer rivayet için bk. Müslim, “Zühd”:

72.

410 Tirmizî, es-Sünen, V/38, H.no: 2665.

411 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III/12, H.no: 11100; Benzer rivayetler için bk. III/21, H.no: 11174;

III/39, H.no: 11362; III/56, H.no: 11553; Müslim, “Zühd”, 72; Nesâî, es-Sünenü’l-kübrâ, V/10, H.no: 8008; Dârimî, “Mukaddime”, 42.

naklettiğiniz şeylerden daha ilginç olanı da yanlarında bulunmaktadır.”413

Şuayb Arnavut, senedin sahih olduğunu ifade etmiştir.

Heysemî: “Senedinde zayıf olan Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem var” demiştir.414

Rivayet dört ayrı konuyu kapsadığı için her bir bölümü destekleyen başka rivayetler mevcuttur. Rivayet, hadis yazımının yasaklanması, serbest bırakılması, Rasulullah’a yalan bir isnâdın büyük cezası ve İsrail oğullarının haberlerinin nakledilmesi gibi farklı konulara işaret etmektedir.

4. Muttalib b. Abdullah b. Hantab'tan rivayete göre; dedi ki: (Bir gün) Zeyd b.

Sâbit, Muâviye'nin yanına girmişti. (Muâviye ona, Hz. Peygamber'den rivayet ettiği) bir hadisi sordu. (Zeyd ona bu hadisi rivayet edince Muaviye orada bulunan) bir adama bu hadisi yazmasını emretti. Bunun üzerine Zeyd ona: “Rasûlullah (s.a.) bize kendi

sözlerinden hiçbirini yazmamamızı emretti” dedi. (O adam da yazmış olduğu) bu hadisi

sildi.415

Şuayb Arnavut, inkıta’dan dolayı senedin zayıf olduğunu ifade etmiştir. Elbânî, “zayıf” hükmünü vermiştir.416

5. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)'dan şöyle dediği rivayet olunmuştur: Biz (Hz.

Peygamber zamanında) Kur'ân ve teşehhüd (şahadet) kelimesinden başka bir şey yazmadık.417

Elbânî, rivayet için “şâz” demiştir.418

Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a.) gelen rivayete göre Kur’ân’ın dışında yazılmasına müsaade edilen tek şey “teşehhüd” olmuştur. Teşehhüd: İçerisinde, ismini de

413 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III/12, H.no: 11107;

414 Heysemî, Mecma'u’z-zevâid, I/150-151.

415 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, V/182, H.no: 21619; Ebû Dâvûd, “İlim”, 3.

416 Ebû Dâvûd, es-Sünen, III/356, H.no: 3649.

417 Ebû Dâvûd, “İlim”, 3; İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, I/293, H.no: 3008.

kendisinden aldığı, kelime-i şehadetinde bulunduğu, namazın her oturuşunda okunmasının vacip olduğu “et-Tehıyyâtü” ile başlayan ve şehadetle biten duadır. Teşehhüdle ilgili rivayetlerde bunun övgüye mazhar özel bir dua olduğu zikredilmektedir. Rasûlullah (s.a.) özellikle öğretmiş ve öğrenilmesini istemiştir.

Hadislerin yazılmasının yasaklanması ile ilgili rivayetleri arzettikten sonra yasaklamanın genel ya da özel olarak kaldırıldığını, hadislerin ilk dönemden itibaren yazımına başlandığını bildiren rivayetleri de alttaki başlık altında nakledeceğiz. Bundan önce konu ile ilgili olarak Hattâbî’nin şu kısa açıklamasını zikretmekte fayda mülahaza ediyoruz:

“Hz. Peygamber tarafından verilen iki talimattan ikincisinin yazının serbest bırakılması yönünde olması yasağın önceki dönemle ilgili olduğunu göstermektedir. Denilmiştir ki; hadis yazma yasağı, hadislerin âyet-i kerimelerle aynı sahifeye yazılarak Kur’an’la karışmaması ve okuyan kimsenin de ayetle hadisi biribirine benzeterek karıştırmaması için konulmuş bir yasaktır. Yoksa, bizzat yazının kendisinden sakındırılmış olması ve ilmin kayıt altına alınmasının yasaklanmış olması anlamında değildir. Rasûlullah (s.a.) ümmetini tebliğle yükümlü tutmuş, “Burada olanlar

olmayanlara ulaştırsın” buyurmuştur. Kendisinden işittikleri şeyleri kayıt altına

almadıkları zaman tebliğ görevi zorlaşır. İlmin ve hadislerin muhafazası sağlanamadığı zaman, sonraki asırlarda yaşayan müslümanlara ulaşması da mümkün olmaz. Çünkü insanların çoğu fıtrat gereği unutkandır ve hafızası da hatadan hâlî değildir. Rasûlullah (s.a.), hafızasının kötülüğünden şikayet eden bir zâta “sağ elinden yardım al” buyurarak yazmak suretiyle kayıt altına almasını istemiştir. Aynı şekilde verdiği hutbeyi kendisinden yazılmasını isteyen zât için de “onun için bunu yazın” buyurmuşlardır. Aynı zamanda zekat, fitre ve diyet gibi konularda yazılar yazmış veya yazdırmıştır. İşte ümmet bunlarla amel etmiştir. Râviler onları nakletmiş, ne önceki ne de sonraki alimlerden hiç birisi onları inkar etmemiştir ki bu da hadisin ve ilmin yazılmasının caiz olduğuna delalet etmektedir. Allah en doğrusunu bilir.”419